Paylaş
Bir de DEM heyetiyle görüşmeye ilişkin bir beklenti vardı. O da netleşti. Erdoğan, DEM heyetini saat 13.30’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul edecek. Külliye’de kabul önemli. Parti lideri olarak değil devlet başkanı olarak görüşüyor. Bu mesaj önemli.
Yeni sürece ilişkin en önemli fotoğraf verilmiş olacak. DEM heyeti, AK Parti grubunu ziyaret ettiğinde “Bu sürece ilişkin çağrıyı Sayın Bahçeli yaptı ama bu sürecin arkasındaki iradenin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu biliyoruz” demişti.
Nazım Hikmet’in dizelerini Edip Akbayram ne güzel seslendirirdi. “Güzel günler göreceğiz çocuklar” derdi. Aynen öyle bir şey.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını iki bölümde değerlendirmek gerekiyor.
Biri Trump’ın başlattığı küresel ticaret savaşı, diğeri ise Özgür Özel’e yanıtlar.
Erdoğan yaşananları “kasırgaya” benzetti. “Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarının küresel ölçekte bir etki uyandıracağı anlaşılıyor. Büyük-küçük demeden herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırganın geldiğini söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır” dedi.
Peki bu süreç Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Ekonomi yönetimi harıl harıl bu konu üzerinde çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu süreci en iyi okuyan aktörlerden biri olduğunu söyledi. “Ülkemiz, Allah’ın izniyle yeni dönemin kurucu aktörlerinden biri haline gelmektedir. Türkiye’siz bir denklem kurulamayacağı, kurulsa dahi bunun yaşama şansının olmadığı, küresel aktörler tarafından da kimi zaman gönüllü, ama çoğu zaman mecburen kabulleniliyor” dedi.
Erdoğan bu noktada muhalefete bir eleştiride bulundu. Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin konumunu anlamamakla suçladı. “Onlar hâlâ Türkiye’nin icazetle iş gördüğü zannıyla hareket ediyorlar. Oysa Türkiye, AK Parti hükümetleri döneminde ‘icazet alan’ değil, tam tersine ‘icazeti aranan’ ülke konumuna gelmiştir. Türkiye, büyük güçlerin oyunlarında rol lütfedilen bir figüran değil; senaryosunu kendi yazdığı oyunları hayata geçiren bir aktör olmuştur. Türkiye şimal yıldızı gibi parlamaktadır” dedi.
Trump bunu anladı ama bizim muhalefet bunu anlamadı.
Erdoğan ekonomi yönetimine güçlü bir destek verdi. Bir de Cumhurbaşkanı olarak iş dünyasına verdiği güvence önemliydi.
“İş dünyamız müsterih olsun... Vatandaşlarımız gönüllerini ferah tutsun. Özellikle orta ve uzun vadede Türkiye’nin benzer ülkelere göre daha az etkilenmesini, daha güçlü büyüme sergilemesini öngörüyoruz” diye konuştu.
BOYKOTU BOYKOT
Şimdi gelelim yazının ikinci bölümüne.
Erdoğan, CHP’ye vurdukça salon hareketlendi. Milletvekilleri zaman zaman ayağa kalkarak Erdoğan’ı uzun süre alkışladılar. Demek ki Özgür Özel’in ithamlarından sıkılmışlar.
CHP kendi ülkesinin ekonomisini boykot eden parti olarak tarihe geçti. Ancak bu milletten veto yedi. Erdoğan, “CHP’nin ‘boykot’ çağrısına millet itibar etmedi. Yani boykotçular, bizzat vatandaşımızdan boykot yedi” dedi.
Erdoğan’ın bu kadar sertleşeceğini düşünmemiştim. “19 Mart’tan bu yana siyaset sahnesinde çok farklı bir oyun oynanıyor. Bütün Türkiye son 20 gündür bir tiyatro izliyoruz; daha doğrusu, ‘Hisseli harikalar kumpanyası’ izliyoruz. Oyunun yazarı CHP’liler... Oyunun kurgucusu CHP’liler... Oyunun figüranları CHP’liler... Sahne, CHP’nin sahnesi... Perdeyi açan CHP, kapatan CHP... Bilinmeyen tek bir şey vardı; da bu ‘orta oyununun’ kavuğunun kimde olduğuydu. Şimdi, hafta sonu yaptıkları baskın kurultayla birlikte kavuk Sayın Özel’in başına geçmiş oldu” diye konuştu.
Erdoğan vurdukça milletvekillerinin keyfi yerine geldi. Alkışların dozu yükseldi. “Oyunu yazan onlar. Oyunu sahneleyen onlar. Çalıp çırpan onlar. İstanbul’da ‘Escobar düzeni’ kuranlar onlar. Paylaşım kavgası veren onlar. Şikâyeti yapan onlar. Tanıklığı yapan onlar. Savcıların kapısında ihbar sırasına giren onlar” deyince milletvekilleri ayağa kalkıp alkışladılar.
Erdoğan ne zaman ki “CHP olarak, siz bizi gözüne far tutulunca donup kalan ‘tavşan’ mı zannettiniz? Kusura bakmayın... Kendi iç tartışmalarınızın bedelini, faturasını ne bize ne de millete ödetemezsiniz” dedi, milletvekilleri tekrar ayağa kalkıp uzun süre alkışladılar. Erdoğan, Escobar benzetmesini “CHP’yi bu bataklığın, bu mafya düzeninin içine siz soktunuz” sözleriyle sürdürdü.
CHP’nin gençleri sokağa sürmesine özel bir parantez açtı. CHP’yi Deniz Gezmiş, Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali üzerinden vurdu.
“Bugün sürekli üzerinde tepindiğiniz ‘Deniz Gezmiş’i sahaya süren siz değil misiniz? Meclis’te oylamadan kaçarak idamını onaylayan siz değil misiniz? İdamını izleyen, güya mezarı başında gözyaşı döken siz değil misiniz? Tüm bunlardan sonra utanmanız gerekirken, işinize her geldiğinde Deniz Gezmiş’i kullanan siz değil misiniz? Sadece Deniz Gezmiş’e değil; Sabahattin Ali’ye bakın, Nazım Hikmet’e bakın, aynı riyakârlığı, aynı nebbaşlığı orada da görürsünüz” dedi.
CUNTA İTHAMI RAHATSIZ ETMİŞ
Özgür Özel’in cunta ithamı Erdoğan’ı rahatsız etmiş. Konuşmasının bir bölümünü buna ayırdı. CHP’nin tarihindeki cunta, darbe ve muhtıra örneklerini anlattı. Merhum Menderes’in idamından 15 Temmuz’a giden süreçte CHP ve darbeleri anlatan bir video izletti.
“CHP demek cunta demektir, cunta demek CHP demektir. CHP sadece ‘yolsuzluğun’ değil, aynı zamanda bu ülkede ‘darbeciliğin’ de kitabını yazmıştır” diye konuştu. Erdoğan’ın sözü bitmeden bu kez tribünlerden “Cuntacı CHP” sloganları yükseldi.
Erdoğan bir de imada bulundu. “Eğer, o hakaret ettikleri, o tehdit savurdukları bağımsız yargı olmasaydı, şu anda bile CHP kendi içinden çıkan cunta yönetiminin esiri olacaktı” dedi.
CHP’yi Ekrem İmamoğlu cuntasının elinden yargı kurtardı mesajını verdi.
Boşuna demiyorum İmamoğlu operasyonu Özgür Özel’i özgürleştirdi.Ekrem İmamoğlu vesayetinden kurtardı. Bakmayın ortalığı ayağa kaldırmasına, İmamoğlu operasyonundan en çok sevinen Özgür Özel’dir. Kendisi Kılıçdaroğlu’nun arkasından da gözyaşı dökmüştü.
Paylaş