Hafta sonu sıcaklar geliyor. Plan yaptınız mı? Sıcaklık değerleri Güney’de 30, kuzey bölgelerde ise 25 derecenin üzerine çıkmaya hazırlanıyor.
Kuzeyden gelen yüksek basınç havayı açıyor, güneyden gelen sistem de sıcaklıkları artıyor, ortaya bahar-yaz karışımı bir hava çıkıyor. Şehir dışı planı yapanlara bu hafta sonunun hiç fena olmayacağını hatırlatalım. Böylelikle ben gibi İstanbul tutkunları da trafiksiz şehrin tadını çıkartabilir.
Geçen haftalarda size "Acaba iklimle ilgili bilmediklerimiz mi var? Isınıyoruz diyorlar ama gerçekten öyle mi? Isınıyor olsak bile bu durum kötü bir şey mi?" sorusunu bazı çevrelerin sorduğundan bahsetmiştim. Olay şu:
Son dönemlerde dünyanın bir numaralı gündemi küresel iklim değişimi. Tüm dünya bunu tartışıyor. Farklı yollardan olsa da hepsinin açıklamasının sonucu aynı; kötü bir yöne doğru bir gidişimiz var. Durum böyleyken neden dünyanın tek ve süper gücü bu gidişi durdurmak için dünyayla el ele vermiyor? Acaba dünyanın bilmediği bir model analizi yapıldı ve gidiş o kadar da kötü değil mi?
Yapılan bazı araştırmalarda dünya üzerindeki gelişimlerin, atılımların daha çok sıcak dönemde olduğu belirlenmiş. Bundan yola çıkarak soğuğun her zaman gelişimi-üretimi engellediği düşünülüyor. Her ne kadar soğukta insanın mücadelesi artsa da iklim koşulları karşısında dünya bazında gelişimi zayıflattığı sanılıyor. İngiliz ekonomist Stern ise Kanada, Rusya ve İskandinavya gibi yüksek enlemli ülkelerin tarımsal üretimde artış, kış soğuğunun azalması sayesinde daha düşük ölüm oranları, daha düşük ısıtma maliyetleri gibi yararlardan faydalanmasının söz konusu olduğunu söylüyor. İspanya kıyılarında güneşlenen kalabalık turist grupları, aynı şeyi Baltık Denizi kıyılarındaki sahil alanlarında yapma fırsatı bulabilecek. Sonuç olarak faydalı topraklar ve güzel plajlar yalnızca yer değiştirecek.
Öte yandan Kaliforniya’daki Stanford Üniversitesi’nden Thomas Gale Moore şöyle diyor: "Belki de çok güzel bir zamanda yaşıyoruz. Soğuk, sıcaktan daha tehlikelidir. ABD’de yılda 2.5 derecelik bir sıcaklık artışı yıllık ölüm sayısını 40 bin kişi olarak azaltır."
Nasıl, aklınıza yattı mı sizin? Bana sorarsanız ki sorduğunuzu kabul ederek cevap veriyorum; dünyada olan bitene bakarsanız pek rasyonel bir düşünce olarak görünmüyor sanki. O zaman ikinci bir soru olarak "Bu kadar yazıyı bize niye okuttun?" derseniz size büyükannemin sözünü hatırlatırım: "Ne varsa, okumakta var oğul" derdi.