TARİH 6 Ocak 2006, günlerden cuma. 7’nci doğum günü ile aynı anda ilk kez karne almanın heyecanını yaşayan oğlum, "Dedemle Metro City’ye gidelim" diye tutturuyor.
Amacı belli, hediye aldırtacak. Benim ise ertesi güne yetişecek yazım ve şiddetli bir migrenim var.
İçime tam sinmiyor ama sonuçta dede, torun ve yardımcımız birlikte Metro City’ye gidiyorlar.
Yaklaşık 1 saat sonra cep telefonum çalıyor. Kimbilir oğlan ne seçti, hediye için icazet alacaklar diye geçiriyorum içimden. Başım zonkladığı için kızıyorum ve telefonu açmıyorum. İkinci telefon, üçüncüsü... Yardımcımız beni Avrupa Hastanesi’ne çağırıyor.
* * *
Olay şöyle cereyan ediyor: Bizimkiler Metro City’nin otoparkına aracı bırakıp yürüyen merdivene biniyorlar. Oğlum her çocuk gibi meraklı. Kafasını uzatıp aşağıyı kontrol ediyor. O sırada yürüyen merdiven bir duvara paralel olarak ilerlemeye başlıyor. Merdiven ile duvar arasındaki mesafe giderek daralıyor ve üstelik bir de bitim noktası var. İşte o sırada oğlumun başı duvarla yürüyen merdivenin arasına sıkışıyor. Tam bir korku filmi. Bir iki saniye sonra yavrumun başı ezilebilir. Yardımcımız can havliyle yürüyen merdiveni durdurmak için siyah banda yapışıyor. Çığlıkları duyan bir görevli düğmeye basıyor. Merdiven aniden durunca dede dört takla atıp geriye yuvarlanıyor.
Ambulans gelmiyor. Sağlık görevlisi ortada yok. Bizimkiler, yardımcımızın kullandığı araçla hastaneye ulaşıyorlar. Babam kanlar içinde, başına sekiz dikiş atılıyor. Keza bacağı dikiliyor. Oğlum şokta, boğazı ve yüzü gözü mosmor.
Ufak bir çocuğu merdivenin önüne koyun. Merdivenin formundan aşağı inip yukarı çıkmaya yarayacağını algılar ama tehlikesinin farkına varmaz. Aynı çocuk bir asansörün içine girse, daha önce düğmelere basılacağını görmemişse onu kullanamayacaktır. İnsanlar çevrelerindeki nesneleri ve mekánları, onlara sunulan kodlarla algılarlar. Bu kodlara daha önceden edinilmiş bilgiler yüklenilmemişse algılama mümkün olmaz.
Yürüyen merdivenler ise asansör ile merdivenin bileşimi olup topluma açık çok katlı alanlarda kolaylıkla hareket etmemizi sağlayan çağımızın önemli buluşlarından biri. Ancak açık alanlar hepimizin algısını yönlendirip dikkat dağıtan dürtülerle dolu. Bir alışveriş merkezinde renkten ışığa çocukları uyaracak her türlü görsel cazibe mevcut.
Diyeceğim o ki, bu yoğunlukta çekicilik olan mekánlarda insan güvenliğini sağlayan unsurların normalin üzerinde bir dikkatle tasarlanması gerekir.
İnsanların yaşam güvenliğini sağlamak, bu tür mekánların mimari tasarımını, inşaat uygulamasını ve yönetimini üstlenenlerin görevi. Ama görüyoruz ki bizde bu görevler işin ehli olmayanlara veriliyor. Unutmayalım ki Cevahir’de yürüyen merdivenlerde ölenleri kimse itmedi. Bu çocuklar intihar da etmediklerine göre katil kim?
Çağdaş dünyaya teknolojiyi tüketerek ayak uydurmak yetmiyor.