Paylaş
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yıllardır yaptığı zararla gündemde. İktidarların bütçesindeki en büyük açık SGK’dan geliyor. Bu açık aslında ithal etmek zorunda olduğumuz enerjiden kaynaklanan dış ticaret açığından bile fazla. En azından enerji açığını KDV+ÖTV ile iki üç misline vergilendirerek halka satma imkanımız da var. Yani bas bas bağırdığımız enerji ithalatı aslında bütçenin yaması.. Fakat malesef SGK açığını kimseye satamıyoruz.
Geçtiğimiz ay içinde SGK İzmir’in Kordon’undaki binasını restore ederek bir otel-hizmet binası olarak faaliyete geçirdi. Kordon’daki binada bir gecelik oda fiyatı 26 TL..
Evet yalnış okumadınız 26 TL’ye konforlu bir otelde kalma imkanı veriyor SGK tüm kamu kurum ve kuruluşu üyelerine. Tabii bir de bu fiyata sabah kahvaltısı dahil dersem şaşkınlığınız iki katına çıkabilir...
Aşağıda bir bira on lira iken, yukarıda keyifli bir uyku ve mükellef kahvaltı 26 TL.
Tabii bu otel-misafirhanenin geliri ile SGK açıkları kapanmaz, ama bu kadar sübvanse edilerek bir misafirhane çalıştırılmalı mı? Sorgulanır...
EXPO için İnciraltı planları şart
2020 EXPO’nun yeri konusunda Bakanlar Kurulu, İnciraltı Bölgesi için özel imar kanunu çıkardı. Fakat bu gelişmenin devamı olan 1/10.000 ve 1/ 5.000’lik planlar hala ortada yok. Kasım ayında Paris’te yapılacak EXPO sunumuna kadar bu planların da ortaya konulması gerekiyor. Heyetler birbiri arkasına yoğun bir şekilde lobi faaliyetlerini sürdürürken, teknik yetersizliklerden eksik kalmamak için bu konuda da acil çözüme gidilmeli... EXPO için yoğun lobi faliyetinin sürdüğü bugünlerde zaten rakiplerimiz zorlu. Bir de kendi kalemize biz gol atmayalım.
Kordon Anketi
Kordon’da ikamet edenler arasında son düzenlemeler hakkında bir anket yapılıyor. Kordon’un geleceğine, burada oturanlar karar verecek.
Mevcut uygulamanın devam edip etmemesi onların elinde .
Trafiğin kapalı olduğu saatlerde Kordon tam bir dinlenme yeri. Sükûnet hakim. Bir de araya serpiştirilen seyyar satıcılar kontrol altına alınabilse; inanın dünyanın en huzurlu kentinde yaşıyoruz diyebilirsiniz.
Fakat sabaha karşı üç olunca araçların hücumuna uğrayan Kordon birdenbire farklı bir görünüme dönüşüyor. Gelişigüzel park etmiş araçlar, bağıran radyolar, hız yapan sarhoşlar... Ve sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor bu keşmekeş. Denetleme mekanizması ise o saatte zaten çoktan uykuya yatmış, sadece çıkan olaylara müdahale edecek emniyet güçleri görevde.
Kordon’a belki bu kadar katı yasağın getirilmesinde en büyük rolü oynayan restoranlar ise maalesef bu başıboşluğu disiplin altına almak için gayrette bulunmuyor. Sonra mevcut durumdan şikayet ederek, işimiz azaldı diye yakınıyorlar. Kordon’un serbest olduğu dönemlerde oto kontrol mekanizmalarını işletmiş olsalardı belki de bugün bu durumla karşı karşıya kalmazlardı. Kordon tüm İzmirlilerin yaşam alanı. Fakat bunu korumak, sürdürülebirlirliğini sağlamak ve çıkar gruplarının eline bırakmamak da bu yaşam alanının kendilerine ait olduğunu iddia edenlerin görevi..
Paylaş