Yok, artık psikiyatra gitmiyorum. Gittiğim zamanlarda, o söylemişti fazla takıntılı falan olduğumu ama, önemli değil de demişti.
Bana teşhisi Sayın Recep Tayyip Erdoğan koydu!
Hani şu, her sene kış geldiğinde başımıza bela olup, bize ‘esir hayatı’ yaşatan kar var ya. İşte bu kar sebebiyle evden çıkamayınca, elde uzaktan kumanda o kanaldan bu kanala gezerken gördüm Recep Tayyip Erdoğan’ı.
Bana ‘psikolojik olarak rahatsız’ diyordu.
Yok, öyle açık açık, ismimi falan zikrederek, ‘Armağan Çağlayan bir ruh hastasıdır’ demedi... Allah’tan! Ama basın toplantısında aynen şöyle dedi:
‘Benim işadamlarından Asya depremi için para toplamamı hazmedemeyen kişiler, psikolojik olarak rahatsız kişilerdir!’
* * *
Ben bu iş adamlarından para toplama durumunu saçma bulup, rahatsız oldum mu? Evet oldum. Bu durumda, ben de ‘psikolojik olarak rahatsız kişiler’ sınıfına giriyor muyum Sayın Başbakan’ın gözünde? Evet giriyorum. Peki sırf bu konu özelinde ‘psikolojik olarak rahatsız olduğumu’ düşünüyor muyum? Hayır...
Bir kere bu yemekli toplantıya Başbakan’ın ricası(!) ile lacileri çekip katılan işadamları, madem bu kadar insancıllarmış da, Asya depreminde zarar görenleri görüp, yufka yürekleri dayanamamış ve pamuk ellerini ceplerine götürüp, yardım edeceklermiş de, niye Başbakan’ın bu yemekli toplantısını beklemişler?
Niye birbirleriyle onun önünde yardım yarışına girmişler?
Ve niye toplanan yardımı beğenmeyen Başbakan’dan fırça yemişler?
Geçen hafta içinde Sayın Ertuğrul Özkök yazmıştı, bir yazısında.
Şiddetli bir depremde yıkılması neredeyse 100’de 100 olan, 84’ü yatılı 123 okul binası öylece duruyor. Üstelik bu okulların ihale kanununa göre sadece 36 tanesi tadilat ve güçlendirme için ihaleye çıkartılabiliyor. Geri kalanları yapılmalarının üzerinden henüz 10 yıl geçmediği için, tadilat sebebi ile tekrar ihaleye çıkartılamıyorlar.
Yani bu beklenen deprem, okulların açık olduğu sırada olursa, bu okullarda okuyan öğrenciler ölebilirler! Öteki 35 okul için ihale tarihi alınmış ama bunların inşaatı için de altı ay süre gerekiyormuş. Çünkü 2005 bütçesini beklemişler tadilat için!
Ve daha depreme karşı sağlamlaştırılmayı bekleyen onlarca okul ve kamu binası var. Sayın Recep Tayyip Erdoğan niye bu konuyla ilgili yemekli bir toplantı düzenleyip, bağış toplamayı denemiyor işadamlarından acaba?
Bunun cevabını da kendisi verdi uçakta bir gazeteciye. ‘Hayırseverlik benim genlerimde var. Ben zaten bu fikirle doğdum. Nerede bir felaket, nerede bir mağdur var, ben orada olmak isterim.’
Sahi ben unuttum siz hatırlıyor musunuz?
Yazlık çadırların yollandığı, halkın bu sebeple ayaklandığı Hakkari’yi ziyaret edip, işadamlarından topladığı paraları dağıtmaya gitmiş miydi Sayın Başbakan?
* * *
Ben bir tek şeyi anlamadım. Hani kar sebebiyle esiriz ya evlerde! İşte bu bağlantılarda insanın gözünün içine içine sokulan bir broşür var!
Tam canlı yayında konuşan kişilerin arkasına konulmuş bir broşür. Aynen şöyle: Üstte bir Türk bayrağı, bayrağın önünde Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan’ın üzerinde de onun Banda Aceh halkına yardıma gittiği ile ilgili bir yazı. Bir propaganda broşürü... Hem de iki adet yan yana!
Oradaki ihtiyacı olan insanlara tabii ki yardım yapılacak. Niye gözümüze bu kadar sokuluyor? Sayın Erdoğan da çok iyi bilir; ‘İyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir’ derler.