Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım

Tıp alanında gururumuz olan isimlerden, 1975’te Türkiye’nin ilk başarılı organ naklini yapan, kurduğu Başkent Üniversitesi ile bugüne kadar binlerce öğrenci yetiştiren, geliştirdiği öncü yöntemlerle dünya çapında ödüller alan Prof. Dr. Mehmet Haberal ile buluştuk; eski albümleri karıştırdık… Rize’nin Haçapit Köyü’nde doğup çetin doğa koşullarını, kısıtlı imkânları aşarak bugünlere gelen Prof. Haberal diyor ki: “Mehmet Haberal karda çıplak ayak yürüyen adamdır. Bütün mesele yapabilmek. Hiç ‘Acaba yapsam mı, ya bana dokunursa!’ demedim. Bu ülkede yapılamayacak çok az şey var.”

Haberin Devamı

Prof. Dr. Mehmet Haberal ile kurucusu olduğu Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde buluşuyoruz… Kan ter içinde ve biraz rötarlı olarak yanımıza geliyor; hastaları ziyaret ediyor, ameliyatlara giriyor, hepsiyle tek tek ilgileniyor. İlk sorum: “Ölümle yaşam arasındaki ince çizginin stresine sürekli nasıl dayanılır?” Hoca, “Hekimlik dünyada apayrı yeri olan bir meslektir” diye yanıtlıyor: “Hasta ameliyat masasına yatar ve ‘Yukarıda Allah, aşağıda siz…’ der. Dünyada başka hiçbir meslek yok ki insanlar size bunu söylesin.”

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım

ORTA ASYA’DAN HAÇAPİT’E

Hikâyesi 29 Ekim 1944 tarihinde Rize’nin Pazar ilçesinin Haçapit Köyü’nde başlıyor… Haberal, kökenleri Orta Asya’dan göç etmiş kalabalık bir ailenin çocuğu olarak doğuyor. Aile önce Erzincan’ın Kemah ilçesine, oradan Rize’nin Pazar ilçesine ve nihayet Haçapit Köyü’ne geliyor. Haberal, “Büyük dedelerim 93 Harbi’nde iki kardeş kaybetmişler. Daha sonra İstiklal Savaşı’na katılmışlar. Konuşmalarında vatandan başka bir şey söylemezlerdi. Böyle bir nesilden geliyoruz… Rahmetli babam ailenin tek erkek çocuğuydu. Onun için çok sevilirdi” diye anlatıyor.

Haberin Devamı

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım

TEYZEMİN MİSAFİR ODASI OKULDU

Köyde o dönem tarım ve hayvancılık yapılıyor. Arazilerin büyük kısmı Haberal ailesine ait; mısır, sebze ve meyve yetiştiriliyor. Haberal, ailenin dört çocuğundan en büyüğü olarak dünyaya geliyor. Çocukluk yıllarından aklında kalanlar: “Çiftçilik yaparız, çobanlık yaparız. Büyükbabam ve ailem beni çok severlerdi. Büyükbabam arıcılık yapardı. Arı sağmaya, kurban kesmeye beni götürürlerdi. Her konuda beni yetiştirdiler. Köylünün bütün işlerine koşardık. Rahmetli babaannem, ‘Ekmek kırıntılarını ye ki zeki olasın’ derdi. O şartlarda beni el üstünde tutarlardı. Köyde okul yoktu. Teyzemin evindeki misafir odası okul olarak kullanılırdı.  İlkokula orada başladım. Odun yakarak ısınmaya çalışır, bir yandan ders yapardık.”

Haberin Devamı

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım
SENE 1954 - Gazi İlkokulu’nda

GÖNLÜM ELVERMEDİ KÖYE DÖNDÜM

Sene 1948 olduğunda babası Ticaret Lisesi’nde okumak için Zonguldak’a taşınıyor. Mezuniyetten sonra kentte Sosyal Sigortalar Kurumu’nda çalışamaya başlıyor. Ailenin bir kısmı Zonguldak’a taşınıyor. Mehmet Haberal o sırada köyde dördüncü sınıf öğrencisi. Kalsın mı gitsin mi? Anlatıyor: “Yaylada çobanım. İnekleri otlarken kendi kendime bir hesap yaptım; ilkokulu köyde bitirmektense Zonguldak’a gitmek daha iyi. Büyükbabama ‘Müsaade edersen ben de annemlerle Zonguldak’a gideyim’ dedim. Gönlü pek razı değildi ama bir şey demedi. Sabah kalktık. Büyükbabam katırı yükledi. Yuları bana verdi. Çat yaylasına kadar beraber geldik. Orada ‘Bu insanları bırakıp gidiyorsun çok üzülecekler’ deyince köye geri döndüm. Bir sonraki dönemin başında dedem kendi isteğiyle beni Zonguldak’a yolladı.”

Haberin Devamı

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım
SENE 1954 - Zonguldak’ta lise yılları

AYA GİDİLMELİ Mİ MÜNAZARASI

Zonguldak’ta ailece bir gecekonduda kalmaya başlıyorlar. Babası bir yandan Sosyal Sigortalar Kurumu’nda çalışırken bir süre sonra bir fırın alıyor. Haberal da bir yandan okuluna devam ediyor, bir yandan fırında tezgâhtarlık yapıyor. Başarılı bir öğrenci; fen ve tarih derslerini seviyor. O dönem lisedeki en önemli etkinlik münazaralar. Haberal, “Unutamadığım bir tartışma konusu ‘Aya gidilmeli mi gidilmemeli mi?’ idi. Ben ‘Gidilmelidir’i savunanların başkanıydım. Münazarayı ne yazık ki ‘gidilmemeli’yi savunanlar kazandı ama sonunda benim dediğim gerçekleşti!” diye gülerek anlatıyor.

Haberin Devamı

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım
SENE 1970’ler

DOKTOR OLURSAM HER ŞEYİ YAPABİLİRİM

Lise ikinci sınıfa kadar mühendis olmayı istiyor. Sonra: “İnsanlara nasıl daha faydalı olabileceğimi düşündüm. O dönemin bütün mesleklerini yazdım; mühendislik, elçilik, kaymakamlık, doktorluk… Sonunda ‘Doktor olabilirsem bu mesleklerin birçoğunu yapabilirim, inşallah Allah nasip eder doktor olurum’ dedim.” Hedefine ulaşıyor. 1961 yılında dereceyle Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne giriyor: “Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Hukuk Fakültesi’nin yurdu vardı. Başka da yurt yoktu. Önce otelde, sonra hemşehrim Haydar Birben’in evinde kaldım. Ardından beş buçuk yıl Koç Yurdu’nda kaldım. Vehbi Bey’i her zaman şükranla anarım.”

Haberin Devamı

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım
SENE 1975 - Hacettepe Üniversitesi’nde yeni organ nakil üniteleri kuruluyor.

48 SAAT UYUMADAN AMELİYATLARA GİRERDİK

Haberal, “Hocalarımız bizi çok iyi yetiştirdiler” diye devam ediyor: “İyi bir cerrah olmak istiyorsam iyi bir dahiliyeci olmam lazımdı. Fakültedeki stajımın dışında, Yüksek İhtisas’ta, Kardiyoloji Bölümü’nde ve aynı zamanda Zonguldak Devlet Hastanesi’nde staj yaptım. Hocalar beni kardiyolojiye almak istiyorlardı ama 1967 yılında Hacettepe Genel Cerrahi Bölümü’nde uzmanlık için sınav açıldı. Ben ikinci sırada kazandım. Henüz öğrenciydim! Hacettepe Genel Cerrahi Bölümü’nde asistan olarak başladım. Hacettepe o dönemde tam zamanlı çalışan tek üniversiteydi. 48 saat uyumadan ameliyata girdiğimizi hatırlıyorum. Çok yoğun ama keyifle çalışıyorduk.”

HER İŞİ KEYİFLE YAPARIM

Hoca’nın ‘iyi yaşam sırrı’: “Özel reçetem yok. Sadece çalışıyorum. Ne iş yaparsam keyifle yaparım. Nasıl ki bir sanatçı piyanoyu keyifle çalarsa ben de ameliyatı öyle yaparım. Kurduğum okulun, hastanenin temelini ben attım, şantiyesinde çalıştım. Beton dökerken de keyifle yaparım. Görevimiz sürekli çalışmak, bayrağımızı en tepede dalgalandırmaktır.”

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım
SENE 1995 - Başkent Üniversitesi kuruluyor

HER ŞEY AMERİKA’DA YAPILIR DENMESİNE İÇERLİYORDUM

Hacettepe’nin başka bir özelliği araştırma merkezinin olmasıymış: “Karaciğer nakli üzerine araştırmalar yapılıyordu. Bize ‘Her şey Amerika’da, Avrupa’da yapılır’ deniyordu.  Bu benim çok ağırıma gidiyordu. Uzmanlıktan sonra ‘Şu Amerika’yı bir göreyim’ dedim. 1973’te Teksas Üniversitesi Tıp Fakültesi Yanık Bölümü’ne kabul edildim. 1974’de Denver’a gittim. Colorado Üniversitesi Organ Nakli Merkezi’ne beni kabul ettiler ama para veremeyeceklerini söylediler. Ben zaten maaş değil öğrenmek için gitmiştim. Bir zaman sonra ‘O Türk de ameliyatlara gelsin, haksızlık etmişiz’ diye maaş bağladılar.” 

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım
SENE 2024

İLK ORGAN NAKLİNİ YAPTI

Türkiye’ye döndükten sonra amacı başarılı organ nakilleri başlatmaktı. İhsan Doğramacı’nın desteğiyle kollar sıvandı: “Rahmetli Doğramacı’ya ‘Gerekli iki ilaç sağlanırsa iki ayda yaparım’ dedim. Gülerek, ‘Altı ayda yaparsan alnından öpeceğim’ dedi. 3 Kasım 1975’te Türkiye’deki ilk organ naklini başarı ile gerçekleştirdik.”

ÜLKEME HİÇ KÜSMEDİM

Prof. Haberal, ‘Ergenekon’ soruşturması kapsamında  2009 tarihinde tutuklanıp dört yıl dört ay cezaevinde tutulmuştu. Yaşadıklarını ‘Suçum Ne?-Prof. Dr. Haberal’ın Sözlü Silivri Savunması’ adıyla kitaplaştırmıştı: “Cezaevine konulacağımı rüyamda görsem inanmazdım ama memleketime küsecek değilim. Yaşamım boyunca bir tek hedefim olmuştur; ülkemizi nasıl yükseltiri?  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hepimizin görevi; bu ülkeye sahip çıkmak, iyi hizmet etmek. Gözdağına boyun eğmedim. Geri adım atmadım.”

YETER Kİ İSTEYİN

Profesör Haberal’ın kurduğu Başkent Üniversitesi, geçen 31 yılda binlerce öğrenci yetiştirdi. Hoca’nın öğrencilere tavsiyeleri: “Bu ülke boynunda idam fetvası, karşısında yedi düvel, içeride sadece koltuğunu düşünenlere karşı kuruldu. Yapılamayacak çok az şey vardır, yeter ki isteyin. Mehmet Haberal, karda çıplak ayak yürüyen adamdır. Hiçbir zaman ‘Bunu nasıl yaparım, ya bana dokunursa?’ demedim. İşimi iyi yapmaya odaklandım. Bütün mesele engellere rağmen yapabilmektir. Marifet bataklıkta gül yetiştirmektir. Bahçede gülü herkes yetiştirir.”

Organ naklinde Türkiye’nin gururu Prof. Dr. Haberal: Karda çıplak ayak yürüyen adamım
Atina Akademisi’nde

SAYISIZ ÖDÜL

Prof. Haberal, Dünya Organ Nakli Derneği’nin 30. Uluslararası Kongresi’nde dünyanın en seçkin bilim ödüllerinden ‘Medawar Ödülü’ne layık görülmüştü. Bizi gururlandıran bir diğer ödül haberi de geçen yıl gelmişti. Haberal, kuruluşu M.Ö. 380’li yıllara dayanan ve Sokrates gibi birçok filozofun yetiştiği Atina Akademisi’nden yüksek şeref ödülü aldı. Bu ödül, akademi tarihinde ilk kez Yunan olmayan bir yabancıya verilmiş...

Yazarın Tüm Yazıları