Paylaş
Çağımızın sorunu panik atak, kişinin tüm yaşamını alt üst edebiliyor, ancak ortadan kaldırılabiliyor. “Pan” kadim Yunan mitolojisinde kırların, çobanların, sürülerin, dağlık arazilerin, avcılık ve doğa seslerinin tanrısı olarak biliniyor. Pan, ormandaki insanların aniden önlerine çıkarak onları korkutuyor, korkunç çığlıklar atarak hayvanları panikletiyor. Ve tüm canlılar korku içinde kaçışıyor. İşte panik kelimesinin kökeni, Yunanca’daki ‘panikos’tan geliyor.
KORKU VE KAYGI BİR ARADA
Kişi herhangi bir tehlike hissettiğinde vücudu otomatik biçimde tepki gösteriyor, nefes alıp vermesi hızlanıyor, kalbi daha hızlı çarpmaya başladığından vücut ısısı artıyor, soğuk soğuk terlemeye başlıyor. Bu durumda karşısında üç yol oluyor; “savaşmak”, “donup kalmak” ya da “kaçmak”... Kaygı, korku ile en çok karıştırılan ve en yakın görünen duygu, oysa aralarında önemli farklılıkları var... Kaygı, nedeni belirsiz ve bilinmeyen bir tür korku olarak tanımlanabiliyor. Buna göre kaygının en önemli özelliği, ferdi tehdit eden açık bir tehlike olmadığı durumlarda ortaya çıkması... Panik atak ise kişinin karışık korku ve kaygı duygularıyla dört bir taraftan kuşatılması durumu olarak biliniyor. İnsan kendisini bitmiş ve çaresiz hissedebiliyor. Bu çaresizlik beraberinde panik atak nöbetlerini getirebiliyor.
EYVAH KALP KRİZİ GEÇİRİYORUM!
Panik atak nöbeti geçiren pek çok kişi yaşadığı belirtileri, korkuyu ve paniği “Eyvah ölüyorum ya da kalp krizi geçiriyorum”, “Kontrolümü tamamıyla yitirdim” sözleriyle ifade ediyor. Oysa kalp kriziyle panik atağı birbirinden ayırmak mümkün. Kalp krizinde yaşanan ağrı daha çok göğsün orta kısmında hissediliyor, sırta, omuzlara, kollara, çeneye ve boyuna yayılabiliyor. Özellikle sol kola yayılması tipik... Panik atakta ise, aniden başlayan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleri oluyor. Kişilerin çoğu zaman “kriz” adını verdiği bu nöbetler yani panik atak birdenbire başlıyor, giderek şiddetleniyor ve şiddeti 10 dakika içinde en yoğun düzeye çıkıyor. Yukarıdaki belirtileri okuyan birçok kişi “Eyvah! Bunların bir kısmı bende de oluyor! Acaba panik atak hastası mıyım?” diye korkabiliyor. Pek çok insan bu türden belirtileri zaman zaman yaşayabiliyor, ama genellikle bu çok kısa sürüyor ve gerçekten panik atak yaşayan kişilerin hissettiği ağırlıkta ve yoğunlukta gerçekleşmiyor.
ERKEK ERKEN BOŞALIYOR
Panik bozukluğu olan erkeklerde, başta erken boşalma ve depresyon olmak üzere çeşitli hastalıklar tabloya eşlik edebiliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği‘nin yaptığı bir araştırmaya göre panik atak yaşayan erkekler genellikle çekingen ve bağımlı bir yapıya sahip kişiler oluyor. Bu nedenle de kendilerine olan güven duyguları azalıyor. Yapılan araştırmaya göre panik atak yaşayan erkeklerin yüzde 80’ninde erken boşalma da görülebiliyor. Panik atakta ilaç tedavisi ve psikoterapi başlıca tedavi seçenekleri olarak karşımıza çıkıyor. Panik atak yaşayan kişiler genellikle mevcut durumlarının ömür boyu süreceğini ve hiç iyileşmeyeceklerini düşünüyor. Böyle düşünmeleri, atakların meydana getirdiği çöküntüyü daha da derinleştiriyor. Ağır vakalarda ilaç tedavisinin yanı sıra psikolojik destek ve psikoterapinin de uygulanması gerekiyor.
Paylaş