Güncelleme Tarihi:
Nefesler tutuldu, gözler Kral 3'üncü Charles'ın 6 Mayıs günü yapılacak taç giyme törenine çevrildi. Törenle ilgili ayrıntılar günlerdir İngiltere'nin önde gelen yayın kuruluşlarında manşetleri süslüyor. Her şeyin sorunsuz işlemesi için yapılan planlarla ilgili detaylar birer birer açığa çıkıyor.
Ne var ki yapılan her türlü hazırlığa karşın işlerin yolunda gitmemesi oldukça olası. "Olur mu öyle şey?" diye düşünmeniz çok normal ancak tarih kitapları fiyaskoya dönüşmüş taç giyme törenleriyle dolu.
İlk akla gelen örnek, "Fatih" lakabıyla da bilinen 1'inci William'ın 1066 yılındaki tahta çıkma töreni.
William, Hastings Muharebesi'nden birkaç ay sonra oldukça gergin koşullarda taç giydi. Ülkede yeni bir kral vardı ve Normandiyalılar geçmişte yönetimi elinde tutan sınıfları yerlerinden etmişti.
Tören sırasında yaşanan bir yanlış anlaşılma çok büyük kargaşaya neden oldu. Dışarıda nöbet tutan Normandiyalı askerler törenin inceliklerine hâkim değildi. Bu nedenle Westminster Kilisesi'nde yükselen alkış ve tezahürat seslerini yanlış anlayıp alarma geçtiler.
İngiltere'de Kraliyet geçmişi olan birçok binayı temsil eden Tarihi Kraliyet Sarayları bünyesinde görev yapan tarihçi Charles Farris, The Guardian'a yaptığı açıklamada, "Biraz panik oldu. Olumsuz bir şey yaşanıp yaşamadığından emin değillerdi. İnsanlara saldırmaya, bazı binaları ateşe vermeye başladılar. Bir ayaklanma başlamıştı" diye aktardı yaşananları ve ekledi:
"Tarihi kayıtlara göre, keşişler ve kilise görevlileri dışındaki herkes panik içinde Westminster'ı terk etmiş ve bu epik yanlış anlaşılmanın sebep olduğu yangınları söndürmeye başlamıştı."
KALABALIK NEDENİYLE DUVAR YIKILDI
İngiliz tarihçi Ian Lloyd'un geçtiğimiz günlerde raflarla buluşan kitabı "The Throne" (Taht) da taç giyme töreni fiyaskolarına dair pek çok ayrıntı içeriyor. 1000 yıllık geniş bir dönemi ele alan kitap İngiltere monarşisindeki tahta çıkma törenlerine esprili bir bakış açısı sunuyor.
Lloyd'un aktardığına göre, örneği 1307'de 2'nci Edward'ın tahta çıkma töreninde o kadar çok seyirci vardı ki kilisenin yüksek altarının arkasındaki duvarın bir kısmı yıkıldı. Yıkıntıların altında kalan bir şövalye hayatını kaybetti.
Veba salgınları da pek çok tahta çıkma töreninin sekteye uğramasına neden oldu. Örneğin 6'ncı James tahta çıktığında, bulaş tehlikesi nedeniyle, normale kıyasla çok daha küçük bir etkinlik düzenlendi. Aynı şekilde 1626'da 1'inci Charles'ın tahta çıkışı uğruna düzenlenecek geçit töreni de salgın hastalık nedeniyle iptal edildi.
KUMAŞ KAVGASI PAHALIYA MAL OLDU
2'nci Charles'ın 1661'deki tahta çıkış töreni de tuhaf bir arbedeye sahne oldu. Kral'ın başının üzerindeki ipekten kubbeyi taşıyan Cinque Limanları baronları ile Kral'ın uşakları arasında bir ağız dalaşı patlak verdi. Bu gerginliğin sebebi kubbeyi taşıyan görevlilerin törenin ardından kumaşın bir kısmını kesip evlerine götürebilecek olmalarıydı.
Farris, "Kubbe muhtemelen altın işlemeli ve oldukça pahalı güzel bir kumaştan yapılmıştı" dedi.
Baronlar kumaşı aralarında bölüşmeyi planlıyordu ancak Kral'ın uşakları da kumaştan pay istiyordu.
Farris, "Çok büyük bir kavgaya tutuştular. Nihayetinde baronlar kazandı. Ama dikkatleri fazlasıyla dağılmış olduğundan, törenden sonra verilen ziyafette masadaki yerlerini kaybettiler ve Kral'dan kilometrelerce uzakta oturmak zorunda kaldılar" diye konuştu.
Lloyd, kitabında Kral 2'nci George'un eşi Kraliçe Caroline'ın 1727'deki taç giyme törenine çok sayıda kiralık takı takarak katıldığını ve "kilisenin koridorunda yürürken çıkardığı şıngırtıların" net bir biçimde duyulduğunu da aktardı. Üzerindeki takılar o kadar ağırdı ki Kraliçe dua etmek için yere diz çöktükten sonra kalkabilmesi için eteğine özel makaralar bağlanmıştı.
"TİYATROYA GİDEN SIRADAN VATANDAŞLAR GİBİ"
Diğer yandan 2'nci George'un torunu olan 3'üncü George'un taç giyme töreninde tam ters bir hava vardı. George ve eşi Kraliçe Charlotte, 1761'deki törende geçit yapılmasını istememiş ve kiliseye bir örnek tahtırevanlarla taşınmıştı. Kral George'un biyografi yazarına göre kral ve kraliçeden ziyade "tiyatroya giden sıradan vatandaşlar" gibi görünüyorlardı.
Üstelik Devlet Kılıcı da yer yarılmış da yerin dibine girmiş gibiydi. Kılıç bulunamadığı için hızlı bir kararla Belediye Başkanı'nın incili kılıcı ödünç alınmıştı.
Tören başından sonuna rötarlıydı ve Başpiskopos'un vaazına sıra geldiğinde konuklar çoktan yemeğe başlamış olduğundan çatal-bıçak sesleri tüm konuşmayı bastırmıştı.
AMACI NAPOLYON'U GÖLGEDE BIRAKMAKTI
Pek çok kaynağa göre, 4'üncü George'un 1821'deki taç giyme töreni, o güne kadar ve sonrasında görülmüş en şaşaalı ve gösterişli törendi. Ne var ki kutlamalar kapsamında konuklara ziyafet verilmesi adeti 4'üncü George'la son buldu.
George'un asıl amacı birkaç yıl önce çok ihtişamlı bir törenle tahta çıkan Napolyon'u gölgede bırakmaktı. Fakat o kadar çok şey yanlış gitti ki...
Kral'ın ayrı olduğu eski eşi Brunswickli Caroline, kiliseye girmek istedi ama engellendi. Diğer yandan George, muhteşem tören kostümünü herkese göstermek istiyor ve hızlı hızlı yürüyordu. O kadar ki koruyucu kubbeyi Kral'ın başının üzerinde tutacak olan baronlar, George'un arkasından koşmak zorunda kalmıştı.
BALMUMU YAĞMAYA BAŞLADI
Ancak Farris'e göre asıl şenlik kuş sütünün bile eksik olmadığı ziyafet sırasında yaşandı. 2000 misafir yemek için Westminster Salonu'nu tıklım tıklım doldurmuştu. Binlerce kişi de kenarlardaki tribünlere yerleşmiş onları izliyordu. İçerisi o kadar sıcaktı ki insanlar fenalaşıp baygınlık geçirmeye başlamıştı.
Salonu aydınlatmak için dev avizeler asılmıştı. Farris, "Her avizenin üzerinde binlerce mum yanıyordu. Ama avizelerin altındaki damlama tepsileri yeterince büyük değildi. Bir noktada tavandan erimiş balmumu yağmaya başladı" diye anlattı o dakikaları.
Davetlilerin altın işlemeli ipek ve saten giysilerinin üzerine balmumu damlıyordu. "Ne oluyor" diye kafasını kaldıranların yüzü gözü muma bulanıyor, makyajları bozuluyordu.
4'üncü George'un halefi olan ve cimriliğiyle tanınan 4'üncü William'ın 1831'deki töreni ise o kadar küçük ve gösterişsizdi ki "Yarım Taç Giyme" olarak nitelendirilmişti.
SAKAR NEDİMELER, ÖLÇÜSÜZ BİR YÜZÜK
1838'de Kraliçe Victoria'nın töreninde ciddi bir prova eksikliği söz konusuydu. Kraliçe'nin nedimeleri sürekli eteklerine basıp durmuştu, üst düzey din adamları ise dini törene giderken yollarını kaybetmişti. En önemli talihsizliklerden biri de taç giyme yüzüğünün yanlış parmağa göre yapılmış olmasıydı.
Farris, "Kuyumcuya sipariş verilirken bir şeyler yanlış aktarılmış olmalı" derken yüzüğün yüzük parmağı yerine serçe parmağı ölçülerinde yapıldığını söyledi.
Farris, "Yüzük çok küçüktü. Törenin ilgili kısmına gelindiğine, Canterbury Başpiskoposu yüzüğü Kraliçe'nin parmağına takmaya çalıştı ama olmadı. Ancak Başpiskopos protokollere uymaya meraklı bir insan olduğundan yüzüğü zorla Kraliçe'nin parmağına oturttu. Kraliçe Victoria daha sonra günlüğüne yüzüğü çıkarmak için parmağına buz sürmek zorunda kaldığını ve canının çok yandığını yazacaktı" ifadelerini kullandı.