Paylaş
Kurtulmuş’un vaat ettiği gibi, referandumdan çok ‘evet’ oyu çıkarsa terörün sesi soluğu kesilmez.
Ama Kılıçdaroğlu’nun yorumladığı gibi, bir suç itirafı da değil bu sözler.
‘Terörü biz destekliyoruz, arkasında Evet’çiler var, kaynağı hükümettir’ sonucu çıkmaz, zorlama olur.
Fakat bu polemik şunu gösterir...
‘Evet’ ve ‘Hayır’ kampanyaları sert bir açılış yaptı, bu hızla tırmanırsa arkası kötü gelecek.
EL YÜKSEKTEN AÇILDI
Erken patlayan referandum savaşı, olacakların habercisi.
Twitter’da etiketler amansız vuruşuyor, troller daha dakika bir kafa kafaya tokuşuyor.
‘Şer cephesi hayır diyor’ cayırtısı mı yok...
‘Şeytana uyma hayır de’ yaygaraları mı...
‘Evet de çomarlar kudursun’ naraları mı...
Evet’çiler, ‘Hayır’ oylarını kriminalize ediyor.
Hayır’cılar, ‘Evet’ diyeni düşmanlaştırıyor.
Kampanya yürütmüyor, birbirlerini ihanetle suçluyorlar.
Yüklenmiyor, kapışmıyor; gırtlak gırtlağa kavgaya tutuşuyorlar.
TERÖR DAHA NE İSTER
Kampanyaların ne kadar çirkinleşebileceği meselesi değil sadece.
Terörün arayıp da bulamadığı ortamı, taraflar elleriyle hazırlıyor.
Niye saldırıyordu üçü beşi birden?
Toplumu bölmek, birbirine düşürüp kırdırmak, kaos çıkarmak, kargaşaya sürüklemek için...
Bundan âlâ bölünme, bundan beter bilenme, bundan fena kaos ve kargaşa mı bulacaklardı!
Neydi terörün iştahını kabartan?
Sızılacak fitne çatlakları, körüklenecek ayrışmalar, sömürülecek kutuplaşmalar, istismar edilecek hoşnutsuzluklar, fitili ateşlenecek kin ve nefret fıçıları...
Bundan kıyak toplumsal çatlak, bundan kolay ayrıştırma imkânı, bundan kıvamlı kızıştırma fırsatı, kıvılcım almaya bundan daha hazır barut fıçısı mı bulacaklardı!
Dök benzini, çak kibriti yansın...
‘HAYIR’ DEMEK SUÇ DEĞİL
Velev ki terörün zoru da savaşı da başkanlıkla olsun.
‘Hayır’cılar, ‘Evet’ oylarının meşruiyetini tanımadan...
‘Evet’çiler, ‘Hayır’ demenin de bir hak olduğunu kabul etmeden...
Memnuniyetsizlikler, hoşnutsuzluklar, huzursuzluklar, kutuplaşmalar, nefret ve ayrıştırma dili ortadan kaldırılmadan terörle savaş kazanılabilir mi?
Ben Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam buradan yürürdüm.
‘Evet’i şeytan buyruğu gösteren taraftarlarımı uyarırdım.
‘Hayır’ demek nasıl makbulse, ‘Evet’ demek de o kadar makbuldür derdim.
Ben Kurtulmuş’un yerinde olsam buradan yaklaşırdım.
Hayır’cıları ‘şer cephesi’ gösteren yandaşlarımı durdururdum.
‘Evet’ demek nasıl suç değilse ‘Hayır’ oyu vermek de bir o kadar suç değildir derdim.
Evet’çilerin de, tercihini ‘Hayır’dan yana kullanacakların da... Bu ülkenin eşit, sadık, vatansever, yerli ve de hasbehas milli vatandaşları olduğunu kafalara kazırdım.
Ben ikisinin de yerinde olsam, bu yangını büyümeden söndürürdüm.
TERÖRÜ SANDIĞA GÖMMEK İÇİN
Karşıt kampların söylemleri, dizginlerinden boşalmış gibi.
Terörün sesi soluğu kesilecekse...
Gemi azıya alan nefret söylemini dizginlemekten geçiyor yolu, sırtında kırbaç şaklatmaktan değil.
Numan Kurtulmuş, ‘şer cephesi’nin başkanlığa karşı birleştiğini düşünüyor.
Onun için, başkanlık kazandığında terörün kaybedeceğini, saldırıların kesileceğini öngörüyor.
Ama ‘Hayır’cıları ‘şer cephesi’ne katmak, ancak teröre yarar, cepheyi büyütür, bilmeli.
Kılıçdaroğlu da bilsin ki...
‘Evet’ çıktığında terör bitmeyecekse ‘Hayır’ çıktığında da bitmeyecek.
‘Evet’leri teröre destek saymak, ancak teröre zemin kazandırır.
‘Hayır’ da kazansa ‘Evet’ de... Başkanlık gelse de gelmese de... Terörün kaybedeceği, sandığa gömüleceği bir tek formül var.
O da çıngar çıkarmadan kampanya yapmaktır.
Unutmayın; terör çıngar ister referandum bahane.
Paylaş