Paylaş
Davranış geliştirme ve yeniden yapılandırma uzmanı Banu İmer, hipnozun, insanların mutlu ve üretken olmalarını, gelişmelerini, sahip oldukları potansiyeli kullanmalarını engelleyen olumsuz duygu ve düşüncelerin yol açtığı duygu ve davranışları çözümlemede güçlü bir yöntem olduğunu söyledi. Hipnozun toplumda doğru algılanması gerektiğini kaydeden İmer, şöyle dedi;
“Özellikle anne adayları doğumla ilgili endişe, kaygı ve korkularından kurtulmak, rahat, sağlıklı, huzurlu bir doğum yapmak için hipnoz tekniğinden yararlanabilir. Çünkü doğum, özellikle son yıllarda artan oranda korku ve gerginliklerin yaşandığı bir sürece dönüştürülmüştür. Çevremizden duyduklarımız, doğumla ilgili eskiye dayalı inançlar, normal doğumun bir risk olacağına ilişkin yönlendirmeler bu korkuları iyice pekiştirmektedir. Doğumda çok ağrı çekileceğine dair inançlar da kaynağını bu korkulardan alır. Sakin, ağrısız ve rahat bir doğum yapmak için önce bu negatif duyguların temizlenmesi gerekir. Zihin korkudan ve gerginlikten kurtulduğunda beden de ağrıdan kurtulur. Doğum doğanın kadına bahşettiği doğal bir süreçtir. İşte hypnobirthing anne adaylarına bedenlerine, doğanın kendilerine verdiği doğal güce inanmayı öğretir. Hypnobirthing tekniğinin içerisinde kasların tamamen gevşemesini sağlayan gevşeme teknikleri, doğum süresince ihtiyacı olan nefes teknikleri ve ileri gevşeme teknikleri yer almaktadır.”
Kendini tedavi etti ayağından oluyordu
SON yıllarda komşusundan veya görsel medyadaki sağlık programlarından duydukları ile kendilerini tedavi etmeye çalışanların sayısı arttı. Ortopedist Doç. Dr. Levent Köstem, kendisine başvuran bir hastasından örnek vererek Sağlık Dünyası’na şunları söyledi; “Dizi ağrıyan bir hasta, televizyon programından duymuş ve dizine ceviz yaprağı sarmış.
Sonuç ortada. Neredeyse açık yara olacak. Bu hasta ameliyatlık değil, ama ameliyat gerekse bu cilt yapısı ile en az üç ay yapamayız. Bu geldiğimiz nokta, tıbbın eğitim kalitesinin düşmesinin sonucu. Hastalara sorunlarını açık olarak anlatmamanın ve hastaların da gidip kendi başlarına yol aramalarının bir sonucudur. Bu tip hasta sayısı o kadar çoğaldı ki. İnanın her gün çok sayıda bu tip tedaviler kullanan ve çıkıkçıya giden hastalar geliyor. Televizyon sağlık programları aslında hastalara ve sağlıklı insanlara faydalı olabilecek programlar.
Aslında daha çok koruyucu hekimlik anlamında programlar yapılması gerekiyor. Hastanın kendi kendine yaptığı tedavileri sonraları düzeltmek zor oluyor” dedi
Paylaş