1001 Gece Masalı
Bu büyüleyici rota için ilk adım, İstanbul’dan 5 saatlik uçuşla Fas’ın turistik şehri Marakeş’e varmak.
Önereceğim otel ise eski bir konak olan La Sultana.
Avlusunda kemerli bir havuzu bulunan, sabahları şehir manzaraları terasında misafirlerine ücretsiz yerel yemek dersleri verilen otel, tam anlamıyla ‘1001 Gece Masalları’ndaki formatta.
Sahra yolculuğuna çıkmadan önce şehrin en büyük meydanı ve pazar yerlerinden olan Câmiu’l-Fenâ ile deri ürünleri ve halılarıyla meşhur Cherratine çarşısını ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Akşam yemeği için ise Marakeş’te yaşamış ünlü modacı Yves Saint Laurent’in konağının iç mimarı Bill Willis tarafından kurulan Dar El Yakout restoranını ziyaret edebilir, havuz başındaki canlı ud dinletisi eşliğinde Tajin denilen yerel çömleklerdeki Fas lezzetlerini deneyimleyebilirsiniz.
İKİNCİ ETAP
1 ay önce yayınlanan belgeselle İngiliz kraliyet ailesinin gündemine bomba gibi düşen Prens Harry, aile bireylerine dair kızgınlığını ve uğradıkları haksızlıkları her ortamda paylaşmaya devam ediyor.
Kraliyetten ayrıldıktan sonra aileyle olan tüm iletişimlerini bir düelloya çeviren Prens Harry ve Meghan, görünen o ki kimseden artık pek de çekinmiyor.
Basına yayım öncesi sızan kitaptaki zehir zemberek açıklamalar bunun kanıtı.
Kitap, henüz belgeselin yankıları dahi dinmemişken aileye karşı açtıkları savaşın ikinci bir etabı gibi.
Saray için artçı bir deprem gibi.
Belgeselde yüzeysel geçilen ve kanımca pek de suya sabuna dokunmayan anlatımların kitapta ciddileşmeye başlaması, aile içi durumun geldiği noktayı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Kilim esintisi
Londra’da dolaşırken erkek terzilerinin olduğu ünlü sokak Savile Row’daki bir vitrinde üzerinde Türk kilim desenleri olan ayakkabılar gördüm.
Şaşkınlıkla Arthur Sleep isimli mağazaya girerek tasarımcı Jahangir Azam ile tanıştım. Genç girişimci Türkiye ziyaretinde kilim desenlerinin etkisinde kalarak renkli ayakkabı tasarımları yapmış. Türkiye’den de ustalar getirerek el yapımı bir ayakkabı atölyesi kurmuş.
Alt katta dijital olarak müşterilerin ayak ölçüsünü alan Azam, aynı müşteri mağazanın üst kattındaki barda kokteylini bitirdiğinde ayakkabını üretiminin tamamlandığını söylüyor. Oldukça iddialı.
Hem hızlı hem de halen etnik ve tasarım dolu.
Türk kilimlerinin İngiltere’den bir tasarımcıya ilham vermiş olması ise gurur verici.
Baklava ayakkabı
MÜZE GİBİ
Açıldığı gün ziyaret ettiğim Bacchanalia, Londra’nın en lüks semti Mayfair’de yer alıyor.
Şehrin en ünlü üyelikli kulübü Annabel’s’in ve meşhur restoran zinciri Ivy’lerin de sahibi olan Richard Caring tarafından hayata geçirilen mekân, Bizans ve Yunan konsepti taşıyan detaylara sahip. Menüsü ise İtalyan mutfağı ağırlıklı.
Eski Yunan dönemine ait kıyafet ve takılar taşıyan garsonlar, ünlü müzayede evleri Christie’s ve Sotheby’s’ten satın alınan 2 bin yıllık tarihi eserler, ünlü İngiliz sanatçı Damien Hirst’ün imzasını taşıyan dev mitolojik heykel ve freskler, restoranı adeta bir müzeye çevirmiş.
Tuvaletlerdeki yılan başlı musluklar, merdivenlerdeki deri kaplamalı tırabzanlar ise diğer göz alıcı detaylar arasında.
Baklavalı kokteyl
İkinci kez giderek bu sefer barında vakit geçirdiğim Bacchanalia’da baklavalı ve yoğurtlu kokteyl gibi Türk ve Yunan izleri taşıyan lezzetlerle karşılaştım.
Diana mesajı
2 hafta önce yayınlanan serinin ilk üç bölümü aslında suya sabuna fazla dokunmuyor.
Kanımca Meghan’ın daha önce anlatamadığı “Aslında ben donanımlı, eğitimli, iyi bir aileden gelen, kraliyete yakışabilecek melek gibi bir kadınım” mesajını aktarmaya çalıştığı bir sezon.
Ümit mesajı
Geçen eylül ayında hayatını kaybeden Kraliçe Elizabeth’e atfedilen tören Londra’nın tarihi opera ve konser salonu Royal Albert Hall’da gerçekleşti. Global moda markası Valentino’nun kreatif direktörü Pier Paolo Piccioli’ni yılın en iyi tasarımcısı, ünlü süper model Bella Hadid’in ise yılın modeli seçildiği ödül törenine Hollywood dünyasından ise ünlü oyuncular James McAvoy ve Florence Pugh katılarak kırmızı halıda göz kamaştırdı. Kate Moss’un kızı Lila Moss’un mankenler arasında podyumda yer aldığı törende defileler kadar ödül alanlar ve konuşmaları da dikkat çekiciydi.
Ödül törenine katılamayan Bella Hadid videolu mesajında “Filistinli mülteci bir ailenin evladı olarak söylemek isterim ki atalarımız bizim sahip olduğumuz birçok imkana sahip olamadı. Bu ödülü dünyanın neresinden olursa olsun mülteci çocuklara ümit olması için alıyorum” dedi.
Açıkçası Hadid ve ailesinin Filistin kökenine sahip çıkması ve hemen hemen her global etkinlikte bölgedeki sorunların savunuculuğunu üstlenmesi hem Türkiye’den hem de yurt dışından geldiği yerleri unutan ve ihmal eden birçok ünlü için örnek alınacak bir davranış.
Umarım bir gün
Bir kış masalı
Türk cemiyet hayatından kışın Londra’ya gelip de Winter Wonderland’e uğramayan sanırım kimse kalmadı. Acun Ilıcalı da çocuklarıyla geçtiğimiz hafta bu dev parktaydı.
Masalsı parkta buz pisti ile korku tüneli tamamen büyütülmüş. İngiltere’nin en uzun hız treni eklenmiş. Lunapark eğlencesi dışında alışveriş adına da keyifli bir ortam mevcut. Keza canlı konser alanı da oldukça eğlenceli. Ama sanırım parkın en iddialı yeri yemek alanı. Özellikle Kızılderili çadırlarını anımsatan bölümdeki dev barbeküler ve sıcak şarap kazanları oldukça ilgi çekici.
Benim dikkatimi esas çeken ise tüm kalabalığa rağmen parktaki dinginlik oldu. Birbirine uzaktan seslenen, yüksek sesle cep telefonundan konuşan insanların olmayışı Türkiye’deki festival ortamlarından ne yazık ki alışık olmadığımız sahneler. Giriş biletleri 7 Pound’dan başlayan park, 1 Ocak’a kadar açık.
Nokta atışı mekânlar
Yılbaşı ışıklarıyla süslenmiş Mayfair ve St. James tarafına yolunuz düşerse; eski bir kiliseden restorana dönüştürülen Mercato’yu, dünyanın en eski şapkacısı olan, İngiliz kraliyet ailesinden Charlie Chaplin’e kadar birçok ünlünün şapkalarını tasarlamış Lock & Co.’yu, 2 binden fazla farklı şarabı kavında bulunduran tadım kulübü 67 Pall Mall’ın mahzenini, 1824’ten beri açık olan ve hayatımda içtiğim en iyi sıcak çikolatayı yapan Marchesi pastanesini ve 2021’de dünyanın en iyi barı seçilen Connaught Oteli’nin içindeki barı muhakkak ziyaret edin.
Tavanları camdan bir tren
Machu Picchu’ya varmak için Peru’nun başkenti Lima’dan uçakla İnka İmparatorluğu’nun tarihteki başkenti olan Cusco’ya gitmek ve ardından 1.5 saatlik tren yolculuğu yapmak gerekiyor.
Cusco deniz seviyesinden 3 bin 500 metre yükseklikte bir şehir. Nefes almaya zamanla alışıyorsunuz. Hızlı hareket edince çabuk yoruluyorsunuz. Yani herkese göre değil. Bu şehirden yapacağınız tren yolculuğu ise gözünüzü korkutmasın. Camları tavan bir vagonda seyahat ederek muhteşem And Dağları manzarasını seyredebiliyorsunuz.
Keza vagonlarda yerel dans gösterileri ve bölgenin meşhur Alpaca denilen yünlerden elde edilen kıyafetlerinin mini bir defilesi yapılıyor.
Dünyada her ne kadar kaşmir yünü ünlü olsa da kalite ve yumuşaklık açısından kanımca en üst segment yün, bir cins lama olan alpaka hayvanların yünü.
Bu tatlı minik hayvanları halk kedi-köpek gibi evcilleştirmiş ve büyük bir sevgiyle besliyor, sokaklarda dolaştırıyor.
Tren biletini, aynı uçak bileti gibi önceden almanız gerekiyor.
Trenin kalktığı noktada başta Churros isimli tulumbaya benzer tatlı olmak üzere yerel sokak lezzetlerini denemeniz, Peru’nun meşhur pançolarını, bambu flütlerini, yerel sanatçıların yağlıboya tablolarını satın almanız mümkün.