4 Nisan 2006
F.Bahçe de G.Saray da var gücüyle puan kaybetmemek için elinden geleni yapıyor. Kadıköy’de bitime 3 hafta kala final oynanacak. Nefes nefese devam eden şampiyonluk yarışı lig tarihine geçecek nitelikte. * F.Bahçe kaçıyor, Galatasaray kovalıyor. Zirve yarışında önümüzdeki haftalar neler getirir. Şampiyonluk mücadelesi son haftaya kadar sürer mi? Kadıköy’deki derbiyi kazanan mutlu sona ulaşır mı?
Kadıköy’de oynanacak derbiyi kazanan mı olur, berabere mi biter bilemem. Ama zirve yarışının oraya kadar geleceğini düşünüyorum. İki takım da var gücüyle puan kaybetmemek için elinden geleni yapıyor. Kadıköy’de bitime üç hafta kala final oynanacak. Bakıyorsun hem kazanıyorlar, hem de sakatlıklara sığınıyorlar. Bunu gündeme getirmek doğru değil.
Her iki takım da şampiyonluğa odaklanmış durumda. Kendi aralarında oynanacak maç kalan 6 haftanın en önemli virajı. İki taraf da o maça kadar puan kaybetmezse, çok zevkli maç seyredilir.
O maçın beraberlikle bitmesi halinde şampiyonluk yarışı son haftaya kadar taşınır. Fenerbahçe’nin iki kupa maçı var. Galatasaray ise kupadan elendiği için dinlenecek. Fenerbahçe birinci ayağı Denizli’de oynayacak. Kıran kırana maçlardan sonra Galatasaray ile lig finaline çıkacak.
Kupa maçlarının yorgunluğu lige yansıyabilir. Fenerbahçe’nin kupada devam etmesi Galatasaray için bir avantaj gibi görünebilir ama, derbiler hiçbir zaman belli olmaz. Sinirin ön plana çıktığı maçlarda hiçbir tarafa "garanti kazanır" diye bakamazsınız. Seyircinin, hakemin tutumu, oyuncuların saha içindeki yaklaşımı sonuca tesir eder.
Nefes nefese devam eden şampiyonluk yarışı lig tarihine geçecek nitelikte. İki takım da müthiş bir tempo ile mücadele ediyor. Derbiden kazançlı çıkan taraf bir adım öne geçer. Kalan haftalarda da bu avantajını kullanır.
Tümer nereye?
* İyi bir seri yakaladıktan sonra Konya’ya evinde yenilen, Denizli ile berabere kalan Beşiktaş, en önemli rakibi Kayserispor’un kaybetmesiyle üçüncü sıraya yerleşti. Kartal’ın üçüncülük şansı nedir?
Beşiktaş kazanmak için sahada her şeyi yapıyor ama oyuncular standartın üstüne çıkamıyor. Bu sezon sonunda üçüncü olur veya olmaz. Ama önümüzdeki sene Beşiktaş formasını giyecek büyük futbolcular alınmalı. Standart oyuncular ile bir yere varılmaz. Seyirci de yönetimden bunu istiyor.
Üçüncü olması bir anlamda lehine. Takım moral kazanacak, Avrupa’ya gideceği için takıma takviye yapılacak.
Yönetimin mali durumunu bilmiyorum. Acaba oyuncu alınır mı alınmaz mı? Tigana’nın hangi oyuncuları alacağını görmek lazım. Bunu da mali imkana bağlı olarak gerçekleştirecek.
Anlamıyorum seni
Tümer’in son haftalarda ne yaptığını anlayamıyorum. Gol atıyor sevinirken bile suratı gülmüyor. Arkadaşlarıyla sevincini paylaşırken bile soğuk bir görüntü sergiliyor. Bir futbolcu sahada ne kadar rahat olursa, o kadar randıman verir. Tümer şayet Beşiktaş’tan giderse, bu camiayı çok arar.
Bazı futbolcular oynadığı kulübün kıymetini bilmeden ortadan kaybolup giderler. Bildiğim bir şey var, büyük kulüpte oynamak çok farklı.
Sergen’in yokluğu da önemli. Artık yolun sonuna yavaş yavaş geliyor, bundan böyle daha çok dikkat etmesi gerekiyor.
Bravo Tuncay
* Son beş maçını kazanan Fenerbahçe’nin geçmişe oranla daha iyi futbol oynadığı fikrine katılıyor musun? Daum’un tek forvet düşüncesi doğru mu?
Fenerbahçe’nin son haftalarda iyi oynadığı görüşüne katılmıyorum. Zaten son haftalarda iyi futbol değil, sonuç daha önemli. Fenerbahçe belki iyi sonuçlar alıyor ama elindeki imkanları iyi kullanamıyor. Gaziantep maçı tam bir ağır çekim gibiydi. Şampiyonluğa giden bir takım bu kadar yavaş oynar mı?
Süratin ve top kontrolün ile karşı takıma hakimiyet kurmalısın. Sen hala tek santrfor oynuyorsun. Kazanmaktan başka seçeneğin yok. Öyle bir oyun planıyla sahaya çıkıyorsun ki. Rakip defans hata yaparsa kazanırım mantığı yanlış.
Fenerbahçe’nin bu kadrosuyla ağırlığını karşı takımın üzerinde hissettirmesi lazım. Her maç öncesinde taraftar "Acaba kazanacak mıyız?" diye düşünüyor.
Gaziantep’te atılan iki muhteşem gol var. Organizasyon açısından görülmeye değerdi. Burada hem Alex’i, hem de Tuncay’ı kutlamak lazım.
İstanbul’da oynanan Schalke maçında bomboş pozisyondaki Anelka’ya pas vermek yerine gol atmayı düşünen Nobre’ye örnek olacak bir pozisyon. Tuncay çok rahat bir durumda hem kendini, hem de takımını yücelten asist yaptı. Nobre, Schalke maçında aynı durumda Anelka’yı görebilse, durum değişirdi. Fenerbahçe de Avrupa’daki yoluna devam ederdi.
Tamam, santrfor biraz egoist olabilir ama böylesine kritik maçta garantiye gidilmesi gerekiyor. Aynı şeyi Tuncay da yapabilirdi.
Çünkü kaleci ile karşı karşıya gelmiş ve son vuruşu yapma şansı vardı. Ama Tuncay garantiye gitti. Şampiyonluk yarışında takımının gol ve gollere ne kadar ihtiyacı olduğunu gösterdi.
Song yanlış yaptı
* Galatasaray sorunlarına rağmen yoluna devam ediyor. Son solarak Song krizi yaşandı. Ümit Karan sakatlandıktan sonra Hakan Şükür ilk onbir şansı buldu. Cimbom’un başarısındaki sır ne?
Galatasaray’ın başarısındaki sır herkesin birbirine yardım etmesinden kaynaklanıyor. Çok koşuyorlar ve çok sayıda forvete sahipler. Bakıyorsun Ümit Karan sakatlanıyor, yerine Hakan Şükür oynuyor. O olmadı mı diğeri oynuyor. Yani forvette alternatifleri çok.
G.Saray’ın artık buraya geldikten sonra şampiyonluk yarışını bırakması mümkün değil. Önceki haftalarda kopsaydı, kimse bunu eleştiremezdi. Çünkü bir hayli sıkıntılı dönem geçiriyorlar. Ama artık son haftalara girildi ve yarışı sürdürmek zorunda.
Song’un bu saatten sonra yaptığını ayıplamak lazım. İki eli kanda da olsa bir futbolcu takımını şampiyonluk yarışında yalnız bırakmadan çıkıp oynamalı.
Arkadaşlarından, idarecisinden, antrenöründen özür dilemiş. Ama G.Birliği gibi güçlü bir rakibe karşı sen takımını yalnız bırakıyorsun. Galatasaray farklı kazandı ama Uğur Boral ve Mehmet Çakır net goller kaçırdılar. Direkten dönen topları ve kaçan penaltıları var. Bunları Song’un yokluğuna bağlayabiliriz. Maçta verilen penaltı kararları tartışılıyor. İsmail Güldüren’in elle kesmesi tartışılmaz penaltı. Ama Hakan Şükür’e verilen penaltı çok komik. Maçın hemen başında böyle bir penaltı çalınamaz. Gençlerbirliği’nin kazandığı penaltı da doğru.
Bütün bunları herkes görüyor. Artık hakem yorumunu yapmış ve maç bitmiş. Bakıyorsunuz, Anelka’nın Konya maçında elle attığı gol 6 ay konuşuldu. Bakalım bu ne kadar konuşulacak. Ben ikisinin de tartışılmamasını istiyorum. Bunlar futbolun içinde var. Bundan önce de oldu, bundan sonra da olacak.
Yazının Devamını Oku 3 Nisan 2006
FENERBAHÇE çabuk oynadığı zaman, ikili mücadeleye girdiği zaman sahada bir şeyler yapıyor. Ama ben şuna takıldım... Gaziantep ile oynuyorsun... Bakıyorsun, rakibi tanıyor musun, tanıyorsun. Gaziantep’in oyuncularını da tanıyor musun, tanıyorsun. Daum kendi oyuncularını tanıyor mu, tanıyor. Gaziantep aynı şekilde seni tanıyor mu, tanıyor. Peki, bu kadar yavaş oynayarak başlanır mı oyuna... Fenerbahçe sanki ağır çekim hareket ediyor. Hemde şampiyonluğa giden bir takım ki, puan kaybına da tahammülü yok.
Bakıyorsun rakip senin üstüne gelemez mi, gelemez. Ama bu kadar yavaş oynarsan, rakibe de şans verirsin. Fenerbahçe’ye karşı rakibi nasıl mücadele edecek, kontrollü oynayıp kontaratağa çıkmak isteyecek. Yanin senin karşında böyle oynayacak bir takım var. Peki sen üstüne saldırmalarından mı korkuyorsun da yavaş oynuyorsun. Rakipten korkup, aman kontrollü oynayayım, top bende kalsın mı diyorsun. Böyle şey olur mu... F.Bahçe çıkar futbolunu oynar ve bu maksimim süratte olur. Saha şartları ağır dersen, bu senin için olduğu kadar rakip için de geçerli.
Mükemmel goller
Fenerbahçe iki mükemmel gol attı. Futbolcular egoist olmadan, takım oyuncularının yapacağını yaptılar. İki golde de Alex’in rejisörlüğü vardı. Birinci golde Alex topu sağ açığa çıkardı Nobre’yi kaçırdı. Nobre kontrolsüz girdiği için rakip de bastırınca dengesini kaybetti, topu Deniz’e çıkardı. O da baktı Tuncay geliyor, ayağının içiyle onun kafasına nişanladı. Tuncay da golü attı. Hele ikinci gol... Yine Alex 18 içindeyken vurmadı, Tuncay’a bıraktı, o da Nobre... Brezilyalı futbolcu da topu boş kaleye gönderdi. Bu gollerin yapılışı fevkalade güzeldi.
İkinci devre Gaziantepspor daha agresif oynamaya başladı, o zaman F.Bahçe de daha etkili oldu. Ev sahibi takım az adamla üzerine geldiği için F.Bahçe defansı pozisyon vermedi. İkinci golden sonra zaten Fenerbahçe morallenmişti. 1-0’lık üstünlük oyunun sonuna kadar gitmeyip bir karambol golle beraberlik şansı olabilirdi. Ancak farkın ikiye çıkması F.Bahçe’yi rahatlattı.
Orta sahada Aurelio mücadeleciydi ki, biraz daha çabuk ayağından çıkarsa daha iyi olacaktı. Deniz şu andaki oyunuyla sağ betke oturmuş durumda. F.Bahçe defansındaki oyuncular hata yapmadılar. Zaten onları zorlayacak, orayla burayla itişen bir tek Lazarov vardı. Ona da etkinlik şansı vermediler.
Şunun altını çiziyorum, bu oyun yavaş oynanmaz. Hangi takımla oynuyorsan oyna, sonuç olmak istiyorsan birincisi çabuk olacaksın, ikincisi de topa hakim olacaksın. Sonra pozisyon gelir-gelmez, o ayrı. Birinci devre gol dışında pozisyonu yok F.Bahçe’nin. Koskoca F.Bahçe bir golle galip gelmek için oyunu uyutacak, bu onun oyun anlayışı değil. İkinci devre ikili mücadeleye girdiler ve bunların çoğundan da galip çıktılar.
Yazının Devamını Oku 31 Mart 2006
FENERBAHÇE, Diyarbakırspor karşısında hiç ummadığı kadar rahat bir galibiyet aldı. Sarı lacivertliler için tam anlamıyla antrenman maçı gibiydi. Mehmet Yozgatlı’nın bireysel çabaları sonucunda gelen goller, Fenerbahçe’ye bu sezonun en kolay galibiyetini getirdi.
Sarı lacivertli takım ilk 45 dakikada tıkır tıkır işleyen bir makine gibiydi. Forma giyen her futbolcu üzerine düşeni yaptı. Sağ kanatta öldürücü bindirmeler yapan Mehmet Yozgatlı, bu devrenin yıldızıydı. Ancak, ikinci yarıda işler biraz değişti. Sarı lacivertli futbolcular, ikili mücadeleye fazla girmedi, sadece rakibinin peşinden koşmakla yetindi. Bu durum hem oyun tatsızlaşmasına, hem de futbolcuların lüzumsuz yere yorulmasına neden oldu.
Kemal formaya ısındı
Appiah’ın, sarı kart cezalısı Alex’in yerinde oynaması, bu oyuncuya hünerlerini sergileme fırsatı verdi. Ofansif anlamda daha olumlu işler yapan Ganalı, güzel de bir gol attı. Fakat, Alex’in becerisine sahip olmadığı gerçeği ayan beyan ortadaydı. Dünün en iyi isimlerinden biri Kemal’di. Çok koştu, savaştı, formaya iyice ısındığını gösterdi.
’Huylu huyundan vazgeçmez’ misali Daum yine bildiğini okudu. Maç 34’üncü dakikada 3-0 olmasına rağmen, yedek kulübesindekilere oynama şansı vermedi. 70’inci dakikadan sonra değişiklik yapıldı ki, bu, böyle bir maç için çok geçti.
Sonuçta Fenerbahçe şampiyonluk için çok önemli üç puan kazandı. Artık öyle bir aşamaya geldik ki, iyisine kötüsüne bakmadan, üç puan alındı mı, alınmadı mı, ona bakmalıyız. Bu bakımdan bütün Fenerbahçeli futbolcuları kutluyorum.
Yazının Devamını Oku 28 Mart 2006
F.Bahçe de G.Saray da iyi oynamıyor. İkisi birden puan kaybedebilirler. Kalan haftalar azaldıkça futbolcular baskı altına giriyor. Biri kopsa diğeri biraz daha rahatlayacak. Ama kolay maç kalmadı. * Şampiyonluk yarışında son haftalara girilirken zirvedeki iki takımı ve futbol anlayışını değerlendirir misiniz?
ÇOK kritik bir döneme girildi. İkisi de iyi veya kötü oynayarak kazanıyor. Galatasaray da, Fenerbahçe de iyi futbol oynamıyor. İkisi birden de puan kaybedebilir. Haftalar azaldıkça oyuncular stres altına giriyor. Birisi kopsa, diğeri biraz daha rahatlayacak.
Tek santrfor olmaz
Genellikle küme düşme hattındaki rakiplere karşı oynanıyor. Artık puan aslanın ağzında. Kolay maç kalmadı. Kimse Fenerbahçe’yi ve Galatasaray’ı düşünmez. Kıran kırana sahaya çıkıp canını kurtarmaya çalışıyorlar.
Galatasaray, Denizli’de rakibin kendi kalesine attığı golle beraberliği yakaladı, Marek Heinz kurtarıcı oldu. Çok iyi oynayan futbolcu yoktu. Bu arada Denizli’nin attığı gol de ofsayt diye sayılmadı.
Fenerbahçe ise Malatya karşısında öldü öldü dirildi. İlk 45 dakika sokağa atıldı. Oyunun en hazlı olması gereken bölümünde F.Bahçe sanki 3-0 öndeymiş gibi oynuyor.
Tek santrfor oynamanın anlamı ne? Semih’i oyuna alıyorsun, hemen ardından Nobre kenara çekiliyor. Fenerbahçe gibi takım kendi sahasında 1-0 öndeyken vakit geçirmeye çalışır mı? Bunu Real Madrid’e, Chelsea’ya karşı yapabilirsin, ama Malatya karşısında böyle yapamazsın.
Appiah, Önder ve Anelka’nın yokluğu çok önemli. Birisi savunmada, diğeri orta alanda önemli görevler üstleniyor. Önder bütün defansın gediklerini kapatıyor. Appiah’ın yokluğunda Aurelio bu yükü omuzladı. Anelka büyük bir güç, ama Fenerbahçe bunu kullanamıyor.
Adamla bağlantı yok. Ne zaman faydalı olur bilinmiyor. Tuncay topu alacak gidecek, Ümit Özat soldan ortalayacak... Üç senedir aynı organizasyon var, ama rakip üzerinde çok etkili olamıyor.
Formanın ağırlığı
Fenerbahçe pozisyon buluyor. Ama bunun nedeni güzel oyunu değil, formasının ağırlığı yüzünden rakibi yaşadığı baskıdan kaynaklanıyor. Malatya karşısında bir tek Tuncay’ın getirdiği pozisyonda Mehmet Yozgatlı golü buldu. Burada Tuncay çok önemli iş yaptı. Ama F.Bahçe oyuna ağırlığını koyamadı.
Özaydınlı ateşe benzini döktü
* G.Saraylı yöneticilerden sonra F.Bahçe Asbaşkanı Murat Özaydınlı çıktı, sert açıklamalar yaptı. Bu işin sonu nereye varacak, ne yapmak gerekiyor?
Murat Özaydınlı’nın yaptığı ateşin üstüne benzin dökmeye benziyor. Bir yerde haklı, o da kulübünün hakkını savunmak için konuşuyor. Ama federasyonun yapılan açıklamalara karşı soruşturma açması da gerekiyor. Federasyon bu konuya nokta koymalı. Hakem ve kulüp hakkında böyle beyanatlar olmamalı. Bundan önce sessiz kalındığı için iş buraya geldi. Konuşmakta kimse kimsenin altında kalmaz. Dilin kemiği yok. Herkes bir şey konuşacak.
Yasak getirilmeli
F.Bahçe’deki bir patlamadır. Anelka eliyle gol attı. Nobre eliyle aldı. Yok puanlar çalındı. Her şey rahatsız etti. Son olarak Bülent Tulun’un sözleri bardağı taşırdı. Ne demek istiyor Tulun. Teşvik gönderildiğini ima ediyor. Bunun başka izahı yok. Böyle bir suçlama yapıyorsan, ispat edeceksin.
Bu tip konuşmalar iki camiayı düşman eder. Yasaklamak gerekiyor. Ağır cevaplar verilmesi gerekiyor. Her takıma böyle bir yasaklama getirilmeli. Böyle beyanatlar verilmemeli. Zaten iki takım puan puana şampiyonluğa gidiyor. Rekabet üst seviyede. Tehlikeli bir durum yaratılıyor.
Bu konu üzerinde fazla da konuşmamak gerekiyor. Böyle bir taşı ortaya atarsan, hemen ispatlaman gerekiyor. İspat mümkün değilse, dikkat etmelisin.
Tuncay yanlış yaptı
* Tuncay Şanlı’nın G.Saray maçı sonrası taraftarla birlikte sevinç gösterisini nasıl değerlendiriyorsunuz, ceza verilmesi gerekiyor mu?
Öncelikle şunu anlamıyorum. Fenerbahçe ezeli rakibine yeniliyor. İki takım da fevkalede iyi maç çıkarıyor. Ortamı bu kadar germenin veya şampiyon olmuş gibi abartmanın anlamını çözemedim. Fenerbahçe yenerek elemiş olsa ayrı bir prestiji olurdu, yenildi, ama turu geçti. Tabii ki seyircisi de "eledik" diye seviniyor. Bu hakkı.
Ancak futbolcular burada yanlış yapıyor. Futbolcunun böyle bir davranış içine girmeye hakkı yok. Sevinmenin de bir üslubu vardır. Soyunma odasından dışarı çıkmak ne demek? Tuncay yanlış yaptı.
Rakibine saygı göstereceksin. Bu Galatasaray da olur başka bir kulüp de. Ne var ki, Tuncay’ın yaptığı için bir ceza verilmesi de yanlış olur ve verileceğini de zannetmiyorum. Çünkü maç bitmiş ve rakip taraftarın olmadığı bir ortam. Ama futbolcularımız ve idarecilerimiz konuşmalarına çok dikkat etmeli.
Geleceği düşünmeli
* Beşiktaş ve Trabzonspor tam çıkışa geçmişken yenilgilerle sendeliyor, neden?
ÜÇÜNCÜLÜK yarışında son haftalarda iyi bir çıkış yakalayan Beşiktaş önemli bir yara aldı. Bu seneyi artık unutmaları lazım. Önümüzdeki yılın hesapları yapılmalı. Eğer üçüncülük şansını sürdürürse kadrosuna önemli oyuncular takviye etmeli. Çoğu standart oyuncular. Beşiktaş sıradan bir takım değil. Tigana ile madem yola devam edeceksiniz, o vakit bırakın transferi de o yapsın.
Trabzon’da Gökdeniz formsuz. Müthiş şov yapan Yattara var, ama Erciyes de iyi bir takım. Bence Mehmet Yılmaz’ın verilmesi büyük hataydı. Bazı oyuncular da kadroda değiller. Trabzonspor da önümüzdeki seneye bakmalı. Gençleştirme ne kadar oturur bilemiyorum, ama Trabzon’un bundan önceki mücadele gücü yok.
Üçüncülük Kayseri’nin
Bu arada Kayserispor önemli bir ekip olmuş. Çok iyi bir antrenörleri var. Kaptan Bülent Türkiye Süper Ligi’nin en iyilerinden. Artı Gökhan diye iş bitirici bir santrforu var. Bu yarışta Kayserispor’un son haftaya kadar iddiasını sürdüreceğini düşünüyorum. Çok büyük bir anormallik olmazsa, bu sezonu üçüncü bitirir.
Yazının Devamını Oku 27 Mart 2006
ÖYLE kıran kırana bir maç oynandı ki dün gece, müthişti. Bir tarafta şampiyonluğa oynayan Fenerbahçe, diğer tarafta kümede tutunmak için mücadele eden Malatyaspor. Bir ilk yarı oynadı ki, Alex’in yarattığı ve Tuncay’ın direkten dönen topu dışında F.Bahçe’nin bir pozisyonu yoktu. Sarı lacivertliler topu kullanamıyor, rakip üzerinde baskı kuramıyordu. Malatyaspor’da Evren bütün sahayı tek başına domine etti.
F.Bahçe orta sahasında tek mücadele eden isim Aurelio’ydu. Sarı lacivertli futbolcular hiç ikili mücadeleye girmiyorlar. İlk devre hayal kırıklığı yaratan F.Bahçe ikinci yarı başlayınca biraz hızlandı. Çok adamla ileri gitmeye başladı ve golü de buldu. Tabii bu golde Tuncay’ın büyük becerisi var. Saçma sapan işler yapıyor Tuncay, ama takımda ileri giden ve golü de hazırlayan oydu.
Başabaş oyun
F.Bahçe gol pozisyonlarını Alex’in becerisi, Tuncay’ın ileri bindirmeleriyle yarattı. Ama bakıyorsun, F.Bahçe’nin oyunda ağırlığı yok. Malatya küme düşmemeye oynuyor, seyirci Fenerbahçe’nin seyircisi, buna rağmen oyun başabaş. Topu kullanamıyor F.Bahçe. Evinde oynuyor, ama tek santrforla. Bir tek Nobre var, o da 18 içinde etkili. Ama sen 18 içine top götüremiyorsun. İkinci yarıda iki santrfora döndü de biraz daha canlandı. Ceza alanına top getirilmeye başladı, Nobre de etkili olmaya başladı. Bir gol de kaçırdı. Serkan’ı soktu Daum. Nobre çıktı, bu kez de Semih tek santrfor kaldı.
Şimdi bakıyorsun, takım tek santrfor, "Şampiyon olmak mı, istiyor defans yapmak mı?" diye kendine soruyorsun. Ama bu takım defans da yapamıyor. Savunmasında gedik de veriyor. Servet bir tek hava topuna çıkıyor. Yerden vurdun mu, Servet de yok oyunda. Artık klasik olmuş, Tuncay alacak topu da Ümit’e verecek. O da ortalayacak. F.Bahçe hala bu anlayışta ısrar ediyor.
F.Bahçe’de futbolcuların sanki kendilerine güveni yok. Mücadeleye girmiyor. F.Bahçeli futbolcular kendi seyircisi önünde oynamaktan mı strese giriyor? Oysa F.Bahçe seyircisi önünde oynamak büyük zevk. Sürekli takımını destekleyen bir seyirci topluluğu.
Malatyaspor maça sonuna kadar asıldı. F.Bahçe ne kadar akın yapıyorsa Malatya da o kadar yaptı. Yurt dışından bir yabancı gelse ve bu maçı seyretse, "Kim şampiyonluğa oynuyor?" deseniz, yanıt veremezdi. Malatyaspor kalecisi Fevzi de müthiş toplar çıkardı. Her Malatyalı futbolcu, toplara F.Bahçeliler’den daha önce müdahale etti. Malatyaspor’un iki stoperi Ömer ile Homola iyiydi. Daha da önemlisi bu maçta Malatyaspor’un ne telaşı ne de stresi vardı dün. Gayet iyi mücadele ettiler.
F.Bahçe bu maçı 2-0 kazandı, ama ilerisi için alarm veriyorlar. Bu nasıl futbol anlayışı... Şampiyonluğa giden F.Bahçe böyle mi oynamalı... F.Bahçe 3 puanı alabilmek için öldü öldü dirildi.
Yazının Devamını Oku 23 Mart 2006
İKİ mutlu son var. Biri Fenerbahçe tur atladı. Diğeri G.Saray, F.Bahçe’yi yendi. Ama her şeyin ötesinde müthiş bir maç oynandı dün gece Ali Sami Yen Stadı’nda. Gollü bir derbi izlendi ki, böyle derbiler nadir olur. G.Saraylı futbolcular çok koştu, F.Bahçeli orta saha oyuncularına bile 3 kişi bastılar. Ne Aurelio, ne Appiah, ne Tuncay’a top kullandırmadılar. Tuncay, bir keresinde kaçtı ve gol attı. G.Saray, tüm hatlarıyla rakibinin üstüne gittiği, ama bunu yaparken arkasında F.Bahçe’ye gedikler bıraktı. Ne var ki, F.Bahçe adına bu boş sahayı kullanacak adam Nobre değildi. Nobre 18 içi oyuncusu. Oraya topu getirirseniz, üzerine düşeni yapar, ama dışarıda topa hakim olup iyi değerlendiremez. Dünkü derbi Anelka’nın maçıydı. Fransız futbolcuyu da anlamış değilim. Fransa’da doktoruma gideceğim diyip İstanbul’dan ayrıldı. F.Bahçe’de bir tuhaflık var.
Klasik anlayış
F.Bahçe’de ikinci yarıda Appiah biraz daha devreye girdi. İleri gidip top kullanmaya başladı. Aurelio da aynı şekilde. Böyle olunca F.Bahçe iyi oynamaya başladı. Futbol anlayışı olarak Fenerbahçe uzun toplarla çıkmak istiyor, ama bu topları alacak oyuncusu yok. O kadar klasik oynuyor ki, soldan Ümit orta yapacak, sağdan biri yapacak, gol kovalayacak.
G.Saray ise değişik yükleniyor rakibinin üzerine. Hasan Şaş geliyor... Ayhan geliyor... İliç geliyor... Necati geliyor... Özellikle Ayhan ile Hasan Şaş olağanüstü oynadı. Necati’nin golü müthişti. Pas da müthişti, Necati’nin vuruşu da. Daha doğrusu dün gece atılan tüm goller harikaydı. Bu arada şunun da altını çizmek gerek. Necati’nin golünde Servet pozisyon hatası yaptı.
Her şey vardı
F.Bahçe rakibin baskısı yüzünden kendi sahasına yaslanarak oynadı. Şartlar onu gerektirmişti. Ancak o zaman süratli adamı santrfora koymalıydı Daum. Kim olurdu bu adam, Tuncay. Daum, Nobre’yi çıkararak Tuncay’ı ileri koyup, Kemal’i de ortaya yerleştirebilirdi. Bir de F.Bahçe 1-0 öne geçtikten 4 dakika sonra beraberlik golü yedi. Bu arada F.Bahçe Tuncay ile 2, Servet ile 1 gol pozisyonundan yararlanamadı. Bu pozisyonlar değerlendirilse belki sonuç daha farklı olabilirdi.
F.Bahçe çok iyi mücadele etti, zaten G.Saray karşısında da mücadele etmek gerekiyordu.
İki takımı da kutluyorum, müthiş bir oyun sergilediler. Hakem Bülent Demirlek’i de tebrik ediyorum. Güler yüzlüydü. Fazla otorite sağlayamasa da maçı hata yapmadan yönetti. Öyle bir maçtı ki, seyirci taşkınlığı vardı. Sürat vardı, mücadele vardı. G.Saray bu sezon rakibini ilk kez yendiği için ligdeki mücadelede moral buldu. F.Bahçe de yenilerek de olsa en büyük favorilerden birini saf dışı edip turu geçerek, kupada da iddiasını sürdürdü.
Yazının Devamını Oku 21 Mart 2006
G.Saray ile F.Bahçe arasındaki rövanş maçı sadece Fortis Türkiye Kupası’nda yarı finalisti belirlemeyecek. Bu maçın sonucu ligdeki şampiyonluk yarışını da etkiler. F.Bahçe rahat, ama G.Saray daha iyi oynuyor. * Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki kupa rövanşının sonucunu ne etkileyecek? Bizleri nasıl bir rövanş bekliyor, turu kim atlayacak?
FENERBahçe ile Galatasaray arasında ligde çok güzel ve müthiş stresli bir şampiyonluk yarışı yaşanıyor. Yarınki kupa maçından çıkacak sonuç aslında ligdeki şampiyonluk yarışını da önemli ölçüde etkileyecek.
Fenerbahçe, rakibini ligde yendi, kupa maçının ilkinde yendi, yarın da turu atlarsa büyük moral kazanıp, her iki kulvarda şampiyonluk yolunda daha emin adımlarla ilerleyecek.
Tersi olursa Fenerbahçe demoralize olacak. Aynı şey Galatasaray için de geçerli.
Galatasaray 1-0 kazansa bile tur atlıyor. Bunu göz önüne alınca F.Bahçe’nin rövanşta mutlaka gol bulması lazım. Bu maç berabere bitmez ve gollü geçecek.
İki takım arasında müthiş bir rekabet var. Bu sadece bu sezon için değil, iki kulüp kurulduğundan beri yaşanıyor. Hırslı, tempolu ve gerilimi yüksek bir mücadele olacaktır. Bugün Fenerbahçe önde, Galatasaray ardından geliyor ve tansiyonu yüksek bir maç bizi bekliyor, tersi olsa yine aynı şey geçerli.
Sahada göreceğiz
F.Bahçe rakibini bu sezon daha önceki iki maçta da yendiği için biraz daha rahat çıkacak yarınki rövanşa. Bu galibiyetler onun için artı bir motivasyon, F.Bahçe rakibinin zayıf yönlerini, onu nasıl yıkacağını, nasıl kazanacağını biliyor. Tabii şans da ne kadar yanında olacak, bunu sahada göreceğiz.
Futbol açısından bakarsanız, göze daha hoş gelen, iyi oynayan, daha fazla hücum eden takım Galatasaray. Fenerbahçe evinde bile tek santrfor oynuyor. Galatasaray çok adamla hücum ediyor. Ama derbilerin galibi önceden belli olmaz.
Tek adayda birleşmeli
* Galatasaray’da başkan adaylarının görüşmelerinden konsensüs çıkmadı, ancak bazı adayların seçimden önce diğer bir aday lehine çekilmesi bekleniyor. Bu konudaki yorumunuz nedir? Seçimde kim ön palana çıkacak?
Galatasaray Genel Kurulu öncesi öne çıkan iki isim var; biri Özhan Canaydın, diğeri Yiğit Şardan. G.Saray camiasını, ince eleyip sık dokuyacakları ve titizlikle karar verecekleri bir seçim bekliyor.
Camia olarak kulübü bu zor durumdan çıkaracak bir yönetim kurulamadı ve herkes başkanlığı kendine doğru çekiyor. Oysa G.Saray ismiyle popüler olmak değil, G.Saray ismini ve markasını yukarı çıkarmak gerekiyor. Başkanlık koltuğuna oturacak adayın görevi bu.
El ele verilmeli
Artık camiada lüzumsuz, spekülasyonlara yol açacak beyanatlara son verilmeli. Yöneticiler konuşmadan, kim göreve gelirse gelsin ona muhalefet yapılmadan, el ele verilerek bu işin götürülmesi lazım. Galatasaray’da şartlar bunu gerektiriyor.
O koltuğa oturacak kişinin reklamı yapılmayacak, kulübün reklamıyla, gelirini artıracak icraatlara ihtiyaç var. Para bulduk, bulamadık, böyle şeyler gündeme getirilmez. Bir çözümün varsa belgelersin. Bu zamana kadar böyle "Para kaynağı bulduk" diyenler çok olmuştur. O zaman "Kardeşim getir o parayı" derler, "Bloke edildi" denir ve iş seçim sonrasına kalır. Sözü edilen az bir para da değil.
Canaydın’a yeniden dönersek... Bugün kulüp başkanlarının başarısı futbol takımının başarısıyla ölçülüyor. Futbol takımının şu anki durumuna bakarsanız Canaydın başarılı.
Aslında % 50 başarılı diyebiliriz. Çünkü verdiği sözleri tutamadı Özhan Canaydın. Zaten eleştiriler de bu yüzden. Kulübün mali durumu ortadayken yapamayacağı işlere saldırdı. Yoksa Galatasaray’a başkan olmuş, seçilmiş herkes başarılıdır.
En doğru hamle
Şimdi genel kurulda şuna dikkat edilmeli ve "Şahıslarla yönetimi ben buna veririm" işi bir kenara bırakılmalı. Önemli olan Galatasaray’ın başarısı ve mali olarak eskisi gibi düzlüğe çıkması.
Bunu başaracak hangisi ise, Canaydın da olabilir, Şardan da veya bir başkası da, bu iyi belirlenmeli ve etrafında kenetlenilmeli.
Çok adayın olması demokratik, ama onların güç birliğiyle bir aday etrafında birleşip mükemmel bir yönetim kurması, bu dönemde yapılabilecek en büyük ve doğru hamle olur.
Nasıl bir centilmenlik!
* Ankaragücü Teknik Direktörü Hikmet Karaman’ın Fenerbahçeli futbolcuların centilmence davranmadığı yönünde eleştirileri vardı. Fenerbahçeli futbolcular centilmence davranmadı mı?
Centilmence nasıl davranılır ki... Ne yapmış yani Fenerbahçeli futbolcular? Ofsayttan mı gol atmışlar? Centilmenlik demek, "Rakip takım sahada yerini alacak, ben ondan sonra taç atacağım" mı demek? Herkes kendine bir kılıf arıyor. Bunlar günü kurtarmak için söylenen laflar, ortaya atılan iddialar.
İşin ilginç bir yanını dile getirmek istiyorum. Fenerbahçe ile Ankaragücü oynuyor. Ankaragücü skoru 1-1 yaptığı zaman Galatasaraylılar seviniyor.
Galatasaray, Kayseri Erciyesspor ile oynuyor. Skor 2-2 oluyor, Fenerbahçeliler seviniyor. Neticede iki takım da 4 tane atıp kazanıyor. Güzellik bu. İkisi arasında tatlı ve her maça yayılan bir rekabet var. Yalnız Galatasaray biraz daha stresli. Çünkü Fenerbahçe ikinci yarının başında rahatladı, Galatasaray oyunun son dakikalarında.
Tur "Çantada keklik" değil
* Beşiktaş, özlenen kimliği buldu mu? Kayseri’yi son 2 maçta da yendi, bugünkü kupa rövanşına bu sonuçlar nasıl yansır?
Beşiktaş’ın Kayserispor’la ligdeki son maçı oldukça zorlu geçti. Bu maç çantada keklik değil, ama Beşiktaş’ın kupada 2-0’ın verdiği bir avantajı da var.
Beşiktaş çok yardımlaşıyor, süratli ve çabuk oynamaya çalışıyor. Belki çok güzel bir futbol sergilemiyor, ama son dönemde futbol anlayışının ödülünü de almaya başldı.
Şimdi siyah beyazlılar 2-0’lık avantajdan turu rakibe verirse, bu antrenörünün zaafı olur. Beşiktaş moralli ve Kayserispor’un zayıf noktalarını biliyor.
Yalnız bu iki farklı skor Kayserispor gibi güçlü, iyi oynayan, özellikle uzun toplarda Türkiye’nin en iyisi olan ve iyi golcüleri olan bir takım karşısında turu garantileyecek bir skor değil. Bugün keyifli bir rövanş karşılaşması izleyeceğiz.
Yazının Devamını Oku 19 Mart 2006
FENERBAHÇE’de değişen bir şey yok. Yine tek santrforla oynadı sarı lacivertliler. Oyunun başında Marco Aurelio’nun üstün yeteneği ile topu biraz ileriye taşıdı. Bu arada duran topta bir gol buldu, üç tane de kaçırdı. Önder, Tuncay ve Alex o golleri atabilse maçı erken koparırlardı. Bir de enteresan gol yediler bunun üstüne. Fenerbahçe defansı sanki durup oyunu seyrediyor. 5 tane Ankaragüçlü oyuncu Fenerbahçe kalecisinin karşısında bitiverdi. Yavaş oynarken dikkatli olacaksın.
Tek santrfor ne yapar? Nobre, ikili mücadeleye fazla giren ve kazanan tip bir oyuncu değil. Yerlerde sürünüyor. Daum, yerine Semih’i aldı. Fenerbahçe bir kere de çift santrfor oynasın kardeşim. Mükemmel bir kafa golü atan Tuncay’ı Nobre’nin yanına sok. Nasıl bir oyun tarzı anlayamadım. Orta sahayı kalabalık tut, çift santrfor oyna. Bu orta saha iki kişiyle olmuyor. Appiah mücadele ediyor. Bu maçta Aurelio’nun fazla bir etkinliğini göremedim.
Ankaragücü tehlikeli bölgede. Bu yüzden kıran kırana bir maç oldu.
Fenerbahçe sanki özel maç oynuyormuş gibi top çevirdi. Böylesi karşılaşmalarda hızlı oynamak şart.
Rakipler artık zorlu
Fenerbahçe’nin bu oyun anlayışını evvela Daum değiştirecek. Sarı lacivertli takıma yıldızlar topluluğu diyorsun, tek santrfor oynuyor. O santrforun yanına birazcık Alex’i sokuyorsun. Alex fazla depar atan, koşan bir oyuncu değil. O ancak araya top atacak.
Appiah hem orta sahada oynuyor, hem de hücuma gidip gol arıyor. Fenerbahçe bunu birinci devre de yapabilirdi. Kazanıyorlar, bu çok önemli. Ancak, bundan sonra düşme hattındaki takımlarla oynayacaklar. Bu tür maçlarda kan gövdeyi götürüyor. Tek santrforla bu iş olmaz.
Fenerbahçe rakibi ile başabaş oynuyor. Tabii rakibi de Fener’in yaptığını yapıyor. Konya maçındaki gibi değil Fenerbahçe. Tabii buna Konyaspor da müsaade etti.
Yazının Devamını Oku