‘OSTİM’de ne ararsanız var...' Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...

Güncelleme Tarihi:

‘OSTİM’de ne ararsanız var... Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...
Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2025 11:33

Hürriyet Ankara’nın Kent Sohbetleri’ne konuk olan OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, “Savunma sanayiine baktığınız zaman tanklarda, toplarda, tüfeklerde, roketlerde, her yerde OSTİM’i görüyorsunuz. Yani uçan, kaçan, yürüyen, canlı, cansız, bir sürü yerde biz OSTİM’i görebiliyoruz. Burada her şey var. Bir insan, ihtiyaç duyabileceği her şeyi OSTİM’de bulabilir, yapabilir, yaptırabilir” diye konuştu. 

Haberin Devamı

‘OSTİM’de ne ararsanız var... Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...

Hürriyet Gazetesi’nin başkent Ankara’ya özel sayfalarındaki “KENT SOHBETLERİ”, yeni konu ve konuklarıyla devam ediyor. “KENT SOHBETLERİ”nin bugünkü konuğu OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı ve OSTİM Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan Aydın oldu. Aydın ile OSTİM’in dününü, bugününü ve yarınını konuştuk. OSTİM Teknik Üniversitesi başta olmak üzere eğitim boyutuna da değinen Aydın, yürütülen faaliyetleri de anlattı.

* OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nin hikâyesi nasıl başlıyor?

Geçmişi 1967’ye kadar gidiyor. Ulus’ta eski PTT binasının olduğu yerin yan tarafında bir sanat okulu varmış. Orada eğitim gören dönemin insanları hakikaten iyi okumuşlar. Bir misyon sahibi olmuşlar. Sanayileşmeyle ilgili Ankara’da olup bitenlerin birçoğunun arkasında o sanat mektebinin mezunları var. OSTİM’i kuran Cevat Dündar da oradan mezun. Sanayi bölgesi olarak o dönem Yeni Sanayi, Ata Sanayi var. Burada daha çok sanayi üretiminden ziyade bakım, onarım, tamirat gibi işler yapılıyormuş. İşte Cevat Dündar üretimin de olduğu bir sanayi bölgesi hayal etmiş. Ankara’nın 15 kilometre uzağında o dönem “Dağın başı” diye tabir edilen bu yeri düşünmüş. “Ya oraya kim gidecek? Orada sanayi olur mu?” demişler. Bir sürü tenkitlerden sonra yılmadan bu alanı satın almış. 2 bine yakın üye bulmuş. Toplanan paralarla burayı hayata geçirmiş. 1967’de tohumları atılırken 1975’li yıllarda, 77,78’de de burada yavaş yavaş birinci etap için kuralar çekilip çalışmalara başlanmış. ASELSAN’ın buraya gelmiş olması önemli bir başlangıç olmuş. Kendilerine lazım olan yan sanayi ve tedarikçiyi yetiştirmek için burada çalışma yapmışlar. Yani buradaki insanları eğitmişler, okul gibi öğretmişler. Traktör fabrikası kendi ihtiyaçlarını karşılamış. FNSS gelince yine aynı şekilde tedarik için buradaki firmalara ihtiyaç duymuş. TAI, Makine Kimya Endüstrisi, Roketsan gibi kuruluşların sanayiye ihtiyacı var. Her şeyi kendi yapması mümkün değil. Bunu nerede yaptırabilirler. İşte bakım, onarım, tamiri yapan yetişmiş insanlarla beraber OSTİM birçok sektörde, birçok konuda iş yapabilen, iş üretebilen, çözüm üretebilen bir yer haline gelmiş. Dünden bugüne bakıldığında “Dağ başı” denilen yerde bir dünya markası doğmuş.

Haberin Devamı

* Bilmeyenler çoktur. Burası nasıl bir yapıya sahip?

Haberin Devamı

Birbirini tamamlayıcı bir yapı var. Sizin bir torna atölyeniz varsa yanı başınızda çelik satan bir yer var. Çeliğinizin ısıl işlemini yapan bir yer daha var. Öbür tarafta sac yapan var, yine öbür tarafta kaynak kabiliyeti var. Bu çok önemli. Çünkü sonunda da ürün ortaya çıkıyor. Tek başınıza gidip başka bir yerde 200 metrekare değil 2 bin metrekare yeriniz dahi olsa bu sinerjiyi oluşturamazsınız. Buradaki yapıyla firmaların kalite standartları yükseliyor. ASELSAN, Roketsan, TAI, FNSS... Yani onlara hitap etmek lazım, buralara iş yapabilmek ciddi bir iş. Normal geleneksel yöntemlerle yapamayacağınız bir iş onlar. Buradaki firmalar bu seviyeye ulaşmış. Böyle bir yapıyı gerçekleştirmek çok kolay değil. Tabi bunun arka tarafında da bu yaptığınız işin bir de standardı ve sertifikasyonu gerekiyor. Yani siz uçağa bir parça yapacaksanız, “Yaptım işte aynısını çıkarttım” demek yetmiyor. Gidip AS9100 standart belgesini alıp bu standartlarla çalışabiliyor olmamız lazım. Burada o standardı yakalayan firmalar var.

Haberin Devamı

* OSTİM denilince Ankara’da akla ilk olarak otomobil başta olmak üzere araba veya makine tamiri yapılan yer gibi bir tanım geliyor. Ama gelip görüp gezdiğimizde bunun böyle olmadığını görüyoruz. OSTİM’i nasıl tanımlarsınız?

Biz uçağa binince uçakta OSTİM’in parçalarını saymaya başlıyoruz. Şu parçayı bu firma yaptı. Bak şu kablolar, şu firma tarafından döşeniyor. Airbus’a bindiğimizde biz bunları görüyoruz. Yine başka bir alan olan inşaata gittiğimizde çalışan iş makinesine bakıyoruz. Bunun kepçesi burada yapıldı, vinci şurada yapıldı. Bunlar hep OSTİM’in ürünleri diyoruz. Engelli insanların eksik olan uzuvlarını tamamlayan parçalara bakıyoruz burada yapıldı diyoruz. Savunma sanayiine baktığınız zaman tanklarda, toplarda, tüfeklerde, roketlerde, her yerde OSTİM’i görüyorsunuz. Yani uçan, kaçan, yürüyen, canlı, cansız, bir sürü yerde biz OSTİM’i görebiliyoruz. Burada her şey var. Bir insan, ihtiyaç duyabileceği her şeyi OSTİM’de bulabilir, yapabilir, yaptırabilir.

Haberin Devamı

* OSTİM’de başlayıp büyüyerek farklı OSB’lere giden firmaları da gördük. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İşleri burada büyütenlerin, geliştirenlerin daha büyük mekânlara ihtiyaçları oldu. 1’inci OSB, Anadolu OSB, Başkent OSB, 2’nci OSB’nin kurucu heyetleri de hep OSTİM kökenlidir. Hikâyeleri buradan başlıyor. OSB’deki o büyük firmaların hemen hemen hepsinin çıkış öyküleri buradan başladı. Büyük alanlara gitseler de burayı da terk etmiyorlar. İşletmeleri burada duruyor. OSTİM’in bir okul, eleman yetiştirme, sanayici üretme kabiliyeti de var. Şimdi biz OSB’lerdeki etkinliklere gidince oradaki 100 firmadan 75 firmayı OSTİM’li firma diye sayabiliyoruz.

Haberin Devamı

‘OSTİM’de ne ararsanız var... Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...

OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Hürriyet Ankara Haber Koordinatörü Murat Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

* Dünden bugüne büyümenin etkisiyle kümelenmeler de oldu. Bunlar hangi aşamada, süreçleri nasıl başladı?

Sanayileşmenin ve rekabetin peşinde koşmakla beraber sektörel, coğrafi bölge olarak Ankara’daki sanayinin bütününü kapsayan kümelenme çalışması yaptık. Mesela iş ve inşaat makinelerini üreten insanları bir araya toplayalım, bunlar ürünlerini bütün dünyaya satsınlar istedik. Bunu nasıl yapabiliriz derken örneğin Ticaret Bakanlığı’nın UR-GE Projesi kapsamında biz OSTİM’i merkez kabul ederek Ankara’da kim nerede iş makinesi işi yapıyorsa oraya üye yaptık. Sonra bizim coğrafyamızda olmayan ama Ankara çanağında bulunan iş makinecilerin hepsi de OSTİM’in bir şekilde dolaylı üyesi oldu. Bir parçası oldu. Ankara dışından da üyeleri var. Küme sebebiyle yine OSTİM’de oluyorlar.

 * Kaç kümelenme var?

7 tane kümelenme var. İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi (İŞİM), OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, OSTİM Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi, OSTİM Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Kümelenmesi (OSTİM ENERJİK), OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA) İki tane de sadece Ankara’ya değil, Anadolu’ya hitap eden küme oluştu. Bu defa OSTİM’den Ankara çanağına genişlettik. Daha sonra da Anadolu’ya genişledik. Örneğin İstanbul’da dünya kadar firma bizim Haberleşme Teknolojileri Kümelenmemize üye. Burada sinerjimiz, üretme kabiliyetimiz ve duyarlılığımız fazla olduğu için biz bunları bir şekilde ülkemize, sektörümüze bir katkı olsun diye inanarak yaptık. Anadolu’yu kapsayan ikinci kümelenmemiz de Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS). Yaptığımız işin de doğruluğunu zaman daha iyi gösterdi. OSTİM başta olmak üzere Ankara ve Türkiye’de sektörel olarak birçok yere ulaşabilme ve yapabilme kabiliyeti geliştirdik. Bu insanların üretimlerine dokunduk. Kümelenme yaklaşımı, bölgesel gelişme politika aracı olarak, bölgelerin rekabet avantajına sahip oldukları sektörleri ön plana çıkarmayı ve bu sektörlerdeki rekabetçiliği güçlendirmeyi hedeflemektedir. Küme; firmalar, destek kurumları (kamu, STK vb.), üniversite ve araştırma kurumlarından oluşan üç ayakta bulunmaktadır.

‘OSTİM’de ne ararsanız var... Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...

 1993’TE VAKIF SENEDİMİZE ‘ÜNİVERSİTE KURACAĞIZ’ YAZMIŞIZ

 * İşin bir de eğitim boyutu öne çıkıyor? İlkokuldan üniversiteye eğitim kurumlarına da sahipsiniz. Bu yönünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okulu, meslek eğitim merkezi, yine endüstri meslek lisesi olmak üzere okullarımız var. Bir de ayrıca özel meslek lisemiz var. Bunların dışında üniversitemiz var. İlk defa üniversiteyi organize sanayi bölgesiyle buluşturan biziz Türkiye’de herhalde başka örnek yok. Mesela bir meslek yüksek okulunun organize sanayi bölgesindeki ilk uygulaması da bizim yaptığımız uygulama. Gazi Üniversitesi ile meslek yüksekokulu açtık, sanayicilerin beklentilerine yönelik eleman yetiştirme imkânı sunduk. Müfredatı da farklı. Daha sanayiye, üretime yakın bir yapısı var. Bu modelin tuttuğunu da gördük. Buradan mezun olan gençlerimizin yüzde 95’i iş buluyor. Hani diyoruz ya, “Bir sürü okuldan mezun oluyorlar ama iş bulamıyorlar” diye o yok burada. Hem talebe uygun hem de beklentiye uygun adam yetiştiriyor. Ayrıca Almanların dual eğitim dedikleri bir uygulama da var.

* Teknopark’ınızın kuruluşu nasıl oluştu?

Katma değeri yüksek ürün, inovasyon gibi kavramların da buraya gelmesi gerekiyordu. Buna ön ayak olmak için meslek okullarımızda yaptığımız uygulamayı teknoparklarda da yapmak istedik. Teknoparklar nerede? Üniversite kampüslerinin içinde. Kimlikle giriyorsunuz. Girerken izin alıyorsunuz. Biz tam tersine üniversite bize gelsin istedik. Burada bir teknoloji geliştirme bölgesi kurduk. Önce ODTÜ’yü buraya getirdik. Bu da zor bir işti. ODTÜ gibi bir kurumu dışarıya, sanayinin içine getirip birlikte çalışma ortamı oluşturduk. Ostim Teknopark’ı kurduk. Nasıl kurduk? Ankara’daki 7 üniversiteyi ikna ettik. Sanayiyle iş birliği yapmaları, burada olmaları gerektiğini belirterek ikna ettik. Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, TOBB ETÜ Üniversitesi bizim teknoparkımızla ortak. Ankara’ya has, üniversitelerle sanayinin birlikte oluşturduğu bir model. Ostim Teknopark’ın farkı var. Türkiye’deki diğer teknoparklar hep bireysel bizimkisi 7 üniversite ortaklığında. Sanayinin içinde. Aynı zamanda AR-GE, ÜR-GE ve üretimin de yapılabildiği atölyelerin bulunduğu bir teknopark. Diğer teknoparklarda bu üretimi yapma imkânınız yok. Sanayi Bakanlığı da bunu model olarak aldı. Örnek oldu. Olması gerekeni yaptık biz aslında. Dünyada kim, neyi, nasıl yapmış gezip gördük.

‘OSTİM’de ne ararsanız var... Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...

* OSTİM Teknik Üniversitesi de artık Ankara’da kendini ispatlayan bir üniversite oldu. OSTİM’in üniversite hayali nasıl ortaya çıktı?

OSTİM’in 3 ana ekseni var. Bir tanesi organize sanayi bölgesi yapısı ki buranın belediyesi gibi düşünün. Kendi içinde bir şehir. Bunun dışında bir ticari ayak oluşturduk. OSTİM Yatırım diye bizim kooperatiften gelen üyelerimize bir gelir sağlamak için bir yapı oluşturduk. Bir üçüncü yapı da bir vakıf kurduk. Bu vakıfta da eğitim ve teknoloji var. Biz 1993’te vakfımızın senedine, “Eğitim kurumlarının yanında bir de üniversite kuracağız” diye yazmışız. Tabi o zaman şartlar yoktu. Firmalarımız var, eğitim kurumlarımız var, kümeler var. Artık biz bir ekosistem oluşturduk. Şartlar oluşunca evet üniversitenin de vakti zamanı geldi dedik ve kurduk. Biraz abartılı gördüler. Silikon Vadisi ile ilgili sözüme karşılık birisi, “Hayal görüyor” diye yazmıştı. “Silikon Vadisi’yle siz kimsiniz de yarışıyorsunuz” demişlerdi. Ben Silikon Vadisi olacağım demiyorum. Model olarak onun bir başka bir versiyonunu yapmaya çalışıyoruz diyorum. Silikon Vadisi’ni Stanford Üniversitesi’nde gördüm. Oradan ürettiği teknolojileri ticarileştirecek firma kurmuş ve onu tüm dünyaya satar hale gelmiş. Bir, iki, üç, beş, on ve böylece orada bir ekosistem oluyor. Yani üniversitenin çevresinde bir teknoloji ekosistemi oluşmuş. Ben de diyorum ki bakın bizde de bir ekosistem oluşmuş vaziyette. Bunun eksiği ne? Üniversite. Bak firma var, kümeler var. Artık burada olması gereken şey üniversite. Biz de bu üniversite hariç bütün ekosistemi oluşturmuşuz. Bunu da çatısına koyarak böyle bir bütünlük yaptık. Ve çok da yakıştı.

* Üniversitenin sanayinin içinde yer almasını eleştirenler de olmuştu. Bu durumu nasıl karşıladınız?

İlk başta “Sanayide üniversite olur mu?” dediler çok da güzel oldu. Şimdi herkes gıpta ediyor. Buraya gelen öğrenci diyor ki; “Benim orada burada gezmeme gerek yok. İş yapacaksam, iş öğreneceksem, sanayide bir planım varsa, tekniği için bir okulda okuyacaksam benim amacım buysa tam da aradığım ortam burası. Firmadan çıkıyorum üniversite, üniversiteden çıkıyorum firma. Üniversite, sanayi, hoca hepsi bir arada.” Bunun farkında olanlar geliyor bize. Sadece yerli olanlar değil, dünyanın farklı ülkelerinden, 80’den fazla ülkeden öğrenci geliyor. Üniversitemizi 2017’de açtık 8 seneyi geride bıraktı.

‘OSTİM’de ne ararsanız var... Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...

Orhan Aydın, OSTİM Teknik Üniversitesi’ne eğitim için 80’den fazla ülkeden öğrenci geldiğini söyledi.

DESTEK VERDİĞİMİZ FİRMALARIMIZ ELLERİNDE ÇANTA DÜNYAYI DOLAŞIYOR

* Diğer ülkelerle iş birliğiniz nasıl? En son Özbekistan’da buraya benzer bir yer inşa ediliyordu. O hangi aşamada?

Özbekistan’da OSTİM modeliyle bir sanayi bölgesi kuruyoruz. Firmalar faaliyete geçmek üzere. Şu anda eğitim kurumları, idare binaları, hizmet verecek yapılar yapılıyor. Yer tahsisleri de başladı. Biz 15’ten fazla ülkeye de aynı zamanda sanayi ve üretim anlamında danışmanlık yapmışız, iş birliği olmuş, projelerinde görev almışız. Mesela bunlardan birisi İslam İşbirliği Teşkilatı. D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nda da sunumlar yaptık. Farklı ülkelerden yine beklentiler var. Ankara’ya gelen yabancı heyetlerde sanayi kısmı varsa birçoğunun yolu buradan kesinlikle geçiyor. Gelip gördüklerinde hemen, “Bunu bizim orada da yapabilir miyiz” sorusu geliyor. Biz de “Elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız” diyoruz. Bu sayede buradaki iş dünyasıyla farklı ülkeler arasında ticaret kapıları açılıyor. Mesela bizim kümelerimizin UR-GE projeleri kapsamında analiz yapılıyor firmalara. Eksik yönleri nedir, hangi ülkelere, hangi fuarlara, ne zaman nasıl gideceğine dair raporlar hazırlıyoruz. Ticaret Bakanlığı da bunu destekliyor ve firmalarımız ellerinde çanta, bütün dünyayı dolaşıyor. Burada Dış Ticaret Koordinatörlüğü’müzde 6-7 ülkenin ticaret ofisi var. Dijitalleşme, yeşil dönüşüm, bunlarla ilgili olarak da buradaki firmalarımızı bilgilendirme, farkındalığını arttırma ve onların kamu destekleriyle buluşmaları konusunda da arayüzlerimiz var. Onları da destekliyoruz.

6 BİNDEN FAZLA FİRMA 70 BİNE YAKIN ÇALIŞAN

‘OSTİM’de ne ararsanız var... Bulabilir... Yapabilir... Yaptırabilir...

* Rakamlarla OSTİM diye sorsam. Ne söylersiniz?

Şu anda 6 bin 700 firma var. Ortalama 10 ila 15 rakamıyla bir firmada çalışan olduğunu düşünürsek 60-70 bin civarında kişi çalışıyor. 17 ana sektör ve 139 işkolu mevcut. Türkiye’nin her yerinden iş yaptırmak üzere insanlar geliyor. Bu günlük hareketi OSTİM’in cadde ve sokaklarına çıkınca görüyoruz.

* OSTİM’in etrafı da artık şehir ile çevrildi. Buna rağmen büyüme gibi imkânı var mı?

Sanayi Bakanlığı’mızın bize verdiği yeni imar planında bizim 9.5 metreye yükselme imkânımız var. Firmalarımız da hızlıca yapabiliyor. Bunu tamamen hayata geçirdiğimizde bulunduğu noktadan 2.5 kat daha büyük hale gelir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!