Paylaş
Onunla ilk kez 26 Nisan tarihinde Manisa’da, ‘Mesir Festivali’ kapsamında karşılaşmıştık. Bu bir ‘tanışma buluşması’ydı ama yıllardır tanışıyormuşuz gibi gözleri sevgiyle bakarak, bütün samimiyetini hissettirerek elimi sıkmış, heyecanla sohbet etmiştik. Bu muamelesi sadece bana değildi; herkesle aynı sıcaklıkla konuşuyordu. Kaybının bu kadar geniş kesimde bu kadar üzüntü yaratması tesadüf değil. Hani tanıdığınız anda sevdiğiniz insanlar olur ya… Zeyrek onlardan biriydi. Güler yüzünden, pozitif enerjisinden etkilenmemek mümkün değildi.
SEVGİ DOLU, ZARİF, MİSAFİRPEVER
Manisa için yaptıklarını, yapacaklarını anlatırken gözleri parlıyordu. Manisa’yı ‘Varlarla yoklar şehri’ diye tanımlamıştı…Yokların ‘var’ olması için gösterdiği çabanın karşılığını şehirde görmek mümkündü… Elinin değdiği her şeydeki inceliği, zarafeti, sevgiyi hissediyordunuz. Mesir saçım töreninde gökyüzünden rengarenk macunlar yağarken Başkan dahil, herkesin çocuklar gibi şen olmasına şaşırmıştım. Böylesi ‘içten mutluluğu’ günlerce çevreme anlattım. Hemşerileri ve ekibi tarafından ne kadar çok sevildiğini gözle görebiliyordunuz. Programdan sonra bizi uzaktan görüp koşarak yanımıza gelecek kadar misafirperverdi.
"HİÇBİR ŞEYİ KIRGINLIKLA KARŞILAMADIM"
Bu ‘tanışma buluşması’ndan sonra onu daha yakından tanıyabileceğimiz bir söyleşi için talepte bulundum. Kendisini 16 Mayıs tarihinde, bir İstanbul programında yakaladım. Sanki daha dün berabermişiz gibi beni görür görmez ilk sorusu “Nasıl buldunuz Manisamızı?” oldu. Manisa’yı ‘yönettiği bir şehir’ değil, içten bir aidiyetle, başarılı olmasını çok istediği bir aile üyesi gibi görüyordu. Sevgisini, “Kendimi çok iyi bir ‘Manisa milliyetçisi’ olarak tanımlarım” diye ifade etmişti. Lise yıllarından itibaren hayali belediye başkanlığı: “Bir şehri yönetebilmek için mimar olmak gerektiğini düşünüyordum. Şehrin gelişmesi için yönetimi ehil ve meslek sahibi kişiler tarafından yapılması gerekiyordu.” Üniversiteden sonra arkadaşları gibi Bursa veya İstanbul’u tercih etmek yerine şehrine dönüyor. Siyasetteki zorluklar karşısındaki tavrını, “Hiçbir şeyi kırgınlıkla karşılamadım. Kaybettiğimiz seçimler bizi yıldırmadı. Mitinglerde su taşınması gerekiyorsa su taşıdık, örgütlenme yapmak gerekiyorsa örgütlenme yaptık” diye anlatmıştı.
Manisa ve Türkiye güzel bir insanı kaybetti… Ailesine, sevenlerine sabırlar diliyorum…
BETA BALIKLARINI BİLE UNUTMAMIŞTI
Kendi ailesini anlatırken de aynı sevgiyi, şefkati görmek mümkündü. Ev ahalisini, balıklarını bile eksik bırakmayarak anlatmıştı: “Evliyim, üç kız çocuk babasıyım. Büyük kızım 18 yaşında üniversiteye hazırlanıyor. Yedi yaşındaki ikizlerimiz alfabe öğreniyor. Bir yardımcımız var. Bir poodle köpeğimiz, iki de Beta balığımız var, muhtemelen onlar da dişi. Bizim eve erkek olarak giren tek kişi benim! (gülüyor)’ Evde şöyle bir düzen var; biri üniversiteye hazırlanıyor, biri alfabe öğreniyor, biri siyasette; hanım muhtemelen çıldırmak üzere!"Fotoğraf: Murat ŞAKA
SEVGİNİN KAYNAĞI
Kendisine olan ilginin kaynağını şöyle anlatmıştı: “İki yıl önce nasıl yaşıyorsam bugün de öyle yaşıyorum; festivallerde dans ediyorum, kızlarımla parka gidiyorum. Herkes beni evladı, ağabeyi, kardeşi gibi görüyor çünkü Manisa’nın sıkıntılarını bilerek çözüm üretiyorum.”
Paylaş