Paylaş
Şapkası çok! Ali Kocatepe, elini neye atsa başarılı olan insanlardan. Eline aldığı ilk enstrüman, ortaokulda başarılı karne hediyesi olarak verilen akordiyon oluyor.
Fotoğraf: Murat ŞAKA
Müziğe öyle âşık oluyor ki lise yıllarından itibaren başka hiçbir şey yapmak istemiyor. İzmir’de başlayan popülaritesi henüz 20’li yaşlarda çıkardığı ‘Hey Gidi Dünya Hey’ şarkısıyla tüm ülkeye yayılan Ali Kocatepe ile ‘Hey gidi yıllar’ dedik.
Ali Kocatepe, Zeynep Bilgehan
1) “Doğruluktan hiç şaşma, eden bulur üzülme, hiç acısı olmayan, kim var ki bu dünyada, Hey gidi dünya hey!” Bir Türk pop müziği klasiği haline gelen bu şarkının hem bestecisi hem söz yazarı Ali Kocatepe ile beraberiz.
Sene 1948-Anne ve babasıyla/Sene 1975
Bugüne kadar yüzlerce şarkıda imzası bulunan, Bülent Ortaçgil gibi isimleri müzik dünyasına kazandıran Kocatepe’nin kendisi de müzikleri gibi olumlu duygular uyandıran, neşeli bir melodi gibi… ‘Bu enerjinin memba İzmir mi acaba?’ sorusunun cevabı için eski albümleri karıştırmaya başlıyoruz. Kocatepe, 1947 senesinde Recep Bey ile Gülsüm Hanım’ın tek çocuğu olarak İzmir’de dünyaya geliyor. Önce aile hikâyesini dinleyelim: “Annem 1924 mübadelesinde Kandiye’den İzmir’e gelen bir ailenin kızı. Babamsa 1892 yılında Elazığ’da doğmuş. Altı yaşındayken İstanbul’a göç etmişler ama Balkan Savaşı’ndan itibaren sağlık memuru olarak 11 yıl askerlik yapıp iki defa Çanakkale’de gazi düşmüş. ”
Sene 1983/Ali Kocatepe- Sezen Aksu- Coşkun Demir, Heyamola ile Eurovision elemelerinde
BABAM BENİM YAŞAM KOÇUMDU
Kocatepe, Alsancak’ta çok kültürlü, çok kozmopolit bir ortam içinde büyüyor. En yakın arkadaşı aralarındaki büyük yaş farkına rağmen babası. Kocatepe, “Özellikle ilk gençlik yıllarımda babam bana çok yol gösterici oldu. Yaşam koçum gibiydi. Ona çok şey borçluyum” diye anlatıyor: “Gençliğim iki katlı eski bir Rum evinde geçti. Beş yıl aynı sınıfta okuduğum arkadaşım da Ertuğrul Özkök’tü. Evde her hafta sonu tüm aile toplanırdık. Önce babamın savaş anıları dinlenirdi. Sonra kuzenim mandolin çalar, şarkılar söylenirdi. Müziğe karşı hep hevesim vardı. Ortaokulu bitirdiğimde başarılı karne getirince babam bana ‘Ne istersin?’ diye sordu. Böylece ilk müzik enstrümanım akordeon oldu.”
Sene 2023/Cumhuriyet’in 100. yılı
AYNA KARŞISINDA AKORDİYON PRATİĞİ
Neden akordiyon? Kocatepe anlatıyor: “O dönem düğün orkestralarında daha pratik olduğundan akordiyon çalınırdı. Akordiyonun çalınışı, tınısı beni çok etkiliyordu. Ayna karşısında hayali akordiyonla pratik yapardım. Evde radyoda Türk sanat müziği ve türkülerle beraber Fecri Ebcioğlu ve Erkan Özarman’ın programlarını dinlerdim. Batı müziğine müthiş bir duyarlılığım vardı. 1950’li yıllarda henüz Türk pop müziği yoktu ama aranjman müziği başlamıştı; yabancı şarkılara Türkçe söz yazılan şarkılar. Fecri Ebcioğlu’nu, Sezen Cumhur Önal ve Fikret Şeneş’in yazdığı şarkılarla Ajda Pekkan izledi.”
Sene 1984/Aysun’la flört günleri
2) MÜZİĞE ÖYLE BİR ÂŞIK OLDUM Kİ…
Başarılı karne hediyesi olarak gelen akordiyon, lise yıllarında okul hayatına ters etki yaratmış. Atatürk Lisesi Fen Bölümü’ne giren Kocatepe, içmimar olma hayallerine kurduğu orkestranın başarısıyla veda etmek zorunda kalmış: “Müziğe öylesine düştüm ki ilk dönem karnede dokuz kırık geldi ama bu arada müzik kariyerim ilerliyordu! Henüz 17 yaşımda İzmir’in en önemli yerel gazetesi Yeni Asır’da müzik sayfası yazmaya başladım. Yazılarımı okuyan İzmir Radyosu Batı Müziği Yayınları Şefi bana program teklif etti. İzmir Radyosu’nda ‘Plaklar Arasında’ diye bir program yapmaya başladım. Daha liseyi bitirmeden İzmir civarında meşhur olmuştum!”
Sene 1964/Akordeonla müziğe ilk adımlar
3) ÇİFT DİKİŞ DE OLSA OKULU BİTİRDİM
Çift dikiş de olsa Kocatepe, liseyi bitirip Ege Üniversitesi İktisat Bölümü’ne girmiş. Kocatepe anlatıyor: “Babama müziği meslek edineceğimi söyleyince bana ‘Her ne yapacaksan iyi olacağına inanıyorum’ diyerek müthiş bir özgüven aşıladı. Bir taraftan gazetede yazıyor ve harçlık alıyordum. TRT’nin müzik yapımcılığı sınavını kazanınca 18 yaşında İzmir Radyosu’nun Batı Müziği Prodüktörü olarak devlet memuru oldum. Bülent Özveren servis şefimizdi. Bu arada üniversiteyi de bitirdim. Genel kültürüm iyi olduğundan notları karıştırmak yetiyordu. Beste ve söz de yazmaya başlamıştım. İlk plağımı 1968 yılında doldurdum. Acele etmedim ve sabırla kendimi geliştirdim. 1973 yılına geldiğimde İzmir’deki memuriyetten istifa edip İstanbul’a taşındım ve ‘Bir Numara Müzik Yapım’ı kurdum.”
4) ‘ALTIN ÇOCUK’ İSTANBUL’DA
Böylece ‘İzmir’in altın çocuğu’ İstanbul’a açıldı. Hedefi kendini değil parlak yetenekleri keşfetmekti. Ali Bey gülerek, “Daha benim yaşım kaç, el vermeye kalkıyorum!” diye anlatıyor: “Ama iyi ki bu şekilde taramaya başlamıştım; Gökben’i, Bülent Ortaçgil’i buldum. Ortaçgil’le arkadaşım Doğan Şener’in çıkardığı Hey Dergisi’nde buluştuk. Ona albüm yapmak istediğimi söyleyince şaşırdı; ‘Ben müziği Türkiye’de anlaşılmayan biriyim’ dedi. Kolları sıvadık ve Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük başyapıtı diyeceğimiz ‘Benimle Oynar Mısın’ albümü böyle bir konuşma sonunda hayata geçti. Ardından Modern Folk Üçlüsü’nün ’40 Yıl Sonra’ albümü geldi. Müzik dünyasının içini genç yaşta çok iyi tanıdım ve anladım. Vereceğim kararların doğru olacağına inandım. Nitekim yanılmadım.”
Sene 1973/Müjdat Gezen ile Gümüldür
5) HEY GİDİ DÜNYA HEY
Kendi ilk büyük ‘hit’iyse 1974 yılında çıkardığı ‘Hey Gidi Dünya Hey’ oldu. Bu şarkı, kendi deyimiyle ona ‘yürü ya kulum’ dedirtti. Kariyerinde bir diğer dönüm noktası da Sabahattin Ali şiirlerini bestelemeye başladığı dönem oldu; Melankoli, Ben Sana Vurgunum, Benimsin Diyemediğim, Çakır, Yaşamak… 1980’lerin başında Sezen Aksu ile ‘Çocuklar Gibi’ ve ‘Meskenim Dağlardır Dağlar’ projelerini yaptı. Kocatepe, “Şarkıcılığım, besteciliğim, söz yazarlığım, yapımcılığım bir bütün halinde hiç kopmadan bugünlere kadar devam ettirdim” diyor. Sırrı şu: “Hobilerimin hepsini meslek halinde dönüştürdüm. Hem eğlendim hem hayatımı kazandım. Bir işi seviyorsanız onun zorluklarını aşmanın yolunu bulursunuz.”
Kocatepe’nin hayatındaki bir milat da eşi Aysun Hanım: “1984 senesinde Sezen Aksu’nun doğum günü partisinde tanıştık. Bir yıl sonra evlendik. Beş yıl sonra İlkyazımız dünyaya geldi.” En son birlikte ‘Cumhuriyet Sonsuza Dek’ şarkısını hazırladılar. Aysun Hanım: “Ali’yle memleket sevgisi ve kardeşlik duyguları içinde bir şarkı yazdık. Çok beğenildi, Cumhuriyet’in 100. yılına uyarladık.”
HINCAL ULUÇ’LA ERKEKÇE DERGİSİ
Genç yaşta başladığı gazetecilik, 1980’li yıllarda Hıncal Uluç’un çıkardığı Erkekçe dergisinin yazıişleri müdürlüğüyle zirveye çıkmış. Kocatepe, “Hıncal Uluç’la Modern Folk Üçlüsü’nün menajeriyken tanışmıştım. Uluç, çocukken karaladığım dergilerimi biliyordu. Ercan Arıklı başta ‘Ali Kocatepe müzisyen değil mi?’ diye karşı çıktıysa da Hıncal ağabey onu ikna etmiş.” Spor spikerliği de çocukluk hayallerinden biriymiş: “Çocuklar sokakta top oynarken ben kanepede hayali maç anlatırdım. TRT İzmir Radyosu’nda çalışırken spor müdürü Arman Talay sayesinde bu hayalim gerçek oldu. Spor spikerliğim yıllarca sürdü. Sonra müzik ağır bastı; maçlarda sesim kısılıyordu, konser veremiyordum.”
ESKİ ŞARKILARIN NAİFLİĞİ BUGÜN YOK
Peki yakın zamanda ilham perileriyle arası nasıl? Ali Bey, “Bestelere eskisi gibi zaman ayırmak istemiyorum. Eskiden 100 bin satan plaklarla rekor kırıyordunuz. Şimdi bir hafta içinde 16 milyon kez dinlenen şarkıyı takip etmek mümkün değil. Gençler hızlı yaşıyor, hızlı tüketiyorlar. 1960’lı, 1970’li, 1980’li ve hatta 1990’lı yıllardaki müziğin naifliğini, sözlerin güzelliğini, melodilerin zenginliğini ve aranjörlerin dantel örer gibi şarkıları işlemesini bugün maalesef göremiyoruz. Monoton ritimler var. Ebeveynlerinin yanında zorla konserlerimize gelen gençler bizi yeni keşfediyor. Bir gencin ‘Seninle Bir Dakika’ şarkısını dinleyip etkilenmemesi mümkün değil.”
Sene 1984/Erkekçe dergisi (Gelişim Yayınları)
DİZELERİ NOTALARLA BULUŞTURDU
Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek… Şiirlere beste yapmak zor mudur? Farklı tarzların duyguları müziğe nasıl yansıtılır? Yanıtı: “Benim için şarkı yaparken önce söz, sonra beste gelir veya ikisi beraber gider. Sözü müzik olarak hissetmek daha iyi ilham getiriyor. Türk popüler müziğinde devrim yaratan besteleri Timur Selçuk yapıyordu; Ümit Yaşar Oğuzcan’ın dizeleri üzerine ‘Ayrılanlar İçin’ ve Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘Caddeden Sokaklara…’, ‘İspanyol Meyhanesi’ iyi şiirlerin nasıl besteleneceğini gösteren önemli örneklerdi. Büyük ustayı açtığı yol için rahmetle anıyorum. Benim bestelerim arasında Karacaoğlan’ın dizeleri de var, Dadaloğlu’nun da, Gevheri’nin de… Sözlerin verdiği duygu, ilham perinizi omuzlarınıza koyuyor. Duyguları, sevgiyi, ayrılıkları, kavuşmaları anlatan ifadelerin tarafı olmaz. Onun için şairler arasında ayrım yapmadan besteler yaptım.” İşte Kocatepe’nin notalara döktüğü şiirlerden bazıları:
Sabahattin Ali’den;
Ben Sana Vurgunum
Melankoli
Çocuklar Gibi
Meskenim Dağlar
Nâzım Hikmet’ten;
Geberiyorum
Necip Fazıl Kısakürek’ten;
Ayrılık Vakti
Kimsesiz Odanda...
İZMİR’İN KANINDA POZİTİFLİK VARDIR
Baştaki soruya geri dönersek; mutlu melodilerinin temeli nedir? Yanıtı: “Halkımızın gözlerinden yaşlar akarak arabesk söylediği anlarda bile ben pozitif şarkılar yapmaya devam ettim. Neden? Çocukluğunuzda yaşadığınız ortam, çevre, aile sizi son derece etkiliyor. Ben hep sevgi içinde büyüdüm. Ailede, komşularda sevgiyi, yardımlaşmayı gördüm. Böyle bir ortamda çocukluğunuz ve ilk gençlik yıllarınız geçmişse pozitif bir insan oluyorsunuz. Hep iyimserimdir. Bu sizin ürünlerinize de yansıyor. Yalnız benim değil, İzmir’in kanında ve yetişme tarzında vardır bu pozitiflik. O yüzden İzmir Türkiye’nin en farklı yeridir. Buna bir de Akdeniz iklimini ekleyin…”
Paylaş