Paylaş
Biz de aynı soruyu sorduk dünyanın öbür ucundan yeni gelen arkadaşımız Betül’e. “Tabii ki kadınlar ve Avustralya’da canım...” dedi Betül Ergen. Tahmin etmiştin tabii sen de. Sahil kasabası olsa da Ege’den Akdeniz’e imkanı yok, böyle bir şey olamaz bizim memlekette. Bırak plaja giderken mayoyla otobüse binmeyi, sokakta pek göremezsin Ayşe’yi. Batıdan doğuya tararsan Türkiye’nin saçlarını patır patır Ahmet’ler Mehmet’ler düşer omuzlarına. Tıpkı siyasetteki gibi, kamusal alanlardaki ezici çoğunluk erkeklerdir. Kadınlarsa, görünmezdir. Ayşe’ler genellikle kapalı kapılar ardında, dört duvar arasında yaşar. Oldu da sokağa çıktıysa aman dikkat çekmesin, rahatsız edilmesin diye görünmezlik hapı yutar. Rahatsız edilirler çünkü. En azından pis bakışlar gelip konar, yapışır üzerlerine.
Çık İstanbul’da Eminönü, Ankara’da Kızılay’a, Erzurum ya da Trabzon’da meydana... Yoldan geçen 10 kişiden 3’ü kadınsa alnından öperim. Ama bana göre, İzmir tam tersi işte. İzmir’in kadınları cam arkasında değil, saç tellerinin arasında güneşi ve rüzgarı, yağmuru ve lodosu hissederek yaşar. Bak, tam da biz Avustralya’yı konuşurken Alsancak’ta oturduğumuz restoranda bütün masaları cıvıl cıvıl kadınlar doldurmuş... Say bak. Kaldırımdan geçen 10 kişiden 8’i kadın. Ara sıra İstanbul’dan İzmir’e geldiğimde Karşıyaka ya da Alsancak’ta şöyle kısacık bir tur atmak yeterdi bana. Çünkü burada sokaklar korku değil, huzur verir kadına.
Sonra Nazım Abi dedi ki “Kalkın hadi gidiyoruz, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş’a. Röportaj yapacağım onunla.” E kırar mıyız? Biz de fasulyeden gittik yanında. Gazeteci Nazım Alpman’ı tanırsın canımın içi. En kötü ihtimalle İZ TV’de hazırladığı birbirinden ballı börekli belgesellerinden. Mısır’da başlayan 20 yıllık dostluğumuz Kosova savaşından tut nerelere, bak işte Konak’a kadar geldi.
ÇAT KAPI PEKDAŞ’DAYIZ
10 dakika sonra Sema Pekdaş’la karşılıklı zencefilli tarçınlı çaylarımızı yudumlarken, “Ah” dedim içimden. Nazım, Betül ve hepimizin çok sevdiği ortak arkadaşı Duygu Asena da keşke şu an yanımızda olsaydı... Eminim çok hoşuna giderdi böyle güçlü ve güven veren bir kadının başkan olması.
Sonra Nazım Abi, Pekdaş’a sordu. Neden İstanbul’dan İzmir’e bu kadar çok göç oldu bu yıl diye... “Kendi gibi olmak, kendi gibi yaşamak isteyenler, özgürlüğü sevenler...” geliyor İzmir’e dedi Pekdaş. “Ama isteriz ki bu duygu sırf İzmir değil, bütün Türkiye’de geçerli olsun.”
Eve dönüş yolunda nedense Son Feci Bisiklet’ten “Bikinisinde Astronomi” şarkısını açıp dinlemek geldi içimden. Ve Serdar dedi ki: “Üzülme, bizim de en azından İzmir’de şortlu kızlarımız var belediye otobüslerimize rahatlıkla binen. Sokaklarımızda özgürce gezebilen.”
Paylaş