Daha çok organ lazım

Mehmet Ali Erbil’in ATV ekranında yaptığı "iş kazası" nedeniyle "yüksek kültürlüler", "seviyeli program" miladı yaratmaya çalışıyorlar.

Hatta işi reyting ölçümlerini kaldırmaya kadar vardıranlar var.

Hani utanmasalar "Türkiye, Mehmet Ali Erbil’den kurtuldu mu ’sınıfsız, tabakasız’ kaynaşmış bir kitle haline gelecek" diyecekler ama dilleri varmıyor.

Mehmet Ali Erbil "tövbe" edecek, Türkiye kurtulacak.

Ama daha sonra Mehmet Ali Erbil’den ya da diğer "seviyesiz, aşağılık" programlardan yakınanlar, televizyonun karşısına geçip "zevkten dört köşe" tuttukları takımın maçını izliyorlar, işler istedikleri gibi gitmeyince de ekran karşısında ana avrat düz gidiyorlar.

Bazen barbarlığın en üst seviyesinin yaşandığı futbolu, "seviyesiz" programlardan daha "seviyeli" kılan nedir? Dünyanın en estetik sanat eseri olması mı?

Her kanalda aynı anda maç yayını olunca niye kimsenin gıkı çıkmıyor?

Gelin en iyisi hangi program seviyeli, hangisi seviyesiz bu tartışmayı Mehmet Ali Erbil’in bir hatası üzerinden yapmayalım...

Komik oluyor.

"Kiminin teröristi, kiminin devrim şehidi" örneğinde olduğu gibi televizyon işinde de kiminin seviyesizi, kiminin top 10’u...

Bu kadar çok ulusal kanalın, bu kadar az reklamın olduğu bir televizyon sisteminde, Erbil’i durdursanız da Lerzan Mutlu duracak mı? Kadın medyanın nasıl çalıştığını keşfetti, mahkeme kapatana kadar önüne gelene saldırıyor.

Lerzan Mutlu’nun Mehmet Ali Erbil gibi kazayla bir cinsel organı açıkta bırakması mümkün olmadığına göre (ki dün gece rüyamda Lerzan Mutlu’yu televizyonda izledim. Ünüme ün katacağım diye bu olayı bile tezgahladı) ondan nasıl kurtulmayı düşünüyorsunuz?

Ya da Huysuz Virjin’i küvetin içine dansçılarla girip yıkanmaktan nasıl vazgeçireceksiniz?

Kabul edin artık, daha frekans tahsisi bile yapılmayan televizyon sistemimiz yanlış kuruldu... Yanlış da devam ediyor.

Erbil’i "uslu çocuk ol" deyip terbiye etmeye kalkanlar, önce yarattıkları sisteme baksınlar.

Bu sistemden sorumlu yayıncılık çıkarmak için her programda şöyle bir cinsel organ sallamak şart!

RTÜK, reyting ve şeffaflık

Mehmet Ali Erbil’in iş kazası nedeniyle yapılan saldırılar gösteriyor ki, AGB’nin yöntemi, örnekleme mantığı, kurulum değişkenleri ve gerçekleşen değerleri artık şeffaflaşmalı.

Tabii ki denetim raporları da. Sürekli aynı şeyi yineliyorum ama dinletemiyorum. RTÜK’ün devreye girmesi gereken nokta bu.

RTÜK, "reyting ölçümünü ben yapacağım" gibi imkansız bir amacın peşinde koşacağı yerde, AGB’yi, TİAK’ı ve denetimi daha şeffaf bir hale getirmeye çalışmalı...

ABD’de ve birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi TİAK’ı yasal çerçeve içine almalı, resmi platformda paydaş olarak görünmesini sağlamalı. Ama özerk yapısını koruyarak, TİAK’ı emir eri yapmaya çalışmadan...

Eğer şeffaflık sağlanırsa niye bir an önce 5 bin hanede ölçüme başlanması gerektiği de kolayca ortaya çıkar.

Örneğin TİAK şu anda aile seçiminde sosyo-ekonomik statü hesabını değiştirmeye hazırlanıyor. RTÜK hiç merak etmez mi böyle bir değişimin reyting sonuçlarına nasıl yansıyacağını?

Merak etmiyorsa niye sürekli reytinglerden yakınıyor?

Tırtıl

Herkes televizyondaki şiddetin sokaktaki şiddeti doğurduğunu söylüyor. Televizyonda çok sayıda komik program var. Onların da sokakta komiklik doğurması beklenmez mi? (G. Carlin)
Yazarın Tüm Yazıları