Paylaş
1- Bu hafta takvim yapraklarımızı normalden biraz daha geriye sarıyoruz; iki bin yıl öncesine! Helen, ardından Roma, Bizans, Selçuklu medeniyetlerine ev sahipliği yapan ve nihayetinde Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu Bursa’nın şirin ilçesi İznik’teyiz… Rehberimiz Bursa Miras Başkanı Güney Özkılınç. İlk durağımız her an perdelerini açıp localarda ve tribünlerdeki hayali izleyicilere bir oyun sergilemeye hazır gibi görünen Antik Roma Tiyatrosu. Oradan kenti çevreleyen tarihi surların eşlik ettiği yoldan sahildeki Su Altı Bazilikası’na gidiyoruz. Burası gelecek ay yapılacak çok önemli bir etkinliğe hazırlanıyor…
DENİZ ALTINDAN ÇIKAN BAZİLİKA
Hıristiyanlığın temel doktrinlerinin belirlendiği I. İznik Konsili MS. 325 yılında İznik’te toplanmıştı. Ömrü elverseydi, Papa Francis’in de bu toplantının 1700. yıldönümü için yapılacak törene katılması bekleniyordu. Etkinliğin yapılacağı Bazilika’nın hikâyesi de ilginç; İznik Gölü’nün sularının çekilmesiyle tesadüfen bulunuyor. Bursa Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Mustafa Şahin öncülüğünde su altı kazıları ve araştırmaları yapılıyor.
SENE 1955 - Anneanne, anne ve nenesiyle
TOPRAK ALTINDAN BUGÜNLERE
İznik’te toprağın altından çıkan tek şey tarihi yapı kalıntıları değil. 14. yüzyıldan itibaren meşhur olan İznik çinilerinin de kalbindeyiz… Üstelik çininin hikâyesi bugün de devam ediyor. Konuğumuz; ‘UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi’ unvanını taşıyan, İznik çinisi ustası Adil Can Güven. Güven, 1953 yılında Filibe’den göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak İnegöl’de dünyaya geliyor. Çocukluğu dedesi Hayati Efendi’nin geniş çiftliğinde geçiyor.
2- SANATÇI BİR AİLE
Ailede sanata meraklı birisi var; büyük dayısı Abdurrahman Özer. Bu renkli kişilik cebinde her daim çamurla geziyor, kâh vapurda kâh misafirliklerde figürinler yapıyor. Adil Can Bey de evde yere serilen çarşaflar üzerinde kilden heykeller yapıyor. Güven 17 yaşına geldiğinde büyük dayı, yeğenini önce Çanakkale ardından Kütahya’ya götürüyor; usta atölyelerinde eğitim görmesini sağlıyor. Vefat etmeden de Güven’in eşi Nursan Hanım’a vasiyet ediyor: “Adil’e bir atölye kur!”
SENE 1958 - Kardeşiyle
SENE 1972
3- İLK ATÖLYE SAMANLIKTA
İlk atölyelerini çiftlikteki bir samanlıkta kuruyorlar. Sene 1980’ler... Bu sırada İznik’te 500 yıldır uykuda olan çini üretimi uyanıyor... Gravür sanatçısı, çini ustası Faik Kırımlı Osmanlı dönemi İznik çini üretim tekniğini yeniden keşfediyor. Atölyesinde ustalar yetiştiriyor. 1989 yılının, Kültür Bakanlığı’nca Uluslararası İznik Yılı ilan edilmesini sağlıyor.
4- BİR TARİH BÖYLE CANLANIYOR
Bu kadar eskiye dayanan bir kültür nasıl olur da 1980’lere kadar kaybolur? Adil Can Bey’den kısa bir İznik çinisi tarihi alalım: “Bizans ve Beylikler Dönemi’nin ardından İznik çinisi altın yıllarını 15. Yüzyıl’da yaşıyor. Fatih Sultan Mehmet’in Topkapı Sarayı’nda kurduğu Nakkaşhane’de desenler yapılıyor. Ustalar Saray için porselenler yapıp gönderiyor. 16. Yüzyıl’da kırmızı rengin bulunmasıyla ortaya çok güzel çiniler çıkıyor. Ancak 17. Yüzyıl’dan itibaren Saray desteği kesince çinicilik de bitiyor. Ustalar dağılıyor. İznik’te hiçbir şey kalmıyor. Düşünün... Bütün Avrupa ülkelerinin müzelerinde İznik çinisi var ama İznik’in kendisinde hiçbir şey yok! Daha sonra, 1980’li yıllarda Faik Kırımlı’nın çalışmalarıyla İznik’te çinicilik yeniden başlıyor.”
5- NEREYİ KAZSANIZ ÇİNİ ÇIKAR
Yeniden başlamanın önündeki zorluk nedir? Güven, “Ortada yazılı bir formül yok. Ustadan çırağa sistemiyle çalışıldığından hangi malzeme ne kadar kullanılacak, fırında ısı ne kadar olacak… Bunlara dair yazılı kaynak yok” diye yanıtlıyor. Nitekim kendi de Nursan Hanım’la çalışmalarını dağlarda kil arayarak, kazılardan çıkanları inceleyerek, yüzlerce deneme yanılma yöntemiyle yapıyorlar. Onlara yardımcı olan yine İznik çinileri oluyormuş; Adil Can Bey, “İznik çinisi yüzde 30 fireyle yapılır. Dolayısıyla burada nereyi kazsanız çini parçaları çıkıyor” diyor gülerek.
6- MEŞHUR ZİYARETÇİLER
İlk çalışmalarıyla 1991’de İznik Müzesi’nde bir sergi açıyorlar. 1995 yılında açılan Meslek Yüksekokulu’nun Seramik Bölümü’nde bir süre öğretim üyeliği yapıyor, öğrenciler yetiştiriyor. Güven, “Bohçacı gibi elimde çini örnekleriyle müzeleri geziyordum. O dönem İznik çinisi neredeyse hiç tanınmıyordu” diye anlatıyor. 1998 yılında atölyelerini İnegöl’den İznik’e taşıyorlar. O günden bugüne çalışmaları devam ediyor. Atölye ziyaretçileri arasında Yaşar Kemal, Rahmi Koç, İlber Ortaylı gibi isimler var.
SENE 2024 - İlber Ortaylı ile
SENE 2019 - “Eşim de ustadır; en azından bana şekil verdi! Beraber çalışıyoruz.” - Rahmi Koç ile
500 YILLIK MİRASIMIZ
Adil Can Güven, 2023 yılında UNESCO’nun ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ ödülüne layık görüldü: “İznik çinisi hem Selçuklu’dan itibaren Türklerin hem Osmanlı’nın 500 yıllık mirasıdır. Bir yerde nüfus kâğıdıdır. Bu mirası gelecek nesillere aktarmak lazım. İznik çinisi üzerine araştırmalar olmalı, desenler ve hamurla ilgili bilgilerin iyi saklanması gerekiyor.”
İZNİK MEDENİYETLERİN EV SAHİBİ
Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Bursa Miras, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile beraber İznik Roma Tiyatrosu, İznik Su Altı Bazilika Kilisesi ve İznik Çini Fırınları kazı çalışmalarını destekliyor. Ayrıca kentteki tarihi atıl mekanları kamuya kazandırmak için çalışmalar yapıyor. İznik Ayasofya Camisi, Yeşil Cami, Çandarlı Halil Hayreddin Paşa Türbesi, Hacı Özbek Camisi gibi birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor.
BİZANS ÇİNİSİ ANADOLU KADINI İZNİK İSE MAĞRUR HANIMEFENDİ
Her desenin de bir hikâyesi varmış: “İznik çinilerinde Fatih’in kurduğu Nakkaşhane’den çıkma klasik desenler kullanılır. Ustalar belli bir disiplinle bunları tekrar etmişler. Milet, Beylik ve Bizans işi çinilerdeyse günlük hayattan da motifler bulunur; kuşlar, ağaçlar, top çeviren çocuklar, balıkçılar… Ustanın inisiyatifine kaldığından ben bunları daha çok severim. İznik işi çok gururlu, mağrur bir hanımefendidir. El değmez, uzaktan seyredersiniz. Milet, Beylik ve Bizans çinileriyse daha Anadolu hanımı gibidir; şalvarını giyen, ineğini sağan, daha içimizden biri. Tabii kasenin de tasarımı kabul etmesi gerekiyor. Yoksa çok çirkin oluyor.”
Güney Özkılınç - Zeynep Bilgehan
USTALIK İZLEYEREK ÖĞRENİLİR
Peki usta nasıl olunur? Yanıtı: “İznik çinisinin formülü yazılı kaynaklarda yok. Çok derin ve bilinmezi fazla bir alan. Çıraklar ustaları izleyerek öğreniyor. Çok iyi takip etmeniz gerekiyor.Bana da ustam hiçbir şey söylemezdi. Çıraklık yıllarımda ancak ağzından kaptığım sırlarla boyaların akmamasının metodunu öğrenmiştim. Böyle öğrenince bir daha unutmuyorsunuz!”
SENE 1960 - Ustası Abdurrahman Özer
Paylaş