ÖZEL Tınaztepe Hastanesi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Salahattin Sanal, onkoloji hastalarına gösterilecek sabrın güven duygusunu pekiştirmede etkili olacağını belirtti.
Sanal, “Doktorlarla görüşürken hastanın bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi gerekir. Bu kadar önemli bir hastalıkta eğer hasta doktoruyla iyi bir diyalog kuramazsa tedavi süreci olumsuz geçebilir. Onkoloji hastasının bir çok sorusu olacaktır. Hekim bu soruları sabırla cevaplamalıdır. Sabır hastaya güven verici bir faktördür. Onkoloji doktorları hastalarına kendilerine rahatlıkla ulaşabileceği bir imkan sunmalıdır. Aynı şekilde bu sorumluluk hemşirelerde de olmalı. Hatta yurt dışındaki onkoloji hemşireleri bununla ilgili özel eğitim alıyorlar. Türkiye’de de böyle olması gerekir” dedi.
HASTA-DOKTOR İLİŞKİSİ
Hekim ve hasta arasındaki ilişkinin tamamen profesyonel seviyede olmasına da değinen Prof. Dr. Salahattin Sanal, sözlerini şöyle devam etti:
“Doktorlar oldukça objektif aynı zamanda da hastasına mümkün olduğu kadar ilgili olmalıdır. Hasta sahiplenilmeli. Yani hastasını başka bir yere gönderecekse, bizzat diğer hekimle görüşüp bilgilendirme yapmalı. Hatta daha sonra da hastayı takip etmeli. Bence bu ülkemizdeki en büyük bir eksiklik. Hasta birden fazla hekime gidebilir, güven duygusunda bazı sıkıntılar yaşayabilir, bu çok doğal. Hastanın tedaviye başlamadan önce başka bir hekimin fikrini alma hakkı var. Bu durumu hekiminin de normal karşılaması gerekir. Ancak tedavi başladıktan sonra hekim değiştirmek tedavi sürecini negatif etkiler. Hasta makul sebeplerin dışında hareket etmiş olabilir. Hastanın bu davranışının tedaviyi olumsuz yönde etkileyeceğini düşünürse hastayı geri kabul etmeme seçeneği de olmalıdır.”
Yıl 1959... Prof. Dr. Haluk Tavmergen Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ni kurdu... Kadınların o zamanın güncel tetkik ve tedavileri takip edilmiş, ancak tüpleri kapalı, tubal mikro cerrahiden yararlanamayanlara yapılacak bir şey yoktu. Bu hekimi ve hastayı çok rahatsız eden bir durumdu. 1985 yaz sonunda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Refik Çapanoğlu 1978’de ilk canlı meyvesi Louisa Brown’u veren, birçok ülkede hiç uygulanamayan Tüp Bebek yöntemini ülkemizde başlatabilmek için Dr. Erol Tavmergen’i, kendi imkanlarıyla Almanya Kiel’de Christian Albrechts Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği direktörü Ord. Prof. Dr. Kurt Semm’in başkanlığında kurulmuş invitro fertilizasyon ve embriyo transferi merkezine cerrahi yöntemleri öğrenip, kendi hastanesinde uygulaması için göndererek ilk adımı attı.
İlk bebek 1989’da doğdu
Aradan yıllar geçti ve çalışmalar ilerledi. İşte bunları yapan Prof. Dr. Tavmergen, Türkiye’nin ilk tüp bebek merkezinin kuruluşundan bu güne gelene kadar neler yaşadıklarını özetledi:
“Bu görevlendirme ülkemizin ilk tüp bebek merkezinin temeli attı. 1987’de Sağlık Bakanlığı, çalışmaların ilk yasal alt yapısını oluşturmak üzere Tüp Bebek Bilimsel Komisyonu’nu oluşturdu. Diyanet İşleri Başkanlığı da tüp bebek çalışmalarının bir tedavi yöntemi olduğunu ve nikahlı çiftlere uygulanması durumunda dinen bir sakınca bulunmadığını bildi. Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi’nin fiziki alt yapısı ve laboratuvar aletlerinin alımı hızla tamamlanmadı. Sağlık Bakanlığı Bilim Komisyonu merkezi denetleyip, ruhsat başvurusunu değerlendirdi. 18 Nisan 1989’da ülkemizin ilk tüp bebeği Ece, 2 Mayıs 1989’da da ilk ikizleri Kenan Refik ile Evren Erol dünyaya geldi. O günlerde ülkemizde bir ilk, meyvelerini art arda veriyor, çocuksuz çiftler için artık ülkemizde de o zamana kadar bir hayal olan tüp bebek yöntemi günümüze kadar başarıyla uygulandı. 1994’de ülke tıbbının bu ilke borçlu olduğu Prof. Dr. Refik Çapanoğlu emekli oldu. Merkezin müdürlüğüne de Prof. Dr. Erol Tavmergen atandı. 2012’den itibaren görevi Prof. Dr. Ege Tavmergen Göker devraldı. Merkezde halen toplam 55 kişi görev yapıyor.”
Gözdeki son tedavi yöntemi tartışıldı
KARADENİZ Oftalmoloji Kongresi’nin 12’ncisi Rusya’nın Soçi kentinde düzenlendi. İzmir’den Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, Uzman Dr. Bilgehan Sezgin’in de katıldığı toplantıda doktorlarımızın sunumu ayakta alkışlandı.
12’nci Karadeniz Oftalmoloji Kongresi için İzmir’den uçakla İstanbul’a gittik. Havalimanında üç saat geçirdikten sonra 00.35’de Soçi’ye doğru havalandık ve 03.40’ta da indik. Sabah 09.00’da kongre salonunda olduk. 17-18 Ekim’de yoğun yeni göz tekniklerinin konuşulduğu toplantıda 350’ye yakın tebliğ sunuldu.
Karadeniz Oftalmoloji Derneği Başkanı, Kaşkaloğlu Göz Hastanesi Kurucusu Prof. Dr. Kaşkaloğlu ile Opr. Dr. Asena, göz hastalıklarındaki son teknolojileri toplantıya katılan doktorlarına anlattı.
2002’de ilk kez Gürcistan’ın Tiflis kentinde, 2004 ve 2011’de Türkiye’de gerçekleşen kongrenin 12’ncisine Türkiye, Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve Romanya’dan 250 doktor katıldı. İki sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, Türkiye’deki sağlık sistemi ve göz hastalıklarının tedavisindeki genel durum ile göz içi merceklerinde görülen komplikasyonları ve tedavisiyle ilgili bilgi verdi.
Dernek Başkanı Prof. Dr. Kaşkaloğlu, Kongre Başkanı Sergei Sakhnov ile sekreter Alexander Zabolotniy’ye plaket verdi. Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “İçerik, sosyal program ve katılımcılar arasında oluşan sıcak atmosfer, yapılış anlamı açısından değer kazanan bu toplantıları çok önemsiyorum. Bana ve 250 katılımcıya bu güzel atmosferi yaşatan, özveriyle toplantıyı düzenleyen, bizlere destek olanlara teşekkür ediyorum” dedi.
Soçi neresi
SAĞLIK yatırımcılığında İzmir’de ilk akla gelen isimlerden olan Özel Tınaztepe Hastanesi Kurucusu Dr. Mehmet Bektur, Hürriyet EGE’ye konuk oldu. Yıllardır ekibiyle “Ben” değil, “Biz” anlayışıyla hizmet veren, 2010 yılından bu yana İzmirlilere şifa dağıtan Özel Tınaztepe Hastanesi, atılımlarıyla da sağlık sektöründe en sıralarda yer alıyor. Kalp nakli dışında tüm ameliyatların yapıldığı hastanede öncelikli hedef hasta memnuniyeti.
Misyonlarının bir üniversite hastanesi gibi çalışmak olduğunu belirten Özel Tınaztepe Hastanesi Koordinatörü Dr. Mehmet Bektur, “Sadece buralarda özellikli ameliyatları yapabilen, hasta memnuniyetini birinci planda tutan, doğru ve süratli teşhis koyan hastane olmak istiyoruz. Bu hedefe yönelik yatırım yapıp, gelişiyor ve büyüyoruz. Hekim kadromuz alanlarında başarılara imza atmış isimlerle güçleniyor” dedi.
Hürriyet EGE’nin yazı işleri sabah toplantısına konuk olan Dr. Bektur, gazetenin hazırlanışını, manşetlerin nasıl atıldığını toplantıda haberlerin nasıl tartışıldığını, konular üzerinde beyin jimnastiği yapıldığını yerinde gördü. Dr. Mehmet Bektur, “Yarınki manşeti birgün önce öğrenmek çok keyifli, işiniz stresli olduğu kadar keyifli de. Haberlerinizi yaparken okuyucuya ne kadar objektif olduğu-nuzu görmek memnuniyet verici. Demek ki, Hürriyet EGE’yi 30 yıldır sürdüren felsefeniz bu” diye konuştu.
Ziyarette Ege Bölge Müdürü Deniz Sipahi, yazıişleri müdürleri Nedim Bubik, Nejat Bekmen, Adnan Kaya, editörler Ergül Satıç, Banu Şen, Recai Seyrek ve Sağlık Dünyası yazarı Bülent Katarcı katıldı.
İZMİR Sağlık Müdürü Dr. Bedia Türkyılmaz, ikinci yılı geride bırakırken yaptığı çalışmalarla dikkat çekiyor. Titiz, disiplinli, organize, pozitif enerjili, ekip çalışmasına inanan, İzmir’i organ bağışında Türkiye birincisi yapan Türkyılmaz, aynı zamanda Türkiye’ye örnek olacak “Palyatif Bakım Projesi”ne de katkılarını sürdürüyor. Dr. Bedia Türkyılmaz, kanser hastalarının tedavisinde radyoterapi yöntemi uygulanırken sağlam dokuları maksimum düzeyde koruyan son teknoloji “Tomoterapi” cihazını İzmir’e kazandıran Ege Onkoloji Tıp Merkezi’ni ziyaret etti. Türkyılmaz, merkezin kurucusu, işletme ekonomisi uzmanı Mustafa Gökçe, makina mühendisi Tuncay Gökçe, Dr. Tümay Gökçe, Dr. İlker Karadoğan ve Dr. Çimen Akay’dan da bilgi aldı. Türkyılmaz, İzmir’de hizmet veren tüm sağlık kuruluşlarına aynı mesafede olduklarını, kapılarının herkese açık olduğunu, ziyaretlerinin devam edeceğini söyledi. Kurucu Gökçe, “Tıp merkezi olarak birinci önceliğimiz hastalarımızın sağlığı ve memnuniyeti. Son teknoloji cihazlarla hizmet veriyoruz. Hayalimiz Onkoloji Hastanesi olmak” diye konuştu.
Diş çürüğüne dikkat
GENÇ ve güzel görünmek insanlar için evrensel bir arzudur. Vücudumuzun göz önünde bulunan bölgesi de yüzümüzdür. Ağız ve diş yapımız yüzümüzde çok önemli bir konuma sahiptir ve görünüşümüze çok önemli bir anlam katar. Sağlıklı dişler ve çekici bir gülüş estetik açıdan çok önemlidir. Kişinin kendine güvenini arttırır ve psikolojik olarak daha sağlıklı olmasında önemli bir rol oynar.
İzmirli Diş Hekimi Uğur Bilkay, hızla gelişen teknolojinin, sağlıksız dişlere nasıl çare olduğunu şöyle anlattı:
“Dişlerimizin sağlıklı olması, şekillerinin ve ağız içindeki dizilimlerinin güzel olması gülüşümüzü çok etkiler. Ağız bakımının yeterli ve düzgün yapılamadığı durumlarda diş yüzeyinde oluşan bakteri plağının sebep olduğu diş çürükleri, diş eti ve diş iltihapları zamanla kalp, mide, böbrek yetmezliklerine, pankreas ve karaciğerde iltihaplanmalara yol açabilir. Ayrıca vücutta ateş, eklem ağrısı, baş ağrısı ve halsizlik belirtileri gösterir. Sağlıksız bir ağız yapısına sahip kişiler genellikle gülümsemek istemez ya da gülerken elleriyle ağızlarını kapatır. Bu tip hastalara uygulanacak doğru tedavilerle kişinin fizyolojik olarak meydana gelecek riskleri azalttığı gibi psikolojik olarak kendine güven duyması sağlanır.”
ULUSLARARASI standartta hizmet veren Özel Tınaztepe Hastanesi, İzmir’in sadece beğenilen değil, tercih edilen bir hastane olması yöneticileri harekete geçirdi. Sağlık Turizmi’nde de bir numara olmak için kolları sıvayan yetkililer dış fuarlarda Türkiye’yi, İzmir’i ve Tınaztepe Hastanesi’ni tanıtıma başladı. Rusça, Fransızca, İngilizce, İtalyanca broşürlerde hastanenin tüm bölümlerini anlatılıyor. Özellikle tüp bebek, kardiyovasküler cerrahi, göğüs kalp damar ve zayıflama (obezite), dermatoloji, birimlerini ön planda tutan hastane yöneticileri son olarak Tebriz ve Tiflis’te düzenlenen fuarlarda gerçekleştirdikleri ikili görüşmelerde olumlu neticeler aldıklarını söyledi.
Gürcistan Ajara Özerk Bölgesi Sağlık Bakanı Nugzar Surmanidze ile görüşme yapan Tınaztepe Hastanesi yöneticisi Dr. Serap Uluırmak (soldan ikinci) işbirliği yapacakları söyledi.
Tınaztepe Hastanesi yöneticisi Dr. Serap Uluırmak, fuarlarda yapılan çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi: “Hastanemiz, gerek altyapı gerekse alet edevat yönünden son teknoloji ile hizmet veriyor. Sağlık Turizmi konusunda son olarak, İran’ın Tebriz kentinde yapılan fuara katıldık. Hem meslektaşlarımızdan hem Tebrizliler’den ilgi gördük. Tebriz Beynelmilel Hastanesi yönetici ve sahiplerinden Dr. Ali Reza Babaloo ve Shahriyar Hastanesi yöneticilerinden Dr. Javid Cemshidi ile ikili görüşmeler yapıp, tedavi ve tetkik konularında işbirliği kararı alarak protokol imzaladık.
Gürcistan da olumlu geçti Tiflis’teki ikili temasların ise çok olumlu sonuçlandığı söyleyen Dr. Uluırmak, “Tiflis Devlet Üniversitesi Patoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bukradze yapılan toplantıda birlikte çalışma kararı aldık. Batumi Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi Rektörü Prof. Dr. Aliosha Bakuridze ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Marina Shahadze ile de genetik ve patolojide işbirliği protokolü imzalandık.
RETİNA Merkezi’nin kurucusu Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Türkiye’de göz hastalıklarının en önemli nedenlerinden olan diabet hastalığındaki hızlı artışa dikkat çekti. Diabette temel sorunun damar duvarındaki değişiklikler olduğunu belirten Kaynak, bunun sonunda kanamalar oluştuğunu, görmenin hızlı ve belirgin şekilde bozulduğunu bildirdi. Diabette görme kusurunu önlemek için damar duvarında oluşan problemlerin durdurulması gerektiğini vurgulayşan Kaynak, şubilgileri verdi: “Bunun ilk ve en önemli koşulu ise genel olarak diabetin çok iyi kontrol altında tutulmasıdır. Diabetik retinopatinin erken evrelerindeki ana tedavi ve altın standart laserdir. Şeker hastalığında genelde kullanılmakta olan 532 nanometrelik yeşil diod laser ışınıyla erken diabetik retinopatide kanama eğilimi taşımakta olan ve doku içine sıvı sızdırma eğiliminde olan damar bölgeleri yakılarak risklerin kaldırılmasına çalışılır. Daha ileri evrelerde ise oksijenlenmesi yetersiz olan doku alanları laserlenerek, bu bölgelerin normal damar gelişimine yol açması engellenmeye çalışılır. Bazen anormal yeni damarlanmalar vardır ve bunlar da laserle ortadan kaldırılıp göz içi kanamalar engellenir.
Laserin olumsuz etkisi olmaz
Bazen laser tedavisinden sonra görmesinin azaldığından yakınan hastalar çıkıyor. Burada asla laser tedavisinin görmeyi bozucu bir etkisi söz konusu değildir. Gerçekten bir görme azalması varsa, şekerin kontrolündeki yetersizliğe bağlı olduğunu düşünürüz. Diabetiklerdeki görme azalmasındaki en önemli nedenlerden birisi de maküla yani sarı leke ödemidir. Bunun tedavisinde de bazı ilaçların göz içine enjekte edilmesi uygun olabilir. Bu da görmenin korunmasında önemli tedavi yöntemlerinden birisi olarak son yıllarda yaygınlaşmıştır.”
Tınaztepe Hastanesi Koordinatörü Dr.Mehmet Bektur, “Misyonumuz bir eğitim, üniversite hastanesi gibi sadece bu hastanelerde verilebilen özellikli ameliyatları yapabilen, tedavi hizmetlerini verebilen bir sağlık kurumu olmak. Yıllardır bu hedefe yönelik yatırımlarımızı gerçekleştirip gelişiyor, büyüyoruz. Hekim kadromuz her geçen gün alanlarında önemli başarılara imza atmış isimlerle büyüyüp güçleniyor.”dedi.Girişimsel radyoloji, endokrin ve dermatoloji alanlarında
Tınaztepe ailesine katılan Doç. Dr.Çağın Şentük, Uzman.Dr. Hülya Çankaya Özden ,Uzman.Dr.Ogün Hatipoğlu alanlarında önemli isimler”dedi.
Ciddi ve riskli hastaların tedavi edildiği bir hastane olma iddasındaki Buca Özel Tınaztepe Hastanesi ,Dermatolojide uzman Dr.Hülya Çankaya Özden , Endokrin uzmanı Uzman Dr. Oğün Hatipoğlu ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç.Dr. Çağın şentürk, Tınaztepe Ailesine katıldı.
Uzun Yıllar ABD de bulunan Hacettepe Tıp Fakültesi mezunu, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İhtisaslı Belçika ve İspanya da da alanında çalışmış olan Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doçent Doktor Çağın Şentürk,”Benim üst uzmanlığım girişimsel nero radyoloji uzmanıyım.Bütün beyin ve omirilik ve damar hastalıklarına bunların en başında beyin anevrizmaları,beyin damarında boloncuk denilen anevrizmanın patlaması sonucu kanamalarına müdahale yada patlamadan cerrahiye gereksinim duyulmadan ameliyatsız olarak tedavi edilmesi bunuda kapalı yöntem dediğimiz damar içinden yapıyoruz,bunun yanında inme ve felç durumlarına bakıyoruz. Hasta da inme başladığının ilk 6 saatte içerisinde bize gelirse inmeden kurtulma şansı veriyoruz.”dedi.
9 Eylül Üniversitesi mezunu Yeşilyurt Atatürk Devlet hastanesinden İhtisaslı Dermatoloji Uzmanı Dr.Hülya Çankaya Özden,de kısaca şu bilgileri verdi:Dermatolojik tüm vakaları ve farklı olarak kozmatik ağırlıklı çalışacağız. botokts dolgu,örümcek ağı uygulamaları buruda gerçekleştireceğiz.”dedi.
Endokrin uzmanı Dr. Oğün Hatipoğlu,da konusunla ilğili kısaca şu bilgelire verdi: “Asıl konumuz diyabet ve tiroid bunun yanında Hastanemizde kilo veremeyen hastalarda obezite cerrahisi yüz güldüren sonuçlar alıyor.Bana cerrahiden önce iş düşecek hastanın hormonal bir durumu varmı yokmu,ağırlıklı olarak bu konularlada çalışacağız.”dedi.