Tek tek sayıyorum size izlenimlerimi:
◊ Özgüveni tavan.
◊ Konuşması gayet akıcı ve profesyonel. Sanki 19 yaşında bir genç değil, 35 yaşında bir yetişkin konuşuyor.
◊ Sorulara düşünmeden tak tak cevap verdi.
◊ Eski takımı ve başkanıyla ilgili sevgi ve övgü dolu sözler söyledi.
◊ Milli duygusunu kaybetmemiş, tam tersi daha da yükseltmiş Arda.
◊ Ailesinden bahsederken şükür ve minnetini dile getirdi.
Yeni moda akran zorbalığı.
Ne mi bu? Okulun popüler, beğenilen kızlarına ya da erkeklerine yapılan kötü muamele...
Ufak ufak gruplaşmalar, öğrenciler arasında olağan şeylerdir kabul.
Ama gruptan birisi okuldaki güzel bir kızla veya yakışıklı bir erkekle konuşursa eyvah!
Diğer grup üyeleri hemen devreye girip “Onunla konuşmayacaksın, selamlaşmayacaksın” diye direkt uzaklaştırıyor iki arkadaşı.
Dönem içinde kavgalar ve okul değiştirmelerle sonuçlanabiliyor bu durumlar.
Tabii ki bunlar sadece ergen yaş gruplarında olmuyor.
Bir şarkı yaptı, çok sevildi, çok dinlenildi.
“Ateşe Düştüm” dedi, herkesi ateşlere düşürdü, listelerin başına yerleşti.
Sonra Serenay Sarıkaya ile aşk yaşadığı haberleri çıktı, tabii ki popülaritesi çarpı üç oldu!
Mekânlar, markalar peşine düştü.
Önce bir markanın yüzü oluverdi, hemen ardından ilk mekân deneyimini Cahide’de yaşadı.
Gidenlerden tam not olmasa da geçer not aldı. Yorumlar genelde “Sahnede sürekli poz veriyor gibi” şeklindeydi.
Eee kötü bir şey değil poz verir gibi şarkı söylemesi. Ne yapsın göbek mi atsın Mert Demir?
Demek ki konsepti o.
Yüz tanıma yöntemi ile hesap ödeme nasıl mı oluyor?
Markete gidiyorsunuz, alışveriş yapıyorsunuz ve kasaya gidip ürünleri geçirdikten sonra ödeme kısmına geliyorsunuz.
Tutar size söyleniyor ve yüzünüzü ekrana okutuyorsunuz.
Tamam, ödeme gerçekleşti. Gözleriniz ve gülümsemeniz market alışverişinizi ödemeye yetiyor.
Kartlarınıza suratınızı tanımlıyorsunuz. Bırakın para taşımayı artık kart bile taşımıyorsunuz.
Bu teknolojinin ilerleyişi beni benden alıyor. Dünyada işsizlik almış başını giderken bir de teknoloji yüzünden daha da artacak sanırım.
Acilen zamana ayak uydurmamız gerek. Yoksa çok geri kalacağız. Robot Sophia yardım et bize, “Geleceğe Dönüş” filmini yaşamaya başladık çünkü...
Güle güle üstat
Haftalardır Galler Prensesi Kate Middleton’a neler olduğunu tüm dünya merak ettik.
Endişeyle komplo teorileri de ürettik.
İnternette her haber tıklanıp takip edildi.
Prenses, sosyal medyada günlerce trend oldu.
Aslında saray prensesin özel bir sağlık sorunu olduğunu ve bu yüzden görüntülenmediğini belirtmişti.
Yine de tüm detayları bilmek bizim hakkımız mıydı?
Bence hayır...
Aralık ayı sonundan beri ortalarda gözükmeyen prenses geçen hafta herkesin yüreğine dokunan bir açıklamayla karşımıza çıktı.
Popüler kültüre hizmet etmek için mesleklerini, diplomalarını yok sayıp “Ben influencer olacağım” diyen çok kişi var.
Eee herkesin kendi hayatı, kimse bir şey diyemez tabii ki.
Sosyal medyada mesleğini doğru bir şekilde pazarlıyorsan sorun yok.
Ama mesleğini unutup başka şeylere yöneliyorsan, orada sıkıntı başlıyor.
Amaaannn ne de olsa herkesin kendi sayfası, kendi sorumluluğu.
Bize düşen izlemek ya da izlememek, öyle değil mi sevgili okuyucularım?
Asıl konumuza gelmek istiyorum...
Son dönemde bazı markalarla proje toplantıları yaparken,
Geçen hafta moda haftası nedeniyle Paris’teydim.
Kalabalık bir masada arkadaşlarımla yemek yiyorum.
Yan masada da 50-52 yaşlarında bir adam tek başına oturmuş yemeğini yiyip içeceğini yudumluyor.
Arada laf atıp sohbete dahil olmaya çalışıyor.
Tabii biz de nezaketen cevap verip kısa kısa sohbet ediyoruz.
İnsan canlısı bir toplumuz biz, kibarlığımızdan ödün vermeyiz.
Ama gelgelelim adamın WhatsApp sayfası sürekli açık ve mesajlaşıyor.
En iyisi kesinlikle Paris’tir...
Her zaman ışıl ışıl, cıvıl cıvıl ve çok hareketli Paris’teki organizasyon.
Ben de ani bir kararla kendimi atıverdim Paris’e. Şehrin restoranlarında, eğlence mekânlarında herkes keyif içinde.
Bütün dünya starları, bütün fenomenler kendilerini göstermek ya da davetli oldukları defilelere katılmak için soluğu bu şehirde almış.
Moda haftasının kapanışını tabii ki modanın devleri Chanel ve Louis Vuitton yaptı.
En keyiflisi de kapanış partileriydi.