Güncelleme Tarihi:
İngiltere Kralı 3'üncü Charles'ın taç giyme törenine sayılı günler kaldı. Hem ülke kamuoyu hem de dünyanın geri kalanındaki meraklılar, 70 yıldan fazla süre sonra bir taç giyme töreni izleyecek olmanın heyecanını yaşıyor. Peki ülke tarihindeki bazı monarkların bu onuru yaşayamadıklarını biliyor muydunuz?
Bu bağlamda en tüyler ürpertici örneklerden biri Kral 5'inci Edward.
5'inci Edward, babası 4'üncü Edward'ın Nisan 1483'te aniden hayatını kaybetmesiyle henüz 12 yaşındayken kendini kral olarak buldu. Ancak tahtta sadece 2 ay oturabildi. Tarihçilere göre, 5'inci Edward, Kraliyet tarihinin en karanlık ve en gizemli olaylarından birine kurban gitti.
4'üncü Edward ölmeden önce erkek kardeşi Gloucester Dükü Richard'ı "Krallığın Koruyucu Lordu" ilan etmişti. Bir başka deyişle, 5'inci Edward ülkeyi yönetme yetişkinliğine erişene dek, idare Richard'da olacaktı.
"Crown and Sceptre" (Taç ve Asa) kitabının yazarı Tracy Borman, The Washington Post'a yaptığı açıklamada, tarih boyunca hep "kötü adam" olarak anılan Richard'ın "unvanı dışında her şeyiyle tam bir kral olduğunu" belirtti. Borman, Richard'ın kendisine verilen görev nedeniyle öfkelenmiş ve Edward'ı öldürüp tahtı ele geçirmek istemiş olabileceğini de sözlerine ekledi
ANNESİ BİR AN EVVEL EDWARD'I TAHTA OTURTMAK İSTİYORDU
1483 yılına geri dönersek... Babasının ölüm haberini alan 5'inci Edward, dayısı Lord Rivers eşliğinde Londra'ya doğru yola çıktı. O esnada Kral'ın öldüğü Richard'dan gizleniyordu.
Tarihçilere göre bu gizlilik kararını alan kişi, Edward'ın annesi Elizabeth Woodville'di. Zira Woodville, bir an evvel oğlunu tahta oturtmak istiyor ve Richard'ın müdahalesinden çekiniyordu.
Ancak haber bir şekilde Richard'a ulaştı ve beklenen oldu. Krallığın Koruyucu Lordu, Edward ve beraberindekilerden oluşan kafileyi yolda durdurdu ve Lord Rivers'ı önce tutuklattı, bir süre sonra da idam ettirdi. Kral'ın ölümünden sonra üzerindeki baskının giderek artmakta olduğunu hisseden Woodville ise Westminster Kilisesi'ne sığındı.
EDWARD VE KARDEŞİ KULEYE HAPSEDİLDİ
5'inci Edward'ın tahta çıkma töreni için 22 Haziran 1483 tarihi belirlenmişti. Hazırlıklar son hızla devam ediyor, darphane bu tarihi ölümsüzleştirmek amacıyla genç kralın portresini taşıyan paralar basıyordu. Ancak törene sayılı günler kala, Edward ve 9 yaşındaki kardeşi Richard, Londra Kulesi'ne gönderildi. (O sırada York Dükü unvanını taşıyan küçük Richard, Edward'ın ardından taht sırasındaki ikinci isimdi.)
Borman, "Başlangıçta kaygılanacak bir şey yoktu" derken monarkın taç gitme törenleri öncesinde Londra Kulesi'nde vakit geçirmesinin, geleneğin bir parçası olduğunu belirtti. Amcaları Richard, tehlikelere açık vaziyetteki bu iki çocuğun kulede korunacağını ve birer konuk gibi ağırlanacağını söylemişti.
Nitekim ilk günler çocuklar kulenin bahçesinde oynarken, ok atış talimleri yaparken görülebiliyordu. Ancak taç giyme günü yaklaştıkça bu durum değişmeye başladı.
Borman, "Babalarının ölümünden sonraki yaz ayları boyunca gittikçe daha az görünür oldular. Yazın sonu geldiğinde Edward da Richard da tamamen ortadan kaybolmuştu" ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLAR GAYRİMEŞRU İLAN EDİLDİ
Diğer yanda taç giyme töreni hazırlıkları da ağırdan alınıyordu. Zira Kral 4'üncü Edward'ın evlenmeden önce yaptığı bir anlaşma ortaya çıkmıştı. Bu anlaşma Woodville'den dünyaya gelen Edward ve Richard'ın tahta oturmaya uygun olmadığını belirtiyordu. Haziran ayı ortalarında İngiltere parlamentosu iki çocuğu da gayrimeşru ilan edince taç giyme töreni tamamen iptal oldu.
O esnada Edward ve Richard halen aynı zamanda bir hapishane olarak da kullanılan Londra Kulesi'ndeydi. İçeri birer konuk olarak giren iki çocuk, parlamentonun kararının ardından birer mahkûma dönüştü. O günden sonra bir daha prensleri görebilen olmadı.
İKİ İHTİMAL ÜZERİNDE DURULUYOR
Çocukların ne zaman ya da ne şekilde öldükleri halen bilinmiyor. Ancak kuledeki prensler efsanesi bugün hâlâ tartışılıyor.
Borman, "Bence prenslerin ortadan kaybolduktan kısa süre sonra öldürülmüş olmaları ihtimali yüksek. Gerçekten öldürüldülerse eğer, bu ölümden sorumlu kişi onları hızla ortadan kaldırma ihtiyacı içindeydi" dedi.
Bu noktada akla gelen ilk şüpheli elbette 1483-1485 yılları arasında Kral 3'üncü Richard adıyla tahtta oturan amcaları. Bununla birlikte Borman, çocukları ortadan kaldırmak isteyen tek kişinin Richard olmadığını belirtti.
"Henry Tudor da taht üzerinde hak iddia etmek için kenarda bekliyordu ve onun da küçük prensleri ortadan kaldırması gerekiyordu" diyen Borman, kardeşlerin başına gerçekte ne geldiğinin "muhtemelen asla çözülemeyecek bir gizem" olduğunu da sözlerine ekledi.
Aralarında Londra Kulesi'nin de bulunduğu birçok tarihi binayı temsil eden Tarihi Kraliyet Sarayları kuruluşunun belgelerine göre, küçük prensler en son Eylül 1483'te görüldü. Amcaları ise 2 ay kadar önce 6 Temmuz'da taç giymişti.
"BİR AT! BİR ATA KRALLIĞIM"
Kral 3'üncü Richard, nice güçlükle çıktığı tahtta ancak 2 yıl oturabildi. 22 Ağustos 1485'te Güllerin Savaşı'nın sonucunu belirleyen Bosworth Çayırı Muharebesi'nde öldürüldü.
Richard bu savaşta, Henry Tudor'un liderliğindeki orduya karşı savaşıyordu. Savaşı kazanan Tudor, ilerleyen zamanda Kral 7'nci Henry olarak tahta geçti ve "kuledeki prensler"in ablaları olan Yorklu Elizabeth ile evlendi.
Richard, savaş meydanında ölen son İngiltere kralı olarak da tarihe geçti. İskeleti 2012 yılında bir otoparkın altında bulundu. 2014 yılında yayımlanan bir araştırmada da Richard'ın aldığı kılıç ve bıçak yaraları sonucu öldüğü öne sürüldü.
William Shakespeare'in ünlü piyesi 'Richard III'e bakılırsa Kral, son nefesini vermeden önce "Bir at! Bir at! Bir ata krallığım!" ifadelerini kullanmıştı. (3'üncü Richard'ın yukarıda bahsettiğimiz üzere tarih boyunca kötü adam olarak görülmesinde bu piyesin de payı çok büyük.)
GİZEM 3'ÜNCÜ CHARLES DÖNEMİNDE Mİ ÇÖZÜLECEK?
Kral 2'nci Charles dönemine tekabül eden 1674 yılında, monarkın taç giymeden önce bir geceyi Londra Kulesi'nde geçirmesi geleneğine son verildi. Bunun sebebi Beyaz Kule'ye çıkan merdivenlerden birinin altından çıkan bir sandıkta bulunan ve kayıp prenslere ait olduğuna inanılan çocuk kemikleriydi.
İki ayrı çocuğa ait görünen kemikler Kral tarafından Westminster Kilisesi'ne nakledildi. (Kemikler bugün hâlâ burada saklanıyor.)
Tıp uzmanlarının 1933 yılında yaptığı analizde kemiklerin 7 ile 13 yaşları arasında iki çocuk olduğu sonucuna varıldı. Çocukların cinsiyetleri anlaşılamasa da pek çok kişi kemiklerin prenslere ait olduğuna inanmayı bugün dahi sürdürüyor.
Geçtiğimiz yıllarda bazı araştırmacılar kemikleri yeniden analiz etmek için başvurularda bulundu. Ancak bu girişimlerin Anglikan Kilisesi ve Kraliçe 2'nci Elizabeth tarafından reddedildiği bildirildi. Ne var ki İngiltere basınında geçen sene yer alan haberlerde, Kral 3'üncü Charles'ın DNA testine izin verebileceği ifade ediliyordu. Örneğin The Daily Mail'in Ekim 2022 tarihli haberinin başlığı "539 yıllık Kuledeki Prensler cinayetinin gizemi çözülmek üzere mi?" şeklindeydi.
Diğer yandan Londra Kulesi'nin resmi internet sitesinde halen şöyle deniyor: "Zavallı prenslerle ilgili gerçeği asla bilemeyebiliriz ama bu ülkenin gördüğü en acımasız aile içi çatışmalardan birinin kurbanları oldukları kesin."
GEÇMİŞTEKİ CHARLES'LAR DA YENİDEN GÜNDEMDE
Kral 3'üncü Charles'ın taç giyme törenine günler kala hatırlanan başka krallar da var. 1'inci ve 2'nci Charles da bu listenin üst sıralarında.
Geçtiğimiz yıllarda Charles'ın tahta çıktığında farklı bir isim seçebileceği (BBC'ye göre Charles, Philip, Arthur ve George olan dört isminden birini seçebilirdi) iddia ediliyordu. Buna sebep olarak da geçmişteki diğer Kral Charles'ların dönemlerinin pek parlak olmaması gösteriliyordu.
O kadar ki Charles'lardan biri tahtta olduğu dönemde çıkan iç savaşın sonunda kellesi uçurularak idam edilmişti, diğeri ise iktidarının ilk 10 yılını sürgünde geçirmişti.
1'inci Charles, 1600'de İskoçya'da doğdu. İskoçya Kral ve Kraliçesi'nin oğluydu. Kraliçe 1'inci Elizabeth'in 1603'te ölmesinin ardından yerine Kral 1'inci James unvanıyla Charles'ın babası geçti.
Charles zenginlik ve ayrıcalık içinde büyüse de zor bir hayatı oldu. Sürekli hastalanıyor, yürümekte zorlanıyor, kekeleyerek konuşuyor ve bir sonraki kral olacağına kesin gözüyle bakılan ağabeyinin gölgesinden bir türlü kurtulamıyordu.
Ancak ağabeyinin ani ölümüyle Charles henüz çocuk denecek bir yaşta tahtın varisi oldu. 20'li yaşlarının ortasındayken babası ölünce Charles "isminin birincisi" olarak tahta geçti.
İKİNCİ CHARLES ÖNCE İSKOÇYA'DA KRAL OLDU
Doğrusunu söylemek gerekirse, Kral 1'inci James ile Parlamento'nun arası uzun yıllardır kötüydü. Bu durum Charles döneminde de devam etti. Charles'ın bir Katolik'le evlenmesi ilişkileri daha da gerdi. Nihayet 1642'de Parlamento'nun Kral'ı Londra'nın dışına sürgün etmesiyle bir iç savaş başladı.
Savaşın sonunda Kral yakalandı, vatana ihanet suçlamasıyla yargılandı ve idama mahkûm edildi. 1649 yılında soğuk bir Ocak günü infaza götürülürken ikinci bir gömlek istedi. Tarihçi Charles Carlton'a göre, Kral soğuktan titrediğini gören tanıkların korkudan titrediğini düşünmelerine engel olmak için böyle bir önlem almıştı.
İkinci Charles ise babası öldürüldüğünde henüz 18 yaşındaydı ve sürgünde yaşıyordu. İskoçya tarafından Kral 2'nci Charles ilan edildi ancak İngiliz Parlamentosu monarşiyi sonlandırıp İngiltere'de cumhuriyeti ilan etti.
Sonraki 10 yıl boyunca Püriten Oliver Cromwell, gücünü günden güne artırıp tiyatrodan spora, makyajdan Noel'e pek çok şeyi yasaklarken, Charles olan biteni uzaktan izliyordu.
PARLAMENTO DESTEĞİYLE TAHTA ÇIKTI
1658'de ölen Cromwell'in oğlu babasını yerini almaya hazırdı ancak gerekli halk ve Parlamento desteğine sahip değildi. Hatta Parlamento, 30'uncu doğum gününde Kral 2'nci Charles'ı tahta davet etti.
Charles'ın ilk işi babasının ölüm fermanını imzalayanları idam ettirmek oldu. Hatta Cromwell'in mezarı açıldı, cansız bedeni çıkarıldı ve kellesi uçuruldu.
Kral 2'nci Charles dönemi tarih kitaplarına Restorasyon olarak geçti. Bu dönemde Cromwell döneminin yasakları tersine çevrildi.
Bununla birlikte zor zamanlar da yaşandı. 1665'teki Büyük Veba ve 1666'daki Büyük Londra Yangını 2'nci Charles döneminin önemli olayları arasındaydı. Son olarak Charles'ın da tıpkı babası ve dedesi gibi Parlamento'yla sorunlar yaşadığını da eklemeden geçmeyelim.