Paylaş
Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşünü değerlendirmeyi Sayın Bahçeli’ye havale ediyor...Ve kanayan başka bir yaraya parmak basmak istiyorum.
Yusuf Peygamber’in yattığı Mısır zindanına, neden ‘Medrese-i Yusufiye’ denir? Yeni başlayanlar, giriş olarak bunun hikmetini araştırabilir.
Hazırlığı geçenler buyursun, Yusuf mekteplerinde uzaktan eğitimle medya özgürlüğü talim edelim.
ADAYLARA KOPYA VERİYORUM
Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi’nin başına gelenlerde hepimiz için dersler var.
El Arabiya TV, El Karadavi hakkında uzun bir kara propaganda dosyası yayınladı.
Katar ablukacıları, açıkladıkları teröristler listesinde başa koymuştu kendisini.
Yöneltilen suçlamalar arasında “Türkiye’yle iletişim kanalı açmak” ithamı da var. Soruşturmada, işte bu cürmü işlediği de belirlenmiş.
İletişim yoluyla Mısır’da ulusal güvenliği tahrip ettiği sonucuna ulaşılmış.
Komplo tertiplerine katılarak rejim karşıtı yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu, hak arama bahanesiyle anarşi ve kargaşa çıkarırken suçüstü yakalandığı söyleniyor.
KARA MİZAHI GÖZLEME FIRSATI
Yabancı ülke ve organizasyonlarla iletişim kurarak ülkesini ihbar etmek, rejimi ispiyonlamak, devlet sırlarını ifşa etmek, kaos ve sabotajlarda ajan provokatörlük yapmak, sokağı kaşımak, sokağa oynamak, rejim aleyhtarı sokağa çıkma faaliyetlerini kışkırtmak, ısmarlama projelerde rol almak, oynanan oyunlara alet olmak, operasyon çekenlere kendini uşak gibi kullandırmak, tahriklerde piyonluk ve elebaşı figüranlığı yapmak, devlete ihanet etmek diye uzayıp gidiyor sabıka kaydı.
Sisi darbesine şiddete başvurmadan direnmek, terör eylemi sayıldığından...
Toplu gösteri ve protesto terör örgütü kurmaya girdiğinden...
Hürriyet ve adalet sloganları atan El Karadavi, teröristlikle ve terörü desteklemekle suçlanıyor.
15 Temmuz darbesine karşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dayanışma mektubu yazmıştı. “Arap Baharı meydanlarında despotlara, sopayla yöneten zorbalara karşı halkın yanında durduğunuz için sizin yanınızdayız” demişti.
Bu satırlarda da suçu ve suçluyu övdüğü, terör propagandası yaptığı kanaatine varılıyor.
Bu arada, El Cezire’nin yasaklandığı Mısır ve Körfez ülkelerinde El Arabiya serbest.
Kanalın sitesinde dün, Yemen’deki El Kaide’nin Katar’a ambargoyu kınadığı ve Müslüman Kardeşler’le dayanışma mesajları verdiği haberleri pompalanıyordu.
Müslüman Kardeşler’in teröristliğine bundan âlâ ispat, Katar’ın teröre desteğine bundan sağlam kanıt mı bulunacak...
PROTESTO EYLEMİ OLARAK TEBESSÜME DAVET
İroni, durumun kendisindeyse... Gerçek, acıklı bir komediye dönmüşse... Acı acı gülümsemek varken havayı germenin âlemi yok.
Deyimlerden inci gibi vecizeler dizen siyasileri, onun için tebessümle karşılıyorum. Atmosferin yumuşamasına katkı sunuyor.
İstihzaya vurmak için söylemiyorum. Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü, zaten yürümek fiilinden laf türetmeye dayalı kelime oyunlarıyla gırgıra vurulmuş bulunuyor.
İktidarlar, muhalefetle mücadele eder. Muhalefet de rakip muhalefetle çekişir. Demokrasinin fıtratında bu var.
Ama bu siyasi mücadeleyi, Mısır’daki gibi terörle mücadele kapsamına soktunuz mu, işin rengi değişir.
Bu olacağına, protesto hakkının alaya alınmasını yeğlerim.
Kılıçdaroğlu’na tepkilere bakıyorum. Enis Berberoğlu’na verilen cezanın haklı olup olmadığı üzerinde durulmuyor.
İtirazın içeriği tartışılmıyor.
‘Ağlaşıp durma, zırlamayı kes, yürü anca gidersin’ diye arkadan teneke çalan bir alaycılık, bir küçük düşürme ve gülünçleştirme kampanyası görünümünde...
“Sesini kes, otur oturduğun yerde” düzeyinde...
Az daha ciddiye binse, suçlu çıkarılabilir.
Ciddiye bindirilmemesini tercih ederim.
“Yolda adalet yoktur” sözüne inansanız bile... Bahçeli’nin öteki sözünden de çıkmayın: “Herkesin yasalar içinde toplanma, haberleşme, ifade ve yürüme özgürlüğü vardır. Ve bu hakların savunulması gerekir.”
Paylaş