LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BAZEN fark edemediğiniz küçücük bir ayrıntıya bir başkası ayna tutar.
Bir yabancı politikacıyla konuşurken, tam da bunu yaşadım.
Konumuz, Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerdi.
Merak eden, soran daha çok karşı taraftı. Ben de cevaplandırmaya çalışıyordum.
Sorular bazen bir olay üzerine, bazen de bir isim üzerine yoğunlaşıyordu.
O dinliyor, ben anlatıyordum. Sohbetin bir yerinde, sözü o aldı.
"Tanıdığım, bildiğim Türklerden farklısınız" dedi.
Sorma sırası bana geçmişti. "Anlamadım?" diyerek, ne demek istediğini sordum.
"Elinizde ikiden çok fırça var. Hayatın ’diğer renklerinin’ de farkındasınız.
Oysa benim şimdiye dek konuştuğum pek çok Türk, elinde sadece iki fırça taşıyordu.
Onlar için olaylar da, kişiler de ’siyah ve beyaz’dan ibaretti."
* * *
Burada yazdıklarım çok farklı olmayacak.
Hayatta siyah ve beyazın dışında da renkler olduğunu gören ve gösteren bir çabam olacak.
"At gözlüklü bir bakış açısı" bu satırlarda yer bulamayacak.
Düşüncelerini sadece sloganlarla ifade etmeye alışanlar, yazdıklarımdan rahatsız olacaklar.
"Kafalarının konforunu bozmak istemeyenler" epeyce sarsılacaklar.
"Kategorize" etmek kolaycılığındakiler ise bayağı zorlanacaklar.
Samimi olarak inanıyorum ki, rahmetli Cemil Meriç’in o güzel ifadesiyle, "slogan, ilkelin ideolojisi"dir.
Gülerek okuduğunuz bir haberle devam edelim.
Bu haberi okuduğunda gülümsemeyene şu ana kadar rastlamadım. Gülme krizine tutulanlar ise cabası...
Hatırlayın; Başbakan Erdoğan ile arasındaki söz alışverişi haber bültenlerinden inmeyen Mersinli çiftçi vardı ya...
İşte o çiftçi hakkında dava açılmış! Sıkı durun; hem de kamu görevlisine hakaretten!
Başyazarımız Oktay Ekşi, geçen gün Türk Standartları Enstitüsü’nün "abesle iştigal" ettiğini yazmıştı.
Onu isyan ettiren konu, muhabirler için belirlenen standarttı. Bu yenisi o saçmalığın pabucunu dama atmaz mı?
Sadece TSE mi; kim "saçmalıklarla meşgul" değil ki?
* * *
Yurtdışında yaşadığım yıllardı. Resmi bir ziyaret için gelen Türk parlamenter heyetinden rica etmiştik.
Bu geziyi resmi bir temasın dışına taşıyın; insanımızın gerçek sorunlarını yerinde görün demiştik.
Teklifimizi Anavatan Partisi’nden Lütfullah Kayalar kabul etti.
Birkaç gün geçmedi ki, o da döneceğim diye tutturdu.
Gerekçesi basitti. Bu ülkede yarın ne olacağı o kadar belli ve hayatın akışı o kadar rutin ki...
Oysa Türkiye öyle mi?
Hayatı farklı bir heyecanla yaşıyorsunuz. Her yeni gün yeni bir bilinmeze, farklı bir sürprize gebe...
Şaka bir yana, son bir ayı bir düşünsenize, hesapta olmayan neler geldi geçti gündemimizden?
Hatırlayınca, dudaklarımızdan aynı temenninin dökülmemesi mümkün mü:
Aman ülkemizin kadrini kıymetini bilelim!
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları