SABAHIN köründe Brüksel’de kim ‘kolbastı’ yapar dememe kalmadı, camından dışarı Karadeniz havası gönderen genci gördüm. Dikiz aynasından Türk bayrağı sarkıtmış, trafiğe söyleniyordu. İçimden beni bir taksi durağına at demek geldi, ama yeşil yandı. Taksi yok, valizimi sürüyerek tramvay durağına geldim.
Mahallenin kafesi La Tourelle’in önünde 5 metre çapında, 4 metre derinlikte koca bir delik açılmış. Daha doğrusu Hipodrom caddesindeki tramvay deposuna dönülen noktada yol çökmüş. Öğleden sonra kafeye uğrayan 90’lık komşu Madam Mimi olayı kucağında kanişi ile seyretmiş. Edepsiz kaniş ortalığı yıkmış. Neyse ki ölen yok. Belçikalı dostum Zaza’ya sorarsan, tramvay titreşimleri yüzünden yol çökmüş. Rayları iyi döşemiyorlarmış. Kimine göre de suç su borularının. Ben sonuca bakarım. AB’nin başkenti Brüksel’de gündüz vakti yol çökmüş mü çökmemiş mi, hem de sefaretlerin olduğu mahallenin girişinde. Önemli soru: Biz mi AB standartlarına uyuyoruz, onlar mı bize? Tramvay yolu epeydir süpürülmemiş, kâğıtlar, boş sigara paketleri uçuşuyor, teneke meşrubat kutuları tıngırdıyor. Karşıdaki apartmanın orta kat balkonundan kocaman bir Belçika bayrağı sallandırmışlar. Ülkenin bölünmesine karşı çıkanlar bayrak asıyor. Flamanlar ise ayrılık peşinde. Bu arada unutmadan kahvaltıda eski kaşar vardı, bir de burada pek bulunmayan küçük salatalıklardan. Zaza mahallede Türk bakkalı açıldığını sevinçle müjdeledi. * * * 24 numaralı tramvaya atlayıp aktarmalı olarak Schuman Meydanı’na vardım. Euractiv’in network toplantısına biz dahil 12 ülkeden yayıncılar ve editörler gelmiş, üye olmayıp da içeri sızan bir biz varız. Medyanın geleceğini konuşuyoruz, bloglar, mobil telefonlar, medya ve sosyal paylaşım sitelerinin karışımı olan “Blomodia” gümbür gümbür geliyor ve tüm diğer basın yayın araçlarını etkisi altına alacak. Euractiv’i buna göre yeniden şekillendiriyoruz. Oradan çıkıp TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in basın toplantısına geçtim. Boyner AB Başkanı Van Rompuy ve genişlemeden sorumlu komiser Stephan Füle ile görüştü, ayrıca Avrupa İş Zirvesi’nde konuşma yaptı. Boyner’e göre AB ile entegrasyon Türkiye’nin önündeki en büyük vizyon. Partiler üstü AB vizyonu tekrar ele almalı. Aynı gün AB ile yeni bir müzakere başlığı açıldı. Hayırlı olsun da üç bakanla Brüksel çıkarması yapmaya değecek kadar büyük olay mı, ondan pek emin değilim. * * * Türk iş dünyasından Brüksel’e verilen mesaj özetle şuydu: AB kendini yeniden konumlandırmalı ve demokratik değerlerini öne çıkarmalı. Zira dünyanın ekseni değişiyor. Çin ve Hindistan herkesten hızlı büyüyor. Bu nedenle dünya oralardaki otoriter kapitalizmin büyüsüne kapılabilir. Ya Türkiye? AB kendini yeniden konumlandırırken rekabetçi gücünü muhafaza etmek istiyorsa Türkiye’ye ihtiyacı var. Ayrıca Ümit Boyner’in “Türkiye için Ortadoğu’da bölgesel güç olmak yetmez. Dünyadaki eksen kayması otoriter kapitalizmi öne çıkaracak. Böyle bir dünyada Türkiye olarak Batı değerlerinden kopmamalıyız” görüşünün altı çizilmeli. Özetle, biz onlardan demokrasi havası alalım, ama caddeleri çökmeye başlayan yaşlı Avrupa’nın da biraz dinamizm için Türkiye ile birlikte biraz ‘kolbastı’ çalışması şart olacak.