Ali Ece

İLK 30 ÇÖP SON 30 MUHTEŞEM

24 Kasım 2016
MAÇTAN önce Tivibuspor’da Demba Ba, Nouma ve Ahmet Dursun ile beraberdim.

Üçü de “Bu mis gibi statta, bu muhteşem atmosferde keşke biz çıkıp oynasaydık” dediler. Ancak güncel Beşiktaş ilk 11’i maça tam tersi bir şekilde başladı. Sanki hiçbiri bu Devler Ligi’ndeki kader maçında oynamak istemiyorlarmış gibi isteksiz, ruhsuz, uyuşuk ve kolektif oyun aklından yoksundular. İlk yarım saat, bu kadronun oynadığı açık ara en kötü 30 dakikaydı. Futbolun her türlü yanlışlarını yaptılar. Top almak için kimse hiçbir yere hareketlenmeyince geride bir sürü tembel ve anlamsız paslar verip topla oyalandılar. Bu gereksiz ötesi topla oyalanmalardan birinde kaptırılan topta Benfica en iyi yaptığını yaptı: Topu kapar kapmaz hızlı çıkıp direkt hücumda golü attı.

 

20 MİLYONLUK BEK

 

 LİZBON’daki maçta da genç sağ bek Semedo, Beşiktaş’ın başının belası olmuş, Şenol Güneş’e maç içinde 3 kez kanatlardaki oyuncuları değiştirtmişti. Bu kez de neden henüz 23 yaşındayken bonservisi için 20 milyon Euro ödemeye hazır en az 5 elit takım olduğunu gösteren olağanüstülükte bir gol attı. Lakin yenilen 3. gol, ilk 30 dakikadaki berbat oyunumuzun turnusol kağıdı misali. Duran top sonrasında Benfica üst üste 3 kez pozisyon buldu. Top birden fazla kez direkten döndü ancak o esnada kalesini savunmakla yükümlü olan 11 siyah beyaz formalı oyuncu 11 gram bile reaksiyon gösteremedi.

 

TARAFTAR KADEMEDE

 

Yazının Devamını Oku

ATAMAYAN YORULURSPOR

19 Kasım 2016
ADANASPOR şampiyon olarak Süper Lig’e çıkarken tek tek çok iyi oyunculara sahip değildi.

Ancak Engin İpekoğlu yönetiminde oyuncuların bireysel yeteneklerinin toplamından çok daha etkili bir ‘takım’ları vardı. İlk yarıda ise Engin hocanın takımının tam tersini izledik. Beşiktaş biraz önde baskı yapınca Adana çıkarken sürekli top kaptırdı. Topu kaptıranlar geriye de koşmayınca Beşiktaş çok rahat bir ilk yarı oynadı. Kapılan toplarda seri paslarla çıkan Beşiktaş birçok pozisyon buldu. Oğuzhan ve Tolgay ilk 45 boyunca tempoyu dikte ettiler, rakibin boşluklarını oyun akıllarıyla değerlendirdiler. İlk golde Oğuzhan’ın uzun metrajlı pası hem adama hem alana yapılan asist türündendi. Türkiye’de son 2 sezonun en çok gol pası veren Türk oyuncusundan Türkiye Milli Takımı neden aynı istikrarlı verimi alamıyor?

 

KAÇIRIRSAN KOVALARLAR

 

BEŞİKTAŞ 2-0’ı çok erken buldu. Sonrasında da bir sürü pozisyon buldu. Ancak bu kadar pozisyon bulup farkı arttırmazsanız, rakibin toparlanmasına fırsat verirsiniz. 2. yarıya en azından çıkarken her topu kaptırmayarak başlayan Adana, Atınç’ın bir türlü düzeltemediği kötü huyu sayesinde penaltıdan farkı bire indirdi.

 

Savunmacı pozisyonların yüzde 99’unda ayakta kalmalı. Hele kendi ceza alanındaysan pozisyonların yüzde 100’ünde ayakta kalmalısın, yere yatarak müdahale riskini almamalısın. Atınç kadar uzun boylu savunmacılar buna ekstra dikkat etmeliler: O kadar uzun ayak bacaklar her yere çarpabilir, takılabilir. İkincisi yere yatarsan 2. hamle yapma şansın kalmaz. Bu arada yenilen golde Atınç kadar Tolgay’ın da hatası var: Tolgay kadar usta bir oyuncu o topu orada kaptırmaz, kaptırmamalı.

 

Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe mi, Galatasaray mı?

19 Kasım 2016
GALATASARAY’IN en zayıf yönü, Beşiktaş ve Başakşehir karşılaşmalarında gördüğümüz gibi öne geçtiği maçlarda skoru koruyamaması.

Aslında boş alan bulunca ligin en iyi 3 oyuncusundan birisi olan Bruma gibi bir hızlı kenar forvete sahip olan Galatasaray’ın hatası daha çok taktiksel ve stratejik. Bruma varsa öne geçince skoru artırarak geliştirmelisin, ezbere topun arkasına geçerek değil. Bu açıdan bakınca Riekerink’in takımı derbide de ilk golü atıp puan kaybederse hocaya tepkiler doğal olarak artabilir.

 

LENS’SİZ NE KADAR OLUR?

 

Bu sezon ‘Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ misali birbirinden çok farklı iki Fenerbahçe izledik: Lens’in oynadığı maçlarda Feyenoord, Manchester United gibi takımları devirebilen bir Fenerbahçe. Lens’in olmadığı zamanlarda ise sevenine hak ettiği futbol zevkini yaşatamayan bir Fenerbahçe. Advocaat’ın Lens’in yerine kimi monte edeceği asıl belirleyici değil. Çünkü Fenerbahçe kadrosunda oyuncu profili özellikleri Lens’e yakın ikinci bir oyuncu yok. O yüzden Advocaat’ın Lens’siz nasıl alternatif bir oyun oynayacağına yoğunlaşması gerek. Lens’siz Fenerbahçe gol pozisyonu geliştirme konusunda neredeyse yarı kapasiteye düşüyor. O yüzden daha az pozisyon bulmasına rağmen birden fazla gol atabilmesi için 90 dakika boyunca Sow ya da van Persie’nin mutlaka sahada olması gerekiyor.

 

Emenike’nin oyun tarzı Galatasaray stoperlerine ters gelecektir ancak Advocaat’ın “Emenike santrfor, kanat değil” ezberinden bu maçta vazgeçmesi gerekiyor. Sağ çizgide oynatılacak bir Emenike sadece rakip stoperleri değil, Galatasaray’ın solundaki Carole-Bruma hız bağlantısını da kesebilir. Tabii söz konusu olan Emenike, günü gününe hatta dakikası dakikasına uymaz. O yüzden son haftalarda yükselişte olan Aatif ile başlayıp alternatif bir hücum planı da geliştirilebilir. Yalnız Fenerbahçe’de Kjaer maça yetişmez ya da maçı tamamlayamazsa taşlar çok yerinden oynar. Neustadter ön liberoda stoperdekinden daha iyi bir oyuncu. Ancak Kjaer oynayamaz, Neustadter stopere kaydırılırsa orta sahanın ortasında Topal da yokken Fenerbahçe’nin dengesi kökten bozulabilir.

Yazının Devamını Oku

Hücumda zevk savunmada acı

6 Kasım 2016
BEŞİKTAŞ’ın bu sezonki zaafı, ucuz gol yemesi.

Neredeyse her maç savunma hattından birinin şapkadan tavşan çıkartmaya çalışırken tavşan ellerini ısırıyormuş gibi! Benfica deplasmanında degaj sonrası, Kiev ve Galatasaray maçlarında duran topta bomboş bırakılan adamdan gol yeme, G.Birliği maçında Fabri’nin adeta tersine asisti...

 

Rhodolfo’nun kendi kalesine değil de rakip kaleye yakın bir yerdeymiş gibi çalım zorlayıp kaptırması sonrası yenilen gol bu kötü huy ateşinin üstüne dökülen benzin gibiydi.

 

40 DAKİKA ÇOK İYİ 50 DAKİKA İDARE ETTİ

 

- BEŞİKTAŞ savunmada acı, hücumda ise zevk veriyor. Geçen sezondan farklı olarak bu sezon Beşiktaş’ta herkes gol katkısı yapabiliyor. Maçın ilk golünde Atiba’nın üstüne (47 ve 67’de de gördüğümüz gibi) çok çalıştığı ön direkten kafayla sıyırma aşırtmasında olduğu gibi. İkinci golde ise kendisinin zamanında Barcelona’ya transfer olmasını sağlayan kırkayak slalomlarını yapan Quaresma’yı izledik. Quaresma ile birebir adam adama oynamak ne kadar riskli, Trabzon savunması bir kez daha herkese gösterdi.

 

Yazının Devamını Oku

2. golü arasa golü yer miydi?

2 Kasım 2016
NAPOLİ’de kendilerine yapılan pis muameleden dolayı haklı olarak rakibe bilenen Beşiktaş taraftarı maç öncesinde sık sık “Juventus” tezahüratları da yaptı.

Juventus sadece Napoli’nin kıran kırana bir şampiyonluk yarışında mücadele ettiği ezeli rakibi değil. Juve, güney ekibinin Milik sakatlığı sonrası santrforsuzluk sorunundan en son istifade eden bir taktiksel ilham kaynağı da...

 

Şenol Güneş’in ilk 11’i klasik Şenol hoca 11’inden çok Juve-Napoli maçı analizinin de şekillendirdiği bir nevi “Şenol Allegri” profilinde bir ilk 11’di.

 

KLASİK NAPOLİ

 

- BEŞİKTAŞ’a İtalya’da yenildikten sonra Beşiktaş’tan 1 fazla maç oynayan Napoli, tıpkı Juve karşısında olduğu gibi savunmasını öne çıkararak hatta oyun kurucularından olan stoper Koulibaly’i sürekli hücuma katarak başladı. İlk 15 dakikada son 15 gündeki klasik Napoli’yi izledik: Hücum sürekliliği, baskı, seri pas her şey var ama doğal mevkisi santrfor olan bir oyuncusu olmadığı için gol yok.

 

Yazının Devamını Oku

İlk yarı siyah 2. yarı beyaz

29 Ekim 2016
BİR kalecinin ne kadar üst düzey libero özelliği olursa olsun, önünde kademeye girmeye hazırlanan bir stoper varken 27’de Fabri’nin yaptığı hatayı yapmamalı.

 Fabri’nin çıkışı hatalı, önünde Rhodolfo varken “Çıkmışken müdahale edeyim” kafasında hareket edip Rhodolfo’yu etkisiz hale getirmesi daha da büyük hata. Fabri o pozisyonda adeta “kendi kalesine asist” yaptı!

 

16’da Necip sakatlanıp çıktıktan sonra Beşiktaş ilk yarıda oyun düzenini kuramadı, tempoyu dikte edemedi. Ne hücumda, ne de karşı preste organize oldu. Adriano’nun sol bekten orta sahanın ortasına Necip’in yerine geçmesi hem orta alandaki mücadele gücünü azalttı, hem de sol bekte Caner ya da Adriano varken oluşan ofansif tehdidi yok etti. Oyunu kanatlara açamayan Beşiktaş, ortada sıkıştı ve çok pas hatası yaptı. Oyunun temposunu dikte edemediği gibi Gençlerbirliği temposuna karşı da gerekli direnci gösteremedi.

 

SOL KANAT CANLANINCA

 

 2. yarının başında Beşiktaş’ın sadece oyuncu değil oyununu da değiştirmesi gerekiyordu. Aboubakar’ın girmesi Beşiktaş’ın oyununda adeta suni teneffüs etkisi yarattı. İlk 45’ten farklı olarak Beşiktaşlı oyuncular topu ayaklarına beklemek yerine alan değiştirip topun olduğu yere doğru hareket ederek oynamaya başlayınca takım da 2. yarıya bambaşka başladı.

 

Yazının Devamını Oku

Ne kadar hareket o kadar bereket

24 Ekim 2016
Bizde rezil ötesi iftiracı bir anlayış(sızlık) var: “Antalyaspor teknik direktörü Rıza Çalımbay, Beşiktaş’ın efsane kaptanı, o yüzden eski takımına yatar!”


Halbuki aynı Rıza Çalımbay geçen sezon Kasımpaşa’nın teknik direktörüyken ligdeki iki maçta da Beşiktaş’a yenilmeyip 4 puan almıştı. Hatta taktik analiz ve oyun planıyla Şenol Güneş’i bile ters köşeye yatırmıştı!



Maça daha etkili başlayan bir kez daha Rıza Çalımbay’ın takımı oldu. İlk 15 dakika Şampiyonlar Ligi takımı gibi oynayan taraf Eto’o’lu Antalya’ydı. Napoli ilk 11’inden 3 değişiklik yapan Beşiktaş ise 15’ten sonra oyunu dengeledi. 30’dan itibaren Klopp’un “Bazen en iyi oyun kurucunuz yaptığınız karşı prestir” sözünü kramponlarla sahanın her bir metrekaresine yazmaya başladı!

 

2. FORVET TALİSCA

 

Yazının Devamını Oku

3 puandan ötesi...

20 Ekim 2016
NAPOLİ üst üste gelen iki yenilgiden sonra Beşiktaş karşısında seri galibiyetler aldığı dönemdeki aşırı yoğun hücum presiyle başladı.

 İlk oyun kurucu rolünde olan stoper Koulibaly, bu bölümde kendi ceza alanı yayından çok orta alandaki yayın her iki tarafında mesai yaptı. Napoli santradan itibaren oyun boyunu çok kısalttı. Beşiktaş ise bu çok öndeki ofsayt tuzağı karşısında hızlı oynamak ile telaşlı oynamayı birbirine karıştırınca ilk çeyrekte istediği gibi çıkamadı.

 

ÇALIŞTIĞINI ATTI

 

 CANER, Napoli’ye evinde 3 atan Roma’lıların tercih ettiği oyunun yönünü ani şekilde değiştiren diyagonal paslardan atmaya başlayana kadar. Caner’in ilk diyagonal topu Beşiktaş’ın ilk gol girişimi oldu. İkincisi ise adeta golün ateşini yaktı. Tolgay tekte aşırdı, Quaresma az yaptığı ama her yapışında takımı ihya eden tek topta asistini yaptı. Sevindirici olan Beşiktaş’ın son idmanda bu pozisyonu defalarca çalışmasıydı: Roma’lı oyuncular gibi diyagonal toplarla hızlı yön değiştir, çoğalıp tekte oyna golünü at!

 

NİHAYET ABOUBAKAR

 

Yazının Devamını Oku