Paylaş
Daha fazla kan dökülmesin diye, terör belasından kurtulalım diye, Türk ve Kürt kardeşliği daha da kuvvetlensin diye bir yola çıktı.
*
Her şeyi göze alarak çıktı yola.
Riski göze aldı. Eleştirilmeyi göze aldı. Tepki çekmeyi göze aldı. Ucuz popülizmlere maruz kalmayı göze aldı.
*
Yarım asırdır devam eden kanlı bir tuhaflığın, tarihin tozlu sayfalarına gömülmesi için çıktı bu yola.
Daha önce bu amaçla atılan adımlardan sonsuz dersler çıkararak.
Yani al - ver pazarlıklarından uzak durarak.
Sadece “terör örgütünün lağvedilmesi” hedefiyle çıktı bu yola.
*
“Milliyetçi bir lider, bunu nasıl yapar” dediler, diyorlar.
Halbuki milliyetçi bir lider, tam da bunu yapar.
*
Çünkü milletin başına yarım asırdır bela olmuş bir sorunun çözümü için esaslı adımlar atmayı başarabilmektir gerçek milliyetçilik.
Ezberleri bırakmaktır. Riskleri göze almaktır. Cesaret sahibi olmaktır.
*
Girilen bu yoldan hedeflenen sonuç çıkarsa...
Devlet Bahçeli’ye şükran borçlu olacağız.
*
Girilen bu yoldan hedeflenen sonuç çıkmazsa...
“En azından denedi” diyeceğiz.
*
Hiç kirlenmeyecek, hiç kirletilemeyecek tertemiz bir yoldur bu.
Bu yolu açan Devlet Bahçeli’ye bin selam olsun.
ÜÇLÜYE DAİR UZAKTAN İZLENİMLER
- PERVİN BULDAN: Öcalan’la görüşmelerin değişmez ismi. Ketum ve itimat telkin eden bir hali var. İyi bir elçilik performansı sergilediğine inanılıyor sanırım. Yeniden öne çıkmış olmaktan ziyadesiyle memnunmuş gibi bir izlenim veriyor.
*
- SIRRI SÜREYYA ÖNDER: Bu işin tadını en fazla çıkaran o. Acayip anekdotlar biriktirmiştir. “Apo’ya dedim ki” falan diye torunlarına anlatır artık. Üç beş gündür yüzüne kondurduğu o muazzam devlet ciddiyeti gözümüzden kaçmış değil.
*
- AHMET TÜRK: Ne fazla atılgan ne de fazla ilgisiz. Tam kararında. Yani tam bir ağa gibi. Genelde olayın bürokratik taraflarına elini sürmez, sadece varlığıyla bir şeyler katar olaya. Şu anki havası tam da böyle bir şey.
PALAVRADA KÜSURATIN ANLAM VE ÖNEMİ
SÖZCÜ’nün manşetten yayımladığı haber şöyle:
*
“Abdullah Öcalan 4.750 PKK’lının tahliyesini istedi.”
*
Ben olsam bu haberdeki küsuratlı sayıyı, daha da küsuratlı hale getirerek “4.758” falan yapardım.
*
Çünkü küsuratla ilgili paradigma şudur:
*
Palavra atarken en küsuratlısından at ki daha da inandırıcı olsun.
ESAD ZEHİRLENDİYSE
MOSKOVA’da Esad’ı zehirlemişler madam!
Böyle bir iddia dolaşıyor sağda solda.
*
Alengirli casusluk olgusunun tunç yasasında şöyle bir madde vardır:
*
“Kullanışlı olmaktan çıkmış bir aparat, lüzumsuz bir masraf kapısıdır.”
*
İddia doğruysa sanırım bu yasayı uygulamaya sokmayı deniyorlar.
MOTORLARI MAVİLİKLERE SÜRER GİBİ
IŞİD tehlikesinin hâlâ dipdiri olduğunu kanıtlamaya çok ihtiyaçları var.
Çünkü Suriye’den çekilmek istemiyorlar.
*
- Bu yüzden motorları maviliklere sürer gibi sürüyorlar arabaları halkın üzerine.
*
- Bu yüzden havai fişek patlatır gibi patlatıyorlar Elon Musk’ın arabalarını.
*
Böylece benim gibi komploculuktan nefret eden birini bile resmen komplocu yapıyorlar.
KÜÇÜK MUHALEFET PARTİLERİNİN GENEL DURUMU
- İYİ PARTİ: En son Kürşad Zorlu’nun istifasıyla “sözcüsünü bile kaybeden parti” durumuna düştüklerini söyleyeyim, gerisini varın siz hesap edin.
*
- YENİDEN REFAH: Bir şey AK Parti’ye yarıyorsa Fatih Erbakan’ın hiç hoşuna gitmiyor. Bakınız: Suriye’deki son gelişmeler karşısında yüzünü buruşturması.
*
- GELECEK PARTİSİ: Esad’ın devrilmesinden sonra Ahmet Davutoğlu’nun durumu aşağı yukarı şöyle: Fikirleri iktidarda ama kendisi muhalefette.
*
- DEVA PARTİSİ: “Ekonomi” diyor olmuyor. Çağdaş şirinlikler yapıyor olmuyor. Sert eleştiri yapıyor olmuyor. Yumuşak gidiyor olmuyor. Babacan’ın bu kadar olmayacağını ben bile öngörmüyordum.
*
- SAADET PARTİSİ: Temel Dede’den sonra gelen yeni genç genel başkan da esaslı bir değişim getiremeyecek gibi. Baksanıza: Hâlâ Esad’cılar. Hâlâ İran’a toz kondurmuyorlar.
*
- VATAN PARTİSİ: Esad’ın devrildiği gün, iktidarla dostluklarının son günü oldu. Putin’den bile daha Rusya’cılar. Şi’den bile daha Çin’ciler.
Paylaş