ŞAHSİ kanıma göre; 20. yüzyıldan 21. yüzyıla döndüğümüz dönemeçte, hálá ayakta duran mesajlar veren sadece iki siyasi lider vardır ve bunlar Sir Winston Churchill ile Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Bırakın Stalin, Hitler, Mussolini gibi cani-diktatörleri; Lenin, Mao,Burgiba, hatta fiziken ayakta durmasına rağmen Castro gibilerinin, birersiyasi dáhi olmalarına rağmen, bu yüzyıla söyleyecekleri pek bir şeyleri yoktur.
Pakistan Cinnah’ın söylemini çoktan gömmüş, Hindistan’ın baba Gandi’si ise siyasi başarıları ile değil, felsefesi/vizyonu ile ayakta durmaktadır.
* * *
Atatürk ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ -dikkat edilsin, söz söylendiği dönemin hákim ideolojisi çerçevesinde ulusalcılığa kan bağı atfeden, ‘Ne mutlu Türk olana!’ değildir- sözü ile küresel dünyanın ulus-devletini nerede ise 80 yıl öncesinden tarif etmiştir.
Siyasi bağımsızlık,cumhuriyet,laiklik umdelerihenüz daha iyileri keşfedilmemiş atardamarlardır.
* * *
Ancak ben; sahip olunan meşrebe göre ifade edildiği şekilde Atatürkçü veya Kemalist değilim!
Neden?
Cevabım basit!
Atatürk’ün kendisi Atatürkçü veyaKemalist değildi de ondan!
Tıpkı Lenin’in Leninist olmayıp Stalin’in Leninist olması gibi, Atatürk değil, İsmet İnönü Atatürkçüdür!
Atatürk başkasının ardına sığınamayacak kadar büyük ve özgüveni olan bir liderdi.
Açık konuşalım:
Askeri dehası ne kadar büyük olursa olsun, vizyonu çok daha düşük, genel çapı çok daha gerilerde olan İsmet İnönü; bizzat Atatürkçülüğü yaratan kişi olmuştur.
Tıpkı Lenin’in vizyonunun yarısına sahip olmayan Stalin’in yaptığı gibi, o da bir kült yaratıp onun ardına sığınmayı kişisel otoritesini pekiştirmek için elzem görmüştür!
* * *
Maalesef; Kurtuluş Savaşı’nın büyük askeri, 2. Dünya Savaşı’nın ülkeyi yarasız beresiz kurtaran muazzam taktisyeni İsmet Paşa, sivil yönetimi sırasında paşalığı bir türlü üzerinden atamamış, iyi niyetinden zerre kadar şüphe etmediğim ancak mutlak diktatoryal olan yönetimini kendisini hep bir kültün ardına sığınarak sağlamıştır.
* * *
Dün gençlerin törenlerini izlerken bir kez daha müşahede ettim:
Onları; 19 Mayıs gibi önemli ve onlara ait bir günde dahi, hálá disiplin (yürüyüş düzenleri), tek doğru (bangır bangır bağırarak yapılan konuşmalar), biat (ettirilen yeminler), fiziki güç (gösteriler) gibi savaş alanında elzem ama sivilprojelerde bir işe yaramayan militarist düzen etrafında şekillenmeye zorladığımız için ben Kemalist değilim!
Ben Atatürk’ü şu sözleri ile anlamaya çalışıyorum:
‘Bir gün benim önerilerim ile bilimin bulguları arasında bir çelişki doğarsa, bilimin söylediklerini takip ediniz.’