GLOBAL MARKALAR GELİYOR
Messi ile yaptıkları reklam filmi ile gündem olan Accor Grubu’nun Global Ticaret Başkanı Yiğit Sezgin’le Londra’da Sofitel St James Otel’de bir araya geldik.
Katar’daki Dünya Kupası için bu zamana kadarki dünya otelcilik tarihinin en büyük konaklama operasyonunu üstlendiklerini öğrendiğim Sezgin’in esas heyecanı ise Haliç Port projesine dairdi.
Rixos dahil olmak üzere toplam üç yabancı otel markasını Accor olarak Haliç’e getireceklerini öğrendiğim Sezgin, şöyle dedi:
“Türkiye’nin güney sahillerini seven zengin turistin artık İstanbul’u daha da çok keşfettiğini ve Haliç Port ile Galata Port gibi projelerle şehrin değerinin global arenada daha da iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Haliç Port 2.2 km’lik muhteşem kıyı şeridiyle şu an Türkiye’nin en büyük turizm gelişim projesi. Bölge, içinde taşıdığı tarihi değerler ve bizlerin sunacağı turizm hizmetleriyle global bir çekim merkezi haline gelecek.”
Haliç’te açılışı yapılan Contemporary İstanbul’un da sponsoru olan grup, bölgedeki sanat ve turizm ayaklarını gastronomi ile tamamlamayı amaçlıyormuş.
Taş Tepeler
Ziyaret ettiğim World Travel Market fuarı, 1-3 Kasım tarihlerinde 70 farklı ülkenin katılımıyla Londra’da gerçekleşti.
Türkiye’nin 300 m2’lik bir alanda tanıtım yaptığı stantta, Türk Hava Yolları ve 20 farklı Türk otel işletmesi de yer aldı.
Türkiye’nin “Taş Tepeler” projesiyle ön plana çıktığı fuarda birçok turistik bölge ve proje ile birlikte Şanlıurfa’daki Göbeklitepe ve çevresindeki diğer 11 arkeolojik alandan oluşan bölgenin de tanıtımı yapıldı.
Göbeklitepe, Karahantepe, Harbetsuvan Tepesi, Gürcütepe, Kurttepesi, Taşlıtepe, Sefertepe, Ayanlar, Yoğunburç, Sayburç, Çakmaktepe ve Yeni Mahalle bölgesini kapsayan arkeolojik alana İngiliz basını ve katılımcıların ilgisi büyüktü.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, fuarın görsel hazırlığını her zamanki gibi oldukça ilgi çekici ve stratejik bir şekilde hazırlamıştı.
Hedef 2.5 milyon
GÖRKEMLİ MÜZAYEDE
Son yılların en büyük İslam eserleri müzayedesine beni davet eden, Christie’s müzayede evinin 1987’den beri yöneticileri arasında yer alan Jill Cerasi ile etkinlik öncesi sohbet ettik.
Cerasi, “Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’na ait sanat eserler tek kelimeyle görkem ve emek barındırıyor. Hayran olmamak imkansız. Koleksiyonerlerin ve sanatseverlerin Osmanlı kültürüne ilgisi her geçen gün yükseliyor” dedi.
İznik çinisi vazo ve tabakların yanında bakır imbiklerin, fermanların ve metal objelerin açık artırmaya çıktığı müzayedenin en ilgi çekici parçası ise Venedikli bir aileye ait olan, 6 farklı padişahın resmedildiği yağlı boya tablo koleksiyonuydu.
Tarihi müzayedenin rekorunu ise 1738’den kalma, İstanbul’a tasarlanmış, minyatür niteliği taşıyan ahşap bir pusula kırdı.
Üzerinde dünyanın önde gelen şehirlerinin isimlerinin yazılı olduğu, kıbleyi gösteren el işçiliği eser 15 bin pound’dan satışa çıkarak 802 bin pound’a (yaklaşık 11 milyon TL ) alıcı buldu.
Kalbi boş
Geçen ağustos ayında hem İstanbul hem de Bodrum’da tatil yapan İtalyan oyuncu Michele Morrone ile bu sefer İngiltere’de buluştuk.
İlk kez geldiği Londra sokaklarında dolaştığımız İtalyan oyuncuya özellikle şehirdeki Arap hayranlarının ilgisi görülmeye değerdi.
Akıcı İngilizcesiyle, fotoğraf talebi olan hiç kimseyi geri çevirmedi.
Tarihi şehirleri çok sevdiğini belirten, İstanbul deneyiminden oldukça memnun kaldığını söyleyen Morrone, özellikle Türk kebaplarına ve etlerine bayılmış.
20 yıldır dünyanın farklı ülkelerinde seminerler veren beslenme uzmanı Mark MacDonald, sohbetimizde sağlıklı yaşamın sırlarını anlattı.
Takviye gıda markası Kyani ile “Nitro Beslenme” isimli bir program geliştiren MacDonald’ın üç temel önerisi var: “Yediklerini vücudunun büyüklüğüne ve yaşına göre belirle, besin ihtiyacının açıkta kalan kısımlarını tespit et, bu ihtiyaçları doğru besinler ve takviye gıdalarla tamamla.”
HAREKETSİZLİK EN BÜYÜK DÜŞMAN
Glüten, süt ürünleri, tuz, şeker ve soya proteininin yanında hareketsizliğin en büyük sağlık düşmanı olduğunu belirten MacDonald, kolajen ve omega yağlarının da önemli olduğunu vurguladı: “Kyani ile geliştirdiğimiz Nitro Beslenme programında dengeli bir öğün, spor ve takviye gıda düzeni oluşturmak için yola çıktık. Kan şekeri düzeyini, sindirimi, dolaşımı ve kolajen esnekliğini sağlayan bir program oluşturduk. Pandeminin halen devam ettiği günümüzde yüksek bağışıklık ve daha uzun bir yaşam için hepimizin bu düzeni kurması şart.”
İlk Londra tablosu
Serginin organizatörü Renko London, galerinin kurucusu ressam Renk Erbil’in anlattığına göre Londra’nın en prestijli galerilerinden Saatchi’de gerçekleşecek etkinliğe Türkiye’den 17 farklı sanatçı, misafir olarak ise 4 farklı milletten toplam 21 ressam katılacakmış.
Devlet sanatçısı Devrim Erbil’in baş sanatçı olarak yer alacağı sergide ressamın ilk NFT eseri de satışa sunulacakmış.
Ama esas haber ise Devrim Erbil’in Londra’yı çizdiği ilk eserinin bu etkinlikte sergilenecek ve müzayedede satışa çıkacak olması.
İstanbul ve doğa temalı eserlerine aşina olduğumuz sanatçının Londra temalı tablosunun şehirdeki sanat çevrelerince büyük ilgi göreceği öngörülüyor.
16 yıl sonra Türkiye’den eserle Londra’da ilk kez bu büyüklükte düzenlenecek olan serginin açılış gecesine şimdiden 800 kişi katılım bildirmiş.
Devrim Erbil
Aile huzuru her şey
Londra’da en çok şehrin mahalle kültürünü ve eşi Dikran Masis ve oğlu Teo ile parklarda yürüyüş yapmayı sevdiğini belirten Yasemin Masis, pandemi dönemini evde, pandemi şartlarını hafifletecek aktivitelerle geçirdiklerini söyledi:
“Şuna inanıyorum ki, normal zamanda ev huzuru olan aileler her şart altında mutlu olmayı ve pandeminin şartlarını hafifletmeyi becerecektir.
Bizler zaten ev hayatını seven, evde huzur bulan, kendi yuvamızda zaman geçirmekten hoşlanan bir aileyiz.
Ev hayatına düşkün bir aile olduğumuz için pandemi zor geçse de kendimizi eve kapanmış gibi hissetmedik.
Sıkça hep beraber yemek yaptık, satranç oynadık, ev civarındaki parklarda yürüyüş yaptık. Kısacası kendine yetebilen bir aileyiz. Tek özlemimiz aile büyüklerimiz ve Türkiye oldu.”
Nazar boncuğu
İsviçreli Chopard markasının sahibi Caroline Scheufele ile görkemli “James Bond No Time To Die” filminin galası sonrası markanın ünlü Mayfair bölgesindeki mağazasında bir araya geldik.
Chopard’ın tasarımcıları, filmdeki Bond kızlarından ajan Paloma karakterini canlandıran Ana de Armas’ın taktığı “Green Carpet” koleksiyonu mücevherlerine ek olarak “Golden Hearts 007” isimli de bir koleksiyon hazırlamış.
Tam bir beyazperde tutkunu olduğunu öğrendiğim Caroline Scheufele’nin gözlerinden bu işbirliğinin heyecanı ve mutluluğunu okumak mümkündü. Bodrum, Monaco ve Moskova seyahatleri sonrası Londra’ya geldiğini söyleyen Scheufele “Pandeminin yavaşlamasıyla seyahatlerin artması mutluluk verici” dedi.
Caroline Scheufele, tüm koşuşturmasına rağmen kolundaki birçok bilekliği yanında götürmeyi ve takmayı ihmal etmediğini söyledi. Scheufele, nazar boncukluklu bilekliğini hiç çıkarmadığını ve nazara inandığını söyledi.
İlham veren Türkiye