
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’de yeni bir kaos alanı oluşturulmak isteniyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Aziz milletim, değerli vekil arkadaşlarım, kıymeti misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Sizlerin vasıtasıyla ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımıza selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Grup toplantımız ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz için hayırlara vesile olsun.
Aynı sevdaya gönül verdiğim, aynı davaya omuz verdiğim yol arkadaşlarıma sevgilerimi iletiyorum. Kara kışa aldırmadan, 23 Şubat'ı Ankara'da demokrasi bayramına çeviren teşkilatıma şükranlarımı sunuyorum.
"MEZHEP TEMELLİ YENİ BİR FİTNE ATEŞİ YAKILMAK İSTENİYOR"
Gerek bölgemizde geren dünyanın farklı köşelerinde gerilimlerin, kardeş kavgalarının yaşandığı zorlu süreçten geçiyoruz. Sudanlı kardeşlerimiz istikrarsızlıkla boğuşuyor. Gazze'deki ateşkes Siyonist rejimin tüm şımarıklıklarına rağmen güçlükle de olsa devam ediyor. Suriye'de mezhep temelli yeni bir fitne ateşi yakılmak isteniyor. Umudumuzu diri tutuyor kararlılığımızı en güçlü şekilde muhafaza ediyoruz.
Ulvi bir çabanın içindeyiz. Ülkemiz içinde ve dışında barışa iyiliği adalete katkı verme gayretindeyiz. Ramazan ayı ile iyilik ve kardeşlik seferberliğine hız verdik. Kadın ve gençlik kollarımız bu mübarek günleri en iyi şekilde değerlendirmek için seferber oldu.
Kurumlarımız Balkanlar'dan Kafkasya'ya kadar gönül ve kültür coğrafyamızdaki hizmetleri ile milletimizi en güzel şekilde temsil ediyorlar. Biz de şehit ailelerimizden güvenlik güçlerimize, esnaf ve sanatkarlardan kadınlara farklı kesimlerle iftar soframızı paylaşarak bu mübarek günleri ihya ediyoruz. 11 ayın sultanı Ramazan'ı layıkıyla idrak etmeye çalışıyoruz.
"ÜÇ LİRALIK REKLAMA BEŞ LİRA HARCAMAYACAĞIZ"
Tüm bunları yaparken başkaları gibi şov peşinde olmayacağız. Üç liralık hizmet reklamına 5 lira harcamayacağız. Vatandaşın derdini mağduriyetini şov aracı, siyasi rant malzemesi haline getirmeyeceğiz. Biz reklam ve şov yapmanın değil gönüller yapmanın peşindeyiz.
Biz bir yarayı sarma, bir ihtiyacı giderme gayesi ile hareket eden kadroyuz. Yaptıklarımızı elbette anlatacağız ama bunları yaparken birileri gibi hoyratça davranmayacağız, insanımızı rencide etmeyeceğiz. Tevazudan azla sapmayacağız. AK Parti kadrolarına yakışan işte böyle bir asalettir. Bu harekete yakışan 85 milyonu bağrına basan kuşatıcı bir yaklaşımdır.
Türkiye olarak sadece iyilik sancağını değil barışın güven ve huzur veren iklimini başta mazlum coğrafyalar olmak üzere dünyanın dört bir yanına ulaştırıyoruz.
"İSTİKLAL MARŞI SIRADAN BİR MARŞ DEĞİL"
Bugün son derece anlamlı bir yıl dönümü, İstiklal Marşı'mızın kabulünün 104. yıl dönümünü idrak ediyoruz. Merhum Mehmet Akif'i rahmetle yad ediyorum. Marşımız sıradan bir şiir, sıradan bir marş değildir. İstiklal Marşımız milletimizin hissiyatının, kahramanlığının, asil karakterinin dizelere harf harf işlenmiş sembolüdür. Toprakları işgal edilmek milletin var oluş anıtıdır. Bu marş kurucu ve köklü bir metindir. Bir diğer önemli yanı ise savaş sırasında yazılmış olmasıdır. Bu nedenle İstiklal Marşı harbin yürütücüsü, ruhudur.
"MİLLETİMİZİN KARDEŞLİĞİNE KİRLİ PUSU KURULUYOR"
Yıllarca bizi Kürt Türk, Alevi Sünni diye ayrıştıranlar son günlerde başka senaryolar peşinde koşuyor. Suriye'deki eski rejim artıklarının terör eylemleri öne sürülerek milletimizin kardeşliğine kirli bir pusu kuruluyor. İstiklal Marşı'mızdaki ruha karşı da alçakça suikast düzenleniyor. Çoğu yalan olan açıklamalarla Türkiye'de yeni bir kaos alanı oluşturulmak isteniyor. Milletimize bu kötülüğü genel başkanı ile, vekilleri ile ülkenin ana muhalefet partisi yürütüyor. Biz Ramazan'ın maneviyatı nedeniyle günlük siyasi tartışmalara girmiyoruz. Sataşmalara kulak asmıyor, ithamlara mecbur kalmadıkça cevap vermiyoruz. Milletimizin ağzının tadı kaçmasın diye yapıyoruz ancak hemen her seferinde Ramazan gelince yalan iftira dozunu artıran küstah bir üslubu karşımızda buluyoruz.
"SAYIN ÖZEL KENDİSİNE AÇILAN KREDİYİ HAR VURUP HARMAN SAVURUYOR"
CHP kendini hesaba çekmek yerine giderek pervasızlaşıyor, nobranlaşıyor. Ülkemiz adına oldukça tehlikeli sularda siyaset yapmaya yelteniyorlar. Özgür Özel, dışarıda daha zehirli, çirkin bir dile sarılıyor. Grup kürsüsündeki sözleri kendi partisindeki başkan tarafından yalanlanan zavallı birini muhatap almak bize züldür. Haysiyetin, erdemin ne olduğunu da bilmiyor demektir. Dedikodu yapmayı siyaset yapmak zannediyor. Partimize katılan yeni arkadaşlarımızla ilgili ipe sapa gelmek cümleler kurdu. Utanmadan sıkılmadan bize siyasi ahlak dersi vermeye kalktı. Aradan bir hafta geçmeden çark etti. Kürsüdeki ağır lafların altında kendisi ezildi, tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı. Gün aşırı parti değişmekten adı fırıldağa çıkmış kifayetsize rozet taktı. Bize attıkları çamur döndü dolaştı kendilerine bulaştı. Böyle tutarsız birini nasıl ciddiye alalım. Kendi belediye başkanlarından ayar yiyen birini biz neden muhatap alalım. Sayın Özel kendisine açılan krediyi har vurup harman savuruyor. Bu gidişle sıfırı tüketmesi, bay kemal gibi siyasetten al aşağı edilmesi yakındır. Biz kendisinden memnununuz. Kart oyunlarından memnunuz. belediye başkanlarından tekzip edilen iddialarından memnunuz. Yurt dışında zerre itibar görmemesinden, yurt içinden kimse tarafından kala alınmamasından memnunuz, acizliklerinden memnunuz. Çok ama boş konuşmasından fevkalade memnunuz. Karşımızda böyle bir profil bulunmasından rahatsız olmuyoruz. Bizim üzüntümüz ana muhalefetin bu hallere düşmesi. Bizim üzüntümüz gene başkan değişse de CHP'nin faşist zihniyetinin olduğu yerde çakılı kalmasıdır. Kimsenin siyaset kurumunu bu duruma düşürmeye hakkı yok.
"BU SENARYOYU ÇORUM'DA, MARAŞ'TA, GAZİ MAHALLESİ'NDE GÖRDÜK"
Sayın Özel'i sorumlu siyaset yapmaya davet ediyorum. Alevi canlarımızla ilgili zehirli dile son vermeliler. Kullanılan dil geçmişte bu ülkeye acı bedeller ödetmiş son derece tehlikeli bir dildir. Ülkemizin huzurunu korumak hepimizin sorumluluğudur. Muhalefette olmanız bu gerçeği değiştirmez. Bu ülkede Kürt de Alevi de muhafazakar da en sert baskıyı CHP'den görmüştür. CHP alevi vatandaşları istismar edeceğine onlara yaptıkları zulümden dolayı nedamet getirsin. Kabine sonrası basın toplantımızda da ifade ettim, terörsüz Türkiye hedefi ile yürütülen çalışmada 40 yıllık sorunları çözerken yeni fay hatları oluşturmak emperyalizme uşaklık etmek. Kim bu millete kastederse karşısında bizi bulur, milletimizi bulur, 85 milyonu görür. Biz bu tezgahı 22 yılda defalarca gördük. Bu senaryoyu Çorum'da, Maraş'ta, Gazi Mahallesi'nde gördük. Aynı senaryo peşinde koşanlara sesleniyorum; Artık başaramayacaksınız. Kardeşliğimize halel getiremeyeceksiniz. Ülkemizin iç dinamiklerini kaşıyarak bu milleti tekrar kendi iç gündemine hapsedemeyeceksiniz. Bu sefer Türkiye'yi küresel yarışın dışına atamayacaksınız.
"AİLE BİZİM HER ŞEYİMİZDİR"
Ailenin olmadığı bir toplumun geleceğine umutla bakması da mümkün değildir. Aile insanın ilk okuludur. İnsan, hoşgörüyü, sevgiyi ailede öğrenir. Dürüstlüğü, vatanseverliği ailede öğrenir. Farklılıklara müsamaha göstermeyi, sabrı, hamiyetperverliği, harama el uzatmamayı ailede öğrenir. Aile ülkeyi de ayakta tutan en önemli sütundur. Allah korusun aile hasar görürse sırasıyla birey toplum ülke ve insanlık bozulur. Aileyi geri plana atan hiçbir girişimin başarı şansı yoktur. Aile bizim her şeyimizdir.
Hatalı politikalar sebebi ile sürüklendikleri dar boğazdan çıkamıyorlar. Yuva kavramının evdeki oda sayısı ile ilişkili hale getirilmesi doğru değil. Yuva demek şu kadar metrekare ev demek değildir. İçinde güzel vakit geçirilen, çatısı altında güzel zaman geçirilen mekan demektir. Okul aile yerine geçen değil, ailede verilen ahlakın değerlerin tamamlayıcısı olan kurumdur.
Aile enstitüsü ve nüfus politikaları kurulunu ihdas ettik. Evlilik kredisi desteğini 81 ilimizde hayata geçirdik. Yeni düzenlemeleri de hayata geçireceğiz. Biz kadının güçlenmesini ailenin zayıflaması olarak görmüyoruz. Hiçbir zaman kadın üzerinden siyasete tenezzül etmedik.
"DEM HEYETİ RANDEVU İSTERSE VERİRİM"
Grup toplantısından sonra çıkışta gazetecilere konuşan Erdoğan, "DEM parti ile görüşür müsünüz?" sorusuna "İmralı heyetine randevu isterlerse veririm" dedi.