Bir çok insan devamlı hayatlarında sahip olmadıkları ve halâ istedikleri şeylerden bahsediyor.
Herkesin 2018 yılına dair beklentileri, arzuları, birbirinden farklı hayalleri ve duaları var.
Bu noktada özellikle atlamamız gereken ve hayallerimize kavuşmamız için de çok önemli bir etkenden bahsetmek istiyorum.
Bu etken bizim sahip olduklarımızın ta kendisidir. Yani özetle sahip olduklarımızın farkındalığını yaşamamız ve onların varlığından dolayı varlık duygusuna geçip, şükran duymamız mucizeler yaratabilir.
Ben her zaman sahip olduklarımdan dolayı şükran duyar, yaşama karşı müteşekkir olur ve arkasından “bundan daha iyi nasıl olur?” diye sorarım. Böylelikle varlık duygusundan hoşnut, kendimi sonsuz olasılıklara açarım.
Tabii ki “Düşle İnan Yaşa” bizim temel mottomuz. Düşleyip, inanıp, yaşarken şükran duymak bizim gücümüzü arttırır.
Şükran duygusunu yaşamak, insanın yaşam enerjisini yükselten, hayata karşı sevgi duymasını sağlayarak dünyasal varoluş ile ilişkisini kuvvetlendiren ve manevi inancını artırarak mucizeler yaşamasını sağlayan en önemli etkenlerden bir tanesidir.
Beni özellikle çok olumlu yönde etkileyerek bana devasa katkısının olduğuna inandığım, uyguladığım tekniklerden bir tanesi de “Şükran Listesi” yapmaktır.
2016 yılı Satürn ve Mars’ın birleşimi ile genel olarak bir çok insanı, hatta ülkeleri zorlayan bir yıl oldu.
2016 yılı ile karşılaştıracak olursak, 2017 daha rahat bir yıldı diye biliriz.
2017 yılında Rahu, Ketu, Jüpiter ve Satürn’ün ev değiştirmesi birçok insanın hayatını değiştirdi.
Sadece 2017 Kasım ayı ile Aralık başı dönemlerinde Satürn su burcu olan Akrep burcunun son derecelerinden ve ateş burcu olan Yay burcunun da ilk derecelerinden geçtiği için yaklaşık 30 günlük bir süreç zorlayıcı geçti.
Çünkü Satürn gezegeni su burçlarının son derecelerinde ve ateş burçlarının ilk derecelerinde adeta boğulma etkisi gibi zorlayıcı bir etki yaratıyor. Neyse ki bunu bir daha çok uzun zaman yaşamayacağız.
2018 yılı 2016 ve 2017 yıllarından çok daha farklı bir yıl olacak. Teve2 kanalı için bunu özel olarak anlattım. Sizler için Teve2 kanalında 2018 yılında bütün burçların nasıl etkileneceğini de anlattım.
Bugün 18:45’te Teve2 kanalının ekranlarından kendi burcunuza dair anlattığım bütün bilgileri öğrenebilirsiniz.
2018 yılının en büyük farkı özellikle önümüzdeki Mayıs ve Kasım ayları arasında herkesin hayatında büyük değişimler görülecek olması.
Gerçek anlamı ile hayatımın her günü bambaşka güzellikte bir mucizeye dönüşüyor.
Bu ara kendi üstümde her zaman olduğumdan daha çok çalışıyor ve tam bir değişim, dönüşüm yaşıyorum.
Son dönemde özellikle çevremde bir çok insanın yaşadığı zorlukların ve sıkıntıların içinde hemen pes etme eylemine girdiklerini görüyorum.
Benim bunca yıllık enerjisel farkındalık serüvenimde aldığım en önemli derslerden bir tanesi, eğer son dakikaya kadar mucizelere inanır, düşler, inanır ve yaşarsan, hayal edebileceğinden, düşünebileceğinden çok daha büyük mucizeler yaşayabiliyorsun.
Çok sayıda kişi karşısına bir zorluk çıktığı zaman o durumun içinde, çözüme yönelmek, neden bunu yaşadığına dair soru sormak ve farkındalık yaşamayı seçerek, farkındalığın ışığı ile yaşadığı zorluğu bir mucizeye dönüştürmeyi kolay kolay seçmiyor. Ve insanların en büyük hatası kıskançlık duygularının onları ele geçirmesine izin vermeleri...
Kıskandığınız zaman ve başkasının sahip olduğu bir şeyi kıskandığınızdan dolayı kaybetmesini istediğinizde kendiniz de zarar görüyorsunuz. Çünkü haset duygular adeta sizi bir kara deliğe dönüştürüyor ve eğer farkındalık geliştiremezseniz adeta sizi ele geçiriyor.
Benim yaşamım boyunca en büyük kazanımlarımdan ve kendimde geliştirdiğim kalitelerimden biri, başkalarının iyiliğini istemem ve başkalarının mutluluğundan mutlu olmamdır.
İnsanlar bir zorluk yaşadıkları zaman hemen yokluk duygusunu büyütüyorlar. Halbuki asıl yapılması gereken farkındalığa yönelmek ve başkalarının mutluluğundan da mutlu olmaktır. Bunun yerine hemen bir isyanları oynamalar, kızgınlık, öfke, yargılar ve küsme durumları havalarda uçuşabiliyor...
Her zaman söylediğim gibi yargılarsan, yargılanırsın. Lakin farkındalık içinde yaşamak lazım ki gerçekten varlığımız parlasın...
Yuval Harari çok değerli bir tarihçi olarak “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens” ve “Homo Deus” gibi kitapları ile insanların nereden geldiğini o kadar güzel anlatmış ki...
Bu konuyu özellikle “İnsanlık Nereden Geldi, Nereye Gidiyor?” köşe yazımda uzun uzun anlatmıştım. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
İnsanlığın evrim sürecinde, etik değerler, ahlaki yapı, aile bütünlüğü, toplumsallaşmanın ve dinlerin etkileri bazı yönlerimizin baskılanmasına ve kontrol altında tutulmasına yol açmış. Tabi bu baskıların yoğunluğuna bağlı olarak olumlu veya olumsuz sonuçlar da ortaya çıkabiliyor.
Beynimizin kabuk kısmı olan korteks, özelliklle toplumsal uyumumuzu ve söylemlerimiz ile ilgili kontrollü olabilmemizi sağlıyor.
Ahmet Arıman gibi hepimizin anılarında taht kuran, bir çoğumuzun çocukluğunun unutulmaz Hababam Sınıfı filminin “Hayta İsmail” karakterini canlandıran isim...
Şu an ki yaşı 62 olmasına rağmen 23 yaşında bir bayan ile evlenmiş olması belki de saygı ile karşılanabilirdi. Bence bunca insanın, bu kadar tepki göstermesinin asıl nedeni kendisinden yaşça küçük birisi ile evli olması değil.
Elbette 62 yaşında bir insanın 23 yaşında bir insan ile evlenmesi, hatta beraberliği bir çok yönden sağlıklı mı, doğru bir şey mi o çok ayrı bir konu...
Bu hafta Moon Life Oscars 2017 ödül törenine ben de katıldım. Moon Life Oscars 2017 gecesinde bana “En İyi Kişisel Gelişim Yazarı” ödülünü verdiler.
O akşam oturduğum masada ve salonun içinde Türkiye’nin önde gelen sayılı isimleri vardı.
Yılmaz Morgül sahneye çıktığı zaman bir kısım insan alkışladı, bir kısım insan da alkışlamadı.
Açıkçası Yılmaz Morgül sahneye çıktığı zaman ben alkışlarken ayağa kalktım. Hem kameralar olduğu için daha rahat görebilmek hem de Türkiye’nin uzun yıllardır sanatına saygı duyduğum isimlerden biri olduğu için. Bir insanın bir noktaya gelmesi kolay değildir, lakin asıl zor olan geldiği konumda uzun yıllar kalabilmesidir.
Bu arada benim masamda ve çevremdeki insanların bir kısmı da alkışlamıyordu, çünkü videoyu da seyrettiğiniz zaman çatal bıçak seslerini rahatlıkla duyacağınız üzere, yemekler yeni dağıtılmıştı ve herkes acıktığından dolayı yemek yemeye çalışıyordu.
Zannediyorum, Yılmaz Morgül de bunu fark etmiş olacak ki daha konuşmasının başında;
“Alkışlayanlara Allah çok sağlık nasip etsin inşallah. Alkışlamayanlar da geldiği yere geri dönebilirler.” dedi ve ben gerçekten şok oldum. Sonuç olarak oraya davet edilmiş saygın bir topluluğa her halükarda ‘Alkışlamayanlar da geldiği yere geri dönebilirler’ sözlerinin telafuz dahi edilebilmesi inanılmaz doğrusu...
Çevredeki herkes birbirinin suratına şaşırmış bir ifade ile baktı. Daha onun şoku geçmeden “Ben bu geceki ödülümü, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ki Atatürk oturarak akışlanmaz...” dedi ve bununla beraber herkesi ayağa kalkmaya davet etmiş oldu.
2018 yılının hepimizin hayatında birbirinden özel deneyimleri ortaya çıkartacağına inanıyorum.
Hayatımızda bizi çok zorlayan veya bizi çok mutlu eden yılları hepimiz yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Tabi ben artık mutlu eden yılların çok daha iyilerini deneyimlemeyi seçiyorum.
Hergün yaşadığım her deneyimin, karşılaştığım her insanın ve hatta gittiğim her mekanın nekadar birbiri ile bağlantılı olduğunu çok daha net bir farkındalıktan görüyorum.
Tanıştığımız, elini sıktığımız ve belki de sadece gözünün içine birkaç saniye baktığımız bir insanın bile o andan itibaren bizi kendi yaşam alanı sayesinde binlerce insan ile bağlantıya geçirdiğini deneyimledim ve deneyimlemeye devam ediyorum.
Hiç birşey ama hiç birşey boşuna değil...
Herşeyin bir nedeni ve herşeyin bir amacı var.
Ve yaşamın içindeki ilerleyiş bizim kararlarımız, sözcüklerimiz ve tavırlarımız ile müthiş geri dönüşler de bulunuyor...
Adeta bütün yaşam bizim için çalışıyor ve bizim bu yaşamımız da bizim için en iyisini yapmak adına büyük bir plan ile ilerliyor.
Her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen Moon Life Oscars 2017 ödüllerinde bu sene bana “En İyi Kişisel Gelişim Yazarı” ödülünü verdiler.
Gerçekten çok mutlu oldum. Ödül aldığım akşamdan bu yana sayısız tebrikler ve kutlamalar alıyorum. “Bundan daha iyi nasıl olur?” diye sormayı ihmal etmeden, sizlere yazmak istedim.
Bu noktaya gelmeden önce, annemin, babamın vefatının ardından, gerçekten “annesi babası olmayanın kimsesi olmazmış” duygusuna geldiğim anlar oldu. O anlarda düşünce gücü, pozitif düşünmek, frekansını mutluluğa yükseltmek ve sözcüklerin gücü gibi birçok, hayatıma adapte ettiğim uygulamalar ile mucizeler yaşadım.
Önümde iki seçenek vardı; ya yaşama ve mucizelere inanıp, vazgeçmeden, her ne olursa olsun mutluluktan ilerleyeceğim yada kendimi mutsuzluğun ve depresyonun karanlık boşluğuna bırakacağım.
Aslında anlatsam kitaplara sığmayacak kadar korkunç ve zor durumlar yaşadım. Lakin bütün bunların içinde olduğum zaman, kesinlikle başkalarını suçlamadan yaşamla bir ilişki geliştirmeye odaklandım. Yaşam ile geliştirdiğim bu ilişki, yaşamın benim öğretmenim olduğu ve beni çok severek bana annelik ve babalık yaptığına yönelik bir ilişki biçimine dönüştü. Sonuç olarak annesiz ve babasız değildim.
Yaşamın kendisi benim annem ve babamdı. Ve bana hayallerimizin ötesinde mucizeler yaşattı ve yaşatmaya da devam ediyor...
Geçtiğimiz dönem Altın Rehber TV’den aldığım “Yılın En İyi Kişisel Gelişim Kitabı” ödülü benim için çok büyük bir mutluluktu. Bu mutluluğun ardından Moon Life Oscars 2017 Ödül törenine gittim. Ömür Gedik, Ferhat Göçer, Yılmaz Morgül, cemiyet hayatının ve Tükiye’nin önde gelen pek çok değerli isimlerinin buluştuğu gecede ödül alıyor olmak beni çok mutlu etti.
Bugün Nevşehir’de Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerini ziyaret ettim.
Gerçek anlamı ile bambaşka alemlerde, mucizelerin içinde gezdiğimi hissettim.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin asasını yere vurması ile suyun çıktığı yerden su içme şansına sahip olduk. Aslanlı çeşmesinden akan su o kadar güzel, o kadar lezzetli bir su ki, bu eğer su ise biz ne içiyoruz diye insanın kendisine sormasına neden oluyor.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin dergâhını gezerken, o zamanlar insanların aydınlanmak adına ne büyük bir mücadele verdiklerini görüyorsunuz. Kendi benliklerinin ötesinde, birliğin gücü ile yaşamak adına muazzam bir yolculuk deneyimlemişler.
O zamanlar Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri’nin Anadolu’ya beyaz bir güvercin şeklinde geldiğinden, istediği hayvanın şekline girebildiğinden ve aynı zamanda öğrencilerinin de hayvanların şekillerine girebildiklerine dair hikayeler anlatılıyor.
Tabi Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin zamanında yazılmış hikayelerde, Hindistan’dan bile kendisine seslenerek, okyanusun ortasında bile, ondan canı gönülden yardım isteyip mucizeler yaşayan insanlar anlatılıyor.
Tabi bütün bunlara bazı insanlar “öyle şey olur mu?” derken, bazı kişiler de tüm kalbi ile inanıyor.
Bense, eğer bütün dünya tarih boyunca sayısız mucizelere şahit oldu ise neden olmasın diye soruyorum.