Bülent Katarcı

Egepol 5 yaşında

7 Mayıs 2013

ÖZEL Egepol Hastanesi kuruluşunun 5’inci yılını kutlarken, yenidoğan, çocuk, kadın doğum, göz hastalıkları gibi birçok branşta kentin sağlık hizmeti ihtiyacını karşılıyor. Başhekim Dr. Nuri Nasır, “Beş yıl önce 80 kişilik bir aile ile yola çıkmıştık. Şimdi ailemiz 350 kişiye ulaştı. Yeni yatırımlarla büyümeye devam ediyoruz” dedi.

Nasır Grup tarafından İzmir Üçyol bölgesinde kurulan Özel Egepol Hastanesi’nin Başhekimi Dr. Nuri Nasır, şunları söyledi;

“Hastanemiz bir çok alanda gelişti ve büyüdü. Ekibimizin ve hastalarımızın bize verdiği güçle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 28 yatakla hizmete başlamıştık. 93 yatak kapasitesine ulaştık. Günde yaklaşık bin 500 hastaya bakıyoruz. Üçüncü basamak Yenidoğan Yoğun Bakım Servisimiz 30 kuvözle hizmetini sürdürüyor. Açıldığımız günden beri hastanemizde 24 saat uzman doktor bulunduruyoruz. Geçtiğimiz dört yılın sonunda bütün Egepol Hastanesi olarak ilk günkü heyecanımızı koruyoruz. İzmir’de mesai saatleri dışında akşam 23.00’e kadar dahiliye ve çocuk bölümlerinde poliklinik hizmeti veriyoruz. Bu konuda talep fazla. Diğer branşları da zamanla ekleyeceğiz. Gündüz hastaneye gitmeye vakti olmayanlar, akşam saatlerinde de poliklinik hizmeti alabiliyor. Bu saatlerde laboratuvar hizmetlerini de aralıksız sürdürüyoruz.”

KALP KRİZİNDE hastaneye geç kalınıyor

DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servis doktorları kalp krizi yaşayan vatandaşların 112 kullanmadığını ve acil servise geç geldiği söyledi. Acil Tıp Uzmanı Dr. İpek Duygu, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı;

“Kalp krizi kalbi besleyen damarın tıkanmasıdır. Kalp krizi sonrası sağ kalımı belirleyen başlıca faktör, tıkalı olan kan damarının hızlıca açılmasıdır. Tıkanan damarın, ölü doku genişlemeden (erken) açılması, mortalite ve komplikasyonlarda azalma, sonuçta yaşam süresinde de anlamlı bir uzama sağlar. Yapılan çalışmalar, hastaların tedaviye ulaşmadaki gecikme nedenleri içerisinde en önemli payın hastanın tıbbi yardım istemeye karar vermesine kadar geçen süreye ait olduğunu gösteriyor.

Yazının Devamını Oku

Hastalığı değil hastayı tedavi

30 Nisan 2013

Osteopati uzmanı Fizyoterapist Suat Dülger, insan vücudunun kan dolaşımının, anatomik yapılarının uyum ve hareket bütünlüğünün sağlıklı kalmadaki önemine dikkat çekti. Ağrıyı yok etmeyi değil, ağrıya sebep olan nedeni ortadan kaldırmayı hedeflediklerini belirten Dülger, osteopati tedavi yöntemiyle vücudun kendi kendini iyileştirme fonksiyonunu uyardıklarını söyledi. Dülger, osteopati uzmanlarının yürüttükleri tedavinin en önemli parçalarının vücuttaki bütün yapıların normal hareket kabiliyetlerinin yeniden sağlanması ve hastalığa uygun beslenme olduğunu anlattı.

Sebepler kalkmalı

Balçova Termal Tesisleri’ndeki Manuel Terapi ve Osteopati Günleri Sempozyumu’nda konuşan Suat Dülger şu bilgileri verdi:

“Çözüm, problemi yok etmek olmalı. Ağrıyla uğraşmak değil, ağrıya sebebiyet veren etkeni ortadan kaldırmak lazım. Amaç vücudun tüm dokularındaki (kas, kemik, dolaşım yapıları, sinir v.s) hareket kısıtlılığını tedavi ederek, semptomatik değil kalıcı tedavi sağlamaktır. Hastalık nedenini tedavi etmek mümkündür. 19. Yüzyıl’da osteopati tedavi yöntemini ortaya çıkaran Amerikalı Dr. Andrew Taylor Stil, ‘Ben hastalığı tedavi etmiyorum, hastayı tedavi ediyorum’ diyor. Böylelikle hastalığa sebep olan neden de ortadan kalkacaktır. Sağlıklı bir vücuda da bir hastalığın yerleşme şansı çok az olur. “


Vücudumuz Orkestra gibi

Suat Dülger sempozyumda konuşmasını söyle sürdürdü:

Yazının Devamını Oku

Vertigo da mucize tedavi

23 Nisan 2013

HASTALARIN hissettiği şekliyle vertigo, çevre dönmesi ve mide bulantısı yakınmalarının birlikte ortaya çıktığı bir tablo. Şiddetli seyrettiğinde adeta ölüm korkusunu yaşatabiliyor. Lunaparklarda hızlı bir biçimde dönen atlıkarıncadan iner inmez geçici olarak yaşanan bu duyguya uzun süre kimse dayanamaz. Orta yaşlardan sonrasında denge bozukluğu ve vertigoyla seyreden hastalıklarla sıklıkla karşılaşılmakta, hastalıklardan en sık rastlananı ise pozisyonel vertigo tablosu olmaktadır.
En sık rastlanan pozisyonel vertigo ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’nden Prof. Dr. Bülent Şerbetçioğlu, şunları söyledi:

İç kulak kristalleri
“Sağlıklı olduğumuzda genellikle bunun farkına varmasak da, yerçekiminin varlığının farkına varmamızı iç kulakta yer alan üç mikron çapındaki kalsiyum karbonat kristallerine borçluyuz. Yerçekimine duyarlılığı sağlayan bu kristaller bazı kişilerde orta yaşlardan itibaren yerinden koparak, yine yerçekiminin etkisiyle başın çevrilmesini algılayan hücrelerin üzerine yerleşebilmektedir. İşte bu şekilde ortaya çıkan en sık olarak rastlanan, pozisyonel vertigo veya benign paroksismal pozisyonel vertigodur. Yani iyi huylu, baş hareketiyle beliren çevre dönmesi tablosudur.

Pozisyonel vertigo
Genellikle orta yaşlarda kadın hastalarda rastlanır. Tipik olarak hastalarımız sabah yataktan kalkarken birden çevresinin fırıl fırıl döndüğünü ve midesinin bulandığını hisseder. Başını her çevirdiğinde aynı duyguyu yaşadığı için, adeta bir robot gibi hareket ederek başını çevirmekten kaçınır. Bu tabloda orijinal yerinden kopan kalsiyum karbonat kristalleri yerçekiminin etkisi altında kalarak iç kulakta arka yarım daire kanalına kaçtığından dolayı, bu kanalı harekete geçiren baş hareketleri çevre dönmesine yol açmaktadır. Ancak yaşanan çevre dönmesi ve mide bulantısı genellikle bir dakikayı aşmaz. Kafa darbeleri ve özellikle ileri yaşlarda denge hücrelerinde rastlanan dejenerasyonun buna neden olduğu düşünülmektedir.

Yazının Devamını Oku

Kalp anjiyosunda DEVRİM

16 Nisan 2013

ÖZEL Buca Tınaztepe Hastanesi Kardiyoloji Uzmanları kalp anjiyosunda devrim yarattılar. El bileğinden anjiyo yapan uzmanlar kalp damarlarını öğrenen hastanın iki saat sonra işine gidebileceğini söyledi. Tınaztepe Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ozan Kınay, konuyla ilgili şu bilgileri verdi;

“Bilindiği gibi koroner anjiyografi kalp damarlarının en kesin görüntüleme yöntemidir. Kalp damarlarının görüntülenebilmesi için damarlara ulaşım gerekir. Kalp damarlarına kateter denen küçük tıbbi borucuklarla ulaşıp, içerisine tıbbi bir boya maddesi zerk edilerek içi doldurulur. Bu şekilde görüntü elde edilir. Klasik olarak yıllardan beri kasıktaki femoral arter denen atardamar giriş kapısı olarak kullanılmaktadır. Bu teknik olarak, hekim için daha rahat bir işlem olmakla beraber, işlem sonrası hastaların saatlerce yatmaları gerekmekdir. Çünkü kasıktaki atardamar bütün vücudun yükünü taşıyan bacağın başlangıcıdır. Bu bölgenin anjiyo sonrasına hastanın kalp damarları iyi çıksa bile kasık için istirahat gerektirmektedir. Son zamanlarda ise klasik anjiyografinin kasık dışındaki atardamar giriş kapısı olarak kullanılan el bileği gündeme gelmiştir. Radial anjiyografi demek, giriş kapısı radial arter, el bileğini besleyen atardamar kullanılarak girmek olayıdır. Bu işlem hekim için daha yüksek beceri gerektirir. Daha zordur, ancak hasta için inanılmaz konfor sağlar. Hastalar hemen ayağa kalkabilir, tuvalete gidebilir, dolaşabilir. Bu hasta endişe ve sıkıntısının giderilmesine yardımcıdır ve işlemden 1.5-2 saat sonra evine gidebilir. Halbuki kasıktan yapılan anjiyografide en iyi ihtimal 8-10 saat kum torbası konduktan sonra taburcu olabilir. Radial arter anjiyografide damarlarda çok ciddi darlık olursa, bunun açılması da mümkündür. Radial arter, deneyim ve beceri gerektirdiği için bir çok merkez bu işlemin uygulamasından kaçınıyor. Övünerek söylemek gerekirse merkezimiz son derece başarılı olarak bu yöntemi sunuyor. 1000’e yakın işlem yaptık ve hiç bir komplikasyonla karşılaşmadık.”

 

 

Yazının Devamını Oku

İzmir’in sağlığına anne şefkati

2 Nisan 2013

Titiz, disiplinli, organize, dakik, pozitif enerjili, ekip çalışmasına inanan.. İşine yaklaşımını bu sözlerle ifade eden İzmir’in ilk kadın Sağlık Müdürü Dr. Bedia Türkyılmaz, bu özelliğiyle yaşamında hiç bir şeyin aksamasına izin vermiyor. Başarı kadar cesaret de önemli bir özelliği. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Dr. Türkyılmaz, İstanbul Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanlığı’nı alıp iş yaşamına 2003’te Gaziantep Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi’nde başladı. İş serüveninde önemli projeler dikkat çeken Türkyılmaz, şöyle anlattı;

Sağlığa kadın bakışı
“İzmir’in sağlığına kadın bakış açısı getireceğiz. Anne olmanın farklılıkları, kadın titizliği, anne titizliği, anne prensibi, anne disiplini, anne merhameti, anne vicdanı ve anne sorumluluğu. Bunların bir idarecide birleşmesiyle halkımıza güzel bir kompozisyon sunacağımıza inanıyorum. Sağlık bir bütündür ve bu bütünlüğü aile bütünlüğü şeklinde görüp, böyle yansıtıyorum. Bir ekip çalışmasıyla İzmir’in sağlığına hizmet için görevdeyiz.”

KİMDİR1971 yılında Menemen’de doğan Bedia Türkyılmaz, 1996 yılında tıp fakültesinden mezun olup, ilgi duyduğu branş olan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji alanında ihtisas yaptı. 2003-2008 yılları arasında Gaziantep’te görev yapan Türkyılmaz, daha sonra Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Zührevi Hastalıklar Şube Müdürlüğü, 2009-2010 arasında Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı yaptı. Ülkemizde görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile olan mücadelede önemli bir rol oynadı. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları ve pratisyen hekimlere yönelik yurt çapında eğitim organizasyonlarının düzenlenmesini sağladı. Kırıkkale İl Sağlık Müdürü olarak yaptığı görevin ardından 30 Nisan 2012’de İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne atandı, İzmir’in ilk Halk Sağlığı Müdürü oldu. 2 Kasım 2012’de ise İzmir il Sağlık Müdürü oldu.


Yazının Devamını Oku

Herşey hastaların rahatı için

26 Mart 2013

EGE Özel Onkoloji Merkezi’nin Mesul Müdürü Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Çimen Akay, dal merkezi olarak açıldıklarını, şu anda sadece ayaktan tedavi edebildiklerini, amaçlarının hastaneye dönüşüp büyümek olduğunu söyledi.
Onkolojinin multidisipliner bir branş olduğunu ifade eden Dr. Akay, radyasyon onkolojisi, medikal onkoloji, cerrahi ve pataloji uzmanlarının da görev aldığı bir onkoloji hastanesine dönüşmeleri halinde daha fazla hizmet verebileceklerini belirtti. İstanbul da dahil olmak üzere sadece birkaç hastanede tomoterapi cihazı olduğunu, fakat yeni versiyon tomoterapi cihazının sadece kendilerinde bulunduğunu vurgulayan Dr. Çimen Akay, şöyle anlattı:
“Tomoterapi, linac ve tomografi özelliklerini birleştirerek dizayn edilmiş bir cihaz. Önce Tomografi özelliği ile tümörün yerini belirleyen, sonra da linac cihazının özelliği ile dairesel tedavi yapan bir cihaz. Hedefe yönelik tedavi yapılmasını sağlayarak, hastalarda normal sağlıklı dokular daha iyi korunabilmekte ve böylece yan etkiler en aza indirilebilmektedir.”

Merkez olarak SGK ile anlaşmalı olduklarını söyleyen Dr. Çimen Akay, “Hastadan hiçbir ek ücret talep etmeden SGK’lı hastalarıda tedavi ediyoruz. İleride yeni cihazları bünyemize katarak cihaz parkımızı genişleteceğiz” dedi.
Dr. Çimen Akay, Ege Özel Onkoloji Merkezi’nde odak noktaların hasta olduğunu ifade ederek, “Hastalarımızı daha rahat ettirmek için elimizden gelini yapıyoruz. Burada son teknoloji cihazlarımız, güleryüzlü personelimiz ve deneyimli kadromuzla insanların hizmetindeyiz” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Nefesinize nefes katın

19 Mart 2013

Türkiye’nin en iyi kulak burun boğaz hastanelerinden biri olarak kabul edilen Ekol KBB’nin uzmanlarından Doç. Dr. Çağlar Çallı’nın yaptığı ameliyatlarla bir yandan insanlar daha iyi nefes almanın mutluluğunu yaşarken, diğer yandan estetik kaygılarından kurtuluyor.
Doç. Dr. Çağlar Çallı, “Burun içerisindeki yapısal şekil bozukluğu olan hastaların, bu rahatsızlıkların dışında burunlarında şekil bozukluğu da olabiliyor. Fonksiyonel bozukluğu giderirken, şekil bozukluğunu da düzeltiyoruz. Hastalar böylece hem fonksiyonel, hem de estetik bir burun sahibi oluyorlar” dedi. Dr. Çallı sözlerine şöyle devam etti: “Hastalar hem nefes almayı engelleyici sıkıntılardan kurtuluyor, hem de da-
ha iyi bir nefes alma olanağına kavuşmuş oluyor. Artık tıp bilimi o kadar ilerledi ki insanların burunları ile ilgili hem estetik, hem sağlık sorunları çok kısa
süre gideriliyor. Eskiden uzun saatler süren ameli-yatlar en aza çekildi. İnsanların korkuları kalktı.”

İktidarsızlığa dikkat

İktidarsızlık, erkeklerin yaşam kalitesini etkileyen önemli bir konu olduğu gibi, başka hastalıkların olabildiğine dikkati çeken Universal Ege Sağlık Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Yavuz Selim Süral, “Çoğu erkeğin hayatının belli döneminde iktidarsızlık yaşaması normal. Ancak 3 aydan uzun sürüyorsa, muhakkak bir üroloji uzmanına başvurmalı” dedi.

Yazının Devamını Oku

Kent Sağlık Grubu’na 3 yeni merkez birden

12 Mart 2013

KENT Sağlık Grubu’na bağlı Çiğli Kent Hastanesi ve Alsancak Tıp Merkezi’nde üç yeni merkez hizmete girdi. Ağrı, romatizma ve terleme merkezlerine hasta kabulünün başladığını belirten Kent Alsancak Tıp Merkezi Başhekimi Uzm. Dr. Tayfun Çağlayan, “Poliklinik hizmetleri verecek üç yeni merkezimiz bölgemizde sık görülen hastalıkların çaresi olacak” dedi.

Terleme hangi hastalıkların habercisi

Terlemenin hem vücut sıcaklığımızın sabit kalmasını sağlayan hem de toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olan vücut fonksiyonlardan biri olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Tayfun Çağlayan, “Bazı durumlarda terleme normal sınırların üzerine çıkıp aşırı terleme halini alabilir” dedi. Aşırı terlemeyi temel olarak iki gruba ayıran Çağlayan şu bilgileri verdi. Birinci grup, ellerinde, koltuk altlarında, ayaklarında aşırı terlemesi olan ve bu terlemesi herhangi bir hastalığa bağlı olmayan bireylerdir. Bu kişiler için kremler, spreyler, botoks gibi geçici etkili veya ETS gibi kalıcı çözümler mevcuttur. İkinci grubu altta yatan bir hastalığa bağlı olarak aşırı terleyen kişiler oluşur. Şeker hastalığı, tiroit bezi hastalıkları, kalp yetmezliği, solunum yetmezliği, Parkinson hastalığı, enfeksiyonlar ve bazı iyi ve kötü huylu tümörler aşırı terlemeye neden olabilir,. Kısacası aşırı terleme birçok hastalığın habercisi olabilir ve dikkate alınmalıdır. Merkezimizin amacı, aşırı terleme şikayeti olan kişilerin deneyimli bir doktor ekibi tarafından detaylı şekilde tedavisinin sağlandığı bir birim oluşturmaktır.

Ağrılarınız hastalık olmasın

Ağrı Merkezi Sorumlusu Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Alihan Pirim, Algoloji Merkezi’nin neden önemli olduğunu şu sözlerle dile getirdi: “Birçok hastalığın belirtisi olan ağrı tedavi edilmezse çoğu zaman kendisi başlı başına bir hastalık haline gelebilmektedir. 2-3 ayın üzerinde devam eden ağrı Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlı başına bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu noktada kliniğimizi kronik ağrı çeken insanlara yardım edebilmek için hizmete sokmaya karar verdik.

Romatizmaya dikkat

İltihaplı romatizmaların sadece ekleme değil, tüm doku ve organlara da zarar verebileceğini söyleyen Romatoloji Uzmanı Dr. Tolga Yücetürk, “Sadece eklem şikayetlerinin tedavi edilmesi ve diğer olası bulguların gözden kaçırılması, geri dönüşü olmayacak ciddi organ yetmezliklerine neden olabilir. Bu nedenle iltihaplı romatizma tanısı veya şüphesi olan tüm bireylerin mutlaka bir Romatoloji Uzman görüşü alması hayati önem taşımaktadır” dedi.

Yazının Devamını Oku