F.Bahçe'ye kaleci lazım. Dersen ki, idare edebilirim, idare edersin, ama kötü goller yediğinde ağlamayacaksın. F.Bahçe 2 tane enayi transferle ‘‘Şampiyonluğa oynayacağım’’ diyor. Bu futbolcular takımda oynayacak düzeyde değil.
Sadece mücadele
* Christoph Daum, derbide Fenerbahçe yi, oynaması gerektiği gibi mi oynattı?
Yine oynatamadı. Bakmayın futbolcular büyük mücadele verdiler. Bu madalyonun bir yüzü. Diğer yüzü ise Beşiktaş da ‘‘Oyunu uyutayım, ben becerimle kazanırım’’ havasına girdi, ama sahada bozuldu.
Fenerbahçe yanlış oynadı, ama bir şey üretememelerine rağmen dedim ya anormal mücadele ettiler. Ümit, Selçuk, Aurelio iyi mücadele etmelerine rağmen hücumda üstünlüğü sağlayamadılar. Kazanacakları maçı kaleci hatasından berabere bitirdiler. Aynı şey Galatasaray karşılaşmasında da olmuştu...
Tatlı, kaba ve çirkindi
* Lucescu, hakem konusunda eleştiriler getirdi, Daum da Rumen teknik adama yanıt verdi. F.Bahçeli yöneticiler de Serdar Tatlı'nın yönetimine tepki gösterdi. Peki, Tatlı maçı nasıl yönetti, bu polemik nereye varır?
F.Bahçelilerin gocunduğu kısım, Serdar Tatlı oyunu çok kesti, sudan fauller verdi, lüzumsuz kartlar çıkardı. Ama Tatlı maçın sonucuna tesir edecek hata yapmadı. F.Bahçe belki de son dakikada gol yediği için böyle konuşuyor. Lucescu ise Türk insanına uydu. Bir bahane bulunacak ama nereden. Kırmızı kartlar, çirkin laflar konuşarak bunu yaptı. Ben bu tarz konuşmaları Avrupa'da duymadım, bizim Türkiye'de oluyor. Serdar Tatlı'ya bakarsak, futbolcularla diyaloğu kaba, çirkin ve yakışıksız. Hakemin herkesi sakinleştirmesi gerek. İngiltere Ligi maçlarını hiç mi seyretmiyorlar? Hakemin futbolcuya bir güler yüzle yaklaşması vardır, sinirlenen oyuncuyu sakinleştirir. Ama bu Tatlı'da yok. Aklınca davranışlarıyla futbolcular üzerinde otorite kurmaya çalışıyor, ama oyuncuyu strese sokuyor.
Terim önce kafasında bitirmeli
* Galatasaray bir değişim rüzgarına kapıldı. Bu değişim takımı nasıl etkileyecek?
G.Saray enteresan bir takım. 1.5 senedir sürekli değişiyor, sürekli oyuncu değiştiyor. Takımın bir omurgası, temel oyuncuları olmazsa, her dakika birşeyini değiştirmek ne FatihTerim, ne de G.Saray'a kazandırır. Bence yapılan yanlış. Anladığım kadarıyla Terim, bu değişimle, kendini kanıksamış futbolculara gözdağı veriyor. Her hafta ayrı bir 11'le sahaya çıkarsanız, o takım oturmaz. Hiçbir futbolcu da ben oynayacağım diye güvenip kendini hazırlayamaz. Terim'in kendisi de futbol oynadı, bunu bilmiyor mu?
Operasyonmuş, değişimmiş, 1.5 senedir bir şeyler oluyor G.Saray'da. 25 tane yabancı oyuncu gelmiş, bir sürü yerli alınmış. Bir karmaşa. Terim daha kafasında arayışını tamamlamamış. Bu hem kendisine hem takımına zarar veriyor.
G.Saray'ın Dortmund'u seçmesi tuhaf
* Galatasaray'ın Juventus maçını yurt dışında oynaması, kendisine ne gibi bir avantaj veya dezavantaj getirecek?
G.Saray İstanbul'daki seyirci desteğini, Almanya'da da bulur. Ama seçtikleri stat, yani Dortmund kenti bana biraz tuhaf geldi. Tamam Dortmund'da oynadı 2-0 kazandı, bunu uğur olarak mı görüyorlar?
Esasında bütün Alman ırkçılığının merkezi orası. Seyirci potansiyeli derseniz, Almanya'da kentler birbirine çok yakın. Ben olsam Köln'de oynardım. Gelsenkirchen, Moenchengladbach da sanayi bölgesinde. O yörede Türklerin sayısı çok.
Sahadaki futbol açısından fazla bir şey fark edeceğini sanmıyorum. G.Saray yenecekse, orada da yener. Tabii evinde oynasa, kendi ülkesidir daha rahat eder.
Yalnız benim anlamadığım Juventus'un ısrarla İstanbul'a gelmek istememesi. İtalyan takımı sürekli korku içinde. Bir İtalyan takımı gelip burada basketbol maçı oynadı. Herhalde içlerinde terörden ziyade G.Saray korkusu var. Çünkü daha önce de bir gerginliği bahane edip İstanbul'a gelmek istememişlerdi.
İstanbul'a gelmek istememelerinin tutarlı bir tarafı yok, ama İngilizlere bir yere kadar hak verebilirsiniz. İngiltere konsolosluğuna, bankasına saldırı olmuş, çekinmelerini normal karşılayabilirsiniz, ama İtalyanlara karşı bir şey yok. Ayrıca devlet garantisi verilmiş. Buna rağmen korkuyorlar. Aslında bu konuda kendi başımdan geçen bir örnek vermek istiyorum. Yıllar önceydi, bir milli maç için İrlanda'ya gittik. Bombalar patlamış, insanlar ölmüş, polis yolları kesmiş.
Terörün merkezinde milli maç vardı. Milli Takımımız’da kimse ağzını açıp tek kelime söylemedi. O zaman biz de gitmeseydik. Ama biz o zaman ‘‘Maç başka sahaya alınsın’’ gibi şeyler bilmiyorduk.
* F.Bahçe'de derbi sonrası, sakatlığı da bulunan kaleci Recep eleştiriliyor. Yöneticiler ‘‘Türkiye'nin en iyi kalecisi bizde. Avrupa'da iyi kaleciler var, ama sözleşmeleri sürüyor’’ diyor. F.Bahçe kaleci konusunda nasıl hata yaptı?
Recep derbide kötü oynadı, 2 kötü gol yedi. İki golde de topu rahat alabilirdi. Frikikte top 90'a gitmedi, kafayla atılan golde de öyle. Bunlar Recep'in kötü kaleci olacağı anlamına gelmiyor. Ne var ki, yediği goller kötüydü. İleride nasıl bir kaleci olacağını biraz da bu olaylar belirleyecek. Bir sakatlığı olduğu da belli. F.Bahçe öyle bir durumda ki, kasığında problem olan Recep'i iğne ile sahaya çıkartıyor.
Ümit Milli Takımımız’ın iki kalecisi F.Bahçe'de. Bugüne kadar Ümit Milli Takım'da da Volkan oynuyordu. Ne zaman ki, F.Bahçe'de antrenör değişikliği oldu, Recep kaleye geçti. Rüştü'den sonra Daum'un isteğiyle -belki iyi kaleciydi, iyi şeyler yapabilirdi ama- geçmişi o kadar parlak olmayan Alman Enke'yi aldılar. Belki de ucuz diye onu tercih ettiler. Çünkü transferlerin bir de mali boyutu var. Ama Alman ilk maçta 3 gol yiyince, kaleci 2 tane ümit milliye kaldı.
Seçmeyi bilmiyor
Rüştü de kötü goller yemiş, kötü maçlar çıkarmış bir kaleciydi, ama güvendiğin kaleciydi. Takımın belkemiğiydi. Şimdi sen böyle bir kaleciyi gönderip, bu görevi hiç oynatmadığın 2 gence veriyorsun. Onlarla idare ederiz diyorsun, ama idareyle, tahminlerle olmuyor, iyi oyuncular alınmalı. Baştan tercihleri iyi yapabilselerdi herşey farklı olabilirdi. F.Bahçe'nin en büyük zaafı da bu, oyuncu seçmeyi bilmiyor. Şimdi kaleci lazım.
Kaleci yanında transfer edilen iki yabancı ve Türk oyuncular da F.Bahçe'de oynayacak kapasitede değil. Kime danışılıyor, hangi bilgiyle alıyorlarsa bu futbolcuları, anlamak mümkün değil. Şimdi de ağlıyorlar.
F.Bahçe'ye kaleci lazım. Dersen ki, idare edebilirim, idare edersin, ama kötü goller yediğinde ağlamayacaksın. İleride iyi olabilir, inşallah da olur. Bunu seyirci kaldırabilir mi, sorun orada.
Sen 2 tane enayi transferle ‘‘Şampiyonluğa oynayacağım’’ diyorsun, böyle bir komedi yok. Sonra bakıyorsun, bu futbolcular takımda oynayacak düzeyde değil. Geri de dönemiyorsun. Aslında geri dönmek de erdem, ama sen dönmek bir yana onları müdafa ediyorsun, sonra bu hallere düşüyorsun. F.Bahçe'ye gelen standart oyuncular bu formanın büyüklüğüyle kendilerini olağanüstü görüp, öyle oynamaya çalışıyorlar. Bu da iki misli kötü oluyor. Yapılacak bir iş var, transfer.
Sorular ve sorunlar
2 yabancı alınacak diyorlar. Kim seçecek bunları, Daum mu? Ben bile Daum'un seçtiğinden şüpheliyim. Bir kaleci seçti ki, faciaydı. Şimdi nasıl oyuncular alınacak? Ucuz mu tercih edilecek, takımı ileriye götürecekler mi? Sorunlardan ilki bu. Bunları kim seçecek, kim tavsiye edecek, bu da ikinci sorun. Başkan kimleri dinleyip, kimleri alacak bu üçüncüsü.
6 senedir bu kadar iyi işler yapan, F.Bahçe'nin geleceğini yükseklere taşımayı hedefleyen başkan ve yönetim, bu transferlerle hedef tahtası haline geliyor, yine de aynı hataya devam ediyor. İşin garip olan tarafı da bu. Biz nerede yanlış yapıyoruz diyemiyorlar. Bak bunlara danıştık da bugüne kadar bu hale düştük diye düşünmek, akıllarına gelmiyor. Bir hata yaparsınız, ikincisini, üçüncüsünü yaparsınız. Sonra ‘‘Ben ne yapıyorum?'' dersiniz. Ancak aynı hatayı 4, 5, 6 kere yaparsanız, bu artık hata olmaktan çıkar, resmen aptallık olur. Yine bir sürü bir şey bilmeyen adama danışıp, futbolcular alacaklar, Allah sonlarını hayır etsin.
Samsun'da neden koşmadınız?
* Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin sonucunun yansıması nasıl olacak?
Beraberlikten Beşiktaş memnun, liderliği ve puan farkını koruyor. G.Saray, Trabzon berabere kalmıştı, F.Bahçe ile de kendi oynadı ve berabere kaldı. Yarıştaki herkes puan kaybetti. Beşiktaş istediği sonucu almış gibi. Ancak bu skor F.Bahçe için sorun. Kazanmak üzere olduğu maçı berabere bitirdiği için üzülüyor. Esasında üzülmemesi lazım, asıl Samsunspor maçına üzülmeli. Üzünülecek maç oydu.
Beşiktaş ile F.Bahçe maçları, ikisinden biri ne kadar kötü olursa olsun, diğer maçlarla kıyaslanmayacak bir mücadele ve sonuç ortaya çıkarır. Bunu bakanından milletvekiline, sokaktaki çocuğa herkes biliyor. Samsunspor maçı 10 puanlık maçtı. Ama F.Bahçe, Samsun'a 3-0'lık skorla öyle yenildi ki, herşeyin üstüne rakip bir de şov yaptı. Madem Beşiktaş maçında bu kadar çok koşuyorsun, Samsun maçında da koş. Niye koşmadınız? Koşsanız, F.Bahçe böyle kötü durumlara da düşmez.