Paylaş
Bütün sahili boydan boya koşup, adı bir çiçek ismi olan kasabanın tek pansiyonunun bahçesine ulaştık. Nefes nefese tahta sandalyelerden 3’ünü kapıp en önde yanyana birleştirdik. Böylece 3 sandalyeye sığabilecek çırpı kollu ve bacaklı çocuk kapasitemizi 7’ye yükselttik. Gazozlar eşliğinde birbirimizi ite kaka, başladık Diana ve Charles’ın düğününü izlemeye. Pansiyon dışında televizyonlar yoktu bırak yazlık evlerimizin içini; zihnimizde bile. Çıtır çıtır çitlenen çiğdemler hariç, tek bir “çıt” çıkaran olmadı içimizde.
MASAL KAHRAMANLARI
O yıllarda dünyamız siyah beyazdı. Tek bir kanal vardı. Prensesler ve prensler hiç bir zaman gelmemişlerdi ve sadece kulaktan kulağa anlatılan masalların içindelerdi. Diana ve Charles televizyonda da olsa gördüğümüz Ay’a ayak basmış astronot misali, ilk canlı ve de kanlı masal kahramanlarıydı. Hayatını yüzbinonbeş farklı açıdan farklı farklı okuyabilirsin. Bir; annenin gözünden. İki; babanın gözünden. Üç; en yakın arkadaşının gözünden. Dört; yaşadığın dönemin olayları ve popüler insanlarının gözsüzlüğünden. Onların seni görmemesi çok normal. Yani her insan ve olaya göre sen, kendi gözünden o günkü kendi hayatına bir başka bakabilirsin.
O HEP MUTSUZDU
Bak sana demem o ki, senin ve benim hayatımı kişi kişi, dönem dönem,ilmek ilmek okur ve dokuruz. Seni ve beni bir Diana döneminden alır, Kıbrıs çıkartmasına, Demirel ve Ecevit’ten Beyaz Kelebekler’e, İlhan İrem’den Dire Straits’e yolculuklardan yolculuklara uğurlarız. Ben bugün benim nesillerim için Diana dönemini seçtim. Bu hafta damat olan oğlu Harry adına. Biz bu Harry’nin annesini biliriz demek istiyorum bir yandan da. Ki biz sıfır teknolojili bir dünyada izlerken onların düğünlerini, ortada bir aşk olmadığı belliydi. Ama yine de düğün günlerinde ilk kez bir masal, uzaydan yeryüzüne inmiş gibiydi. Sonra masalın çatır çatır pulları sararıp soldu. Sonra puf diye yok oldu. Diana hep mahçup, hep mutsuzdu. Yıllar yıllar sonra içini ilk kez açtığında Charles’ın kendisinden önceki sevgilisi Camilla’yı kastederek, “Ortada hep 3 kişilik bir evlilik vardı dememiş miydi” röportajcıya? Sonra erkenden de trajik bir biçimde ölmemiş miydi? Özetle o dönemin biz çocuklarına önce masalların gerçek olabileceğini göstermişti Diana.
AŞK BAKIŞI VAR
Sonra da hayır gerçek olmadığını. Masallar masallardaydı. Gerçek hayat sert, acımasız, çırılçıplaktı. Ama yine de yıllar yıllar sonra oğlu Harry’nin düğününü seyrederken o “aşk bakışı” kaçmadı dünyanın gözünden. Bak en azından bu kez gelin ve damat aşıklar birbirlerine. Düşün, artık nasıl çivisi çıkmışsa bu dünyanın? İki insanın gözlerinde aşkı görmek hani neredeyse Galatasaray’ın UEFA kupasını aldığı gün gibi sevindiriyor bizi. Hem gelin yarı siyahi. Üstelik bu ikinci evliliği. Ezberlerin bu kadarcık bile bozulması ferahlatıyor işte hepimizi. Benim hala umudum var. Belki birazcık masal sıçramıştır bu dünyaya da gözden kaçmıştır işte. Ara ara saklanamayıp yüzünü göstermektedir böyle.
Harry ve Megan’ınki gibi bir aşk diliyorum hepinize.
Paylaş