Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv BalıkçısıYazarın Tüm Yazıları

Kucağında kundakla nikah bastı

20 Kasım 2003, İstanbul için cehennem gibi bir gündü.

Haberin Devamı

El Kaide’nin çifte bombalı saldırısı o gün kenti kapkara bir renge bürüdü.

İngiltere Konsolosluğu ile HSBC Genel Müdürlüğü binalarına yapılan saldırılarda 31 kişi hayatını kaybetti, 750’den fazla kişi yaralandı.

Kucağında kundakla nikah bastı

HSBC saldırısının kurbanları arasında ünlü tiyatro oyuncusu Kerem Yılmazer de vardı.

Yılmazer o gün NTV stüdyolarına gidiyordu. Saat 11.00’de dublaj çalışması başlıyordu. Normalde her zaman en az 20 dakika erken giden Yılmazer, o gün eşi Göksel Kortay ile Haldun Dormen’in televizyondaki canlı yayınını izlediği için evden biraz geç çıktı.

Saat 10.57 olduğunda Levent’teki trafik ışıklarına gelmişti. Kırmızı yanıyordu. Durdu. O sırada patlayan bombayla da hayatını kaybetti.

Haberin Devamı

Yılmazer, Hukuk Fakültesi’nde ve George Washington College’daki eğitiminin ardından 1964’te Ankara Meydan Sahnesi’nin kurslarına katılarak tiyatro yaşamına adım attı.

İstanbul yolculuğu da Haldun Dormen’in davetiyle başladı.

Yılmazer’i anarken çok sevdiği eşi Göksel Kortay ile nikâh masasına oturduğu güne gitmek çok isabetli olur.

Kucağında kundakla nikah bastı

BU BEBEK NE OLACAK?

Kortay ve Yılmazer, “Eski çamlar bardak oldu” oyununda tanıştılar. Kortay kaynana, Yılmazer damat rolündeydi.

Evlilik günü geldiğinde, nikâhlarını da tanıştıkları yerde, tiyatro sahnesinde yapmaya karar verdiler.

16 Ekim 1979 günü Kenterler Tiyatrosu’nun sahnesinde gelin ve damat, şahitleri olarak da Yıldız Kenter ile Haldun Dormen vardı.

Salon hınca hınç doluydu. Nikâhın açılış konuşmasını ünlü sunucu Halit Kıvanç yaptı.

Sonra söz nikâh memuruna verildi. Bundan sonra yaşananları ünlü oyuncu Perran Kutman 25 Kasım 2003’te şöyle anlatıyordu:

“O dönemler tiyatroda çok yeniydim. Daha ismim bilinmiyordu. Evden gelirken kostümlerimi yanıma almıştım. Tam Kerem ‘Evet’ diyecekken, elimde bir kundakla ‘Utanmaz herif, bu bebek ne olacak? Yaparken başkasıyla evleneceğini söylemiyordun’ diye salona girdim. Kundaktaki bebekle birlikte sahneye fırladım. Herkes şoke olmuştu. Özellikle de Kerem’in yüzü kireç gibiydi. O an Kerem’in yüzünden çok korktum bir şey olacak diye.”

Haberin Devamı

SAHNELERİN CENTİLMENİYDİ

Aslında kundakta bebek değil, Göksel Kortay’ın en sevdiği çiçekler vardı. Perran Kutman, kundağı açıp içindeki çiçekleri gelin ve damadın üstüne döktü.

Kerem Yılmazer başta olmak üzere salondaki herkes rahat bir nefes alıp, kahkahayı bastı.

Perran Kutman’ın, Yılmazer’in vefatının ardından anlattığı bu düğünün haberini Hürriyet arşivinde buldum.

Haberde bu mizansenin Haldun Dormen’in imzasını taşıdığı anlatılıyordu.

Yılmazer, sahnelerin centilmeniydi. Hiç sinirlenmeyen, sakinliği ve beyefendiliğiyle meslektaşları ve izleyicilerde apaydınlık bir siluet bıraktı.

Teröre kurban gittiğinde henüz 58 yaşındaydı.

BAŞBAKAN’A TRAFİK FIRÇASI

Haberin Devamı

Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, 20 Ekim 1997’de Hürriyet’in Ankara Bürosu’na gidiyordu.

Hürriyet, Bakanlar Kurulu üyelerine bir davet vermiş, Başbakan Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ve 23 bakan bu resepsiyona katılmıştı.

Kucağında kundakla nikah bastı
Berna Yılmaz/Mesut Yılmaz

Şükrü Küçükşahin’in haberinden okuyoruz.

Yılmaz, Cinnah Caddesi’ndeki Hürriyet Bürosu’na girdi. Tam asansördeyken cep telefonu çaldı.

Arayan eşi Berna Yılmaz’dı. Mesut Bey telefonu açar açmaz Berna Hanım çıkıştı:

“Trafiği niye kapattırdın? Herkes bekliyor.”

Berna Hanım da aynı saatlerde evine gitmeye çalışıyordu. Ancak Başkent trafiği durdurulunca o da yolda kalmıştı.

“Tüm sürücüler adına protesto ediyorum” dedi.

Haberin Devamı

Mesut Bey, eşine “Benim haberim yok. Yaşar yapmış” diyerek telefonu Koruma Müdürü Yaşar Günay’a verdi.

Berna Yılmaz aynı sitemi Koruma Müdürü’ne iletti.

Koruma Müdürü de topu trafik polislerine attı.

Telefonu kapatıp telsizle trafiğin açılması talimatını verdi.

Bunun ardından başkent trafiği normale döndü.

Mesut Bey bir daha trafiğin kesilmemesi talimatını verdi.

Ama bu talimatın pek uygulandığını sanmıyorum.

Kucağında kundakla nikah bastı

AL ŞU ANAHTARI OKULDAN KAÇMA

Mehmet Teoman, kendi anlatımıyla bir sokak çocuğu, Beyoğlu serserisi. Hayatta tek cevap veremediği soru “Mesleğiniz nedir?”

Çünkü hem söz yazarı, hem şarkıcı menajeri, hem kabare yapımcısı, hem prodüktör.

Babası Ali Teoman bir eğitmendi. Galatasaray Lisesi’nin müdürlüğünü yaptığı yıllarda Mehmet Teoman da okulda öğrenciydi. Ailecek lisenin bahçesindeki lojmanda kalıyorlardı.

Haberin Devamı

Ancak Mehmet Teoman, her gece yatılılarla birlikte demir parmaklıklardan atlayarak kaçıyor, Karavan Pavyon’da, o yılların Aysel Tanju, Erol Büyükburç gibi starlarını izlemeye gidiyordu. Sabah erken saatte okula dönerken yakalanıp, müdürün, yani babasının önüne dizilen gençler arasında da hep o vardı. Bu anlattığım anekdot ve şimdi anlatacağım hikâye Emel Armutçu’nun 7 Aralık 2003’te Hürriyet Pazar’da yayınlanan yazısından.

Ama hikâye Mehmet Teoman ile ilgili değil.

Gelecekte çok meşhur olacak Galatasaray Lisesi öğrencilerinden biri de Mehmet Ulusoy’du.

Ünlü tiyatro adamı Mehmet Ulusoy, lisede okurken geceleri okuldan kaçıp Zihni Küçümen’in tiyatrosunda oyunculuk yapıyordu.

Okul müdürü Ali Teoman, bir oyunun galasına gittiğinde sahnede öğrencisi Mehmet Ulusoy ile karşılaştı.

Ulusoy, sahneye çıkınca en ön sırada müdürü görünce eli ayağı birbirine karıştı, oyunu dizleri titreyerek tamamladı.

Ya okuldan atılacaktı ya da tiyatrodan.

Ama hikâye böyle bitmedi. Ali Teoman oyunun sonunda kulise gidip öğrencisini tebrik etti. Sonra da kritik soruyu sordu:

“Bir şeyi merak ediyorum, buraya nasıl gelip gidiyorsun?”

Ulusoy’un artık saklayacağı bir şey kalmamıştı. “Parmaklıklardan atlıyorum” yanıtını verdi.

Galatasaray Lisesi Müdürü Ali Teoman, cebinden okulun anahtarını çıkarıp öğrencisine uzattı:

“Al şunu da adam gibi girip çık, çok iyi sanatçısın.”

Gerçekten de Mehmet Ulusoy, Türk tiyatrosuna derin izler bırakan büyük bir sanatçı oldu.

Yazarın Tüm Yazıları