Yükselemeyen borsa düşer

Yaklaşık 10 aydır düşüş eğiliminde olan Borsa İstanbul’un ucuz ve primsiz görünümü daha fazla düşüşü engellerken, yükseliş için piyasayı taşıyacak, olumlu fiyatlamaya konu olacak güçlü beklentiler de henüz oluşmuş değil. Son beş haftadır süren yabancı alımlarına rağmen BIST100 Endeksi’nin güç kazanamaması, yerli katkısının zayıf kalması ve yabancı alımlarının henüz yeterli büyüklükte olmaması şeklinde açıklanabilir.

Haberin Devamı

YOĞUN haber akışıyla birlikte piyasalar dalgalı seyirle yön bulmaya çalışıyor. Borsada sert düşüşe tepki alımları geldi fakat güç kazanamadı. BIST100 Endeksi’nde ucuzluk algısı ve primsiz görünüm dış borsalardaki yükselişin de katkısıyla tepki alımlarına neden oldu. Ancak önemli direnç bölgelerini geçemeyince kısa sürede oluşan kârların realize edilmesi ve “yükselemeyen borsa düşer” anlayışının da öne çıkmasıyla satışlara maruz kaldı. Kontrollü bir geri çekilme söz konusu. Destek noktalarında yine tepki alımları görülüyor. Yaklaşık 10 aydır düşüş eğiliminde olan Borsa İstanbul’un ucuz ve primsiz görünümü daha fazla düşüşü engellerken yükseliş için piyasayı taşıyacak, olumlu fiyatlamaya konu olacak güçlü beklentiler de henüz oluşmuş değil. Ucuzluk algısını da biraz sorgulamakta yarar var.

Haberin Devamı

F/K’LAR YÜKSELDİ

2025 yılı 3’ncü dönem bilançoları oldukça zayıf geldi. Şirketlerin önemli bir kısmı düşük kâr veya zarar açıkladılar. Hal böyle olunca düşen hisse fiyatlarına rağmen fiyat kazanç (F/K) oranları yükseldi. BIST100 Endeksi fiyat kazanç oranı şu sıralar 12 seviyesinin üzerinde seyrediyor. Bu rakam geçen yıl sonu 6-8 aralığındaydı. 2023 yılında ise 5’li rakamlarda kaldı. Şirket değerlemelerinde fiyat kazanç oranı tek ölçek değil elbette ama önemli bir gösterge. Bu açıdan bakılınca BIST100 Endeksi için ucuzluktan öte primsiz tanımı daha doğru olacak. Ucuzluk sadece fiyat ile ölçülecek bir durum değil, bilanço değerlemeleri de aynı derece önemli. Borsada “ucuz etin yahnisi yavan olur” diye bazen haklılık içeren bir söz var. Bilançoların neden düşük performans gösterdiği noktasında ise verilecek cevap, enflasyon muhasebesi ve yavaşlayan ekonomik görünüm olacaktır. 30 Mayıs Cuma günü Türkiye’nin 2025 yılı ilk çeyrek büyüme verisi (GSYH) açıklanacak. Son dönemlerde büyümeyi  baskılayan nedenlerin başında yüksek faiz geliyor. Bu durum yatırım tercihlerini de etkiledi. Yüksek faiz ve risksiz getiri tasarrufları faize yöneltirken risk iştahı azalan Borsa İstanbul’a ilgi zayıf kaldı. Şimdi gelinen noktada, faizin düşmesi için en önemli referanslardan  biri olan enflasyonun gerilemesi bekleniyor. Enflasyon düşürülmeden faizi düşürmenin acı sonuçları 1990’lı yıllardan itibaren birçok kez test edildi. 22 Mayıs Perşembe günkü TCMB ‘enflasyon raporu sunumu’ bu açıdan önemliydi. Enflasyon tahmininde yeni bir revize gelmedi ve yıl sonu için yüzde 24 korundu.

Haberin Devamı

Yükselemeyen borsa düşer

FAİZ İNDİRİMİ BELİRSİZ

TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın “Geldiğimiz noktada mayıs ayı öncü verilerinin nisan ayına kıyasla daha düşük bir seyre işaret ettiğini ekleyebilirim” ifadeleri kayda değer. Bu durum mayıs enflasyonunun nisan ayına göre daha düşük geleceği izlenimi verdi. Ancak TCMB faiz indirim tahminlerinde bir iyileşmeye neden olması bu aşamada fazlaca iyimserlik olacak. Faiz indirimi için haziran ayından eylüle kadar farklı beklentiler var. ABD’li yatırım Bankası Morgan Stanley, TCMB’den Haziran ayında faiz indirimi bekliyor. Bunun zamanını enflasyon verileri belirleyecek elbette.

Faiz dışında son yılların en gözde yatırım aracı altın oldu. Dış piyasalarda ons fiyatının yükselmesine iç piyasalarda dolar/TL kurundaki yükseliş de eklenince altın yatırımcıları enflasyonun üzerinde reel getiri sağladılar. Bu süreç halen devam ediyor. Konutta ise satışlarda bir canlanma emaresi görülse de fiyat artışları enflasyonun altında kaldı. TCMB verilerine göre “konut fiyat endeksi” bir önceki yıla göre yüzde 32.9 artarken reel olarak yüzde 3.6  azalma gösterdi. Çıkış eğiliminin sürdüğü dövizde Euro’yu tercih edenler dış piyasalarda Euro’nun güç kazanmasıyla dolara göre daha fazla getiri sağladılar. Faiz yatırım araçları ve tercihlerine direkt etki ederken Borsa İstanbul’da temkinli görünüm devamında önemli pay sahibi oldu.   

Haberin Devamı

YABANCI ALIMI SÜRÜYOR

Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı alımları beşinci haftada da devam etti. TCMB verilerine göre 16 Mayıs ile biten haftada 245 milyon dolarlık hisse aldılar. Tahvil bonodaki alımları 1 milyar 875 milyon dolar oldu. Hisse senetlerinde son 5 haftalık alım tutarı 882 milyon dolar olurken art arda son 2 haftalık tahvil bono alımı 2.8 milyar doları geçti. Son beş haftadır süren yabancı alımlarına rağmen BIST100 Endeksi’nin güç kazanamaması, yerli katkısının zayıf kalması ve yabancı alımlarının henüz yeterli büyüklükte olmaması şeklinde açıklanabilir. Diğer yandan TCMB rezervlerindeki toparlanma devam ediyor. Aynı hafta TCMB brüt rezervleri 1.3 milyar dolar artışla 145.7 milyar dolara, swap hariç net rezervler ise 18.1 milyar dolardan 20.4 milyar dolara yükseldi.  Rezervlerde son iki haftalık yükseliş 7 milyar doları geçti. Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı ise 1.5 milyar dolar azalış ile 191 milyar dolara geriledi. Yüksek faize bağlı olarak dövizden TL’ye geçiş sürüyor.

Haberin Devamı

BORSADA DİRENÇLER GEÇİLEMEDİ

BORSADA tepki çıkışı direnç noktalarında satışla karşılaştı. İlk destekler 9.300 ve 9.050-9.100 seviyelerinde bulunurken ilk dirençler 9.550 ve 9.780-9.830 seviyelerinde görülüyor. Endekste destek seviyelerinde tepki alımları görülbilir.

Ancak güç kazanması olasılığı zayıf.

YİNE GERİ ADIM ATACAK MI?

DIŞ piyasalarda olumlu hava Trump’ın son açıklamalarıyla sekteye uğradı. Ticaret savaşı geride kalıyor, ABD ile Çin anlaşmak üzere derken ABD Başkanı Trump’tan cuma günü “1 Haziran 2025 tarihinden itibaren Avrupa Birliği’ne doğrudan yüzde 50’lik bir tarife uygulanmasını öneriyorum. AB ile yaptığımız görüşmeler hiç bir yere varmıyor” açıklaması geldi.  Bu açıklamanın ardından piyasalar gerildi, borsalarda satış gözlenirken altın fiyatında yükseliş, dolarda zayıflama, Euro’da güçlenme, ABD tahvil faiz oranları ve petrol fiyatlarında ise gevşeme görüldü. Şimdi tekrar başa mı dönülüyor, ticaret savaşı tekrar kızışacak mı, yoksa Trump yeniden geri adım atar mı? Bunu önümüzdeki günlerde test edeceğiz. Ama Trump yine yaptı yapacağını desek yeridir. Dış piyasaların geçen haftaki gündeminde önemli yer tutan ABD Temsilciler Meclisi’nden bir oy farkla vergi indirim yasasının geçmesi önemli bir gelişmeydi. Şimdi Senato kararı beklenecek. Vergi indiriminin sonuçları hakkında ise tartışmalar devam ediyor. Düşük verginin büyümeye katkısı yanında ABD bütçe açığını daha da artıracağı eleştirileri geldi.

Haberin Devamı

Yükselemeyen borsa düşer

ABD uzun yıllardır “ikiz açık” olarak adlandırılan cari ve bütçe açığı ile karşı karşıya. Vergi indirimi Trump’ın seçim vaadleri arasında vardı. İçeride vergileri indirirken gümrük vergilerini artırarak bunu trampa etme gibi bir düşünce gözleniyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Artan gümrük vergilerinin küresel ekonomiye ve ABD ekonomisine başta enflasyon kaygıları olmak üzere olumsuz yansıma olasılığı belirince geri adım atmak zorunda kaldı. Trump’ın cuma günkü açıklaması bu açıdan kafaları karıştırdı. ABD ekonomisi bütçe açığı, borç yükünün ağırlaşması, dolar ve tahviller konusunda uyarı almaya devam ediyor. Bu eleştiriyi yapanların başında ise IMF geliyor. IMF Başkan Yardımcısı Gita Gopinath, ABD’nin artan bütçe açığı ve yüksek ticari belirsizlik nedeniyle ekonomik risklerle karşı karşıya olduğunu söyledi. Avrupa Merkez Bankası Nisan 2025 Finansal İstikrar Raporu’nda, dolar ve ABD tahvillerinden alışılmadık şekilde uzaklaşmanın finansal piyasalarda kriz işaretleri verdiğini vurgulandı. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde ise, “Uluslararası ticaretin bir daha asla eskisi gibi olmayacağı oldukça açık” ifadesini kullandı.

Son günler dolar ve ABD tahvillerinin güvenli liman olma özelliğinin zedelendiği veya önümüzdeki dönemde azalacağı yönündeki tartışmalar yoğunluğunu biraz kaybetse de korunuyor. Kısa ve orta vade için bu değişim zor görülüyor. Yaklaşık olarak, dünya ticaretinin ve dış borçlanmaların yarısı dolar ile yapılırken merkez bankaları rezervlerinin yarısından fazlası dolar veya ABD tahvilleri. Yatırım tercihlerinde bir parça değişiklik olsa da bunun yerini alacak bir finansal varlık henüz görülmüyor. Uzun vadede ne olur konusu ayrıca tartışılabilir. Olmaz olmaz diye bir şey de denemez. Piyasa parametrelerine bakıldığında; ABD 10 yıllık tahvil faizi %4.51, euro/dolar paritesi 1.1365 dolar endeksi 99.11, altının ons fiyatı 3.357 dolar, gümüş 33.48 dolar, brent petrol 64.45 seviyelerinde seyrediyor.

Yukarıda yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, yatırımcı profilinize uymayabilir.

Yazarın Tüm Yazıları