14 yaşındaki Afranur Günlü depremde hayatını kaybetmişti… Panik atak ölüme sebep olabilir mi? Uzman isim uyardı! İşte kritik detay I 7 SORU 7 YANIT

Güncelleme Tarihi:

14 yaşındaki Afranur Günlü depremde hayatını kaybetmişti… Panik atak ölüme sebep olabilir mi Uzman isim uyardı İşte kritik detay I 7 SORU 7 YANIT
Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 2025 11:38

Muğla'nın Fethiye ilçesinde dün meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından Fethiye’de yaşayan 14 yaşındaki Afranur Günlü'nün geçirdiği panik atak sonrası kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği öğrenilmişti. Herkesin merak ettiği o soruyu konunun uzmanına sorduk: Panik atak ölümcül olabilir mi?

Haberin Devamı

14 yaşındaki Afranur Günlü'nün yakınları, deprem anında ablasıyla aynı odada kalan küçük kızın aniden uyanıp, ayağa kalktığı ardından tekrar yatağına uzandığını söyledi. Bunun üzerine şüphelenen yakınları, sağlık ekiplerine durumu bildirdi. Ambulansla özel bir hastaneye kaldırılan Günlü maalesef kurtarılamadı. Cenazesi dün Fethiye’de toprağa verilen küçük kızın panik atak sebebiyle vefat ettiği söylendi.

Peki böyle bir şey gerçekten mümkün mü? Panik atak ölüme sebep olabilir mi?

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Burak Doğangün panik atak hakkında tüm merak edilenleri anlattı, çok önemli detaylara dikkat çekti.

1- PANİK ATAK TAM OLARAK NEDİR?

Panik atak, kişinin gerçek bir tehlike olmamasına rağmen, aniden başlayan ve genellikle birkaç dakika içinde zirveye ulaşan yoğun bir korku ve rahatsızlık hissi deneyimlediği epizodlardır. Bu ataklar sırasında kişi çoğu zaman kontrolünü kaybedeceğini, aklını yitireceğini ya da öleceğini düşünebilir.

Haberin Devamı

Panik ataklar tek başına görülebileceği gibi başka anksiyete bozukluklarının bir parçası olarak da ortaya çıkabilir. Ancak panik bozukluk, bu atakların beklenmedik şekilde ve tekrarlayıcı biçimde yaşanmasıyla karakterize ayrı bir tanı kategorisidir. Tanı konabilmesi için yukarıdaki belirtilerden en az dört tanesinin bir arada bulunması gerekir.

Panik bozukluk genellikle ergenliğin sonlarında veya erken yetişkinlikte başlar ve kadınlarda daha sık görülür. Her panik atak yaşayan kişi panik bozukluk geliştirmez; ancak bazı bireylerde bu ataklar zamanla günlük işlevselliği belirgin biçimde bozabilir.

Zaman zaman insanların 18 yaş altında ve çok büyük nedenle altta yatan çeşitli tıbbi nedenler varlığında ani ölüm gösterebildiğini söylemek mümkün. Burada korkuyla kaygı arasındaki farkı ayırt etmek gerekiyor. Korku ve kaygı, aslında insanın ruhsal olarak bir savunma mekanizmasıdır. Korku, temelde insanların yaşamda kalabilmesi adına ciddi bir tehdit durumu oluşturan herhangi bir durum ya da nesneye karşı vermiş olduğu tepkidir. Bir korkutucu faktör olduğu zaman kişi bir anlamda tetikte olur, atağa geçer. Bedende ve ruhta ‘savaş ya da kaç’ mekanizması oluştuğu için böyle bir duruma karşı hazırlıktır. Ancak kişinin içsel meseleler nedeniyle, etrafta korkutucu bir mesele olmaması durumunda yaşamış olduğu içsel yoğun sıkıntı hissine biz anksiyete ya da kaygı diyoruz. Belli bir düzeyde her insanda aslında bunların olmasını bekliyoruz.

Prof. Dr. Burak Doğangün

2- PANİK ATAK HANGİ BELİRTİLER İLE KENDİNİ GÖSTERİR?

Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM-5) tanı ölçütlerine göre panik bozuklukta en az dört semptomun eşlik ettiği bir epizot söz konusudur. Bu belirtiler arasında çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğulma hissi, göğüs ağrısı, baş dönmesi, karıncalanma ya da uyuşma, üşüme veya sıcak basması, gerçeklikten kopma hissi (derealizasyon), kontrolünü kaybetme ya da 'delirme' korkusu ve ölüm korkusu yer alır. Bu semptomlar hızlı bir şekilde başlar ve genellikle 10–30 dakika içinde zirve yapar.

Haberin Devamı

3- 14 YAŞINDA BİR ÇOCUKTA PANİK ATAK GÖRÜLMESİ ÇOK SIK RASTLANAN BİR DURUM MU?

Panik bozukluk, ergenlik döneminde çok nadir diyebileceğimiz bir tanısal antite değildir. Örneğin, 2010 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde gençler üzerinde yürütülen geniş çaplı bir toplum temelli çalışmada, panik bozukluk görülme sıklığı 13-14 yaş grubu gençlerde %1,8 olarak bildirilmiştir.

Yetişkinlerde ise bir başka geniş ölçekli toplum çalışmasında son bir yıl içinde panik bozukluk görülme oranı %2,7 olarak saptanmıştır.

Ergenlik döneminin getirdiği nöroanatomik ve hormonal değişiklikler, ailedeki anksiyete bozukluğu öyküsü -hem genetik yatkınlık hem rol modelleme-, kaygılı mizaç gibi çeşitli faktörler panik bozukluk etiyolojisinde rol oynayabilmektedir. Dolayısı ile 14 yaşındaki bir bireyde panik atak görülmesi beklenmedik ya da sıra dışı bir durum değildir.

Haberin Devamı

Panik atak ve panik bozukluk, panik atakların belli bir sıklık, süre ve şiddetin üzerinde olması durumunda kişinin yaşadığı ruhsal bir bozukluktur. Ve bu ruhsal bozukluk kişinin hayatını etkiler. Panik atak tablosunu her yaşayan birey illa panik bozukluk olacak diye bir kaide yoktur. Panik atak durumunda kişi aslında ciddi bir içsel ya da fiziksel yoğun bir sıkıntı hissi hisseder. En önemli mesele ise kontrolün kaybedilmesidir. Ölüme kadar gidebilecek bir felaket senaryosu kişinin zihninde ciddi bir tehdit oluşturabilir. Panik atak durumunun sıklıkla tekrarlanmasına panik bozukluk diyoruz. Genellikle genç yetişkin insanlarda görülmekle beraber zaman zaman 18 yaş altı kişilerde de görülebiliyor. Bilimsel çalışmalara göre yüzde 1 ila 15 arasında değişen bir görülme sıklığı söz konusu.

Prof. Dr. Burak Doğangün

4- PANİK ATAK SEBEBİYLE VEFAT ETMEK MÜMKÜN MÜ? PANİK ATAK KİŞİYİ NASIL ÖLÜME SÜRÜKLEYEBİLİR?

Klinik açıdan panik bozukluk, doğrudan yaşamı tehdit eden bir bozukluk değildir. Bununla birlikte, ataklara eşlik eden yoğun fizyolojik değişimler, özellikle sempatik sinir sisteminin aktivasyonu ile katekolamin deşarjı taşikardi, hipertansiyon, hiperventilasyon gibi fiziksel belirtilere yol açabilir.

Kişinin direkt panik atak sebebiyle hayatını kaybedebileceğini söylemek çok doğru olmaz. Depremde hayatını kaybeden 14 yaşındaki Afra Nur Günlü’nün çok büyük ihtimalle kalple ilgili altta yatan başka problemleri olabilir. 18 yaş altı çocuklarda ağırlıklı olarak ani kalp durmasına bağlı ya da kardiyovasküler patolojilere bağlı ani ölümleri görebiliyoruz. 18 yaş altı ani ölüm riski 1/100.000 gibi görülür.

Haberin Devamı

Ani kardiyak ölümler özellikle gençlerde genellikle altta yatan yapısal kalp hastalığı veya kalıtsal elektriksel iletim bozukluklarıyla ilişkilidir. Tanı konmamış uzun QT sendromu, Brugada sendromu ya da katekolamin duyarlı ventriküler taşikardi (CPVT) gibi tablolar, duygusal stresin ve panik atağın yarattığı adrenarjik uyarı sonucu ölümcül aritmileri tetikleyebilir. Bu nedenle, ölümle sonuçlanan panik semptomlarının varlığında yalnızca psikiyatrik değil, kardiyolojik ve genetik incelemeler de gereklidir. “Panik ataktan ölüm” gibi ifadeler yanıltıcı olabilir.

Ani aritmik ölüm sendromu olarak çevrilebilecek SADS, kalp krizi veya yapısal bir kalp hastalığına bağlı olmayan bir nedenle ani ölüm olayının gerçekleştiği bir durumdur. Yani önceden bilinen bir hastalığı olmayan kişinin beklenmeyen bir şekilde ani ölüm nedeniyle hayatını kaybetmesi ve buna neden olacak bir durum bulunamamasıdır.

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Koçaş

5- DEPREM KORKUSU PANİK ATAĞI BU KADAR TETİKLEYEBİLİR Mİ?

Deprem sırasında yaşanan yer sarsıntısı, şiddetli sesler, karanlık ve kontrol kaybı hissi, bireyin fiziksel ve bilişsel düzeyde kendini tehdit altında hissetmesine yol açar. Bu durum özellikle anksiyete duyarlılığı yüksek bireylerde panik atağı tetikleyebilir.

Haberin Devamı

6- DEPREM, PANİK ATAK OLMAYAN BİRİNDE BU HASTALIĞA NEDEN OLABİLİR Mİ?

Deprem gibi ani, kontrol edilemeyen ve tehdit algısını doğrudan tetikleyen afetler, daha önce hiç panik atak yaşamamış bireylerde bile ilk panik atağın ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu tür durumlarda vücudun "savaş ya da kaç" sistemi hızla devreye girer. Bu sistem, aslında evrimsel olarak bizi tehlikeden korumaya yönelik bir savunma mekanizmasıdır. Örneğin, vahşi doğada ani bir tehditle karşılaşmak gibi. Ancak günümüzde bu sistem, fiziksel bir tehlike olmaksızın da devreye girebilir ve panik atağa neden olabilir.

Burada önemli olan nokta, yaşanan panik atağın tekil ve duruma bağlı mı olduğu, yoksa tekrarlayıcı bir hal alıp almadığıdır. Eğer kişi birden fazla kez, beklenmedik biçimde panik ataklar yaşamaya başlar ve bu durum günlük işlevselliğini etkileyecek düzeye gelirse, o zaman panik bozukluk açısından psikiyatrik değerlendirme gerekir.

7- PANİK ATAK GEÇİREN BİR KİŞİYE NASIL YAKLAŞILMALI, MÜDAHALE EDİLMELİ?

Panik atak geçiren bireye yaklaşımda temel hedef, kişinin yaşadığı belirtilerin geçici ve tehlikeli olmadığını fark etmesini sağlamaktır. Bu süreçte, kişinin yanında sakin şekilde bulunmak, panik atağın doğasını açıklamak ve nefesini düzenlemesine yardımcı olmak önemlidir. Özellikle hiperventilasyonun (hızlı ve yüzeysel solunum) panik belirtilerini artırabileceği akılda tutulmalıdır. Bu nedenle yapılandırılmış nefes egzersizleri hem fizyolojik belirtileri hafifletmek hem de kişiye kontrol hissi kazandırmak açısından etkilidir.

Sıklıkla önerilen yöntemlerden biri ‘4-2-6’ solunum tekniğidir:

Bireyden 4 saniye boyunca burnundan derin nefes alması, ardından 2 saniye nefesini tutması ve 6 saniyede yavaşça ağzından vermesi istenir. Bu döngü birkaç kez tekrarlandığında kalp atım hızı yavaşlar, parasempatik sinir sistemi aktive olur ve panik belirtileri hafifleyebilir.

Panik atak ilk kez ortaya çıktığında ve özellikle bireyde kardiyovasküler risk faktörleri mevcutsa, semptomların altta yatan tıbbi bir duruma bağlı olmadığından emin olunması için klinik değerlendirme önerilir. Buna karşılık, panik ataklar tekrarlayıcı bir hal almışsa ve bireyin günlük işlevselliğini ya da yaşam kalitesini belirgin şekilde etkilemeye başlamışsa, panik bozukluk olasılığı açısından bir ruh sağlığı uzmanı tarafından değerlendirilmesi uygun olacaktır.

BAKMADAN GEÇME!