’BLUE Label deneyin’ dedi Ekrem Demirtaş, "ama ağzı kapalı şarap kadehinde içeceğiz ki aromasını hissedelim. Bardaklar da buzluktan yeni çıkmış olmalı..."
İzmir Ticaret Odası Başkanı alkollü içecek sektöründe olmasına rağmen adı AKP adayı olarak İzmir belediye başkanlığı için geçmeye başlamış. Efes Oteli’nin havuz başında bize katılan bir gazeteci dostumun söylediğine de bakılırsa "Şayet AKP gerçekten onu aday gösterebilirse din partisi değil merkez partisi olduğunu kanıtlamış olur ve İzmir’i de alır"mış...
Artık o kadarını bilemem, ama Büyük Efes’in açılışına çocukken katılıp aradan yıllar geçtikten sonra tesadüfen aynı mekanın bu kez Swissotel olarak açılışına tanık olmak varmış kaderde. Avrupa İşleri Enstitüsü’nün düzenlediği Kuzey-Güney Avrupa Forumu bu yıl İzmir’de yapıldı ve açılışı Türk turizminin ilk gözbebeği sayılan bu otelin ikinci kez dünyaya gelişine denk geldi. İzmir Ticaret Odası, dört cumhurbaşkanı, pek çok bakan ağırlayan bu toplantıya ev sahipliği yaptı.
Kuzey Güney Avrupa toplantılarının patenti işadamı Şarık Tara’ya ait. Türkiye’yi en üst düzeyde nasıl Avrupa gündeminde tutarız diye kafa patlatırken 9 yıl önce onun inisiyatifiyle başlıyor bu toplantılar. Hatırlar mısınız, Özal zamanında işadamlarına başbakanın peşine takılıyor diye kızılırdı. Şimdi keşke aynı kalibrede Türkiye lobisi yapabilen işadamları- Şarık Tara gibi, Jak Kamhi gibi- yetişse de kimin peşine takılırlarsa takılsınlar.
* * *
Biz kendimizi sorunlu sanırız, ama gelin görün ki Kosova ve Sırbistan kavgalı, Yunanlılar da Makedonya’nın bu adı kullanmasını hálá sindiremediklerinden İzmir toplantısında yoktular. Yunanistan’ın kuzeyinde Makedonya var ya, bakarsın ileride bölünür, birleşirler korkusu...
Ama doğrusu Bosna Hersek Başkanı Prof. Haris Silajdzic’i dinleyince diğerlerinin yokluğunu daha az hissettik. "AB kale değildir, bir barış projesidir, kıtanın barış ve özgürlük içinde birleşmesidir" dedi ve Bosna soykırımını unutturmak isteyenlere çatarak, "Soykırımın haklı gösterilmesi bizim geleceğimiz olamaz" diye çıkıştı.
Bosna’nın işi zor, bir tarafta Amerika için ılımlı İslam modeli küçük uygulama projesi (büyüğü Türkiye, ama orada zorlanacaklarını görüp Balkanlar’a geçtiler), diğer tarafta da Müslüman kimliği nedeniyle AB’de yükselen Hıristiyan demokrat kamplaşmanın dışında kalıyor.
* * *
Bu arada Avrupa Birliği Türkiye için İlerleme Raporu’nu açıkladı ve Obama seçildi. İlerleme Raporu’nun yaklaşımı dengeli ama yüzeysel. Epey ruhsuz, biraz da sanki politika olarak durağanlık benimsenmiş. Hırvatistan için ise güzel güzel "2009 sonu müzakerelerinin tamamlanması beklenmektedir" demekte AB.
Obama ise Amerikan bağışıklık sisteminin ürettiği güçlü bir antikor. Bünye kendi kendini korudu. Güç kartları yeniden dağılacak. Dünya bundan etkilenirken Türkiye de Obama sonrasının yeni oluşacak dengeleri içinde bir yere oturacak. Tali mesele gibi görünebilir ama, siz yine de Blue Label sevenlerin AKP’den belediye başkanı adayı olup olamaması ile Obama arasındaki ilişkiyi gözden kaçırmayın.