Paylaş
Büyük krizler büyük liderleri ortaya çıkarıyor, sıradan isimleri ise tarih sahnesinden çekiyor.
Yeltsin’i darbeye karşı tankın üstüne çıkması lider yapmıştı. Ukrayna krizi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı küresel bir lider haline getirdi. Erdoğan, Libya operasyonu, Karabağ zaferindeki etkisi nedeniyle zaten bir süredir küresel liderliğini gösteriyordu. Ama Ukrayna Savaşı’ndaki tavrı onu küresel liderliğe taşıdı.
Biden ve Putin’in savaş için çırpındığı, Zelenski’nin ülkesini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan savaşın karşısında durarak, barışın sağlanması için hem Putin hem Zelenski ile aktif diplomasi yürüterek savaşın durmasını isteyenler için umut oldu.
LİDER DİPLOMASİSİ
Bunu Ukrayna sürecinde Erdoğan’ın Biden, Putin ve Zelenski başta olmak üzere 35 ülke temsilcisiyle görüşmesinden, NATO zirvesindeki görüştüğü liderlerin profilinden ve Antalya Zirvesi’nde Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarını bir araya getiren ülke olmamızdan dolayı daha iyi anlıyoruz.
LİDERLİK ÇİZGİSİ
Erdoğan’ın liderlik çizgisinde belli aşamalar var. AK Parti’yi kurup tek başına iktidar olmasından 27 Nisan e-muhtırasına yanıt vermesine, AK Parti’ye açılan kapatma davasının ters yüz edilmesinden Davos’ta çekilen “One minute”e kadar bir liderin doğuşundan dünya sahnesine çıkışına tanık olduğumuz süreçlerdi. 15 Temmuz’da darbenin başarısızlığa uğratılması ise Erdoğan’ı darbelerle mücadelede konusunda farklı bir yere taşıdı.
Ama Ukrayna Savaşı’nda sergilediği liderlikle Erdoğan yeni bir hikâye yazıyor. Küresel liderliğini gösteriyor. Barışın sağlanması adına bu liderliğe ihtiyaç var.
CHP VE İYİ PARTİ SEÇMENİNDEN DESTEK
Cumhurbaşkanı’nın bu tavrı kamuoyu araştırmalarında da kendini gösteriyor. AK Parti Genel Merkezi’nin yaptırdığı ankette “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna arasında ortaya koyduğu liderliği nasıl buluyorsunuz?” sorusuna toplumun yüzde 80.5’i başarılı buluyorum yanıtını veriyor.
AK Parti’nin oyu dikkate alındığında bunların hepsinin iktidara mensup seçmenler olmadığı belli. Bir AK Parti kadar daha destek buluyor. Demek ki CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere diğer partilerin seçmenleri de Erdoğan’ın Ukrayna konusunda sergilediği liderliği doğru buluyor. O nedenle diyorum ki Ukrayna Savaşı siyaseti yeniden formatlıyor.
KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER’E MESAJ
Keşke bu sonuçları görüp Kılıçdaroğlu ve Akşener de, Erdoğan’ın iki ülke arasında yürüttüğü denge politikasını ve savaşın durdurulması konusunda sergilediği çabaları destekleseler. Kendileri kazanır. Hem de kamuoyundaki eğilime ters düşmemiş olurlar.
ORANLAR NE?
AK Parti Genel Merkezi’nin yaptırdığı ankette “Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki tutumunu nasıl buluyorsunuz?” sorusu da sorulmuş. Verilen yanıt şaşırtıcı değil ama bir önceki veriyi tamamlayıcı yönde. Halkımızın yüzde 76.4’ü başarılı bulduğunu ifade ediyor.
AK PARTİ’NİN OYLARINA NEDEN YANSIMIYOR
Farklı anket firmalarının yaptırdığı kamuoyu araştırmalarını izlemeye özen gösteriyorum. Ukrayna Savaşı’nda gösterdiği liderliğin Erdoğan’ın oylarında bir yükselişe neden olduğu belli. Ama çok büyük bir sıçrama yaşanmıyor. Peki neden? Burada siyasetin gerçekleri çıkıyor karşımıza.
ENFLASYON VE UKRAYNA
Türk halkının bir gözü Ukrayna’da bir gözü ise marketlerdeki etiketlerde. Erdoğan’ın sergilediği liderliği destekliyor ama söz konusu enflasyon ve hayat pahalılığı olunca onu da terazinin diğer kefesine koyuyor. Siyasetin rasyonel kuralları burada devreye giriyor. Bu aslında demokrasimiz için bir zaaf değil tam aksine güvence. Küresel liderlik yükseltirken, ayçiçekyağının, patlıcanın, şekerin fiyatları söz konusu olunca aşağıya çekiyor.
SAVAŞIN EKONOMİMİZE ETKİSİ
Peki Türk halkı Ukrayna-Rusya Savaşı’nın ekonomimizi nasıl etkileyeceğini düşünüyor? Toplumun yüzde 93.5’i savaşın ekonomimizi etkileyeceği görüşünde. Olumsuz etkileyeceğini düşünenlerin oranı ise yüzde 95 seviyesinde.
Bu durum bize neyi gösteriyor? AK Parti’nin enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadeleyi iki hatta üç katına çıkarması gerektiğini gösteriyor. Bir numaralı, iki numaralı hatta üç numaralı öncelik ekonomi olmalı.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Bu ülkede darbeler cumhurbaşkanlığı seçimi için yapıldı. Şimdi Parlamenter Sistem diye tutturanların bir gözü hep askerin üzerinde oldu. En son 27 Nisan e-muhtırası ve 367 kararı ile Meclis’in cumhurbaşkanı seçmesi engellenmeye çalışıldı. Ama ne zaman ki cumhurbaşkanını millet seçti, esas özne asker değil, millet oldu. AK Parti’nin araştırmasında da bu kendini gösteriyor. Toplumun yüzde 83.7’si cumhurbaşkanını halkın seçmesi gerektiğini düşünüyor.
Ukrayna Savaşı gibi küresel krizlerde halk ülkenin başında güçlü liderlerin bulunmasını istiyor. Ukrayna krizinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer olsaydı küresel bir liderlik sergileyebilir miydi?
ÖNCE AYÇİÇEKYAĞI SONRA ŞEKER
Bir süre önce ayçiçekyağını konuşuyorduk. 2 gündür gündemimizde şeker var. Ama bu yeni değil. Yerel seçimlerde gündem kuru soğan, domates ve patlıcan değil miydi?
Temel gıda maddeleri artık nükleer silah gibi çok stratejik bir silaha dönüştü. Öyle ki her şey bir fısıltı ile başlıyor. Market zinciri, stokçusu el ele vermiş, ayçiçekyağının, şekerin fiyatı füze gibi yükselmeye başlamış. Halk paniğe sevk ediliyor, marketlerde raflar boşalıyor. 48 saat içinde 1 aylık ayçiçekyağı satışı yapıldı.
Ayçiçekyağında, yeni bir bakan olmasına rağmen Tarım Bakanı Vahit Kirişçi’nin açıklaması etkili olmuştu. İki gündür yaşanan şeker krizinden sonra Ticaret Bakanlığı inceleme başlattı. Tarım Bakanlığı elimizde 400 bin ton şeker stoku olduğunu açıkladı. Bu iki açıklama piyasaları sakinleştirmeye yetti. Şimdi maya fiyatlarında fahiş artıştan söz ediliyor.
İLETİŞİMDE KRİZ YÖNETİMİ
2023 seçimlerine giderken bu tür operasyonların artacağı anlaşılıyor. Çünkü önceden birkaç yılda bir yapılırdı, şimdi birkaç ayda bir yapılmaya başlandı. Bunun bir adım sonrası yağmaya gider.
Bu süreçlerde kriz yönetimi ve krizin iletişimi önem kazanıyor. Piyasalara güven verilmesi gerekiyor.
Hem ayçiçekyağı krizinde hem şeker krizinde CNN Türk çok sorumlu ve uyarıcı bir yayıncılık yaptı. Demek ki iletişim önemli. İktidarın bu konuda süratli bir yapılanmaya gidip kriz belirtileri ortaya çıktığı anda piyasalara güven verici tedbirleri süratle devreye sokması gerekiyor. Yoksa bir panik başladı mı önünü almak mümkün olmayabilir. Belli ki toplum test ediliyor. Toplumun kodlarıyla oynanmaya çalışılıyor.
Paylaş