×
Portakal Çiçeği Karnavalı’nda, binlerce rengarenk kostümlü gönüllü kişi ve grupların katılacağı 5 Nisan Cumartesi günkü kortej yürüyüşü de düzenlenecek ve Simge’nin sahne alacağı karnaval konseri de gerçekleştirilecek. 13 Nisan’a kadar sürecek karnavalda yüz binlerce kişinin gece ve gündüz sokaklarda olması bekleniyor.
RENGARENK KORTEJ
Türkiye’nin ilk ve tek sokak karnavalı olarak dünyanın sayılı karnavalları arasına giren “Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı’na” çok az kaldı. 4 Nisan’da başlayacak karnaval 13 Nisan’da sona erecek. Bu yıl da karnavalın “simgesi” durumundaki kostümlü kortej geçişi 5 Nisan Cumartesi günü gerçekleştirilecek. Herkesin büyük heyecan ve özlemle beklediği kostümlü grupların geçiş yapacağı kortej karnavalın ilk yıllarındaki gibi şehir merkezinde ve Adana sokaklarında yapılacak. Saat 17:00’da başlayacak kortejde rengarenk kostümlü binlerce kişi buluşacak.
YABANCI ÜLKE GRUPLARI PERFORMANS SUNACAK
Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı, 2025 yılında da katılımcılara unutulmaz bir deneyim sunacak. Merkez Park ve Atatürk Parkı’nda kurulan konser sahnelerinde popüler sanatçılar 10 gün boyunca performans sergileyecekler. Ayrıca; ABD, Japonya, Letonya, Macaristan, Rusya ve Ukrayna’dan gelecek etkinlik gruplarının performansları da izlenebilecek. Adana Müzesi ve Çırçır Kültür Merkezi gibi mekanlar kültür ve sanatla renklenecek. Kültür Yolu Festivali ve Portakal Çiçeği Karnavalı için özel olarak hazırlanan birçok sergi bu iki tarihi mekanda yer alacak. Kurulacak sahnelerde ünlü sanatçıların konserleri her yıl olduğu gibi bu yıl da unutulmaz olacak.
ÇOCUKLAR İÇİN ETKİNLİKLER DÜZENLENECEK
Tüm karnaval boyunca; Fun Fun Hayal Takımı ile yarışmalar, gösteriler ve eğlenceler düzenlenecek. Aysel Gülşen ile Anne Çocuk Nefes Çalışması da karnaval süresince programda yer alırken, 12 Nisan Cumartesi günü Enerjisa Çocuk Tiyatrosu ve Toroslar EDAŞ Çocuk Tiyatrosu "Küsmesin Yıldızlar" oyunu da sahnelenecek.
TİYATRO, BALE VE SERGİLER KAÇMAZ
VERİMLİ TOPRAKLAR TEHLİKE ALTINDA
Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç, küresel iklim değişikliği, artan nüfus ve bilinçsiz su tüketimi nedeniyle Türkiye ve özellikle Adana gibi tarımsal üretimin merkezi olan bölgelerin ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalabileceğini söyledi.
SU KRİZİ KAPIMIZDA
Bilgiç, yaptığı aylık değerlendirmede “Bizler artık suyun kıymetini sadece bir gün değil, her gün gündemimize almak zorundayız. Çünkü bugün harekete geçmezsek, gelecekte tarımda, sanayide ve hatta günlük yaşamda su kıtlığının ağır sonuçlarıyla karşılaşacağız. Çukurova, tarih boyunca tarımın merkezi olmuş, verimli toprakları, iklimi ve su kaynaklarıyla Türkiye’nin en önemli üretim bölgelerinden biri haline gelmiştir. Ancak bugün geldiğimiz noktada bu bereketli topraklar ciddi bir tehdit altındadır. Tarımsal üretimin en büyük girdisi sudur ve bölgedeki su tüketiminin yaklaşık %80’i tarıma ayrılmaktadır. Özellikle vahşi sulama yöntemleri nedeniyle her yıl milyonlarca metreküp su israf edilmektedir. Seyhan ve Ceyhan nehirleri, bölgenin tarımsal üretimini destekleyen iki ana su kaynağıdır, ancak bu nehirlerde su miktarı giderek azalmaktadır. Yeraltı suları bilinçsiz sondajlar nedeniyle hızla tükenmekte, yağış rejimi düzensizleşmekte olup, kuraklık kendini iyice hissettirmektedir. Buda ciddi bir tehdittir. Suyun kıymetini bilmez isek bu bereketli topraklara yazık olur.”
ÇÖZÜM: SU VERİMLİLİĞİ ODAKLI TARIMSAL DÖNÜŞÜM
GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALİ KURULDU
Çukurova Üniversitesi ile İskenderun Enerji Üretim ve Tic. A.Ş. (İSKEN) işbirliği kapsamında İSKEN tarafından Çukurova Üniversitesi Yumurtalık Meslek Yüksekokulu’na güneş enerjisi santrali kuruldu. Sürdürülebilir enerji ile çevre dostu kampüsler oluşturulmasına destek veren İSKEN Yönetimi, ÇÜ Yumurtalık MYO çatısına toplamda 70 KWP’lık güneş enerjisi santrali hibe etti.
İSKEN’DEN EĞİTİME DESTEK
Güneş enerji santralinin 2. etap kurulumunun açılışına Rektör Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş, Yumurtalık Kaymakamı Doç. Dr. Adil Nas, Yumurtalık MYO Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Hülya Sayğı, İSKEN Genel Müdürü Dr. Sırrı Uyanık, akademisyenler, öğrenciler ve İSKEN yöneticileri katıldı. Yumurtalık MYO Konferans Salonunda gerçekleştirilen açılış töreni, saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Açılış konuşmasını yapan MYO Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Hülya Sayğı, MYO ile ilgili bilgiler aktararak İSKEN’in Yumurtalık MYO’na olan katkılarını anlattı. Dr. Öğr. Üyesi Sayğı İSKEN tarafından servis desteği, organik tarım ve çiftçi eğitimi projesi desteği, Yumurtalık MYO hizmet binası ve sosyal tesisler desteği, MYO GES projeleri desteğinin yanı sıra birçok konuda eğitime katkı sağladığını söyledi.
İSKEN GENEL MÜDÜRÜ DR. UYANIK:BİZ BU YÖRENİN PARÇASI VE İYİ BİR KOMŞUYUZ
İSKEN Genel Müdürü Dr. Sırrı Uyanık ise İSKEN’in bu yörenin bir tesisi olduğunu ifade ederek; “Biz bu yörenin iyi bir komşusu olmalıyız. Yöremizde özellikle altyapı ihtiyacı olan kamu kurumlarına destek anlamında elimizden geleni yapmaya özen gösteriyoruz. İSKEN, mühendislik ve sanayi olarak özel teknoloji ile işletilen bir tesis. Bulunduğumuz bölgenin gelişimi için eğitime nasıl bir katkı verebiliriz? Sorusuna cevap vermek üzere bir çaba içindeyiz. İmkânlarımız çerçevesinde yıllık belli bir bütçeyle çeşitli destekler sağlamaya çalışıyoruz. Bu destekler sayesinde ülkemizin, yöremizin, Yumurtalığın ve bu bölgede yaşayan insanlarımızın sosyal ve ekonomik durumlarına katkı yapabilmek bizi mutlu ediyor. Onların daha iyi yaşam şartlarına erişebilmeleri için bir nebze de olsa katkımız varsa ne mutlu bize” şeklinde konuştu.
REKTÖR PROF. DR. BERİŞ: YENİLENEBİLİR ENERJİ ALANINDA AVRUPA’DA 5. SIRADAYIZ
Rektör Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş ise Türkiye'nin en büyük enerji üreticilerinden birisi olan İSKEN’e eğitime olan desteklerinden dolayı teşekkür etti. Prof. Dr. Beriş, İSKEN’in çok önemli bir model ortaya koyduğunu ifade ederek “Üniversite - Sanayi işbirliğini her alanda geliştirmek ve güçlendirmek çok önemli. Üniversiteler yalnızca akademik bilgilerin verildiği, öğrencilerin kampüslerde toplandığı, ders bittikten sonra da gittikleri yerler olmamalı. Üniversiteler artık sanayiye, ticarete, reel sektöre bir şekilde adapte edilmeli. Sanayinin üniversiteleri tanıması gerekiyor. Biz ilk geldiğimiz günden itibaren üniversite ve sanayi kuruluşları arasındaki işbirliğini destekleyici birtakım faaliyetler yürüttük. Sanayi ile üniversiteyi buluşturmak hedefimiz doğrultusunda 3+1 ve 7+1 adını verdiğimiz programlar uyguluyoruz. Bu sayede öğrencilerimizin en az bir dönemlerini, bir sanayi kuruluşunda mesleki staj yaparak geçirmelerini ve kendi hayatlarını idame ettirmelerini sağlıyoruz. Sektörlerini yakından tanımalarını amaçlıyoruz. Bugün burada yapılan çalışma çok önemli. Türkiye enerji zengini değil. Karbon enerji yatakları bakımından çok önemli dezavantajlarımız var. Doğu Akdeniz Bölgesinde ülkemizin Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, Karadeniz'de belli yerlerde petrol ve doğalgaz başta olmak üzere fosil enerji kaynaklarına ulaşma çabalarımız var. Bu konuda da önemli başarılar kazandık. Diğer taraftan alternatif enerjiyi de güçlü bir şekilde üretmemiz ve kullanmanız önem arz ediyor. Dünya sanayisi, yenilenebilir enerji ile dönüşüyor. Teknoloji de buna bağlı olarak gelişiyor. Biz Türkiye olarak, bu alanda oldukça avantajlıyız. Sanayi teknolojilerine çok kolay bir şekilde uyum sağlayabiliyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanım açısından şansımız var. Güneş enerjisi bunlardan biri. Türkiye yenilenebilir enerji konusunda Avrupa’nın önde gelen ülkeleri arasında” şeklinde konuştu.
Karnaval Komitesi Başkanı Ali Haydar Bozkurt, karnavalın her yıl büyüyerek devam ettiğini belirterek, "Geçtiğimiz yıl Adana sokaklarında karnaval boyunca yaklaşık bir milyon insan vardı ve dünyanın her yerinden konukları ağırladık. Bundan dolayı çok mutluyuz." dedi.
150'DEN FAZLA ETKİNLİK
Karnavalın Adana'yı tanıtan bir program olarak ortaya çıktığını, fakat bölgeyi tanıtır hale geldiğini dile getiren Bozkurt, "Biz tanıtımlarımızda, uluslararası turizm acentelerine program gönderirken uzak ülkelerden ülkemize gelen turistlerin sadece Adana'yı gezmekle kalmayacaklarını, iki saatte ulaşabilecekleri Kapadokya bölgesini, Mersin'i, İskenderun'u, Gaziantep'i, Adıyaman'ı anlatıyoruz. Yani karnaval, bütün komşu illerin de tanıtımını yapar bir hale geldi. Çok büyük bir turizm hareketine dönüştü. Tek bir tema üzerine kurulu değil. Karnaval boyunca kentin farklı köşelerinde yaklaşık 150-200 aktivite gerçekleştirilecek. Konserlerden halk oyunları gösterilerine, tango gösterilerinden tiyatro oyunlarına, sergilerden bilimsel söyleşilere kadar çok geniş bir kitleye hitap eden, sanat, spor ve bilim etkinlikleri yapılacak." diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN TANITIMI"
Adana'ya gelenlerin hem Adana sokaklarının büyüleyici portakal çiçeği kokusunu hissedeceğini hem de gastronomisini deneyimleyeceğini söyleyen Ali Haydar Bozkurt, şunları kaydetti: "Adana'da kebap başta olmak üzere çok geniş bir mutfağımız da var. Bu yılın temasını 'Dünya Çocukları' olarak belirledik ve daha önceki yıllara göre çok daha fazla çocuk aktiviteleri olacak. Nisan ayında Adana sokaklarında, gülümseyen yüzlerle dolaşan Türkiye'nin ve dünyanın her yerinden gelen aileler ve çocuklar göreceğiz. Birçok ülkenin konsoloslukları da katılıyor. Kendi ülkelerinden sanatsal örnekler davet ediyorlar. Onlar da bu yıl çocuklara yönelik etkinlikleri getirecekler. Dolayısıyla bu yıl çok zengin bir içerik oluşacak."
"KARNAVALIN BİR TANE SAHİBİ VAR O DA ADANA HALKI"
Bozkurt, "İlk günden itibaren 'Bu karnavalın bir tane sahibi var o da Adana halkı' demiştik. Çünkü bu karnaval, Adana halkının bütün dünyaya bir bahar daveti gibi. Portakal çiçeği kokan sokaklarımızda, Adanalıların sıcak misafirperverliğiyle, gelin bizim kebabımızı burada yerinde yiyin, şalgamımızı için diye başlamıştık. Yola çıkış noktamız buydu. Böyle büyük bir organizasyonu kentin kamu birimleri, yerel yönetimleri, STK'leri, eğitim kurumları, üniversiteleriyle hep birlikte organize etmemiz gerekiyordu ve biz ilk günden itibaren başta Adana Valiliği olmak üzere tüm bu kurumların el birliğiyle gerçekleştirdik." dedi.
Çukurova Üniversitesi ve Adana Büyükşehir Belediyesi iş birliği yaparak, kentimize Tarım Akademisi kazandırmaya hazırlanıyor. Bu akademide çiftçiler, dezavantajlı kesimler ve gençler, modern tarım tekniklerinden ekolojik üretime kadar birçok alanda eğitim alarak kente ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak. Bu kapsamda protokol Çukurova Üniversitesi Rektörlük Makamında Rektör Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş ve Zeydan Karalar arasında imzalandı. Protokol törenine Çukurova Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi bürokratları katıldı.
REKTÖR BERİŞ, “ÇİFTÇİMİZ İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Rektör Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş Çukurova Üniversitesi ile Adana Büyükşehir Belediyesi arasında Üniversitenin tahsis edeceği taşınmazlar üzerinde Tarım Akademisi kurulması, tarımsal üretim faaliyetlerinin yapılması, üniversite ile ortak eğitim ve projeler konusunda iş birliği yapılmasının amaçlandığını söyledi. Proje kapsamında 300 dekar arazinin 30 yıllığına işletilmesi için Belediyenin destek sağlayacağını vurgulayan Prof. Dr. Beriş “Akademi ve tarımsal üretimde faaliyet gösterecek teknik personel için “Eğitimcilerin Eğitimi’’ kursları düzenleyeceğiz. Bu sayede Ziraat Fakültemizin Araştırma Uygulama Çiftliği altyapısı; dezavantajlı kesimlerin, öğrencilerimizin, çiftçilerimizin ve çocuklarımızın eğitimi için ortak projelerle toplumun kullanımına açılmış olacak. Akademi için Çukurova Üniversitesi tarafından hazırlanacak projeler, Yerel Yönetim aracılığıyla, birlikte yürütülecek” şeklinde konuştu.
BAŞKAN KARALAR, “ADANA İÇİN BÜYÜK İHTİYAÇ”
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da çok önemli bir iş birliğine, imza attıklarını belirtti. Başkan Zeydan Karalar şunları söyledi: “Yanı başımızdaki bilim kurumundan yeterince yararlanamadığımızı, Adana için birlikte çok güzel işlere imza atabileceğimizi uzun yıllardır söyler dururduk. Tarım kenti olan Adana’da Tarım Akademisi kurmak büyük bir ihtiyaçtı. Çiftçimize, Adana tarımına önemli katkı koyacak bir girişimi gerçekleştiriyoruz. Bunu üniversitemizle birlikte yapmak, protokole ayrı bir önem, özellik ve anlam katıyor. Başta Sayın Rektörümüz olmak üzere, emeği geçen Çukurova Üniversitesi yönetimine, dekanımıza ayrıca bu işe emek veren kendi kadromuza teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun.”
Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Sanat Atölyesinde açılan sergi ile ilgili bilgi aktaran Doç. Dr. Özlem Uslu “Posta Sanatı” çalışmalarından oluşan mini atölye sergisinin yaşadığımız dünya sorunlarına dikkat çekmeyi amaçladığını ifade etti. Doç. Dr. Uslu günümüzün toplumsal, ekonomik ve ekolojik sistemlerde oluşan problemlerine farkındalık yaratmak, daha barışçıl ve umut dolu bir gelecek için güzel dileklerini görselleştiren öğrencilerin çalışmalarını sanatseverlerin 2 ay boyunca bu sergide bulabileceklerini söyledi.
ÖĞRENCİLERİN “POSTA SANATI” ÇALIŞMALARI SERGİLENDİ
Doç. Dr. Uslu karma sergide 39 öğrencinin “Posta Sanatı” çalışmalarının yer aldığını belirterek şunları kaydetti: “Öğrencilerin bu sergi kapsamındaki çalışmaları, sadece estetik bir anlam taşımakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilincini geliştirmek, bireyleri daha empatik ve aktif bir şekilde toplumun ve doğanın korunmasına yönlendirmek için önemlidir. Bunun yanı sıra, bu proje, geleceğe dair umut dolu bir bakış açısı yaratma amacını taşımaktadır. Toplumsal eşitlik ve çevre bilincinin arttığı bir toplum, yalnızca bugünün değil, yarının da sağlıklı ve huzurlu yaşam alanlarını şekillendirebilir. Sadece bugün değil, gelecekte de daha barışçıl, eşitlikçi, sürdürülebilir ve insan odaklı bir dünya hayal eden gençler, yaşanabilir bir dünya kurma çabalarına katkıda bulunabilirler. Bu tür projeler ve farkındalık çalışmaları, aynı zamanda toplumda dayanışma, yardımlaşma ve birlikte hareket etme bilincini güçlendirir.”
Birliğin, beraberliğin ve yardımlaşmanın ayı Ramazan’da, Ramazan’ın bereketini, paylaşmanın, dayanışmanın ve kardeşliğin en güzel örneklerinden birini yaşadığımız bu anlamlı ayda Oruç tutanlar, ruhsal arınmanın yanında manevi huzuru da yaşıyorlar. Ramazan ayı ile birlikte kalp hastalığı olanlar ‘Oruç tutmamda sakınca var mı?’, ‘Oruç tutarken ilaçlarımı nasıl kullanmalıyım?’ gibi sorularla sıkça başvurmaya başladılar. Aslında kalp hastaları için oruç tutabilir ya da tutamaz şeklinde bir genelleme yapmak doğru olmaz. Ramazan Ayında Kalp Sağlığımızı korumak İçin dikkat edilmesi gerekir. Çünkü kalp hastalıkları daha doğrusu kalp-damar hastalıkları çarpıntı gibi basit ritim bozukluklarından ileri evre kalp yetersizliğine kadar geniş bir dağılım göstermektedir. Dolayısıyla kalp hastalarını bireysel olarak değerlendirerek karar vermek gerekir. Yani tüm kalp hastaları oruç tutamaz diye bir genelleme doğru değildir, hastalığın tipi ve şiddetine göre karar verilmesi gereklidir.
Orucun kalp damar hastalarında olumlu ve olumsuz etkisini ortaya koyan bilimsel araştırma sayısının azlığından dolayı kalp damar hastalarının oruç tutmaya dair sorularına bilimsel, net yanıtları vermek oldukça zor. Bu nedenle ünlü kardiyolog uzman Dr. Hasan Boğa ile gazetemiz adına bir görüşme yaparak, bu anlamlı ayda dikkat edilmesi gerekenleri öğrendik.
Şimdi size Kardiyolog Uzman Dr. Hasan Boğa’nın Gazetemiz Çukurova Bölge Temsilcisi Erdal Fernergiz’e yaptığı açıklamaları hep beraber okuyalım:
Kalp Hastalığı Olanlar Ramazan Ayında Oruç Tutabilir mi?
“Ramazan, ruhani derinliğin ve paylaşmanın ayı olmakla birlikte, özellikle kalp hastaları için sağlık bakımından bazı özel önlemleri gerektirir. Orucun manevi yararları göz önünde bulundurulurken, kalp sağlığını korumak için atılması gereken adımlar büyük önem taşımaktadır. İşte, Ramazan ayında kalp hastalarının sağlıklı bir oruç dönemi geçirebilmesi için dikkat etmeleri gereken temel hususlar:
1. Sağlıklı ve Dengeli Beslenme
• Sahur ve İftarda Dengeli Menü: Günün ilk ve son öğünü olan sahur ve iftarda, vücudun ihtiyaç duyduğu enerji ve besin maddelerinin dengeli bir şekilde alınması gereklidir. Protein, kompleks karbonhidratlar, sağlıklı yağlar ve bol miktarda sebze-taze meyve tüketimi, kalp sağlığını destekler.
BERİŞ: HER TÜRLÜ PROJEYE AÇIĞIZ
İnşaat sektörünün gelişimi açısından birlik ve beraberliğin son derece önemli olduğunu ifade eden Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş burada yaptığı konuşmada, “DAİMFED’in 11 vilayeti bir araya getirmesi, tek çatı altında olması Adana olarak, Çukurova Üniversitesi olarak bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Genç DAİMFED-Çukurova Üniversitesi ile Mühendislik Fakültesi’ndeki tüm öğrencilerimizin burada sektör temsilcileriyle sahada olmaları mühendis adaylarımızın ufkunu açacaktır. Çukurova Üniversitesi olarak kamu yararına olan her türlü projelere açığız. Şu anda devam etmekte olan Balcalı Hastanesi A ve B blok renevasyonları ile ilgili sektör temsilcisi olan DAİMFED’in istihdam ve çözüm noktasında desteklerini hep hissettik. Başarılı çalışmaları için DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
KARSLIOĞLU: PROJE ÜRETİYORUZ
DAİMFED’in kurulduğu günden bugüne birçok projeyi hayata geçirdiğini ve daha iyi projelerle sektörü ayakta tutmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını ifade eden Genel Başkan Karslıoğlu, “Çukurova Üniversitesi Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş hocamızın rektörlük görevine başlaması ile Çukurova Üniversitesi’ndeki anlamsız bürokratik engellerin ortadan kalkması, daima yeni projelere açık olan bir yönetim anlayışının hasıl olması, bizleri heyecanlandırmıştır. Mevzubahis Adana ise, elimizin taşın altına koymaya her daim hazır olduğumuzu Sayın Rektörümüze bir kez daha ifade ediyoruz” dedi.