Paylaş
Politik olarak dünya düzeninde önemli taşların yerinden oynadığı bir yıl. Krizlerin ve savaşların yılı olarak tarihe geçecek. Aslında bu, değişen dünya ekonomik düzeninin habercisi veya yansıması olarak da görülebilir. Dünyada bir süredir “Yükselen Ekonomiler veya Pazarlar” adı altında geçen ülkeler artık birçok gelişmiş ülkenin önüne geçti. 2011’de Çin, ekonomik büyüklük olarak dünya ikincisi Japonya’yı solladı. Ve bugün Brezilya, ‘Üzerinde Güneş Batmayan Krallık’ İngiltere’yi geride bırakarak dünyanın altıncı büyük ekonomisi konumuna geldi. 2020 yılına kadar Hindistan ve Rusya’nın da Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya’yı geride bırakarak dünyanın dördüncü ve beşinci büyük ekonomileri olmaları bekleniyor. Gelişmiş ülkeler büyük bir krizle boğuşurken, diğerleri atı alıp Üsküdar’ı geçmiş bile.
Son 20 yılın parlayan yıldızı Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya’nın iki önemli ortak noktaları var. Birincisi çok kalabalık nüfusa sahipler. İkinci en önemli etken ise geniş toprakları ve ciddi doğal kaynaklara sahip olmaları. Belki teknoloji üretmekte batılılar kadar ileri değiller ama hızlı kopyalama ve doğru kaynak kullanımı ile büyük ekonomik güç haline geliyorlar. Teknolojide de adım adım gelişmişlere yaklaşıyorlar. Yakında pazar kapma ve kaynakları kontrol etme telaşıyla çıkarılan savaşlar da yetersiz kalacak.
İzmir neden ilk 10 şehirden biri olmasın
Gelecekle ilgili hedeflerimizi koyarken şehrimizin de kendine göre hedeflerini ortaya koyması gerekiyor.
2023 yılında Türkiye’nin yaşam standardı ve kalitesi en yüksek şehri olmak bunlardan biri olabilir. Dünyada en çok ziyaret edilen 10 şehirden biri olmak da hedeflerimizden biri olabilir. 2020 yılı EXPO adaylığımız bu amaç uğrunda çok önemli bir araç haline getirilebilir. Eğer yaşam kalitesi en yüksek şehirlerden biri haline gelmeyi hedeflersek; bu bizi kültürel, sosyal ve ticari açıdan da etkin ve cazip bir konuma getirecektir. İzmir daha önce olduğu gibi, çevresindeki tarihi, doğal ve kültürel zenginlikleri ile çok cazip bir turizm destinasyonu olabilir.
Turizmde kümelenme bu konuda etkin bir araç olarak kullanılabilir.
Yeter ki istek ortaya konsun, yeter ki işbirliği ve ortak çalışma kültürünün dinamizmi ve sinerjisi yakalansın. Yeter ki doğru hedef ve amaç ortaya konsun.
2012 yılında gelişme değil, sıçrama yapan bir İzmir temennisiyle, tüm Hürriyet okurlarının yeni yılını kutlar, sağlık, mutluk ve esenlikler dilerim.
Türkiye ekonomisi ilk 10’a girebilir mi?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümünde hedefimiz dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak. Bunun kısaca özeti: “Hedefimiz, İtalya’dan biraz daha büyük bir ekonomi haline gelebilmek”tir. Çünkü o yıllarda bugün için sekizinci sırada olan İtalya, 10’uncu sıraya gerilemiş olacak.
Türkiye’nin dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olma hedefinin yanı sıra bir de yıllık 500 milyar dolar ihracat hedefi de var. Fakat hiç bahsedilmeyen başka bir rakam da ithalatta. Türkiye’nin 2023 yılında 650-700 milyar dolarlık ithalat yapması öngörülüyor.
Yani cari açık tavan yapacak ve biz 10’uncu büyük olacağız. İthalatla büyüyüp ihracatımızı artıracağız. Kendi kaynaklarımıza, insanımıza ve beyin gücümüze dayalı bir büyümeyi öngörmeyeceğiz. Ama ilk 10’a gireceğiz. Bana pek inandırıcı gelmiyor.
Paylaş