Paylaş
Düşünün, ne yazarsak yazalım aynı yüz ifadeli fotoğrafı kullanıyoruz. Mesela ben fotoğrafımda hafif gülümsüyorum. Bazen üzgün, bazen kızgın yazılar yazsam da fotoğraf aynı. Bu yüzden de zaman zaman yazdıklarımla alay etmiş havası hissetmiyor değilim.
Hâlbuki birkaç alternatif fotoğrafımız olsa ve yazı konusuna göre değişse bütünlük sağlanmış olurdu. Böylece emojilere de ihtiyaç kalmazdı.
Neyse, biz yazı konumuza dönelim. Kısaca olayı özetleyeyim size. Benim bir ikiz kardeşim var Hanife, biliyorsunuz. Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şube Başkanı. Mütemadiyen proje hazırlar engelli alanında. Bazen Devlet kurumlarına sunar projelerini, prosedür fazla olduğundan kimi zaman destek bulamaz. Bizimki üzülür, “Bunun Türkiye’de olması lazım” filan diye söylenir.
Geçtiğimiz yıl , işitme engelliler alanında projesi vardı yine. Aradığı desteği bulamayınca çok üzüldü. Proje, alanında en iyi örneği olan Amerika’da Gallaudet Üniversitesi’yle ortaklaşa yapılacaktı. “Destek olmak için ne yapabilirim?” diye düşündüm. “Madem Türkiye’den destek bulamadı, Amerika’dan bulalım o zaman.” diye düşündüm. “Amerika’da kimi tanıyorum?” diye düşünürken aklıma Obama geldi.
Oturdum, durumu anlatan Türkçe mail attım. Bir hafta sonra cevap geldi, geldi ama sanırım Google’dan çevirmişlerdi, çünkü alakasız bir şeyler yazıyordu.
Bu sefer maili İngilizce gönderdim.
O günden sonra her hafta Beyaz Saray’da neler yaptıklarını anlatan mailler almaya başladım ama bizim projeden tık yok.
Neyse, Obama, Başkanlıktan ayrılacağı zaman mealen “Ben gidiyorum, siz mail grubumdakiler de artık şu adresten bana ulaşabilirsiniz, isterseniz kurduğumuz vakfa da maddi destekte bulanabilirsiniz.” diye mail gönderdi. Maddi destek kısmında Obama’nın taktiğini uyguladım ama ‘düşenin dostu olmazmış’ gibi de olmasın şimdi, dedim ve mailleşmeye devam ettim.
Sonra , Barack & Michelle Obama çifti ile bir söyleşi yapsam nasıl olur?” diye düşünmeye başladım. Çok düşününce fikrim bayağı mantıklı gelmeye başladı. Tamam, Ayşe ama şimdi hem Amerika uzak hem uçak biletleri çok pahalı. Ayrıca annem bir yere gitmek isteğimde hep ne der; “Sen gitme, bize davet et”. “Doğru ya,” dedim “Nasıl olsa Obama çiftinin vakti müsait, İstanbul’a davet edeyim”. Sonra bu fikir de mantıklı geldi ve davet ettim. “Şu sıralar yoğunuz dönüş yapamıyoruz, en kısa zamanda cevap vereceğiz” mealinde cevap geldi.
Anneme “Barack Obama’yı ve eşini bize davet ettim.” deyince “Onlar da kim dedi?”. “Gelince tanışırsın anneciğim.” diyerek konuyu kapattım. Yalnız, ben Hanife’nin projesi için bu kadar uğraşırken o ne yaptı? Obama çiftini eve davet ettiğim için benimle dalga geçti.
Ben bu heyecanla cevap beklerken geçen gün Tayyip Bey’in “Daha önceleri de PKK'yla ilgili konuda mutabakatımız var idi. Obama döneminde de bu konuda mutabakat vardı fakat Obama maalesef PYD ve YPG konusunda bizleri aldatmıştır.” cümlelerini kurmuş olduğu haberi okumamız mıyım?
Anlayacağınız heyecanım strese dönüşmüş durumda; Obama çifti davetimi kabul ederse ne yapacağım diye kara kara düşünüyorum?
Paylaş