Kendini ‘spiritüel danışman’ olarak tanıtıyordu... İnceleme başlatıldı, mağdurlar konuştu
‘Zihin Kontrol Tarikatı’ çıkışlı olduğunu ve kendisinin tarikat lideri olduğunu söyleyen Ergün’ün özellikle gençleri hedef aldığı sözde eğitimlerle aile bağlarını koparmaya teşvik ettiği ve umutlarını istismar ederek maddi kazanç sağladığı iddia ediliyor.
Yeliz Ergün tarafından verilen eğitimlerle ilgili mağduriyet yaşayan H.K. (22), “‘Mutlu ilişki, başarılı olmak, her şeyin sebebi annedir. Anne izin vermediği için biz onlara sahip değiliz. Ben şu an mutlu ve başarılı değilsem, işim yoksa bunları hepsi annem istemediği içindir. Rahim alanından beni engellediği içindir’ söylemleriyle daha çok bağlandım” dedi. Kızının aldığı eğitimler sonucu Yeliz Ergün’ün yanında yaşamaya başladığını iddia eden baba F. Y. (45) ise “Kendisinden ‘kutsal rahibe’ olarak bahsediyordu. Yeliz Ergün’ün evinde kaldığı ise bize duyum olarak geldi. 6 aylık kirası verilmiş bir villa ya da yalı da yaşıyormuş, kandırdığı çocukları da orada yatırıp kaldırıyormuş diye başka bir duyumda aldık” diye konuştu.
'‘ANNENİZ SİZİN HİÇBİR ŞEKİLDE İYİLİĞİNİZİ İSTEMİYOR’ GİBİ SÖYLEMLERİ OLDU'
Yeliz Ergün tarafından verilen eğitimlere ikna olma sürecinden bahseden Psikolog Nesime Bakırtaş, “Yeliz Ergün kendini ‘ışık işçisi’ olarak tanımlayan spritüalist bir kadın. Temel ideoloji anneden ayrılmak, anneden özgürleşerek yüksek benliğe ulaşmak ve bu şekilde ‘aydınlık’ bir kişi olmak. Sosyal medyada videolarına sık sık denk geliyordum. Yolumun kesişmesi ise arkadaşımın onun tarafından yaşadığı mağduriyetle gerçekleşti. Arkadaşımın ve aile ilişkilerinin nasıl bozulduğuna birebir şahit olduğumdan dolayı bir araştırma içerisine girdim. Orada gördüğüm bazı şeyleri kendi sosyal medya hesabımda dile getirdim, mağdur mesajları geldikçe de böyle bir hal aldı. Gözüme ilk çarpan şey aile ilişkileri hakkında söylediği sözler oldu.
Özellikle ‘annenizden kesinlikle ayrılmalısınız’, ‘anneniz sizin hiçbir şekilde iyiliğinizi istemiyor’, ‘reşit bile değilseniz ve maddi durumunuz iyi değilse evden gitmeniz gerekiyor’ gibi söylemleri oldu. Bana gelen mağdur mesajlarını annesiyle arası iyi olsa bile kendilerinde bu bağı kesme zorunluluğu hissederek annesiyle görüşmeyi kesen, evden kaçan veya hala yaşamakta olup aile ilişkisi çok kötü olan kişiler yazıyor. Eğitime ikna olma süreci var. Bu da şöyle oluyor; zengin bir hayat yaşıyor, ‘ben bunları yaparak zenginliği elde ettim, size de bu eğitimi vereceğim, zengin ve mutlu olacaksınız’ diyor. İnsanlar bu videolara sürekli maruz kaldıklarında gerçekten öyle bir hayata kavuşacaklarını düşünüyorlar. Bu sebeple borca giren, ailesinden zorla isteyerek eğitimleri satın alan çok kişi var. Bu eğitimleri aldıktan sonra birden zengin olmuyorlar ya da çok güzel bir hayatları olmuyor. Bu noktada da çok büyük bir hayal kırıklığına uğrama var” dedi.
‘GRUPLARA DAHA ÇOK BAĞLI HALE GELİYORSUNUZ’
Asıl amacın gençleri bağımlı hale getirmek olduğunu belirten Bakırtaş, “Bu tür oluşumların özellikle genç ergenlerimiz açısından nasıl tehdit oluşturduğuyla alakalı konuşmamız gerekiyor. Asıl hedef, sizi ailenizden uzaklaştırarak kendi gruplarının bir üyesi haline getirmektir. Bu şekilde sizi kendilerine bağımlı hale getirdikten sonra amaçları eğitimlerini aldırtmak ve müritleri gibi yetiştirerek bunu devam ettirmek. Asıl hedefledikleri kitle ergenlik çağındaki kızlarımız olduğu için, tam bireyselleşme ve anne babayla çatışmanın çok yüksek olduğu bir döneme denk geliyor, sizi orada yakalayıp ideolojilerini benimsettiklerinde ailenizin sizin kötülüğünü istediğini düşünüyorsunuz. ‘Annem benim aydınlanmamı istemiyor’, ‘annem benim gelişmemi istemiyor’ gibi düşünceleri benimsedikten sonra o gruplara daha çok bağlı hale geliyorsunuz. Yeliz Ergün, her şey bizim seçimimiz ideolojisini benimsettiği için özellikle cinsel istismar mağduru olan erkek veya kız fark etmez bunların kendi seçimi olduklarını düşündükleri için büyük bir ruhsal çöküntü içerisine giriyorlar. Bu da kişiyi büyük bir suçluluk paradoksuna sokuyor. Yanında çalıştırdığı iki kız var, müritleri olarak görüyoruz. Bunların ikisi de üniversitede okuyan genç kızlarmış ama Yeliz Ergün ile tanıştıktan sonra üniversitenin gereksiz olduğu kanısına kapılıp, eğitimlerini yarıda bırakmışlar. Aynı şekilde izleyenler de bu yanılgıya kapılıyorlar, ‘Üniversite okusam bile bu beni hayatta yüksek bir yere getirmeyecek’ gibi düşünceleri oluyor” diye konuştu.
‘ÇOCUKLAR ANİDEN UZAKLAŞIYORSA BÜYÜK BİR SIKINTI VAR DEMEKTİR’
Sosyal medyada yer alan içeriklere karşı aileleri uyaran Bakırtaş, “Ailelere büyük bir iş düşüyor, bu yüzden farkındalık çok önemli. Çocuklar aniden uzaklaşıyorsa, büyük bir öfke duymaya başladılarsa, tiksinme gibi, aileyle vakit geçirmekten daha çok grupla vakit geçirmeye başladılarsa büyük bir sıkıntı var demektir. Bu noktada farkında olup profesyonel destek almak gerekiyor. Özellikle Yeliz Ergün izleyenlerde kendisi eğitime kesinlikle karşı olduğu için psikologlara ve psikiyatrlara karşı, onların hiçbir şekilde yardımcı olamayacağını söylüyor. Bu sebeple çocuklar biraz dirençli olabilirler ancak bizler bu işin eğitimini alan insanlarız. Dolayısıyla en doğru yönlendirmeyi de ruh sağlığı doktorları yapacaktır. Bu yüzden ailelerin iyi bir teşvik sağlamaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
DEMİRER: YÜZLERCE BAŞVURU ALDIK
Avukat Melih Demirer, konuyla ilgili olarak, “Öncelikle tek bir mağdur olmadığını belirterek size net bir sayı veremeyeceğimi söyleyebilirim ama yüzlerce başvuru alıyoruz. Çoğu mağdur, ailesiyle arasının bozulmasından endişe ediyor. Ayrıca Yeliz Ergün tarafından lanetleneceklerini ya da onunla baş edemeyeceklerini düşünerek şikayet etmekten imtina ediyorlar. Yeliz Ergün’den eğitim alanlar genellikle 18 yaşından küçük çocuklar. Ergün, yayınlarında çocukları ailelerinden uzaklaştırarak yalnızlaştırmaya çalışıyor. Eğitimlerinde, sürekli olarak annelerin çocukların enerjilerini aldığını, annesiyle yaşayan bir bireyin kendini gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını ve birey olabilmek için anneleriyle bağlarını kalıcı olarak kesmeleri gerektiğini telkin ediyor. Bu nedenle birçok çocuk evini terk etmiş durumda. Aile evini terk eden çocuklar maddi ve manevi zorluklarla yalnızlaşmıştır. Kendi kendilerine yeterli olamadıklarını gören bu çocuklar, kendilerine vadedilen zenginliği bulamadıklarında bir şeyleri eksik veya yanlış yaptıkları gerekçesiyle suçlanıyor ve bir umutsuzluk çukuruna düşüyorlar” dedi.
‘İNTİHAR EDEN ÇOCUKLAR VAR’
Avukat Demirer, intihar eden mağdurlar arasında 16 yaşındaki bir kız çocuğunun yer aldığını belirterek, “Bu çocuk, 15 yaşından itibaren 1 yıl boyunca Yeliz Ergün’den eğitim almış. Ergün’ün etkisiyle ailesini CİMER’e şikayet etmiş ve yurda yerleştirilmiş. Ancak yurtta intihar etmiş. Mağdur, ‘Ben bir yıldır Yeliz Ergün’ü takip ediyorum, 16 yaşındayım. Eğitimlerini satın aldım. Kendisi beni ve iki arkadaşımı manipüle ederek kandırdı. Eğitimleri alırsak zengin olacağımızı söyledi. Ancak bunun karşılığında ailemizle bağlarımızı koparmamız gerektiğini belirtti. Bir süre Yeliz’in verdiği ritüelleri uyguladım, ancak bazı dedikleri çelişkili gelmeye başladı. Anneleri başta şeytan ilan etmesine rağmen, annesinin ruh ailesinden olduğunu öğrenince onu affetmeye başladı. Ancak nedense birden annesi melek oldu. İnsanlara kabul edilebilir şeyler anlatıp, eğitim alan kişileri manipüle ediyor. Yeliz Ergün’ün talimatıyla ailemle bağımı kesmek amacıyla evden ayrıldım ve kendimi CİMER ve EGM’ye ihbar ettim. Polislere yurda gitmek istediğimi söyledim. Yeliz, ailevi sorunlarımı kullanarak hem paramı aldı hem de umutlarımı kırdı. Çocuk esirgeme kurumunda kötü deneyimler yaşadım. Oradan çıktıktan sonra depresyona girdim ve intihar girişiminde bulundum. Yeliz, annenizle görüşürseniz bu eğitimin faydası olmaz diyordu. Bu yüzden yurda gittim. Aileme dönmek istediğimde de suçlu ve yetersiz hissediyordum. İntihara sürüklendim” diye konuştu.
‘AİLELER ÇARESİZ VE KORKU İÇİNDE’
Mağdurların kendisine ulaşma sürecini de anlatan Avukat Demirer, “Bir mağdurun desteğe ihtiyaç duyması üzerine çalışmalara başladım. Daha önce organize suç şebekeleri üzerine çalışmıştım. Elimden geleni yapmaya hazır olduğumu söyledim ve tüm yasal yollara başvurduk. Mağdurların aileleri de psikolojik olarak yıpranmış ve korkmuş durumdalar. Çocuklarına bir şey olmasından çok korkuyorlar ve ne yapmaları gerektiği konusunda çaresizler. Tekrar çocuklarının yaşadığı travmaların tetiklenmesinden korkuyorlar. Yeliz Ergün’den eğitim almayı bıraktıktan sonra hala bir araya gelemeyen aileler var. Bir anne bana şunu yazdı; ‘Kızım 23 yaşında, öğrenci. Yeliz Ergün’ün eğitimlerini aldıktan sonra evden ayrıldı. Yeliz Ergün hakkında şikayetçi olmak istiyorum ama kızım öğrenirse benden daha çok nefret edecek. Israrla o kadının İçimdeki Çocuk adlı programlarını izliyor. Şu an ikimiz de psikoloğa gidiyoruz. Yeliz Ergün, çoğunluğu çocukların katıldığı eğitimlerde sürekli kadınları kötülemekte ve insanların başına gelen tüm kötülüklerin kendilerinden kaynaklandığını telkin etmektedir. İnsanın başına gelen her şeyin suçlusunun kendisi olduğuna inandırarak insanları sonsuz bir umutsuzluk çukuruna atmaktadır. Bu nedenle çocuklara, ‘Siz yeterince iyi olmadığınız için kötülükler sizi buluyor’ diyerek onların yetersiz hissetmelerine sebep oluyor” ifadelerini kullandı.
‘LİSANS EĞİTİMİ YOK’
Demirer, eğitim içeriklerine ilişkin, “Eğitimlerde sürekli kendi ve annesinin cinsel hayatını anlatıyor, hatta cinsel istismar güzellemeleri dahi yapıyor. Yeliz Ergün, eğitim verdiği kişilere psikolojik olarak iyileşmek, maddi yönden zengin olmak, kısa zamanda İngilizce öğrenmek, ömür boyu eğitim videolarından faydalanabilmek gibi vaatlerde bulunuyor. ‘Benden eğitim alıp talimatlarıma uyarsanız zengin olursunuz’ diyerek umut tacirliği yapıyor ve üniversite okumanın onları zengin etmeyeceğini söylüyor. Ancak kendisinin bu eğitimleri verecek bir lisans eğitimi ve donanımı olmadığı gibi, eğitimlerin içeriğinin kimseye bir yararı yok” dedi.
‘UYUŞTURUCUYU ÖVEN SÖZLER KULLANIYOR’
Ergün’ün gençleri uyuşturucuya özendirdiğini söyleyen Avukat Demirer, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“‘Hayatınızda hiçbir şekilde yaşamadığınız müthiş bir duygu sizi bekliyor. Ben gençliğimde uyuşturucu kullanmış biriyim ve o uyuşturucuda ekstazi moment diye bir hâl var, çok yüksek bir hal. Onu yaşayacaksınız, o kadar yüksek bir duygu ki kalbin açılıyor, saf sevgi ve andalık dediğiniz şeyi tecrübe edeceksiniz. Her şeyi görmeye başlıyorsun, o perde kalkıyor gözlerinin önünden.’ ‘Ekstazi atmış gibi bir zevk yaşıyorum. Anlatamam size kalbimin huzuru, kalp açılması, present şimdide ve anda olma halini tam olarak deneyimliyorum. Evim ne kadar güzel, odam ne kadar güzel’. diyor, Ergün bu söylemleriyle gençleri bu tür maddelerin etkisini merak etmeye de yönlendiriyor. İncelemelere devam ediyoruz çünkü kazıdıkça daha çok şey ortaya çıkıyor. Devletimiz işlem başlatacak ve resen araştırmaları doğrultusunda daha net veriler elde edecektir” diye konuştu.
H.K.: AİLEME KARŞI DAHA ÇOK ÖFKELENMEYE BAŞLADIM’
Yeliz Ergün’ün videolarını izleyerek etkisinde kaldığını söyleyen H.K. (22), “İlk öncelikle sosyal medyada kısa videolarına denk geliyordum. Sonra kendisinin uzun videolar paylaştığı yere yöneldim. Tüm videolarını ve hikayelerini bütün gün izleyerek bilgilerini içselleştirerek geçirmeye başladım. Farklı bilgiler verince benim ilgimi çekmişti. Bunun doğru olabileceğini düşünmüştüm. Anne konusunda sert olan biriydi. Ailemle iyi anlaşamadığım için onun hayatını nasıl değiştirdiğine baktığımda dediklerinin gerçek olduğunu düşünmeye başlayarak daha çok bağlanmaya başladım. Bu süreçte anneme ve aileme karşı daha çok öfkelenmeye başladım. Bunun altında yatan sebep ‘annem beni sevmiyor mu’ korkusuydu. Bu korkuyla anneme daha çok nefret duyup ondan daha çok uzaklaşmaya başlıyordum. Ben başarılı ve mutlu değilsem bunun sebebi annemdir diye düşünmeye başladım. Çünkü onun hayatı annesinden ayrılarak, içindeki çocuğa ve gölge kimliğe çalışarak değişmişti. Ama kendim bunları yapmaya başladığımda bu beni daha çok yaralamaya başladı. Çok arkadaş canlısı cıvıl cıvıl bir insanken asosyal birine dönüştüm Sürece baktığımda hayatımda hiçbir şey değişmiyordu. Bu yüzden daha çok suçluluk ve korku paradoksuna sürükleniyordum. Bir yerde yanlış mı yapıyorum diye düşünerek daha çok videolarını izlemeye başladım ama hayatım daha kötüye gitti” dedi.
‘KORKUYLA DAHA ÇOK ONU İZLİYORDUM’
Psikolojik olarak depresyonda olduğunu anlatan H.K., “‘Hiçbir anne evladını sevmez, bunun yüzde yüz garantisini veriyorum. İçimdeki çocukla ilgilendim hayatım değişti’ gibi söylemleri vardı. Sonra aileme bakıyorum, hayatımda bir şey olmadığını görüyorum. ‘Annem beni sevmiyor’ diyorum ve korkuyla daha çok onu izliyordum. Bir yerden sonra anneme ve aileme karşı aşırı öfkeliydim. Psikolojik olarak çok üzüntü içindeydim, sürekli depresyondaydım. Geçmiş tramvalarımdaydım. İçimizdeki Çocuk çalışması yapıyordum. ‘İçindeki çocuk ile bir gün ilgilenmezsen seni cezalandırır. 2 ay boyunca hayatın mahvolur. Arkadaşlarınla ilişkilerini bozar’ gibi söylemleri olduğu için korkup çalışıyordum. İçimizdeki çocuğa oyuncak almak gerekiyor. Paramı da ona veriyorum. Bir yerden çalışmıyorum da, tamamen daha da çok çöküntüye uğruyordum. Zenginlik vaat etmesi de etkiledi. ‘Mutlu ilişki, başarılı olmak, her şeyin sebebi anne. Anne izin vermediği için biz onlara sahip değiliz. Ben şu an mutlu ve başarılı değilsem, işim yoksa bunları hepsi annem istemediği içindir. Rahim alanından beni engellediği içindir’ söylemleriyle daha çok bağlandım. Benim gibi mağdur olanlara şunu söylemek istiyorum; Manevi arayıştaydım ve bir doğru söz söyledi ona bağlandım. Birine bağlanmamak gerekiyor. Körü körüne inanmamak ve sorgulamak gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
F.Y: KENDİSİNDEN ‘KUTSAL RAHİBE’ OLARAK BAHSEDİYORDU
Eğitimleri aldıktan sonra kızının değiştiğini söyleyen baba F. Y. (45), “Üniversite eğitimine geldiğimiz dönemler de kızımda değişimler başladı. Sosyal medyadan Yeliz Ergün denilen şahsı bulmuş ve iletişim kurmuş. 2 sene önce ‘Hem İngilizce öğrenmek istiyorum hem de yaşam koçluğu eğitimi almak istiyorum’ diyerek 8 bin liraya eğitimleri satın almış. Annesinde dekontları hala duruyor. Telefonları çok geç açmaya başladı. ‘Annemle ben çok anlaşamıyorum’ diyerek yengesinin yanında kalmaya başladı. Sonra vejetaryen olmaya başlamış Meğerse Yeliz Ergün’ün kanunlarından biriymiş. Yanındaki kızların vejetaryen olmasını istiyormuş. Bir gün geldi eve ‘ben yalnız yaşamak istiyorum, yengemde kalabilir miyim’ dedi. Yengesinin evinde kalmaya başladı, orada hizmetli bir bayan var. Hizmetli kızımın odasına girdiğinde haç işaretleri, Meryem Ana ile ilgili figürler görmüş ve yengesiyle paylaşmış. Yengesi de kızıma bunları sorunca, tartışma yaşanmış. Sonrasında beni aradı, ‘Ben ne seninle ne annemle yaşayacağım’ dedi, bizde bir tartışma yaşadık. ‘Benim avukatımla muhatapsın, bu onun numarası’ dedi. Bizim harçlığımızla geçinen bir kızdı, avukat tutacak parası yoktu. Sonrasında iletişimimiz koptu, o gün yengesinin evini de terk etmiş. Yeliz Ergün’ün evine yerleşmiş, annesine ve bana uzaklaştırma kararı çıkarmış. Annesi Yeliz Ergün’ün eğitimlerini aldıktan sonra değiştiğini söyleyince bende kim olduğuna baktım. Kendisinden ‘kutsal rahibe’ olarak bahsediyordu. Yeliz Ergün’ün evinde kaldığı ise bize duyum olarak geldi. 6 aylık kirası verilmiş bir villa ya da yalı da yaşıyormuş, kandırdığı çocukları da orada yatırıp kaldırıyormuş diye başka bir duyumda aldık. Yeliz Ergün, her şeyi o kadar kılıfına uydurmuş ki yaklaşamıyorsun bile. Şu anda hala orada kaldığını tahmin ediyoruz. İletişime geçemiyoruz. Yeliz Ergün kızıma demiş ki ‘sen Sirius rahibesisin’, diğer kızlara da böyle isimler takmış. Yüzde 50 burslu okuyordu, okulun parasını yatırmak için gittiğimizde de adres gizlilik kararı çıkarıldığını öğrendik. Dolaylı yollarla irdelediğimizde okula kaydının yapılmadığını da öğrendik. Birkaç daha çocuk var Yeliz Ergün’ün yanında paralı çalışıyormuş” ifadelerini kullandı.