Can Aydoğmuş

Gülen insanların şehri – Melekler şehri Bangkok

15 Temmuz 2017
Bangkok’dan herkese merhaba...

Bu yıl 5. kez Tayland‘ın güzel şehri, nam-ı değer Melekler Şehri Bangkok’a geldim.

Bangkok gerçek anlamda pek çok yönü ile beni devamlı şaşırtıyor.

İnsanlar devamlı güler yüzlü, içecek birşey verirken bile saygı ile önünde eğiliyorlar.

Kibarlık, nezaket gerçek anlamda doruk noktasında. Ben her seferinde dışarıdaki insanlara baktığım zaman kafamda Türkiye ile kıyaslamıştım.

Bangkok’a 3. gelişimde, 11 günden sonra uçaktan Türkiye’ye inince bir baktım bir kadın bir adama bağırıyor, adam kadına bağrıyor. Kavga kıyamet, bir sürü insanın suratı beş karış asık. Bir kadın çocuğunu azarlıyor. Ortalıkta bir olay var. Birden kendimi gözlemledim. Resmen inanamazsınız rahatladım biliyor musunuz?

İçim bir huzurla doldu. Yüzümde bir gülümseme belirdi. Ciddi anlamda etrafımdaki o gerginlik, kavga kıyameti, insanların memnuniyetsizliğini benimsemiş ve alışmışım.  Tabi bu yaşadığım farkındalık üzerine bu durumdan özgürleşmek üzere hemen kendi üzerimde çalışmaya başladım.

Bangkok’da 11 gün boyunca etrafımda herkesin saygı, kibarlık ve gülümseme ile yaklaşması resmen bana fazla geldi.

Elbette bizim ülkemizde, canım Türkiye’mde, herkes öyle demiyorum ama bilirsiniz bizde böyle yüksek bir duygu durumu vardır ya, ondan bahsediyorum.

Yazının Devamını Oku

Vermenin Ve Almanın Önemi : Akışta Olmak

12 Temmuz 2017
Denge içinde olmak arzusunun güzelliğinden herkese merhaba...

Sizlere bu satırları şu an Tayland’dan yazıyorum. Instagram hikaye bölümünde 24 saat kalan instastory’de çeşili paylaşımlar yapıyorum. Binlerce takipçim olduğu için tabi bütün mesajlara çok hızlı dönemiyorum. Lakin gelen mesajların içinde bir kaç tanesinde aynı konu başlığı olunca, bunu özellikle yazmam gerektiğini fark ettim. Aslında üstüne seri şeklinde bir çok kitap yazabileceğim bir konu olmasına rağmen sizler için özet geçeceğim. Daha sonrasında söz detaylandırarak yazacağım.

Önümüzde ki yazılarda sizlerle Tayland’a 5. kez geldiğim bu sefer ve tüm geçen seferlerde, kendi içsel sürecimde yaşadığım farkındalık ve kazanımları, sizlerin de fayda elde edip beraber farkındalık yaşayabileceğimiz şekilde yazmayı düşünüyorum.

Herşeyin hayallerimden çok daha mutluluklarla dolu, mucizevi bir şekilde gerçekleşerek ilerlemesine niyet ediyorum. Ve hayatımda net bir şekilde ortaya çıkmasına da niyet ediyorum...

Yaşamın içinde herşeyin bir denge içinde olması çok önemli. Bu dengenin önemli unsurlarından bir tanesi de alma ve verme dengesi.

İster maddi ister manevi olsun, bir şey aldığınız zaman mutlaka onun karşılığını maddi yahut manevi bir şekilde vermelisiniz. Aksi halde karşı tarafta oluşan boşluk, sizde bir tür çekim yaratacağı için farklı bir şekilde o sizden kat ve kat çıkar.

Bir şey verdiğiniz zamanda mutlaka aynı şekilde karşılığını almalısınız. Siz her ne kadar ben öylesine veriyorum der ve ego yaparak almazsanız, sizde oluşan boşluk tüm sisteminizde dengesizilik yaratır.

Burada çok önemli bir noktayı vurgulamak istiyorum. Bir şey verdiğiniz zaman karşılığında alacağınız her ne olursa olsun, içsel olarak sizi tatmin etmelidir. Ve sizde bir şey aldığınız zaman karşılığında verdiğiniz şey vicdanen sizi rahat ettirmelidir. Eğer içsel olarak rahat etmezseniz mutlaka daha sonrasında sorun yaşarsınız.

İçsel olarak rahat ettiğinizi bilip bilmemeniz de sizin içsel benliğiniz ve hisleriniz ile gerçekten bağlantıda olabilmenizle netlik kazanır.

Yazının Devamını Oku

Zorlukların İçinden Mutlulukla Çıkmak Mümkün mü?

9 Temmuz 2017
Düşlemenin gücünden herkese merhaba...

Son dönemde gerek sosyal medyamdan gerekse e-postalar yolu ile çok aldığım bir soru, hayatlarında zorluklar yaşayan insanlar, o zorluğun içinde nasıl pozitif yönde düşleyebiliriz diye soruyorlar.

Şunu sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum. Benim annemin kaybolduğu, babamın vefat ettiği, hiç kimsenin, gerçek anlamda ailemden, çevremden, arkadaşlarımdan kimsenin yanımda olmadığı, evimin, paramın ve umudumun hiç bir şeyin olmadığı noktada ben bunu başardım.

Bunu başarırken de çok uzun bir süre ciddi sorunların içindeydim. Resmen sokakta kalmış bir durumdaydım.

Ve o durumun içinde beni hüzünlendiren, olumsuz duygu ve düşünceye sokabilecek bütün müzik, şarkı, film, dizi, kitap, arkadaşlıklar, dertleşme, gazete, haberler, internet ve her türlü olumsuz nesneyi hayatımdan çıkartarak, zihinsel, duygusal ve ruhsal bir detoks yaptım.

İnsanlar sadece fiziksel olarak fit bir konuma değil, aynı zamanda zihinsel olarak ta fit bir konuma geçmeliler. Bu da okuduğun seyrettiğin, dinlediğin, gördüğün, hissettiğin ve konuştuğun her şeyle ilgili farkındalık elde ederek oluyor.

Bu süreç adeta zayıflamak, kilo vererek fit ve sağlıklı bir bedene sahip olmak için kararlı olmanın gerektirdiği gibi bir süreç...

Bazı insanlar benim gerçekten moralim bozuk, bunu yapamam diyebilir. Bu insanlara da saygı duymaktan başka yapabileceğim birşey yok. Çünkü bu bir seçimdir.

Gerçek anlamda hayatınızda değişim yaşamak istiyorsanız, mutluluğun zihinsel bir başarı olduğu gerçeğini, ve yaşamın sizin frekansınız nasılsa size aynısını çektiği gerçeğini kabul ederek hareket etmekten başka bir şans yok.

Yazının Devamını Oku

4 'S' kuralı: Sizi üzenlere aşık olmayın

8 Temmuz 2017
Sevmeyi sevilmeyi bilerek yaşamaktan herkese merhaba...

Hayatın içinde yıllardır, kendisini üzen, peşinde koşturan ve yüz vermemesine rağmen daha da çok aşık olan insanlarla karşılaştım.

Bazıları platonik aşk yaşıyorum der. Tabi platonik aşk bambaşka bir şey ama o da biraz mazoşit geliyor bana.

Bana en ilginç gelen ilişki tiplerinden bir tanesi kendisine kötü davranan, yüz vermeyen, saldıran, canına okuyan, kalbini kıran, narsist, duygudan yoksun ve son derece empatisiz yaklaşan kişilerin peşini bırakmayan insanlar.

Ben buna : Sarstıkça Sevilirsin, Sevdikçe Sarsılırsın ... diyorum. Tabi bunu farklı şekilde söyleyenler de var.

Lakin burada şunu da açıklamak istiyorum, bence burada bahsedilen sevgi tamamen görselliğe, ticarete, menfaatlere ve egoya dayanıyor. O yüzden hiç bir zaman mutlu bir sona ulaşmıyor.

Ben her zaman insanlara sevgide merkezlenmeleri gerçek sevgiyi yaşamaları, sevginin şifa gücü ve sevginin kaynağının gücünü vurguluyorum. Yanlız benim bahsettiğim sevgi gerçek sevgi...

Diğer yazılarımda benim de bu süreci nasıl keşfettiğimden uzun uzun bahsetmiştim, isterseniz onları da  okuyabilirsiniz.

Gel gelelim bizim dört “S” kuralı ile yaşayan insanlara. Bu insanlar kendilerini üzen, kötü davranan ve bir şekilde düzenli olarak onları zor duruma düşüren insanlardan vazgeçemiyorlar.

Yazının Devamını Oku

İnsanları değil kendinizi değiştirin

5 Temmuz 2017
Kabullenmenin özgürlüğünden herkese merhaba...

 

Yaşamın kendisi gerçek anlamda bir öğretmen. Hayatın içinde her an farklı deneyimler yaşıyoruz.


Bu deneyimlerin içinde kimi zaman seviyor kimi zaman öfkeleniyoruz. Genelde başlangıçta görsel veya iletişimsel olarak karşımızdaki kişiyi beğeniyor fakat daha sonrasında yargılarımız ile çelişen farklı yönlerinden dolayı yargılamaya başlıyoruz.


Sevmediğimiz veya hoşlanmadığımız insanları eleştiriyor ya da eğer o kişilerle yakın ilişkiler içindeysek onları değiştirmeye çalışıyoruz.


Yazının Devamını Oku

Sihirli değnek diye bir şey yok, sihirli yaşam var...

2 Temmuz 2017
Mucizelerden herkese merhaba...

 

Hergün pek çok insandan mutsuzum, sorunlarım tekrar ediyor, yaşamımda bir şeyler değişmiyor gibi e-posta ve mesajlar alıyorum.

Tabi bunun yanında mucizeler yaşayan, yaşamı değişen ve sevinç çığlıkları atan insanlar da bana yazıyor.

Bugün aslında büyük grupların, şirketlerin veya bir işin  başlarındaki insanların eğer başarılı olamıyor ve kazanamıyorlarsa, egolarını yenerek koltuklarını başka birilerine bırakmaları ile ilgili yazacaktım. Pek çok kurumun problemi çoğu zaman bu konudan kaynaklanabiliyor.

Bir insan o konuma geldi diye sürekli başarılı olacak diye bir kural yok. Ve o insanın o konumda başarılı olamamasının nedeni dış etkenler değil her zaman kendi enerjisidir. Geri kalan ise bahaneler zincirinden başka bir şey değildir.

Daha sonra bu konuyu yazacağım ama ilk önce size önemli bir şey anlatmak istiyorum.

Ben kendi deneyimlerimden ve çocukluğumdan bu yana, içinde olduğum alandan ve kendi şifalanma sürecimden dolayı çok mucizeler gördüm.

Lakin şöyle bir gerçek var, insanlar sihirli bir değnek onlara dokunsun, onların içlerinde, kafalarında, sözlerinde bir şey değişmesin ama onların istedikleri olsun istiyorlar. Malesef öyle bir şey yok.

Yazının Devamını Oku

Gücünü kimseye verme...

1 Temmuz 2017
Sevginin gücünden herkese merhaba...

Bir kaç gündür özellikle çok karşıma çıkan ve bana farklı açılardan sorulan bir soru olduğu için bugün bu konuyu yazmaya karar verdim.

Hepimiz her daim çevremizdeki insanlardan, falcılardan, enerji uzmanları, astrologlardan, guru ve öğretmenlerden herşeyin iyi olacağına dair bir şeyler duyma ihtiyacı hissediyoruz.

Tamam kabul ediyorum astroloji inanılmaz bir şey ve herkesin de bence öğrenmesi, en azından kendi haritasını ve olduğu sistemi bilmesi, farkındalık yaşayarak kendini özgürleştirmesi adına çok önemli.

Keşke astroloji okullarda mecburi olarak öğretilse belki herkesin birbirine karşı bakış açısı bambaşka olurdu.

İnsan denilen varlık o kadar güçlü ki bilincini kontrol altına alarak kocaman gezegenlerin etkilerinin bile ötesine geçebiliyor...Bakın burada söylediğim şeye dikkat edin. Ne olacağını öğrenmesi demiyorum. Tam tersine ona gelen gezegensel ve sistematik etkilerin farkına vararak, onların olumlu etkilerini daha da güçlendirip, olumsuz etkilerinden özgürleşebilir diyorum.

Çünkü bir insan ancak farkında olduğu bir şeyin etkisinden özgürleşebilir.

Bilinç altınızda sizi olumsuz yönde neyin etkilediğini, neyin veya nelerin sizin para hayatınızda yada ilişkilerinizde sorun yaşattığını, hatta bloke ettiğini gördüğünüz zaman ve sizin kendi kendinize bilinç altınızdan komplo kurduğunuzu fark ettiğiniz zaman bu etkilerden özgürleşebilirsiniz.

Bunun aynısı aile dizimi ve morfogenetik alan için de geçerli. Ailenizde tecavüz, cinayet, kaza, göç veya sevgi akışını engelleyen, ailenin dışladığı, kabul etmediği  veya iflas gibi önemli olaylar olduğunu gördüğünüz zaman onlardan çok daha rahat özgürleşebiliyorsunuz.

Yazının Devamını Oku

Kendimi Akışa Bırakıyorum Ve Ben Mutluluğu Hakediyorum...

28 Haziran 2017
Mutluluğa doğru akışta olduğumuz bir dünyadan merhaba...

Geçen gün bir bayandan çok güzel bir soru geldi; Eğer istediğimiz işi yapamıyorsak, işimizde mutsuzsak veya işten çıkarıldıysak o zaman ne yapalım? Bunu özellikle cevaplamak istiyorum.

Belki pek çok insana da faydası dokunur.

Bu sorunun açıkcası bir kaç farklı cevabı var. Bunlar da kişinin yaşamı ve olasılıklara göre değişiyor.

Bir kere kişi gerçekten dünyada yapması gereken şeyi mi yapıyor yoksa ailesi ve çevre tarafından çocukluğundan beri aldığı etkilerden dolayı mı o işte çalışıyor?

Depresyon ve yaşadığı şok durumlarından dolayı hayata karşı DNA’larına kadar işlemiş olan olumsuz bakış açısı yüzünden kendi öz dünyasal görevini yapmaktan geri mi duruyor?

Yaşadığı kendi gerçekliği mi yoksa başka birisinin gerçekliği mi?

Kolektif bilinçteki duygu ve düşüncelerden dolayı mı mutsuz yoksa kendisi mi mutsuz?

Mutsuzluk onun yaşam tarzı ve bundan besleniyor olabilir mi?

Yazının Devamını Oku