Sezon sonunda TFF 1. Lig’e düştü. Bu kez kaybedecek bir şeyi olmadan, hiçbir şeyden endişe duymadan maçlar yönetti. Çok başarılı oldu ve Süper Lig’e tekrar tırmandı. 2018-19 sezonu ilk yarısı bittiğinde Süper Lig maç sayısı sıfırdı (0)! Yusuf Namoğlu’nun Şubat 2019 da ayrılmasından sonra biraz kıpırdadı.
Bu sezonun başında artık başarılı bir hakem sayılabilirdi. Ancak FIFA hakemliği için akla gelmedi. FIFA kokartını takıp darmadağın olan Alper Ulusoy, Ümit Öztürk ve Arda Kardeşler’in aksine sezona çok iyi başladı. Hata yaptığında da Zekeriya Alp’ten hep destek gördü ve Başakşehir-Beşiktaş maçına atandı. O maçı korkmadan yönetti. Gelişmeler onu derbiye aday yaptı ve G. Saray-Beşiktaş maçına diş hekimi Abdulkadir Bitigen atandı. Eminim en iyi şekilde tedavi uygulayacaktır.
Dar gelirli bir ailede yetişti. Lise ve üniversite çağlarında hem eğitimine devam etti, hem de babasına yardımcı oldu. Ailesine yük olmadan, kimseye hissettirmeden futbola da zaman ayırdı. Hızla tırmandı. Kariyerinde 350 kulüp maçına çıktı, 22 kez A milli oldu. Her zaman beyefendiydi, her zaman alçak gönüllüydü. Bu sadelik ve dürüstlüğün karşılığını futbolu bıraktıktan sonra da aldı. Her zaman çok sevildi ve sonsuz kredisi oldu. Başarılı bir iş adamı oldu. Hem kendi kulübünde hem de Futbol Federasyonu’nda çeşitli görevlerde bulundu. Gözü kapalı her türlü değerin emanet edilebileceği bir insan olarak tanındı.
Futbol Federasyonu’nun en ağır işi için ateşten gömleği giydi çıkardı ama hiç unutulmadı. Tekrar giymesi istendiğinde affını istedi. Ancak ikna edilmesi, hayal bile edemeyeceğiniz bir Lider tarafından istendi! Şimdi tekrar görevde ve bütün iyi niyeti ile çalışmaya devam ediyor. Kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır... Zekeriya Alp. MHK Başkanlığı gibi ‘imkânsız görevi’ kabul ettiği için mutlu olmamız gerekirken, bütün Orta Doğulu damarımızla komplo teorileri üretip saldırıyoruz. Hakarete varan en acımasız eleştirileri yapıyoruz. Vicdandan yoksun, insafsız ve mesnetsiz ne varsa saydırıyoruz. Şunu unutmayın eğer ilahi adalet varsa bu yapılanlar yapanların yanına kalmayacaktır.
SEZON KAÇ HAFTA?
Telafisi olmayan ‘bir haftalık bir lig’ oynanıyor sanki. O bir haftada hakem hatasına maruz kalan ya şampiyonluğu kaçırıyor veya küme düşüyor. Oysa sezon 34 hafta. Komplo teorileri ile aklınızı kaçıracağınıza size yapılan hakem hatalarının başkalarına da yapıldığını hatırlayın. Lehinize yapılan hatadan sonra neden çıkıp delikanlı gibi ‘hak etmedik bu galibiyeti’ demiyorsunuz da aleyhinize yapılınca bas bas bağırıyorsunuz. Gidin hakem hatalarından arındırılmış bir lig bulun orada oynayın. Bunlar artık kimsenin yemediği kasaba kurnazlığı.
YiNE, YENiDEN ‘KURAL HATASI’ iTiRAZI
Bu sütunları takip edenler bilir, ‘Kural hataları kabul edilir (mi)’ diye yazdığım yazının henüz mürekkebi bile kurumadı. O yazımda özetle; “Oyun alanına henüz itiraz edilmedi! Sahanın enine boyuna itiraz edin, kısaydı/ uzundu oynayamadık deyin. Topa itiraz edin mesela; çapı büyüktü/ küçüktü ayağımıza oturmadı deyin. Top inikti/şişikti de olabilir. Daha da var ama onlar için danışmanlık hizmeti alırım” demiştim.
İnanın uzatma dakikalarına itiraz aklıma bile gelmemişti. Çok şükür o da oldu. Kervanımıza Trabzonspor da katıldı. Yine aynı şeyleri söyleyeceğim. Bu itirazdan da hiç bir şey çıkmayacaktır. Geçerli olan hakemin saatidir ve takdiridir. İngiltere’de Kraliçe saatini hakemin saatine göre ayarlar. O derece doğrudur hakem saati. İtirazın reddi kaçınılmazdır. Hem kendinize hem kulübünüze yazık ediyorsunuz.
TAŞRA HAKEMLiĞi
Bu istek MHK tarafından o kadar hızlı benimsendi ki toplantıdan sonra başta Fenerbahçe- Galatasaray maçı olmak üzere çok ciddi maçlara genç hakemler atandı. Halil Umut Meler, Arda Kardeşler, Ümit Öztürk, Abdülkadir Bitigen, Ali Şansalan, Yaşar Kemal Uğurlu ve Zorbay Küçük umulmadık zor maçlarda görev aldılar. Bunlar artık dört büyük takımın değil aynı zamanda derbilerin de hakemi oldular.
KARTKOLİK HAKEMLER
Bu gençlerin devamı gelecek mi bilmiyorum. Pek umudum da yok. Nedeni mi? İzah etmeye çalışayım. Ne zaman 1. Lig’e bir göz atsam umutsuzluğa kapılıyorum. Hakemler oyuncuları adeta kılıçtan geçiriyor. Kartsız maç yöneten yok. Kartları sok çıkar cepleri yıprandı. Lütfen biraz hakem, yönetici kimliğinizi kullanın. Olayları olmadan önce görme yeteneğinizi geliştirin. Olay oluyor kart çıkıyor, olay oluyor kart çıkıyor buna da başarılı hakemlik sanıyorlar. Bir kere de olay olmadan tedbir alın. Süper Lig hakem eğitimlerinde 44 hakem aynı dersi dinliyorlar, aynı görüntüleri izliyorlar ancak tecrübeleri, yetenekleri homojen olmayan hakemler iç içe oldukları için sahada ki yönetimsel beceriler değişiklik arz ediyor. Alt liglerde kan gövdeyi götürüyor. Eğitimci de bezgin. Sorun Jaap Uilenberg’e derhal klasmanları ayırın der. Haklı da. Yirmi kişiye ders anlatmak başka 40 kişiye ders anlatmak başka. Bence bu kalabalığa ders değil ancak dert anlatılır.
HAKEM DEĞİŞİM PROJESİ
Geçen hafta yazdığım “Balkan Ülkeleri Hakem Değişim Projesi” umduğumdan çok daha fazla ses getirdi. Futbolun bütün paydaşlarından destek gördü. Buradan Nihat Özdemir ve Zekeriya Alp başkana seslenmek istiyorum. Radikal bir karar verin ve bu kısır döngüden bizi kurtarın. Her sene aynı şeyi deneyip değişik sonuç beklemekten bıktık. Siz bıkmadınız mı? Etrafınız da ki muhafazakâr klişeleri dinlemeyin lütfen. Bir yenilik bir rüzgâr getirin Türk hakemliğine.
IFAB MODA OLDU
“CAMBAZA bak” misali “Kural hatası yapıldı” diye taraftarı oyalamak moda oldu ya millet bu sayede konunun otoritesi sandığı IFAB’ı öğrendi. Ya da öğrendiğini sanıyor. Hazır bunlar yeni toplanmışken (29 Şubat) size biraz bilgi vereyim;
Önce kısa bir bilgi verelim; UEFA ve CONMEBOL (Güney Amerika Futbol Konfederasyonu) bir anlaşma yaparak hakem değişimi programını başlattı. Buna göre hem EURO 2020 ve Copa Amerika gibi milli takımlar hem de UEFA Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi ve Copa Libertadores gibi kulüp şampiyonalarında karşılıklı hakem değişimi yapılabilecek. Bu yeni durumdan esinlenerek artık bizim de yeni bir şeyler söylememiz lazım...
Türkiye’de yıllardır yabancı hakem gelsin/gelmesin tartışması sürer gider. Muhafazakâr yaklaşım Türkiye liglerini Türk hakemlerinin yönetmesini savunur. Çünkü onlara göre yabancı hakemin gelmesi Türk hakemliğine ihanettir. Pekalâ, herkesin kazanacağı bir çözüm bulunamaz mı? Örneğin bir ‘hakem değişim programı’ geliştirilemez mi? Bence evet...
BALKAN ÜLKELERi iDEAL
Programa katılmak isteyen ülkeler aralarında yapacakları bir protokolle ‘hakem değişim programı’ hazırlayabilirler. Türk hakemler bu ülkelerde maç
yönetirken, diğer ülke hakemleri de Türkiye’de maç yönetebilirler. Gelin bu işe Balkan ülkeleri ile başlayalım. Başlangıç için bence en ideali bu ülkeler. Nedir Balkan ülkelerinde durum? Aşağıdaki tabloda bu ülkelerde bulunan Elit ve 1. Kategori FIFA hakemlerini çıkardım. Görünen o ki bizden daha iyiler. Şimdi gelin birlikte inceleyelim...
TEK ELiT HAKEM ÇAKIR
Slovenya ve Romanya’da ikişer Elit kategori hakem var. Türkiye’de ve Yunanistan’da birer. Birinci kategoride olup da Şampiyonlar Ligi’nde maç yöneten hakemleri de kırmızı renkle belirttim. Görüldüğü gibi UEFA’nın güvenip Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nde görev verdiği 20 hakem var. Üstelik bu hakemlerden Damir Skomina, Ovidiu Hategen en son FIFA Dünya Kupasında da görev alan Elit hakemler.
Bunun dışında ikinci ve üçüncü kategori FIFA hakemleri de var. Ancak şimdilik ilk iki kategoriyi dikkate aldım. Bu nedenle diğer Balkan ülkeleri bu tabloda yer almadı.
Yunanistan Futbol Federasyonu saldırıyı ‘mafya usulü’ diye açıkladı. Yunanistan Hakem Derneği de, “Böyle giderse federasyon maçları yönetecek hakem bulunamayacak” dedi. (Basından). Ocak 2020, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde Birinci Futbol Ligi’nde görev yapan hakem Andreas Konstantinos’un aracına bomba konuldu. (Basından).
Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile farkı kapatmak üzereyiz! Ha gayret onu da başaracağız. Hakemi de yenenler, ‘Tetikçi hakem görevini yaptı’ diyenler, ‘Seyirciyi tutamayız’ diyenler size sesleniyorum; sizin paranoyalarınız yüzünden fanatikler bir gün hakemleri linç edecekler. Allah aşkına söyleyin bütün beceriksizliğinizi, sığlığınızı, çapsızlığınızı hakem kararlarıyla mı örtmeye çalışıyorsunuz? Sizin şampiyonluğuz batsın. Çıkarlarınız için futbolu mahvettiniz. Hakemler üzerinden, yerlerde sürünen üslubunuzla beyanat vermeye bayılıyoruz. Hakem kararları başarısızlıklara çok güzel şal oluyor.
NİHAT ÖZDEMİR VE ZEKERİYA ALP
İkisi de başarılı iş adamı. İkisi de başarılı spor adamı. İkisi de binlerce insana istihdam sağlıyor. İkisinin de namusuna haysiyetine kimse dil uzatamaz. Söyler misiniz bu insanların neden gizli bir gündemi olsun? Neden takımların önünü kessin? Ne kazanacaklar? Siz sayın yöneticilere ve kadrolu medyacılara altı ayda bir Başkan, altı ayda bir Merkez Hakem Kurulu, altı ayda bir disiplin ve tahkim kurulu lazım. Bu da yetmez, sezon başında şampiyon ilan edilmeniz gerekir.
TUTUMUNU DEĞİŞTİRMEYEN EĞİTİM, EĞİTİM DEĞİLDİR
UEFA Hakem Konvansiyonu’nu kabul ettiğimiz 2009 yılında hakem eğitimcimiz olan Hollandalı Jaap Uilenberg Türk hakemlik anlayışını kökten değiştirmişti. Sahada ‘polis’ hakemlikten ‘yönetici’ hakemliğe geçiş yapan hakemliğimiz büyük aşama kaydetmişti. Hakemlerin tutumunu değiştiren bu eğitimin faydasını görmüş, modern UEFA hakemliğini benimsemiştik. Uilenberg uzun bir aradan sonra şimdi tekrar bizimle. Ancak bu kez hayatımızda VAR da var. Jaap Uilenberg’den tekrar sınıf atlatan, tutum değiştiren eğitimlere ağırlık vermesini diliyoruz. VAR kararlarının analizinin daha sık yapılarak varsa standart dışı kararların tartışılmasını diliyoruz. Bu arada, Merkez Hakem Kurulu’nun da katılım sağladığı Kulüpler Birliği toplantısına Jaap Uilenberg’in de katılarak MHK’ya destek vermesi yararlı olmaz mıydı?
KURAL HATASINA SIĞINANLAR TARİKATI MI VAR?
Kural hatasına sığınanlar” tarikatı mı var? Liderleri kim? Hangi kulüpler üye, inananları kaç kişi? “Komplo teorisine inanlar” tarikatı mı var? Liderleri kim? Hangi kulüpler üye, inananları kaç kişi Bu kadar paranoyayı neye borçluyuz? Eğitim mi, kültür mü, coğrafya mı? Lütfen aklı başında bir sosyolog -aklımızı kaçırmadan- imdadımıza yetişsin. Neden böyleyiz? Düzelir miyiz? Biraz açıklama yapsın. Ya da Ahmet Hakan bir oturum düzenleyemez mi? Bu kadar paranoyaya, güvensizliğe sebep ne? Uzmanlara sorular sorsa, cevaplar alsa, biz de aydınlansak. Fena mı olur?
Başkan: Arkadaşlar hakemlere sordunuz mu kimi şampiyon yapacaklarmış?
Üye: Valla istedikleri takım neredeyse küme düşecek. Tekrar sorayım bakalım kimi istiyorlar. ·
Üye: “Hakemi de yendik” diyenler çoğaldı başkanım. Neden art arda yeniliyoruz? Tedbir almalıyız.
Üye: Bu hafta kural hatasını kim yapacak? Daha yapmayanlar var. Haksızlık oluyor. ·
Üye: Üstelik bu konuda dördüncü hakemler ve yardımcılar çok zayıf.
Üye: Yeni komplo ve art niyetlere ihtiyacımız var. Benzer komplolar sıkıcı oluyor.
Üye: Komplo, art niyet ve lig dizayn programları hazırlayalım. Otomatiğe bağlamış oluruz.
Üye
Pek çok kez TFF 1. Lig kulüplerinden “Bizim ligde neden VAR uygulaması olmuyor?” diye yakınmalar duyuyorum. Bu istek hemen olacakmış gibi durmuyor. Bunun en önemli nedeni stadyum altyapılarının yetersiz olması. Çok basit bir örnekle başlamak istiyorum... Kameraların yerleri, özellikle ofsayt kameralarının yerleri hiç oynamayacak şekilde sabitlenmelidir. Yerlerinden bir santim dahi kıpırdamaması gereken bu sabit kameralar sayesinde ofsayt çizgileri çizilmektedir.
MALİYETİ YÜKSEK
Kamera yerini bir santim bile değiştirseniz yamuk bir ofsayt çizgisi çizmiş olursunuz. Bunun için mimari olarak sabit kamera yerleri olan statlara ihtiyaç var. Diyelim ki geçici kamera platformları yaptınız, bu kez de seyirciler hoplayıp zıplarken kamera konumunu etkilememeli ki maç boyunca düzgün bir ofsayt çizgisi elde edilsin. Kamera sayısı ile devam edelim... Süper Lig’de minimum 11 kamera ile çekimler yapılıyor. Bu sayının altında kamera ile VAR uygulaması yaparsanız sağlıklı netice alamazsınız. Öyle ki VAR tribünde otursa daha sağlıklı karar verir. Bildiğim kadarıyla 1. Lig maçları 6 kamera ile yayınlanıyor. Peki bu sayıyı 11’e çıkarırsanız artacak maliyeti düşünebiliyor musunuz? Çok kısıtlı oranlarda seyredilen bu maçların yükselen maliyetini yayıncı kuruluş karşılayabilecek mi? Ek maliyeti kim ödeyecek? TFF mi? Bir diğer önemli konu da her stadyuma fiber kablo döşenme zorunluluğudur. İş bununla da kalmıyor; yayın araçlarından gelen ses ve görüntüleri bu kablolara aktarmak için sabit paneller gerekiyor. Bütün bunlar hem yüksek maliyet hem de bakım idame zorunluluğu doğuruyor. Belki de bu nedenle Erzurum’daki mevcut altyapı Erzurumspor ile Beşiktaş arasında oynanan Türkiye Kupası maçında kullanılamadı.
OPERASYON ODASI NE OLACAK?
Gelelim Riva’daki VAR operasyon odasına... 9 ilave maç yükü nasıl kaldırılacak? Arı kovanı gibi gireni çıkanı çok olacak. Bir de bu işi yapacak yeterli sayıda ve kalitede hakem var mı? Hızla VAR eğitimleri veriliyor ama ne kadar yeterli olacak? Süper Lig’de dahi kalite sorunu yaşandığını biliyoruz. Bir de şunu merak ediyorum; Süper Lig kulüpleri her gün VAR’ı yerden yere vururken Birinci Lig kulüpleri bunu neden istiyor? Cevap basit; aklı başında olan herkes VAR’ın futbola olan katkısının farkında ve bilincinde.
DELİLİK ÇEŞMESİ!
İş artık şirazesinden çıktı. Her kulüp ve kadrolu yazarları ayrı bir komplo teorisi üretiyor veya delinin bile inanmayacağı iddialara inanıyor. Sanki bir delilik çeşmesi var ve bu çeşmeden su içmeyen bu futbol dünyasında yaşayamıyor. Ne kadar ‘Bu sudan içmeyeceğim’ diye direnirsen diren, sonunda gidip ağzını dayayıp kana kana içip deliriyorsun! Ondan sonra işin kolay. Artık tam teşekküllü cahilsin ve cehaletin verdiği cesaretle, yeni komplo teorileri üretmeye hazırsın. Aklı başında olan hep tereddüt içinde ve bilginin çokluğundan dolayı kararsız iken, cahil olan hep kendinden emin hep kararlı! Uzak durun şu çeşmeden.
Yayınladıkları protokol ortada ancak ülkeler kendilerine has uygulamalar yapıyor. Bununla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum... Bunlardan ilki ve en ilginci monitöre nerdeyse hiç gitmeyen İngiliz hakemler. Sıkı durun, Premier Lig’de monitöre gitme sayısı sıfır (0). Premier Lig marka değerini düşünen Kulüpler Birliği hızlı karar verilmesi için VAR kararlarını doğrudan uyguluyor. Bunun tek nedeni oyunun kesintiye uğramaması ve seyir zevkinin azalmaması. Federasyon, monitörleri kullanılmadığı için satsa hakemlerin umurunda olmayacak! Hiç kullanılmadığı için çalışıp çalışmadığını bilen de yok! Satın alan, risk alacak anlayacağınız. Peki bizde durum nasıl? Çok şükür çıtayı olması gereken yere tekrar yükselttik. Gri pozisyonlara bakmıyoruz artık. Ancak
iyileştiremediğimiz şey monitörün önünde geçirdiğimiz zaman. Mevsimler geçiyor karar çıkmıyor. Monitöre sarılanlar bile var. Nasıl olsa uzun süre ayakta kalacaklar, belleri bari incinmesin. Buna da çözüm var; monitörün önüne bir bistro sandalye koyalım!
IFAB, BAŞVURULARA YETİŞEMİYOR
Gelelim başlığa; 100’ün üzerinde ligde VAR uygulanıyor. Gelen yüzlerce soruya, yoruma, şikâyete IFAB yetişemiyor. Bu nedenle IFAB, VAR polisliği yapmayacağını açıkladı. Protokolü yayınladıktan sonra bazı yorum farklılıklarını normal karşılıyor. Anlayacağınız İngilizlere ‘Neden monitöre gitmiyorsunuz?’ ve bize ‘Neden gidip dönmüyorsunuz?’ diye sormaya niyetleri yok.
ALİ ŞANSALAN VE ZORBAY KÜÇÜK
Profesyonelliği ‘hakemi aldatmak’, hocalığı ‘hakeme sallamak’, yöneticiliği ‘düdük astırmak’ sanan herkese karşı granit kadar sağlamlar. Üstelik sahadaki oyuncuların çoğundan gençler. Nasıl da dik duruyorlar diklenmeden, nasıl da kafa tutuyorlar eyyama ve eyyamcılara karşı, nasıl da parlıyorlar sahada. Ali Şansalan ve Zorbay Küçük’ten bahsediyorum. Tutumları, cesaretleri umutlarımızı yeşertiyor. Çok değil, sayıları 5-6 olsa kibirli meslektaşlarını ya hizaya getirecek ya da emekli edecekler. Ayaklarına taş değmez inşallah.
TCG SANCAKTAR'LA GİTSİNLER!
Google'a girip bakın, Riva’ya çıkarma yapmayan kulüp yok gibi. Kara kara, sıra sıra arabalarla karadan Riva’ya çıkarma yapıyorlar. Ne sonuç alıyorlar bilemem ama bir de denizden çıkarma yapmalarını tavsiye ederim. Karadeniz üzerinden Riva nehrine girerler, TFF bahçesine kolayca rampa yaparlar. Çok değişik ve etkili olacağından eminim. Çıkarma aracı mı? Dünyanın en büyük çıkarma gemisi TCG Sancaktar’ı şiddetle tavsiye ederim..