Paylaş
1985 yılında kurulan Türkiye Yayıncılar Birliği, Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (International Publishers Association-IPA) Türkiye’yi temsil eden üyesi. Birlik; yayıncılık mesleğini geliştirmek, sektörel sorunları çözmek, korsanla mücadeleye destek vermek, telif hakları ve yayınlama özgürlüğünü korumak, okuma kültürünün gelişimine katkıda bulunmak ve Türkiye’yi uluslararası boyutta bir yayıncılık merkezi haline getirmek amacıyla çalışıyor.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. iş birliği ile düzenlediği Karadeniz 6. Kitap Fuarı 15 Şubat 2020 tarihinde TÜYAP Samsun Fuar ve Kongre Merkezi’nde açıldı. Açılış töreninde konuşan Türkiye Yayıncılar Birliği İkinci Başkanı
Koray Seçkin, TÜİK verilerine göre 31 Aralık 2019 itibariyle Türkiye nüfusunun 83.154.997 olduğuna değinerek; buna göre kişi başına düşen üretilen kitap sayısının 6,9 olduğunu belirtti. Seçkin, 2018’de 410.641.305 olan bandrol adedinin 2019 sonu itibariyle 423.602.825’e çıkarak %3,16 oranında artış gösterdiğini söyledi. Koray Seçkin, yıllık üretim tablosunun son birkaç yıldır durağan bir görüntü sergilemesine karşın, yaşanan ekonomik zorluklara bakıldığında üretimde görülen %3,16’lık küçük artışın bile yayıncıların yaptıkları işten kolay kolay vazgeçmeyeceklerini gösterdiğini ifade etti.
Konuşmasında PISA testinin 2018 yılı sonuçlarına da değinen Koray Seçkin ilgili testin odak alanı olan okuma puanlarına göre 78 ülke ve ekonomi arasında 40. sırada yer aldığımızı söyledi. Seçkin, 2015’e göre puanlarımızı arttırarak 50. sıradan 40. sıraya yükselmiş olmamıza karşın yine de 2018’de her alanda OECD ortalamalarının altında kaldığımızı belirtti.
Koray Seçkin’in verdiği bilgilere göre; Türkiye 2003 ve 2018 yılları arasında okula kaydolan 15 yaşındaki çocuk oranının %36’dan %73’e çıkarmış, yani ikiye katlamış bulunuyor. Bu yüzden ülkemizin sıralaması değerlendirilirken PISA testine 2015’te katılıp 2018’de katılmayan dört ülke ve 205’te katılmayıp 2018’de katılan 11 ülke bulunduğunun da dikkate alınması gerekiyor.
Sayın Seçkin’in de ifade ettiği gibi; “Bugün artık okumak bir metnin içinden bilgiyi çekip çıkarma anlamına gelmiyor. Okumak artık bilgi inşa etmek, kritik düşünmek ve sağlam temelli muhakeme yapmak demek. PISA 2018 sonuçlarına göre, OECD ülkelerinde ancak 10 öğrenciden 1’inden daha azı olgusal gerçek ve kanaat arasında ayrım yapabilmiş durumda. Sadece Çin’in dört bölgesi ile Kanada, Estonya, Finlandiya, Singapur ve ABD’de 7 öğrenciden 1’inden daha fazlası bu seviyede okuma yeterliliği göstermiş bulunuyor. Bu nedenle bugüne değin yapılan 7. test olan PISA 2018 sonuçları endişe verici bir trend ifade ediyor.
Günümüzde öğrencilerin online anlık bilgi akışlarında yollarını bulmak ve gerçek ve kurgu, doğru ile yanlış arasında ayrım yapabilmek için temel becerilere ihtiyaçları var. Sahte haberlerle dolu olan çağımızda bu temel beceriler kritik önem taşıyor. Oysa PISA 2018’de temsil edilen 10 milyonun üzerinde öğrenci, normalde 10 yaşında erişilmesi gereken seviyede beceri isteyen en temel okuma görevlerini bile tamamlayamamış durumda.
Tüm gelişmiş ülkelerde çocukların kendi dilinde okuduğunu anlamasının en önemli yolu okuma kültürü. Önce ailelerden başlayan okuma alışkanlığı okullarda öğretmenlerin çocukları kitapla, kütüphaneyle yakınlaştırıp teşvik etmesiyle devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı bu yıl, Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE) Projesi kapsamında, 100 binin üzerinde 4. ve 8. sınıf öğrencisi arasında çarpıcı sonuçlar ortaya koyan bir araştırma yapmış bulunuyor. Öyle ki bu sonuçlar öğrencilerin %25’inin Türkçesinin çok kötü seviyede olduğunu, %41’inin hayatta kalacak kadar Türkçe bildiğini, Türkçesi iyi-çok iyi seviyede bulunanların oranının ise %34’olduğunu gösteriyor. Yine aynı araştırma, Türkçe puanlarının; evde ders kitabı hariç 0-5 adet kitap varsa 474, 6-15 adet arası kitap varsa 512, 16-50 adet arası kitap varsa 564, 51-80 adet arası kitap varsa 587 olduğuna işaret ediyor. Kitap sayısı 81 ve üzerine çıktığında ise bu puan 615’e yükseliyor. Annenin eğitim düzeyi arttıkça çocuğun başarı oranı da artıyor. Ayrıca ders kitapları dışında evdeki kitap sayısı ne kadar fazlaysa çocuğun sınavlardaki başarısı da o kadar yüksek oluyor.
Tüm bu bilgiler ışığında Türkiye Yayıncılar Birliği okuma kültürünü geliştirme seferberliği başlatmayı öneriyor. Ve ilgili kamu kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını, ülkemizin büyük şirketlerini, yazar ve yayıncılarını bu seferberliğe davet ediyor.
Tüm ilgililere ve bizlere düşen, bu seferberliğe katılmak...
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş