NİHAYET YÖK ile ilgili bazı hükümler değiştirildi. Yapılan değişiklikler sadece bazı hataların düzeltilmesidir.
Yapılanlar katiyen bir reform değildir! Değişiklikler eksik ama doğrudur ve nihayet YÖK’e dokunma cesareti gösterebilen bir hükümetimiz olmuştur.
Zaman da doğrudur, meslek liseleri ile ilgili alınan kararlar da doğrudur.
Kıbrıs ve YÖK; hikmeti kendinden menkul statükocular ile seçilmişler arasındaki son meydan muharebeleridir.
Bu ülkeyi kimlerin yöneteceği, bu muharebeler sonunda belli olacaktır.
* * *
Bir haftadadır, gençlerimiz üzerinden siyaset yapılıyor.
YÖK’ün ve rektörlerin ne kadar siyasete battıkları gözler önüne seriliyor.
Bazı sözüm ona bilim adamlarının, emir komuta düzenine bağlı memurlar oldukları bir kez daha gözler önüne serildi.
Üniversitelerin birer menfaat kapısı olduğunu bizzat rektörler ortalık yerlere döktüler.
Gerçek bilim adamlarından rica ediyorum; TV’lerin haber saatlerinde YÖK konusu ele alındığında, hocaların görüşlerinin mahalle kahvelerinde nasıl tepki aldığına hele bir kulak versinler.
* * *
Şimdi statükonun umudu Cumhurbaşkanı!
Onun vetosu bekleniyor!
Cumhurbaşkanı’nın veto yetkisi Anayasa’nın 89. maddesine göre, gerekçeli olmak zorundadır.
Genellikle gerekçe Anayasa’ya aykırılık maddelerine dayanır.
Deniyor ki, YÖK’te yapılan değişiklikler Anayasa’nın 130. ve 131. maddelerine aykırı.
Bu maddeler YÖK’ü ve üst kuruluşlarını tarif ediyor.
Meclis’te yapılan değişikliklerin bu maddeleri nasıl zedelediğini anlamak çok zor.
Galiba dayanılan gerekçe, madde 130’da geçen ‘çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde...’ ibaresi ile ilgili.
O zaman:
Eğer imam hatipli gençlerin, üniversitelerin kazandıkları bölümlerinde eğitim almaları çağdaş eğitimi zedeleyecek ise bizzat imam hatiplerin varlığı Anayasa’ya aykırıdır!
* * *
Ayrıca Anayasa’ya çok bağlı muhteremlere şu maddeleri de hatırlatmakta fayda var.
Madde 24:
‘...Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi, ilk ve orta eğitim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışında din eğitimi ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır...’
Ben imam hatiplerin imam yetiştiren meslek okulları olmadığını, bazı vatandaşların din ağırlıklı eğitim talebini karşılamaya yönelik olduğunu ısrarla söylüyorum.
Anayasa da bu talebi hukuki hak olarak kabul ediyor.
* * *
Madde 42 ise diyor ki:
‘Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz...’