Paylaş
Artık yaşıtlarımızı bir bir kaybediyoruz. Geçtiğimiz Cuma günü Sevgili Dostumuz Ahmet Uğurlu’yu da ebediyete uğurladık.
Ahmet’in eşi Üsküdar Amerikan Lisesi’nde sınıf arkadaşımdı. Daha okulun ilk günlerinde kaynaşmıştık O’ nunla. Sonra evlerinin bize çok yakın olduğunu öğrenmiştim ve sık sık gidip gelmeye başlamıştık birbirimize. Zira ikimizin de anneleri yürüme mesafesinden daha uzağa gitmemize izin vermiyorlardı.
ÜSTTE SOLDAN (kendi solumuz) İLK BAŞTAKİ KIVIRCIK SAÇLI TATLI KIZ NECEF, ÖNDEKİ UZUN SAÇLI KIZ DA BEN. HENÜZ HAZIRLIK SINIFINDAYIZ.)
İstanbul Yelken Kulübü’ nde (İYK) “Balkan Yat Yarışları” Sekreterliği görevine kabul edilmeme Necef vesile olmuştu. Ve ben o görevde eşim Özer Yelçe ile tanıştım. O zaman Milliyet Gazetesi’nin spor yazarlarından biriydi Özer. Yarışın ardından, İstanbul Yelken Kulübü’ndeki Ödül Töreni de bittikten sonra sonra, Kulübün İskelesi’nden kalkan motora binerek hep birlikte Moda Deniz Kulübü’ne yemeğe gitmiştik. Sonra da Altın Raket’ te, Özer, Necef ve ben caz dinlemiştik.
Özer’le tanıştığımızdan bir yıl sonra nişanlandık. Nişandan bir yıl sonra da evlendik. Yani Sevgili Necef, bir anlamda mutluluğumuzun mimarı olmuştu. Ertesi yıl kızımız doğdu. O’na Necef ‘in ilk ismi olan “Zeynep” adını verdik. Hoş, zaten biz Bebeğimiz’i; daha hamile olduğum ilk günden, ultrasonun değil kendi adı bile olmayan bir devirde, kız olacağına yürekten inanarak adlandırmış ve O’nu hep ‘Zeynep geliyor’ diyerek beklemiştik. Necef o sıralarda yüksek eğitimi için Amerika’daydı. O zamanlar şimdiki gibi olanaklar yoktu yurt dışı görüşmeleri için. Önce aranılacak numara operatöre yazdırılıp telefon başında sıra bekleniyordu ve oldukça yüksek bir bedel ödeniyordu.
1976 yılında annemi kaybettim ve bir iki gün sonra karşımda Necef’ i buldum. Öyle şaşırmıştım ki onu görünce; “Birbirimizden uzakta olunca arkadaşlığımız bundan etkilenecek mi sanıyordun?” diyerek beni kucakladı. Sonra kaldığımız yerden sürdürmeye devam ettik arkadaşlığımızı.
Necef bir gün Ahmet ile tanıştı ve derin bir tutkuyla bağlandığı bu “Güzel Adam” a aşık oldu. Kısa süre içinde de evlendiler. Bir zaman sonra da oğulları Orhan’ı kucaklarına aldılar. Biz Orhan doğmadan önce Ahmet ile tanışmış ve O’nu çok sevmiştik.
Necef hem benim için hem de Özer için çok değerliydi. Zaman içinde Ahmet’in de son derece iyi kalpli ve yardımsever bir insan olduğunu gördük ve arkadaşımız adına çok sevindik. Kızıltoprak’taki evimiz yıkılıp yapıldıktan sonra oraya tekrar taşındığımızda; bize destek olan, her gün elinde alet çantasıyla gelip tablolarımızı asan, yapılması gereken ufak tefek tamiratları halleden de yine O’ydu.
Dostluğumuz uzun yıllar devam etti. Sonra ben eşimi kaybettim, Onlar da Sapanca’ya taşındılar. Görüşmelerimiz zorlaştı. Necef bana Ahmet’in hastalığından hiç söz etmedi o sıralarda. Sanırım, eşimi yeni kaybetmiş olduğumu düşünerek, beni üzmek istememişti. Bu nedenle çok geç öğrendim Ahmet’in rahatsızlığını. Yani zor zamanında destek olamadım arkadaşıma. Bunun için çok üzgünüm.
Sayın Derviş Zaim’in değerlendirdiği gibi, bir “Efsane” olan Sevgili Ahmet Uğurlu; sadece sinema ve tiyatro dünyasında değil, dostları ve arkadaşları arasında da bir “Efsane” idi.
Sevgili Necef cenazede bana “Ahmet’i de Özer’in yanına yolluyoruz” dedi. İnşallah öyle olmuş ve iki can arkadaş buluşmuşlardır.
Avustralya’da yaşayan Berna Köker Poljak’ın farklı bir işi var. O ölüme yakın olanlara ‘eşlik’ ediyor. ‘Ölüm doulalığı’ yani ‘ölüm eşlikçiliği’ yapıyor. Gönüllü olarak, ölüm yolculuğuna çıkanları dinliyor, onların ellerini tutuyor, bu dünyadan biraz daha rahat ayrılmaları için çabalıyor. Ölüme dair bildiklerini anlattığı ‘Ölüm Yaşamın Mührü’ adlı kitapla da bir anlamda okuyanları son yolculuklarına hazırlıyor.
Berna Köker Poljak, 1971’de, Ankara’da, üç çocuklu bir ailenin kızı olarak. doğmuş. Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirmiş. Ankara, İstanbul, Bodrum ve New York’ta yaşadıktan sonra; 2017’de eşi ve çocuklarıyla birlikte şu an yaşadıkları Sidney’ye taşınmışlar. 2018’de ilk ‘ölüm doulalığı’ (eşlikçiliği) eğitimimi alarak buradaki bir devlet hastanesinin palyatif bakım bölümünde gönüllü olarak çalışmaya başlamış. 19, 17 ve 9 yaşlarında üç oğlu var. 17 yaşında olan oğlunun 1 yaşındayken geçirdiği nörolojik bir rahatsızlık sonucunda, içinde ölüm seçeneğinin de olduğu bir dönem yaşamışlar. Sonrasında, tüm dikkatini onun hayatını kolaylaştırmak üzere beceriler geliştirmeye vermiş.
“Ölüm eşlikçiliği nasıl bir iş olduğuna gelince;‘ölüm eşlikçisi, ölüme yaklaşan kişilere ve/veya ailelerine destek sunan kişi’ demek. Destekten kasıt, tıbbi destek dışındakiler. Bu desteğin içinde hiçbir koşulda sağlık personelinin sunduğu hizmete müdahalede bulunmak veya yorum yapmak yok. Ölüm bireysel bir yolculuk. Bu yolculukta kişinin düşünce ve duygularına saygı göstererek, hastayı olumsuz sona hazırlamak için öncelikle iyi bir dinleyici olmak bizim işimiz.” diyorBerna Köker Poljak.
Gazetemiz yazarlarından Sevgili Necla Bayraktar’ ın 25 Haziran 2023 tarihli, ‘Benim için ölüm dikkatimi yaşama yönlendiren bir dost’ başlıklı konu ile ilgili röportajını saklayıp okumasaydım; böyle bir görev olduğunu, aslında benim de eşim ölüm döşeğindeyken, içim yana yana, tam da bu görevi ifa ettiğimi bilmiyor olacaktım. Öyle ki eşim eline verdikleri morfin pompasını bana uzatarak “Hadi at bir doz daha” diyordu gülerek. O’nu kaybettiğim günün bir öncesine kadar birlikte kahve içtik. O’nu mutlu edecek her şeyi yapmaya çalıştım. Umarım başarabilmişimdir. Necef’in de aynı süreci, hem de benden çok daha uzun bir zaman diliminde yaşamış olduğunu biliyor ve O’na sabır diliyorum.
Can Gürzap, Tarhan Erdem, Aydın Uğur, Yavuz Kocaömer, Uğut Yücelt, Neşenur Domaniç Avhan ve Mesude Domaniç Dereboy’ dan sonra şimdi de Sevgili Ahmet Uğurlu gitti O’nun yanına. Sanki her gidenle bir dalı kırılıyor insanın, Sonra o dal müthiş bir acıya dönüşüyor ve içimize oturuyor…
Dilerim, başta Sevgili Eşim ile Can Dostumuz Güzel İnsan Ahmet Uğurlu olmak üzere; ışıklar hiç eksilmesin yukarıda isimlerini saydığım sevdiklerimin ebedi istirahatgâhlarının üzerinden. RUHLARI ŞAD OLSUN…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş