Paylaş
Bugün, Dünya Arı Günü… Slovenya ile birlikte, aralarında ülkemizin de bulunduğu 115 ülkenin ortak müracaatıyla, arıcılığın öncüsü 1734 doğumlu Anton Janša' nın doğum günü olan 20 Mayıs tarihinin “Dünya Arı Günü” olarak ilan edilmesine yönelik karar tasarısı, 20 Aralık 2017 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ nda oybirliğiyle kabul edildi. Ve “20 Mayıs Dünya Arı Günü” ilan edildi.
Gün geçtikçe tüm dünyada ve ülkemizde önemi daha da anlaşılmaya başlanan, milyonlarca yıldır süregelen varlığı ile birlikte insanoğluna pek çok faydaları olan arıların gündeme alındığı Dünya Arı Günü ile; arıların ve diğer tozlayıcıların (bitkisel tozlaşma sağlayıcıların) insanlık ve dünyamız adına taşıdıkları önemin hatırlatılması ve bu konuda bir farkındalık oluşturulması amaçlanıyor.
Arılar, doğanın en önemli canlılarından biri. Hem doğal yaşamın devamı için hem de insanlar için hayati önem taşıyorlar. Polinasyon sürecinde görev alan arılar, bitkilerin üremesi ve çoğalması için vazgeçilmez varlıklar. Besin zincirinin en temel halkalarından birini oluşturuyorlar. Tarımsal üretimde, meyve ve sebzelerin verimliliği ve çeşitliliği büyük ölçüde arıların çalışmasına bağlı. Dolayısıyla arıların yok olması, ekosistem ve insanlık için büyük bir tehdit anlamına geliyor.
Yani, tozlayıcılar; ekosistemin korunmasında, yükselen dünya nüfusunun sürdürülebilir bir şekilde beslenmesinde, biyoçeşitliliğin korunmasına yardımcı olmada hayati derecede önemli bir rol oynuyorlar.
Arılar yaşam demek, arı varsa hayat var… Hepimizin yaşamı, onların yaşamına bağlı. Onlarsız, yemeye alışkın olduğumuz ürünlerin çoğu tehlikeye giriyor.
Tozlaşma, bitkiler dünyasında, türlerin devamlılığını sağlıyor. Yapılan gözlemlere göre, insanların besinlerinin % 90’ından fazlasını oluşturan 100 bitki türünden dörtte üçü arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde ediliyor. Günde 20.000 arı kovandan birkaç kez çıkarsa, her gün 20 milyon veya daha fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabiliyor. Tarımsal ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda meyve kalitesini de yükseltiyor.
Ülkemiz 10.000’i aşan çiçekli bitki türü ile Avrupa’nın en geniş florasına sahip. Bunların yaklaşık 4 bine yakını da Ülkemiz için Endemik nitelikte. Dolayısıyla Türkiye; bal arısı gen çeşitliliği açısından da oldukça zengin. Dünya bitki florasının yaklaşık %75’inin bulunduğu Ülkemiz gerek iklim şartları gerek bitki örtüsü ve coğrafik özellikler açısından, arıcılık faaliyetleri için oldukça uygun bir ortam.
Yine Ülkemiz; sahip olduğu yaklaşık 8 milyona yakın kovan varlığı ile dünyada 2. sırada, 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada 6. sıralarda yer alıyor. Yani hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasında bulunuyor.
Ancak, günümüzde arıların karşı karşıya olduğu tehditler giderek artıyor. İklim değişikliği, habitat kaybı, tarım ilaçları ve hastalıklar arı popülasyonlarını azaltıyor. Bu nedenle, Dünya Arı Günü sadece arıların önemini vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda onların korunması için alınması gereken önlemlere de dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, Dünya Arı Günü; arıları ve yaşam alanlarını koruma altına almak için küresel bir çaba gerektiğinin altını çizen önemli bir gün. Arıların yok olması, sadece doğal dengenin bozulmasına yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlığın geleceği için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, her birimizin arıların önemini anlaması ve korunması için gereken adımları atmaya çalışması hayati önem taşıyor.
Yeryüzünde en ağır çalışan canlılar arasında olan arılar; yüzyıllardır insanlara, bitkilere ve çevreye faydalı işler yapmayı sürdürüyorlar. Albert Einstein’ın “Arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz.” şeklindeki değerlendirmesi, arıların insanoğlu için ne kadar önemli olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş