Bir kez daha sınıfta kalmayalım

İŞTE o gün geldi.Bugünün gündeminde tek madde var.

Fenerbahçe ile Galatasaray, Kadıköy’de karşı karşıya geliyorlar.

Ortalıktaki gergin hava, bana, çok başka bir maçı hatırlattı.

Biraz geriye gidelim.

Hatırlayın; Milli Takımımız, İsviçre’de dünya kupasına gitmemizi zora sokacak bir yenilgi aldı.

Futbol adına nerede yanlış yaptığımızı konuşacağımıza, sporda olmaması gereken her yola başvurduk.

Gerçek gündemin konuşulmasından rahatsız olanlar, bunu değiştirmek istediler ve değiştirdiler.

Buradaki karşılaşma, korkunç bir atmosferde oynandı.

Tribünde, hemen arkamdaki sırada İsviçre Milli Takımı’nın yöneticileri oturuyordu.

Şaşkınlıktan küçük dillerini yutmuş gibiydiler.

İkinci yarının ortalarında sağıma soluma bakındım; tribünleri dolduran herkes, inanılmaz bir ruh hali içindeydi.

Dayanamadım; stadyumdan maç bitmeden ayrıldım.

Dışarısı da çok farklı değildi.

Önünden geçtiğim birahanelerden dışarıya öfke nidaları, küfürler taşıyordu.

Toplum olarak yaşadığımız tam bir cinnet haliydi.

Hepimiz sınıfta kalmıştık...

İşin siyasi sorumlularından İstanbul’u yönetenlere, Milli Takım hocasından medya mensuplarına kadar hepimiz...

Futbolun bir spor dalı ve her maçın 90 dakikalık bir oyun olduğunu kabullenemiyoruz.

Karşılaşmaya değil de sanki savaşa çıkıyoruz.

Şimdi, Ali Sami Yen’de oynanan kupa maçını hatırlatanlar çıkacaktır.

Ben de oradaydım.

O gün de futbol adına utanılacak bir gündü.

Tribündeki az sayıda Fenerliden birisiydim.

Densizlikleri yerinde gördüm.

Buna rağmen, derim ki, "sui misal, emsal olmaz".

Fenerbahçe
, küfürle mücadelede yalnız bırakıldım; artık ben yokum, diyor.

Galatasaray, on yıl önce teknik direktörü Souness’in Kadıköy’e bayrak dikmesini kutluyor.

Yangına körükle gitmenin kime ne faydası olacak?

* * *

İyi biliyoruz ki, şiddet şiddeti doğurur.

Şampiyonluk düğümünü çözecek bu karşılaşmayı, ben inanıyor ve arzu ediyorum ki Fenerbahçe kazanacak.

Futbol bu; benim arzu ettiğim sonucu alamayabiliriz de.

Futbolu güzel kılan ve bu denli ilgi çekiyor oluşunun sebebi de bu değil mi?

Her türlü sürprize açık olması...

Şunu unutmayalım; bu yangına körükle gitmenin bedeli, hiç kimsenin ödeyemeyeceği kadar büyük olur!

O nedenle, dileyelim ve aynı zamanda hepimiz gayret edelim ki, önce aklıselim kazansın.
Yazarın Tüm Yazıları