Güncelleme Tarihi:
Halk arasında “ışın tedavisi” olarak bilinen radyoterapinin prostat kanserinde erken evreden ileri evrelere kadar başarıyla kullanılabildiğini belirten Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, özellikle kanserin sadece prostat bezine sınırlı olduğu durumlarda, yani “lokalize prostat kanseri”nde, radyoterapinin tek başına tam iyileşme sağlayabildiğini söyledi. Pek çok hasta ilk tanı anında sadece ameliyatı düşünse de, artık modern radyoterapi teknikleriyle cerrahi kadar başarılı sonuçlar almanın mümkün olduğunu kaydeden Alıcıkuş, “Üstelik bu tedavi, bıçak altına yatmadan, anestezi almadan, hastanede kalmadan uygulanabiliyor” diye konuştu. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, erken evrede radyoterapi ile tedavi edilen prostat kanseri hastalarının, 10 yıl ve üzeri yaşam oranlarının yüzde 90’lara kadar çıktığını belirten Prof. Dr. Alıcıkuş, “Bu sonuçlar, ameliyat edilen hastalarla neredeyse birebir aynı ama radyoterapinin en büyük avantajlarından biri sadece etkili olması değil, aynı zamanda yaşam kalitesini de koruması. Hasta tedavisini günlük kısa seanslarla alırken, hayatına kaldığı yerden devam edebiliyor. İşini bırakmasına, sosyal yaşamından uzaklaşmasına gerek kalmıyor” dedi.
YENİ TEKNOLOJİ, DAHA AZ YAN ETKİ
Eskiden radyoterapi denildiğinde akıllara yan etkilerin geldiğini söyleyen Alıcıkuş, “Bugün ise tablo çok farklı. IMRT, VMAT ve IGRT gibi ileri teknoloji yöntemlerle artık ışınlar sadece hastalıklı bölgeye gönderiliyor. Tedavi, milimetrik hassasiyetle planlanıyor. Bu sayede idrar torbası ve bağırsak gibi sağlıklı dokular korunuyor. Daha az idrar problemi, daha az bağırsak yakınması ve cinsel yaşamda daha az bozulma. Yeni tekniklerle yapılan radyoterapilerde hastalar hem etkili tedavi görüyor hem de daha az yan etki yaşıyor” şeklinde konuştu. Her hastanın ameliyat için uygun olamayabileceğini vurgulayan Alıcıkuş, “İleri yaşta olanlar, kalp ya da akciğer gibi hastalıkları bulunanlar için ameliyat ciddi riskler taşıyabilir. Bazen de hasta sadece cerrahi istemeyebilir. İşte bu noktada radyoterapi büyük bir avantaj sağlar. Tedavi, ayaktan yapılır; yani hasta her gün gelip birkaç dakikalık seanslarla ışın alır ve evine döner. Ne bıçak izi olur ne anestezi riski. Bu da özellikle ameliyat olmak istemeyen hastalar için rahatlatıcı bir seçenektir” diye konuştu. Her hastalık gibi, her prostat kanserinin de kişiye özel olduğunu belirten Alıcıkuş, “Tümörün yaygınlığı, hastanın yaşı, sağlık durumu, PSA değeri gibi pek çok faktör tedavi kararını etkiler. Ancak doğru planlama yapıldığında, radyoterapi ile hem hastalık kontrol altına alınır hem de yaşam kalitesi korunur. Üstelik hasta, işinden, ailesinden, sosyal çevresinden uzaklaşmadan tedavisini tamamlar” ifadelerini kullandı.
RADYASYON ONKOLOĞUNA DA DANIŞIN
Alıcıkuş, şunları söyledi: “Prostat kanseri tanısı almış bir hasta için en sağlıklı karar, üroloji uzmanı ile birlikte bir radyasyon onkolojisi uzmanının da görüşünü almaktır. Çünkü artık tedavi sadece cerrahiden ibaret değildir. Modern radyoterapi, cerrahiyle benzer başarı oranlarına ulaşırken, daha az risk, daha az yan etki ve daha fazla konfor sunuyor. Cerrahiden çekinen, ya da sağlık durumuna bağlı olarak ameliyat olamayan hastalar için radyoterapi, hayatı kolaylaştıran ve uzatan bir tedavi yoludur.”